KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Şimdi, lisanslı depoculuk 42 ilde var bildiğim kadarıyla, tüm Türkiye'de yok şu anda. Lisanslı depoculuk olmadığı için de her yerde bununla ilgili düzenleme gerçekleşmiyor ve açığa da ürün depolanıyor. Tabii, burada, Komisyonda çoğu arkadaşımız belki bilmiyordur, 2006 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi kendi depolarını önemli ölçüde sattı, işlevini değiştirdi ama yine de Toprak Mahsulleri Ofisinin varlığı çiftçi için bir avantaj. Niye? 3 tane kurum kaldı; Et ve Süt Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi, bir de Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, onun dışında hepsi özelleştirildi. Toprak Mahsulleri Ofisi de çiftçinin kara gün dostu olmaktan ithalatçı bir yapıya sürüklendi. Bu depo olaylarında da kendi depolarını sattıktan sonra -hatta o konuda açıklama yapmıştım, Sayın Genel Müdür Bey de açıklama yaptı- o olayda kiraladığı yerin sattığı fiyata denk geldiğini söyledim; rakamı açıklamadılar ama o konuda öyle olduğunu ben biliyorum.

Şimdi, burada, geçtiğimiz yıl ürün alım fiyatında enflasyonun altında bir alım fiyatı verildi; buğdayda yüzde 12, arpada yüzde 3 artış sağlandı. Bu yıl mayıs ayında Çukurova'da büyük bir ihtimalle iklimin yarattığı olumsuzluklara rağmen hasat başlayacak. Yine, düşük bir alım fiyatı hububat üreticileri için büyük bir darbe olur. Geçtiğimiz yıl, TÜİK verilerine göre hububatta 3,5 milyon ton düşmemiz var. Onun için, alım fiyatını bu yıl doğru bir rakam açıklayıp çiftçi refahını sağlayacak fiyatla bu işe girilmesinin yararı var.

Şimdi, ithalat-ihracat olgusu sürekli konu edilirken DİR kapsamında yapılanlar da anlatılıyor. Biz de şuna itiraz ediyoruz: DİR kapsamında ithal edilen ürünü niye bizim üreticimiz üretmiyor, bir. Un ve makarna olarak işlenip yurt dışına gidenin ham maddesini bizim üreticimiz, biz üretsek, yurt dışından almasak... Çünkü Türkiye'nin iklim dokusunun, çiftçisinin, üreticisinin bu konuda yeterliliği olduğunu belirtiyoruz. Bir de Toprak Mahsulleri alım yaparken gidip ayağına ürün almıyor, sen oraya götürürsen ürün alıyor; ödemede problemler çıkıyor, süre uzuyor. Öyle olunca tüccar gidip oradan alım yaptığında avantajlı olarak o öne geçiyor, tüccar daha düşük fiyat veriyor. Artık Türkiye, içinde bulunduğu iklim krizi de dikkate alınarak yeniden taban fiyat ve gerçekçi desteklemelere de dönmek zorunda; aksi takdirde, gıdada arz sorunumuz ortaya çıkar. Bugün paramız var, gidip alıyoruz dersiniz, yarın o ürünü de bulamazsınız. Bu bağlamda Toprak Mahsulleri Ofisine önemli görev düştüğünü varsayıyorum.

Ayrıca, bazı ürünleri alıp yurt dışına satımıyla ilgili de çalışmalar yürütülüyor. Biliyorsunuz, incir, 2024 yılı sonunda en çok iade gelen ürünlerden biri aflatoksinden dolayı. Biraz evvel ben keyifle yedim Sayın Genel Müdür, herhâlde bunlar da TMO'nun ama bayatlamış, bunları da ayrıca kontrol ettirmek lazım.

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRÜ AHMET GÜLDAL - Taze Sayın Vekilim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Tadı damakta öyle gelmiyor.

Onun için, bu yurt dışı ürünlerindeki iadelerle ilgili de bu konuda burada bir bilgiye rastlamadım.

Söylemek istediğim şu: TMO önemlidir, değerlidir, kıymetlidir ama içeriği boşaltılmış bir TMO'nun ne çiftçiye ne ülkeye faydası olmaz. Kurumda çok değerli arkadaşlar çalışıyor, onlara itirazımız yok. Yalnız, politikayı TMO'nun belirlediği düşüncesinde değilim çünkü maliyetin altında bir taban fiyatı veya alım fiyatı -taban fiyatı kalktığı için- olacağını ben var saymıyorum. Önümüzdeki süreçte çiftçimizi koruyan bir anlayışı TMO'nun sahiplenmesini diliyorum ama bildiğiniz gibi sistem olarak bir tek kişinin yetkili olduğu bir sistemdeyiz, sizin de bu konuda eliniz kolunuz bağlı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olduğu sürece sıkı para politikası gereği "Enflasyonu düşüreceğim." diye çiftçiye verilmesi gereken desteğin de çiftçiye verilmesi gereken alım fiyatının da uygulamaya girmeyeceğini düşünüyorum. Bu bağlamda, aşağıda konuşmam olduğu için size başarı diliyor, aranızdan ayrılıyorum.