KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, kurumun değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz, daha önce de alt komisyon denetim toplantılarına da katıldık, orada bize sunulan dosyalara, raporlara da baktık. Yani onlarda olduğu gibi maalesef bugünkü denetimini yapacağımız kurumun da dosyası hakikaten bomboş; yani diğer alt komisyonların toplantılarında gözlemlediğimiz kadarıyla yine geçmişe dair, öz geçmişe dair bilgiler ve genel müdürlerin yaptığı konuşma metinlerinde pek fazla bir şey yok, onu özellikle belirtmek gerekir. Yani, şimdi ilk toplantı olduğundan kaynaklı da nasıl verimli geçecekse diğer toplantılara da mutlaka ayna niteliğinde olacaktır bu toplantı.

Şimdi, özellikle bunu net bir şekilde belirtmek gerekir; gerçekten AKP'nin mevcut tarım politikası her yönüyle iflas etmiş durumdadır. Yani bir tarım ülkesi olan Türkiye'nin tarımı yok olmuş, durma noktasına gelmiştir. Yani ülkedeki çiftçilerin desteklenmesi gerekirken dış alımlarla üretimin noktalanması âdeta arzu edilmiş durumdadır.

Şimdi, tarım ülkesi olan Türkiye'de Sayıştayın 2021 Raporu'na baktığımız zaman TMO alımlarının yüzde 82'sini dış alım oluşturmakta. Bu durum tamamıyla bizim açımızdan skandal niteliğindedir. Şimdi, bunu bu şekilde görmek gerekiyor. Yerli ve millî olmaktan, hatta öz kaynaklardan bahseden bu iktidar Türkiye'yi diğer tüm konularda olduğu gibi tarım politikasında da maalesef dışa bağımlı hâle getirmiş durumda. Şimdi, üretimi desteklemek yok, çiftçiyi desteklemek yok, dışa bağımlılığı sonlandırmak hele hele hiç yok, onu göremiyoruz. Şimdi neoliberalizmin yılmaz savunucusu olan bu iktidar sağlıkta da eğitimde de olduğu gibi maalesef tarımı da sözde dünya standartları adı altında IMF programlarına kurban etmiştir. Yani ülkede kooperatifçilik bitirilmiş durumda, tarım politikasını gıda ve tarım tekelleri belirler olmuş durumdadır. Bunu nasıl çözeceğiz? Esas mesele, aslında tartışılması gereken nokta bu. Dış alımlarla, çiftçinin mağdur edilmesiyle çözüm değil çözümsüzlük maalesef dayatılmaktadır. Tarım emekçilerinin çiftçilerin yok sayıldığı, görülmediği, seslerini duyurmalarına dahi tahammül edilmediği bir dönemden geçiyoruz. "Türkiye'de tarım bitti." demek cehaletin ve art niyetin işareti değil hakikatin ve yaşananların özetidir. Bugün tarlada, bahçede ürünü olan çiftçi dertli, limon üreticisi maalesef dertli, domates üreticisi dertli, çay üreticisi dertli, fındık üreticisi dertli. Tabii, bu dertlerin tek bir sebebi var, o da bu iktidarın ta kendisidir; AKP iktidarı ve onun tarım politikasıdır. Neden? Çünkü dediğimiz gibi, kooperatifler maalesef işlevsizleştirilmiş durumdadır.

Dünyada fındık üretiminin yüzde 70'ini karşılayan Türkiyeli fındık üreticisinin emeği maalesef gasbedildi, ürettiği fındığı şirketlere peşkeş çekildi. Toprak Mahsulleri Ofisi kuyruklarında çile çeken fındık üreticisinin dertlerine bir an önce son verilsin Sayın Genel Müdür, TMO'nun fındık alımları açıklamasını son güne bırakılması engellensin.

Şimdi, Sayıştayın hem 2021 hem de 2022 yıllı raporlarında yer verildiği üzere, kurumda göze çarpan noktalardan biri de sapma oranları olmuştur, bizim tespit ettiğimiz nokta. Bu kadar köklü bir kurumun her dönemde kalemler arasındaki sapmaların fazlalığı dikkate değer bir durumdadır. Örnek olarak, bakın, bütçede "Başlıca Alımlar" kaleminde yüzde 69'luk bir sapma söz konusudur. Öncelikle bu sapmanın nedeni nedir?

Yine, 2022 yılına ilişkin "Dönem Net Kârı" kalemindeki sapma negatif yönde yüzde 36'dır. Kurum yöneticilerinden bizlere doyurucu cevaplar elbette ki vermelerini istirham ediyoruz. Bu sapmalar basitçe "öngörüsüzlük" olarak mı yorumlanmalıdır?

Şimdi, üreticilere ödemelerin geç yapılmasına ilişkin TMO'nun en esas görevi elbette ki üreticiyi korumak, üretici ödemelerini geç bırakmamaktır. Maalesef büyük mağduriyetler oluşturuluyor bu noktada; üretici, çiftçi bu gecikme nedeniyle zarara uğratılmaktadır, finansal kayıp yaşanmaktadır ve çiftçi mecbur kalıp ürününü tüccara satmak durumunda kalmaktadır çünkü ürününü nakde çevirmek zorundadır ve tüccar da çiftçinin bu zor durumunu fırsata çevirmekte, ürünü ucuza satın almakta ve Toprak Mahsulleri Ofisine kârlı bir şekilde satış yapmaktadır. Burada korunup kollanan kim olmuştur? Elbette ki çiftçi değildir. Varlık nedeni üreticiyi korumak olan bu kurum marifetiyle ve zımni yardımıyla kazanan yine çiftçi değil tüccardır. Sayıştay raporlarıyla da söz konusu durum tescil edilmiştir ki bilinmeyen bir gerçek söz konusu değildir. Bu sorun sürekli karşımıza çıkmaktadır. Konuya cevaben verilen "Sermaye yetersizliği" yetersiz ve gereksiz bir cevap olmuştur. Kurumun finansman bulmak için krediler çekip faiz ödemesi ise bir başka skandal durum olmuştur.

Şimdi, gündemimizdeki en önemli noktalardan bir tanesi de biliyorsunuz bu zirai don konusu, partimiz de buna ilişkin sözünü söyledi, gündemleştirmeye çalıştı. Burada bizim tavrımız elbette ki oldukça net, tüm çiftçilerimizin fark etmeksizin zirai dondan ve kuraklıktan dolayı meydana gelen zararları mutlaka karşılanmalıdır. TMO'nun bu konuda adım atması gerekmekte. Bu konu sürüncemede bırakılacak elbette ki bir konu değildir. Tarım politikaları iklim değişiklikleri göz önünde bulundurularak yeniden oluşturulmalıdır. TMO'nun bu konudaki tedbiri ne olacak? Bu zirai dondan kaynaklı zarara uğrayan çiftçilere ilişkin TMO'nun bir planı, programı var mıdır? Sayın Genel Müdürün en azından bize bir izahat verme konusunda söz alması bizi sevindirecektir.

Bir diğer konu bu alkaloid fabrikası su arıtma tesisinin yapımı. Neden bir şekilde uzun yıllara evrilme durumu söz konusu? Bu son durumla ilgili bizi bilgilendirirseniz iyi olur.

Teşekkür ediyorum.