KOMİSYON KONUŞMASI

ŞAHİN TİN (Denizli) - Teşekkür ederim Bakanım öncelikle.

Değerli hocalarımız, rektörlerimiz ve Millî Eğitim Bakanlığından gelen değerli Genel Müdürümüz; şimdi, ben yani Millî Eğitimi dinleyemedim ama hocalarımı dinledim, biraz geciktim, kusura bakmayın.

Tabii ki yapay zekâ aslında üniversitelerin ocağında, beşiğinde gelişmesi gereken bir olay ama okulda da gerekiyor, Millî Eğitimde ilkokuldan itibaren de gerekiyor. Şimdi, biraz önceki sunumlarda -aslında her iki hocam da cevap verebilir- şunu gördük: "Herkes kullanmalı ki artmalı." Şimdi, bu sosyal medya mıdır? Yapay zekâ sosyal, sanal medya mıdır yani öyle mi anlamamız lazım? Çünkü baktığımda, genelde, mesela, bizim burada bazı arkadaşlar, vekil arkadaşlarımız şöyle kullanıyor, diyor ki: "Ahmet, Ali hakkında ne düşünüyorsun?" O, bütün verileri topluyor, ondan sonra bize sesli ya da yazılı cevap veriyor. Bu, bir anlamda bir eğlence gibi de görülebiliyor veya gereklilik gibi de görülebiliyor. Yani, yarın bu iş halk tarafından Facebook gibi, Instagram gibi, Twitter gibi herhangi bir konuma düşürüldüğünde ne olur, ne getirir, ne götürür? Yani, herkesin kullanması gerekiyor mu, ihtiyacı olanlar mı bunu değerlendirmeli, kullanmalı? Araştırma ya da üretim yapanlar mı kullanmalı, esas önemli olan bu.

Mesela, bir de şöyle bir şey gördüm, biraz önce Sayın Aras Hocam, Rektörümüz bahsetti, hani sadece biz yapıyormuşuz sanıyorduk falan ama bir baktık ki birçok yer yapıyor, birçok üniversite yapıyor ya da bakanlıklar yapıyor, özel sektör yapıyor; her alanda yapılıyor. O zaman, bunların birleştirilmesi mi gerekiyor yani bir havuzda mı tutulması lazım? Bence en büyük eksiklerden bir tanesi bu yani Türkiye'de şu anda dinlediğimiz bütün kurumlara, kuruluşlara ve bakanlıklara baktığımızda herkes kendine göre bir şey geliştirmiş, gayet güzel, hoş; yeterli mi? Ama biraz önce sizin bahsettiğiniz en son şeydeki değil. Yani, biz birinci, ikinci kademelerindeyiz, üçüncü kademesinde yapay zekâ üreten robotlar ya da robotların robot yaptığı döneme ya da yapay zekâların yapay zekâyı sorguladıkları ya da yaptıkları sisteme geçemiyoruz, gelemedik yani o duruma; buna gelmek için ne yapmamız lazım, neler yapmamız lazım?

Bir teknoloji bakanlığını, ayrı bir bakanlık olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız var ama -Komisyonun üyesiyim ben aslında- belki de bu geleceğin, dünyanın en önemli şeyi olduğu için teknoloji ayrı bir bakanlıkla belki daha büyük güçlendirilebilir, yetkilendirilebilir diye düşünüyoruz. Bu anlamda önemli ve biz Komisyon olarak şimdi herkesi dinliyoruz burada; geliyor, dinliyoruz. Bize mesela neyi şey yaparsınız? Bu Komisyon tabii, karar verecek ama "Şu noktada karar vermesi daha etkilidir." diyebileceğiniz şey var mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN FATİH DÖNMEZ - Buyurun Hocalarım.

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ARAS BOZKURT - Sayın Vekilim, sorunuz için teşekkür ediyorum.

Bu Komisyonun aslında bence ilk olarak yapması gereken şey -ilgili paydaşları ayrı ayrı dinliyorsunuz fakat- bir ekosistemde, bir havuzda ilgili paydaşları bir arada buluşturmak. Biraz önce dediğim gibi, herkesin bağımsız, kendi başına iş yapması yerine iş birliği yaparak ilerlemesi güçlendirir.

Kullanım konusunda da yine bir örnek vermek istiyorum. Herkes kullanmalı mı? Hayır. Bunu şöyle söyleyeyim: Meclisten çıktığınızda Kızılay'a doğru yürüdüğünüzü düşünün, bazıları yürüyerek oraya gitmeyi tercih eder, bazıları toplu taşımaya binmeyi tercih eder, bazıları da arabaya binmeyi tercih eder. Ben burada yapay zekâyı araba kullanımına benzetiyorum. "Sorumlu kullanım önemli." dedik ya, bazıları 50 kilometre hız sınırının olduğu yerde 120'ye basarak hem kendi hayatını hem başkalarını riske atabilir; bu, yanlış kullanım şekli. Bizim kurallara uyarak sorumlu ve bilinçli şekilde yapay zekâyı kullanmamız gerekiyor ve isteyenlerin sürece dâhil olması gerekiyor diye düşünüyorum.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. VEYSEL BOZKURT - Kıymetli Vekilim, şimdi "Sosyal medya mıdır?" dediniz ya, sosyal medya geldiğinde ya da internet ilk geldiğinde slogan şuydu: "Bilgi parmaklarımızın ucunda. Bilgiyle özgürleşeceğiz, bilgi toplumu olacağız." Ama bugün 2008'de başladığını düşünürsek bu aradan geçen süre içerisinde sosyal medya bizi yankı odalarına kapattı, "post-truht"a götürdü ve bambaşka bir dünyaya götürdü. Hâlâ sosyal medyanın olumlu tarafları var ama birtakım olumsuz kullanımları da var ve bunun sorunlarını da bütün dünya yaşıyor. Bugünkü gençliği anlamak istiyorsanız, bugün gençliğin sorunlarını anlamak istiyorsanız... Biraz önce bir soru vardı, uzun bir tartışma konusu o ama bu konuyla ilgili Amerika'da yapılmış Twitch'in çalışmaları var, milyonlarca veriye dayanarak analiz ediyor; 2008 sonrası Amerikan gençliği bunalım içerisinde, depresyon artıyor. Veriyle ortaya koyuyor ve şunu söylüyor bu araştırmacı, "2008'den sonra ne oldu?" diyor. Burada, birden depresyonlarda, gençlerde büyük bir dönüşüm, değişim oldu, dinden uzaklaşma oldu, başka alanlarda sorunlar yaşanıyor. En büyük değişme sosyal medya -büyük değişim- dolayısıyla oraya bağlıyor, "Kesin bu." demiyor ama o tarih ona denk geliyor.

Şimdi, yapay zekâ sosyal medyadan fazla bir şey, önce onu söyleyeyim. Ben eşime öğrettim, yapay zekâyı anlattım -emekli, evde okuyor- hemen sitedeki komşulara öğretmiş ve komşular şunu söylüyor: "Aa, ben bu yapay zekâyı psikolog olarak kullanabilir miyim?" ve başlamışlar hemen konuşmaya. Şu andaki yapay zekânın kabiliyeti inanılmaz geniş. Dolayısıyla bunun bir bireysel tarafı var. Birey olarak şunu söyleyeyim: Ben burada birazcık kıymetli dostumdan hafif ayrılıyorum, hepimiz kullanmayı öğrenmek zorundayız. Kullanmayı öğrenenler büyük mesafeler kaydedecekler, kullanamayanlar... Benim eski bir hocam hâlâ klasik telefonla konuşuyor yani akıllı telefon kullanmıyor -bir felsefeci, liseden hocam, söylesem belki bilirsiniz ismini- böyleleri olacak elbette ama birçok şeyden de mahrum oluyor kıymetli hocam. Dolayısıyla böyleleri olacak ama akıllı telefonların zararları ortada, her anımız ortada, her şeyimiz izleniyor. Şimdi, siz isterseniz kısıt getirin mahremiyetle ilgili, kişisel verilerle ilgili ama bütün öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, siz, biz dâhil, burada bedava teknolojiler kullanıyoruz. Bakın, 2002'de Google kurulurken şöyle bir konuşma geçiyor -90'lı yıllarda hatırlarsanız Google'dan başka araştırma motorları vardı; Yahoo vardı, Infoseek vardı, AltaVista vardı ve en iyileri AltaVista'ydı hatırladığım- Google'ın kurucusuna soruyorlar "Bu kadar arama motoru var, niye kuruyorsunuz?" diye. Ne cevap veriyor biliyor musunuz? "Mesele veri, veri toplamak." diyor. Şu anda herkesin verisine Google ulaşabilir hâle geldi yani şu ana kadar hepimizin zihnini okuyabilecek durumda. Bunları siz Türkiye'deki mevzuatla yasaklayamazsınız, Google'ı da yasaklayamazsınız. Sizin mevcut mevzuatla kişisel verilerin korunmasını elbette sağlamanız çok kritik, çok önemli ama siz korusanız bile öbür tarafta o veriler dünyada başka yerlerde toplanıyor. "Toplanmıyor." diyen varsa konuşabiliriz. Dolayısıyla yapay zekâyı bireysel düzeyde ben hepimizin kullanmayı öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum, hatta çobanların bile. Ya da yol bulurken; bir yeri kaybettiniz, bir yere gitmek istiyorsunuz, açın "copilot"u, "Ben şuradan şuraya gideceğim, hangi araçla ne kadar sürede..." Yatırım yapacaksınız, arabanızı değiştireceksiniz; girin rakamlarınızı, size şeyi öğretebilir... Burada kritik unsur şu: "Yapay zekâ yaratıcılığı öldürecek mi?" böyle bir tartışma var. Öldürebilir de, tembel adamların yaratıcılığını öldürür ama zeki adamların verimliliğini artıracak, çalışkan adamların verimliliğini artıracak çünkü yapay zekâya zekice sorular sorarsanız zekice cevap alırsınız. O "prompt" diyorlar ya, onu sormak ayrı bir zekâ ve bilgi işi. Eskilerin bir lafı vardır, "Sual ilmin yarısıdır." derler. Zekice sorular sorarsanız, bilgi dolu sorular sorarsanız doğru cevaplar alırsınız.

Örgütler öğrenmek zorunda, işletmeler öğrenmek zorunda -bunu öğrenemeyen işletmeler bu rekabetin dışında kalacak- ülkeler öğrenmek zorunda. Ama ben başka bir şey söyleyeyim size: Türkiye'deki en temel sorunlardan biri -genel rakamları söyledim ama- ben Türkiye'de yöneticilerin farkındalığının yeterli olduğunu düşünmüyorum -siz yönetimin tepesindesiniz- sebebini de söyleyeyim: Üniversitede son belki iki-iki buçuk yılım, gecem gündüzüm yapay zekâyı takip etmekle geçiyor, hâlâ ne olduğunu tam söyleyemiyorum. Sadece ben değil, yaratanları dinliyorum, onlar da emin değiller. Yöneticilerimizin dünya kadar işleri var, benim ayırdığım zamanı ayırmaya vakitleri yok. Giriyorlar, veriyorlar ChatGPT'ye; adını soruyor, yanlış bir şey söylüyor, "Bu yapay zekâda da bir şey yokmuş." diyor. Oysa ne soracağını bilmesi lazım ama o yöneticinin, o bakanın, o idarecinin bunlar için vakti yok. Sizin belki bu farkındalık konusunda bir çalışma yapmanız lazım. Bu ülkeyi yönetenlerde yapay zekâyla ilgili potansiyel riskler, avantajlar konusunda bir farkındalık yapabilirseniz... Buna rektörlerden de başlamanız lazım, rektörlerin de vakti yok bunları araştırmaya, hatta dekanların da yok. Aras Hocayı dışarıda bırakıyorum; o, başından beri bu işin içinden geliyor. Dolayısıyla, bizim temel sorunumuz bu; yapay zekâyı etkin kullanacağımızı bilmiyoruz. Biz ChatGPT'yle sadece işte öylesine muhabbet ediyoruz, bizim sitedeki hanımlar da şu anda ChatGPT'yi psikolog olarak kullanıyor.

Teşekkür ederim.