| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3046) münasebetiyle |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .04.2025 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Evet, bilindiği üzere, Türk milleti 16 Nisan 2017 halk oylamasıyla Anayasa değişiklik paketini kabul etmiş ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine onay vermiştir. Yine bilindiği üzere, Anayasa'da değişen maddelerin bazıları Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte, bazıları da Cumhurbaşkanının göreve başladığı tarihte yürürlüğe girmiştir.
Uyum düzenlemeleriyle ilgili eleştiriler oldu. Aslında geçici 21'inci maddede öngörülen zorunlu düzenlemeler yapıldı, şöyle: 13 Mart 2018 tarihli ve 7102 sayılı Kanun'la yeni sistemin doğasına uygun şekilde siyasi partiler arasında ittifak kurabilmenin yasal altyapısı oluşturuldu. Yine, 25 Nisan 2018 tarihli ve 7140 sayılı Kanun'la Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe giren Anayasa değişikliklerine uyum amacıyla Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu ile diğer bazı kanunlarda değişiklikler yapıldı. 10 Mayıs 2018 tarihli ve 7142 sayılı Yetki Kanunu'yla da Cumhurbaşkanının göreve başladığı tarihte yürürlüğe girmesi öngörülen Anayasa değişikliklerine uyum sağlamak amacıyla çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hususunda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verildi. Bu Yetki Kanunu çerçevesinde 4 Temmuz 2018 tarihli 698 sayılı, 6 Temmuz 2018 tarihli 699 sayılı, 7 Temmuz 2018 tarihli 700 sayılı ve son olarak 9 Temmuz 2018 tarihli 702 ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler düzenlendi. Görüştüğümüz kanun teklifi de -baştan beri de hep söylediğimiz üzere- 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'deki bazı maddelerin Yetki Kanunu'yla KHK'yle düzenlenmesine yetki verilmesi kapsamında olmayan düzenlemeler ya da Yetki Kanunu kapsamına girmeyen düzenlemeler olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi iptal etti ve Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği maddelerle ilgili de bu teklifi görüşüyoruz kanunlaştırmak üzere. Aslında burada şunu belirteceğim: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ya da Anayasa değişiklikleriyle birlikte yasama yetkisinin Meclisin elinden alınması anlamına gelen KHK çıkarma yetkisi konusu Anayasa'dan çıkarıldı yani yeni Anayasa'da artık kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi yok, sadece OHAL'le ilgili düzenlemeler var. Tabii, biz de şunu arzulardık: Aslında, bu 703 sayılı KHK ve önceki çıkarılan KHK'ler daha önce kanunlaştırılmak üzere Meclise gelebilirdi yani ona katılırız; Anayasa Mahkemesi kararını beklemeden nasıl olsa KHK'yle yapılmış düzenleme, onu kanunlaştırmış olurduk.
Maddelerle ilgili Ertuğrul Bey zaten izahat verdi. Ben, bazı maddelerle ilgili görüşlerimizi ifade edeceğim.
Evet, 2'nci ve 3'üncü maddelerde uzmanlara ve uzman yardımcılarına, merkez ve taşradaki uzmanlar ile uzman yardımcılarına çok geniş yetki veriyoruz. Yani şunu eski bir denetim elemanı olarak kabul etmem mümkün değil: Yani teftiş ve soruşturma yetkisi verilmemeli yani bu sefer "Uzman nedir, denetim elemanı nedir?" Yani birbirine giriyor her şey. Yani bu, tabii, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde belirtilen kurumlara mahsus bir düzenleme ama esastan yanlış bir düzenleme. Şu olabilir: Uzman ve uzman yardımcılarına analiz, inceleme, denetim yetkisi verilebilir ama teftiş ve soruşturma ayrı bir şeydir. Yani bu konuda madde gelinceye kadar arkadaşlarımız bunun üzerinde durursa önemli bir konu, bizim görüşümüz burada bu.
4'üncü maddede biliyorsunuz, yine, Anayasa değişiklikleriyle bir reform niteliğinde biliyorsunuz yargılanabilirlik sağlandı, askerî mahkemeler kapatıldı. 4'üncü madde kapsamında Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerinin sağlık yardımı konusunda Danıştay ve Yargıtay Başkan ve üyelerinin usulüne tabi olması, daha doğrusu milletvekillerinin, Meclisin usulüne tabi olması öngörülüyor. Orada bir hüküm dikkatimi çekti "emekliye ayrılmış olanlar" diyoruz yani emekliye ayrılmadıysa yani o hâlen yargıda çalışıyorsa yani Askerî Yargıtay üyesi, Askerî Yüksek Mahkeme üyesi emekliye ayrılmamış, idari yargıda, adli yargıda görev alıyor, bunları kapsaması lazım. Ben, bunu araştırdım, 14 kişi varmış ve bu konuda da kurumlarımızın olumlu görüşü olduğunu söylediler bana. Yani bu 14 kişinin de bu kapsama alınmasının doğru olacağını yani hakkaniyet açısından, eşitlik açısından doğru olacağını düşünüyorum.
13'üncü madde, bu acil çağrı merkeziyle ilgili konu. Yani maddeye katılıyorum ama bir muğlaklık var mı tereddüde düştüm. Şöyle: Maddede diyor ki "112 Acil Çağrı Merkezini meşgul etmek amacıyla arayarak görevlilerle konuşan..." Ya, bu biraz muğlak geliyor bana "görevlilerle konuşan" yani "meşgul etmek amacıyla" Bunun nasıl tespitini nasıl yapacağız? Hani ısrarla çağrı bırakan tamam, onda şey yok. Yani buna daha bir amacımız neyse net, somut bir ifade bulmanız uygun olur diye düşünüyorum. İkinci fıkra tamam, "Yapılan ihbarın asılsız olduğunun olay yerine giden ekiplerce tutanakla tespit edilmesi hâlinde kişiye, il valileri tarafından onbeşbin Türk Lirası idari para cezası verilir." Ama ilk fıkra yani biraz bize muğlak geldi, o konu biraz netleştirilebilir.
Evet, 5'inci maddede, yine, daha önce de çok konuştuğumuz kamu ihale sistemi, Taşıt Kanunu, Harcırah Kanunu'ndan muafiyetle ilgili bir düzenleme var. Aslında, bunu hep söylüyoruz yani bu konularda gerek kamu ihale sisteminin yani tam rekabeti sağlayacak, her kurumunun ihtiyacını karşılayabilecek bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor, bu konuda çalışmalar da olduğunu biliyorum ama bunun, kamu ihale sistemini reforme edecek teklifin bir an önce gündeme gelmesi bizim görüşümüz. Aynı şekilde, Taşıt Kanunu yani taşıt kullanımında etkinlik, verimlilik sağlamaya yönelik Taşıt Kanunu'nda da bir düzenleme yapmak gerekiyor. Yani her kurumu istisna hâline getirdik, istisnalar maddesi, Kamu İhale Kanunu'nda hakikaten artık alfabenin harfleri yetmez hâle geldi.
Bir diğer konu, bu teklifte de gördüğümüz üzere, personelle ilgili, özlük haklarıyla ilgili birçok düzenleme var. Şu anda, gerek personel sistemi gerekse ücret sistemi karmakarışık bir yapıya dönüştü yani bu alanda da bir düzenleme, bir reform anlamında bir düzenleme yapmamız gerekir. Sayısını bilmiyorum, yani ücretliye ödemelerin sayısı kaça çıktı açıkçası bilmiyorum. Statü karmaşası zaten var personelle ilgili. Bu konuda bir düzenleme yapılması ihtiyacı var. Yani personel sisteminin, ücret sisteminin mutlaka sıfırdan bir reform olarak yeniden düzenlenmesi gerekir diyorum. Diğer konuları maddelerde ifade ederiz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.