Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3046) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 16 .04.2025 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, değerli bürokratlarımız, değerli kamu kurum ve kuruluşlarının, sendikalarımızın temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, usulde de konuştuk yani aslında önümüze yeni bir şey getirmeyen, kanun hükmünde kararnameyle düzenlenen hususları Anayasa Mahkemesinin iptal etmesi üzerine, kanuni bir çerçeve oluşturulması için önümüze gelmiş olan bir kanun teklifini görüşüyoruz burada. Tabii, bugün burada gelinen noktayı bir biçimde öncesiyle beraber ele almanın son derece yararlı olduğunu düşünüyorum.
Bir kere açık ve net olarak şunu söylemek gerekiyor: AKP iktidarı kendisinin hazırlanmasına ve yasalaşmasına önayak olduğu 2017 referandumuyla kabul edilen Anayasa’nın hükümlerine uymamaktadır. Bakın, 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 17'nci maddesiyle 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na eklenen geçici 21'inci maddenin (B) fıkrası ne diyor? "Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri yapar." Referandum olmuş, arkasından -sonuçta altı aylık bir süre var- kanun var bu konuya ilişkin. Normaldir çünkü var olan bir kısım değişikliklerin, Anayasa'da yapılan değişikliklerin hem kanunlarda hem de Meclis İçtüzüğü'nde hayata geçirilmesi gerekiyordu ama yapılmamış yani Anayasa'da yapılan değişikliklerin kabulünü müteakiben yasalarda yapılması gereken değişiklikler yapılmamış. Bu, çok büyük bir ihmaldir; bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yok sayılmasıdır. Sıkıntı buradan başlıyor. Normal şartlar içinde altı ayda yapılıp bitecek olan hususlar... Ki bakın, Mecliste yapılacaktı bunlar, burada hep söylediğimiz o: Kanun hükmünde kararnamelerle değil ya da Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle değil; Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir müzakere ortamında bunlar görüşülecekti ve Anayasa’nın gerektirdiği değişiklikler hem kanuni çerçeveye oturtulacaktı hem de Meclis İçtüzüğü'ne taşınacaktı fakat yapılmamış, yapmamışsınız. En büyük ihmal burada başlıyor.
Sonra ne yapmışsınız? Cumhurbaşkanlığı seçiminin de erkene alındığını düşünüyoruz, tabii normalde 2019'da olacaktı, 2018 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimi birlikte... Bakanlar Kurulunun son gününde bir yetki yasası çıkarılmış ve o yetki yasasıyla bir kısım değişikliklerin yapılması söz konusu olmuş. Bu yetki yasasına dayanarak 2/7/2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle birçok kurumla ilgili teşkilat ve diğer konulardaki kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin birçok maddesinde değişiklik yapılmış veya birçok madde ve kanun yürürlükten kaldırılmış. Yani başta yapılması gereken kanuni düzenleme Mecliste yapılmamış, sonra bir yetki kanunu çıkarılmış ve yetki kanununa dayanarak da 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış. Fakat 703 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'nin ne kadar yanlış hükümler içerdiğini, ne kadar sıkıntılı olduğunu işte Anayasa Mahkemesi iptal kararlarından görüyoruz. Buradaki hata, ikinci hata yani başta yapılmayan düzenleme burada da tekrar devam ediyor. Yani bu yetki yasası ve buna dayalı olarak çıkan bu 703'de ve arkadan da Cumhurbaşkanlığı kararnameleri var.
Buradaki temel sorun şu: Devletin yapısı tepeden tırnağa kadar değiştirildi arkadaşlar; zaman içinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin devlet gelenekleri, kurumsal yapısı, ihtiyaçlara göre şekillenen ve büyüdükçe, nüfus arttıkça daha iyi organizasyon yapabilme, kamu hizmetlerini daha iyi biçimde sağlayabilmeye ilişkin örgütlenme yapısı, bürokrasi yapısı bu şekilde bu kanun hükmünde kararname ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle iptal edilmiştir. Aynı zamanda, bu "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen ucube sistemle tek adama dayalı, Cumhurbaşkanının her şeye karar verdiği ve kararnamelerle devlet yapısını yeniden yapılandırdığı bir sürece doğru gidildi; birçok kamu kurumu, kuruluş, kurul kapatıldı ya da dönüştürüldü ya da birleştirildi ve onun sonucunda da personel rejiminde de çok ciddi sıkıntılar oluştu. Bürokraside yetişen bir kişi olarak açık ve net söyleyeyim: Devlet hafızası, kurumsal hafıza yok edilmiştir. Bugün baktığımız zaman, var olan yapı içinde Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapılan düzenlemelerin zaten var olduğunu düşündüğümüzde; bir de diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan politika kurulları, ofisler, başkanlıklar eliyle âdeta paralel bir devlet yapısı oluşmuştur. Bunların mevcut merkezî yönetim sistemiyle, bakanlıklarla ilişkileri net değildir.
Bakın, şimdi, en son yeni bir değişiklik var. Biliyorsunuz, 4 tane ofis vardı, hepsi birleştirildi, tek ofis hâline getirildi. Neden 4 ofisti, neden şimdi tek ofis yapıldı? Neden Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği kaldırıldı, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı oldu, şimdi yeniden, tekrar Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği kuruluyor kanun hükmünde kararnameyle yani ona dayalı olarak buradaki düzenlemeyle? Adalet Bakanlığı Müsteşarı, HSK... Anayasa'da gerekli değişiklik yapılmadığı için yeniden belki müsteşarlık sistemine dönmek söz konusu oldu.
Şimdi, bakın, bunlar hafıza açısından, süreklilik açısından son derece sıkıntılı olan noktalar ve çok ciddi anlamda baktığımızda, bunlar devlet yapısında, devlet organizasyonunda sorun oluşturmuştur. Bunların hepsi devletin örgütlenmesi, bürokrasinin örgütlenmesiyle ilgili ise yapılması gereken, bu şekilde Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle -1, 2, 3, 4 sayılı Kararnamelerle- birtakım düzenlemeler yapmak yerine ilgili bir kod yasasının yeniden çıkmasıdır. Bakanlıkların görev ve yetkilerini, kuruluşlarını belirleyen bir kod yasasına ihtiyaç vardır; 1984 tarihli 3046 sayılı Kanun böyle bir kanundu. Sonuç itibarıyla, bakanlıklar nasıl kurulur, hangi işleri yapar, hangi birimleri içerir yani devlet olmak demek böyle bir şey demek, bir süreklilik demektir, bir hafıza demek, zaman içinde var olan birtakım değişikliklerin olumlu anlamda bu sürece yansıması demek ama ne yazık ki hiçbir şekilde bunlar olmamış.
Şimdi, burada baktığımız zaman, biraz önce de usul üzerine konuşmamızda da söylediğimiz gibi, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin birçok hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş; bir kısmı bizim önümüze geldi, bir kısmı da bekliyor, yolda gelecek. Bunların hepsinin bir bütün içinde konuşulmasına ihtiyaç var, bunların hepsi birlikte getirilsin ve ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülsün. Dediğim gibi, kısa bir süre içinde bu iş biter; en azından, burada yapılması gereken hukuki değişiklik, yargısal değişiklik de hayata geçmiş olur. Yoksa, onun dışında, dediğim gibi, Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilen, burada olduğu gibi, bu kanunda olduğu gibi bizi hiç ilgilendirmeyen bir kısım hükümleri yine biz Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşmak zorunda olacağız.
Tabii, burada birçok madde var. Diğer taraftan, buna ilişkin olarak yine bizim en çok sıkıntılı gördüğümüz hususlardan biri şudur: Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş hükümlerin yeniden -yakın zamanda hatırlarsanız, gelen birçok kanun teklifinde de gördük, torba kanun teklifinde- tekrar Anayasa'ya aykırılıklar içermesidir yani Anayasa'ya aykırılıkla ilgili bir hüküm oluşturulmuşsa artık onun üzerine gitmemek, oradaki olumsuzluğu ortadan kaldırmak gerekiyor ama ne yazık ki öyle olmuyor, yeniden yeniden, tekrar Anayasa Mahkemesine gidiliyor ve işte görüyorsunuz, Anayasa Mahkemesi de normal şartlar altında 2018 yılında çıkan bir tane kanun hükmünde kararnameye 2023 yılında yani çok ciddi anlamda bir gecikmeyle -iş yükü açısından da düşündüğümüzde- karar veriyor.
Ama bütün bunların ötesinde yapılması gereken, dediğim gibi, kamu sisteminin, devletin, bürokrasinin yeniden örgütlenmesidir, bunların hepsinin kanuni bir çerçeveye oturtulmasıdır, böyle önümüzde bölük pörçük değil bir kod kanun olarak getirilmesidir. Bir kod kanun yazılır -işte vardı, 3046 sayılı kod Kanun böyleydi ama biliyorsunuz, kaldırıldı bu KHK'yle- yeniden böyle bir kod kanun hazırlanır; onun içinde hangi bakanlıklar var, neleri, hangi birimleri içerir, hangi görevleri yapar, bunların hepsi son derece açık ve net bir biçimde ortaya konur ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden de geçer ve burada bu çerçevede de bunları konuşuruz.
Maddelere geçtiğimiz zaman gene hepsiyle ilgili ayrıntılı bir biçimde konuşacağız. Anayasa'ya aykırılıkla ilgili bir önergemiz var, onu da birazdan Divana ileteceğim.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.