| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğünün (MKE) 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .04.2025 |
DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ (Karabük) - Sayın Başkanım, Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketinin değerli yöneticileri; benim eski kurumun olması hasebiyle burada da ilk sözü almak istedim.
Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketine tarihi itibarıyla baktığımızda, Tophane-i Amire'den başlayan, İmalat-ı Harbiye'yle devam eden ve Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketine dönüştüğü tarih itibarıyla da yepyeni bir hüviyete kavuşan bir kurumdur.
Gerçekten Makine ve Kimyada çalışırken büyük bir duygu yoğunluğuyla çalışırsınız. Neden? Çünkü Kurtuluş Savaşı'nda İstanbul'dan getirilen fişek makinelerinin çalıştığı -ve o binada erkek olmadığı için- kadınların ve çocukların çalıştığı resimler hâlâ duvarlardadır; onları görerek çalışırsınız, o ruh hâliyle çalışırsınız yani gerçekten Kurtuluş Savaşı'nda cepheye gönderilen top mermisinin atıldıktan sonra defalarca getirilip tekrar doldurulup tekrar götürüldüğünü bilerek çalışırsınız, hatta gazi bir kovanımız var, o gazi kovanı hepinizin görmesini ve onun hikâyesini bilmenizi arzu ederim. Kurtuluş Savaşı'nda cepheye gönderilen bir top mermisi kovanı defalarca cepheden geri geliyor ve dolduruluyor ve gelirken de cepheden askerlerin mektupları kovanın içine konularak veya şehitlik künyeleri kovanın içine konularak geliyor. O yüzden, Makine ve Kimya gerçekten baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bizim açımızdan duygu yüküyle çalıştığımız bir kurumdur.
Tabii, kurumumuza baktığımızda, 2002 yılında Makine ve Kimya, 75 milyon dolar -dolar üzerinden söyleyeyim, TL üzerinden söylemeyeyim, rakamların daha iyi anlaşılması açısından- zarar etmiş bir kurumdu ve o günün şartlarında bakıldığında neredeyse herkes Makine ve Kimyanın kapatılması gerektiğini düşünüyordu 2002'lerde, 75 milyon dolar zarar etmişti. 2020'ye gelindiğinde, baktığımızda, kurumumuzun cirosu, o günün şartlarında 443 milyon dolar, 2021'de şirket hâline getirdikten sonra 470, 2022'de 547, 2023'te 865 ve bugün de 1 milyar 200 milyon dolar.
Sayın Başkanım, değerli üyeler; ben orada çalıştım. Biz 1 milyar dolar ciro hedefini on yıl için hedefliyorduk ve "1 milyar dolar ciro yapar da dünyadaki şu 100 savunma şirketi arasına girer miyiz?" diyorduk ama Sayın Genel Müdürüm, oradaki çalışma arkadaşlarımızın gayretiyle bu hedef, on yıl sonra gerçekleştirilecek hedef üç yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşti. Ben hepsini buradan tebrik ediyorum; Allah sizlerden razı olsun, Allah sizlerin gayretini artırsın. Gerçekten bu büyük bir hedefti ve Türkiye'nin savunma sanayisinde ilk 100'e girmiş şirketlerden biri olabilmesi de gayet inanılmaz bir şeydi.
İhracatımıza baktığımızda, 2002 yılında bizim Makine ve Kimyanın 5 milyon dolar ihracatı vardı, sadece 5 milyon dolar. Bugün bakıyoruz, 639 milyon dolar ihracat yapan ve gelirlerinin büyük kısmı da ihracat gelirleri olan bir kurum hâline gelmiş vaziyette. Kişi başına kârlılığına bakıyoruz, kişi başına kârlılığı 50 bin doları bulmuş, kişi başına cirosu 298 bin doları bulmuş. Yani baktığımızda, bütün verileriyle, özellikle şirket olmasından sonra bütün verileriyle birlikte Makine ve Kimya şu anda Türkiye'nin savunma sanayisinde son derece öncü bir kuruluş olarak devam ediyor.
Ben burada bir şey rica ediyorum, genel önerilerin içinde de vardı. Şimdi, Makine ve Kimyayı kuran akıl... İnanılmaz bir akıl kurmuş arkadaşlar Makine Kimyayı, inanılmaz bir entegre tesis. Şimdi, bir tarafta hurda topluyorsunuz, Türkiye'nin, kamunun hurdalarını alıyorsunuz; o hurdaların içindeki bakırdır, alüminyumdur, çeliktir, pirinç malzemedir, bunları alıyorsunuz, çelik fabrikasına götürüyorsunuz, bunları mermi kovanı hâline getiriyorsunuz. Kaliteli çelikleri, ray gibi birtakım çelikleri alıyorsunuz, yüksek vasıflı çelikler alıyorsunuz, o aldığınız çelikleri çelik fabrikasında eritiyorsunuz, top namlusu hâline getiriyorsunuz. Yani Makine ve Kimya, o atılan hurdalardan, topladığı hurdalardan kendi metal ihtiyaçlarının tamamına yakınını karşılayabiliyor ve orada ürettiğiniz malzemeyi fişek fabrikasına getiriyorsunuz, kovan oluyor. Bir tarafta barut fabrikanız var, barut fabrikasında barut ile fişeği birleştiriyorsunuz, mermi oluyor. Bir taraftan bakıyorsunuz, aynı şekilde mühimmat fabrikanız var, çelik fabrikasında uçak bombasının gövdesini dövüyorsunuz, orada geliyorsunuz, mühimmat fabrikasında uçak bombasını ve mühimmatları dolduruyorsunuz. Yani dünyada bu işi böyle entegre yapabilen tek tesistir aslında Makine ve Kimya. Genel Müdürüm az önce "Çok az sayıdadır." dedi. Mesela, adam fişek üretirse barut fabrikası yoktur, mühimmat üretirse çelik fabrikası yoktur. Bütün bu entegrasyonlarıyla kurulmuş, inanılmaz kurucu bir akılla yapılmış bir tesistir. Gerçekten, bu tesisin bu şekilde yapılmış olması, bu kurucu akıl... Çünkü savaş zamanı ham madde bulamayabilirsiniz ama bu topladığınız hurdayla bile Makine ve Kimya kendi kendini idare edebilecek kadar inanılmaz bir kurucu aklın eseri olarak ortaya çıkmıştır.
Şimdi, burada bir sıkıntı yaşıyoruz Sayın Başkanım. 7330 sayılı Kanun'u yaparken ben de oradaydım. Biz o kanunu yaparken Türkiye'deki kamu hurdalarının toplanması konusunda -Sayın Tahtasız da az önce o konuyu anlatacaktı herhâlde- yasa metnine bir şey yazdık. Normalde 1937'den beri Türk kamuoyu hurdaları Makine ve Kimyaya verilir. Yasa metninde bir ifade geçti "satın alabilir veya devralabilir" dedik. Siz de o zaman yine aynı şekilde o yasanın içinde çalışanlardandınız Sayın Başkanım. Fakat zaman içinde mahkemeler bu ifadeyi farklı yorumlamaya başladı; kamu kurum, kuruluşlarında, özellikle belediyelerde oldu bu, bu ellerindeki hurdayı satmaya başladılar, Makine ve Kimya bu konuda uyarıda bulunduğunda "Bize vermek zorundasınız." dediğinde, kanun gereğince mahkemeye gidildiğinde bazı mahkemeler "Ya, siz satın alabilirsiniz, devralabilirsiniz, isterseniz de almazsınız." gibi bir yaklaşım sergiledi. Bu zorunluluğu bir hukuki yorumla zorladılar. Ne çıktı buradan?
Ben bütün arkadaşlarımdan, muhalefetteki arkadaşlarımdan bu millî savunma meselesi olduğu için desteklerini arz ediyorum bu konuda. Bakın, en son böyle yapılmış 167 tane ihale tespit edildi. Bu ihalelerle ilgili Makine ve Kimya mahkemeye verdi bu kuruluşları. Burada Makine ve Kimyanın kaybı ne kadar, biliyor musunuz arkadaşlar? 1 milyar lira kaybı var yani Türk savunma sanayisinin aslında 1 milyar lira kaybı var, askerimizin mühimmatından 1 milyarlık bir kayıp var; bu katma değere dönüştüğünde belki 3-4 milyarlık bir kayıp söz konusu. Ham madde değeri olarak tespit edilebilen 1 milyar lira, bunun dışında tespit edilemeyen de vardır mutlaka. Burada, mutlaka ve mutlaka 7330 sayılı Yasa'da bir değişiklik yapmamız gerekiyor ve ben buradaki Komisyon üyelerimizden de destek istiyorum. Bu "satın alabilir veya devralabilir" ifadelerini "mecburen verilir" şeklinde bir ifadeye çevirmemiz gerekiyor. Bu, Makine ve Kimya için son derece kritik bir işlemdir. Bu yasa değişikliği konusunda ben kurumun da eski bir mensubu olarak sizlerin desteklerini bekliyorum.
Ben, burada bir kere daha Makine ve Kimya çalışanlarına, eski mesai arkadaşlarıma, İlhami ağabeyime teşekkür ediyorum.
Allah hepinizden razı olsun.