KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Bakanım, sizin sevineceğiniz bir haberle başlamak istiyorum. Bugün Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Adalet Komisyonundan geçti ve meşhur 47'nci madde yine karşımıza çıktı. Sayın Başbakan ifade etmişti "Kanun hükmünde kararnamelerden artık hoşlanmıyoruz, istemiyoruz." diye ama nedense Sağlık Bakanlığı gibi büyük bir Bakanlığın bütün teşkilatını düzenleyen yasa da hâlâ kanun hükmünde kararname, meşhur 663. Bunun içerisindeki 47'nci madde Sağlık Bakanlığının kişisel verileri dilediği gibi, hiçbir kurala bağlı olmadan, kendi iç işleyişi içerisinde ve bu bizim Adalet Komisyonundan geçirdiğimiz Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun da dışında tutacak şekilde dilediğince işlemesine olanak veriyor. İşlemeden kasıt, almak, kullanmak, değiştirmek ve satmaya da giriyor.

Sayın Bakanım, size açıklıkla sormak istiyorum: Bu yetkiye niye ihtiyaç duyuyorsunuz? Çünkü sağlık verilerinin işlenmesi modern bir ülkede, çağdaş bir ülkede şarttır, gereklidir, bunun olması gerekir ama sağlık verileri özel nitelikli verilerdir, hassas verilerdir ve dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık verileri böylesine sınırsız ve üst kurulların denetiminden kaçılarak ve ona özel bir kanun olmasına rağmen, yani Kişisel Verilerin Korunması Kanunu olmasına rağmen onun da dışına çıkartılarak kullanılmamaktadır.

Açık bir soru soruyorum, dünyada başka bir Sağlık Bakanlığı var mıdır hiçbir kurala, kanuna tabi olmadan kişisel verileri, özel nitelikli kişisel verileri dilediğince işleme ihtiyacı olan? Çünkü bu uygun değil, zaten bu 47'nci madde 2 defa Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir maddedir. Anayasa'nın 20'nci maddesi varken, kişilerin gizlilik hakkı ve özel hayatına saygı gösterilmesi hakkı varken bu uygulama yanlıştır ve bundan bir an evvel dönülmesi gerekmektedir.

Yine 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de her şey var. Bunlardan en dikkat çekeni, her bir kamu hastaneleri birliğine bir genel sekreter atanması ve bunun da hastane yöneticisi ataması. Ancak burada liyakat söz konusu değil çünkü genel sekreterin sekiz yıllık bir iş deneyimi olması ve dört yıllık lisans mezunu olması yeterli görülüyor. Düşünebiliyor musunuz, büyük bir kamu hastanesi birliğini bağlıyorsunuz; içerisinde öğretim üyeleri var, doktorlar var, her türlü uzman var ve bunu sadece dört yıllık okul mezunu birine bağlıyorsunuz ve hastane yöneticisinde ise yine aynı şartlar var ve beş yıl çalışma yeterli oluyor. Yasanın ilk çıktığı durumda bunları kurum başkanı atıyordu ama 2014 değişikliğiyle Sayın Bakana verildi bu yetki ve Sayın Bakan da bu yetkiyi aldıktan sonra bütün genel sekreterleri değiştirmek zorunda kaldı. Burada geniş yetkileri olan ve kurum içerisinde her türlü alanı kullanabilen genel sekreterlerin mutlaka liyakate göre atanması gerekiyor ve bunların da ölçütlerinin, performans ölçütlerinin net bir şekilde bağlanması, açıklanması gerekiyor.

Sayın Bakanım, bir de şunu çok merak ediyorum, bu şehir hastaneleri. Dünyayı da bilen bir hekim meslektaşınız olarak, dünyada 3 bin, 4 bin yatağın aynı binaya sıkıştırıldığı başka bir örnek var mı? Çünkü bunun bir mantığı yok ve varsa lütfen açıklayın. Dört yüzer yataklı, beş yüzer yataklı 6 hastane yapacağınıza hepsini birleştirdiğiniz zaman, herkesi aynı binanın içine yerleştirdiğiniz zaman on binlerce hasta yakınını, on binlerce poliklinik hastasını aynı binaya soktuğunuz zaman, aynı yollardan 20 bin, 30 bin araç sabah saatlerinde o yoldan geçsin dediğiniz zaman hangi sorunu çözmüş oluyorsunuz ve neye hizmet etmiş oluyorsunuz? Bu yanlışlıktan mutlaka dönülmesi gerekiyor.

Saygılar sunuyorum.