Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3046) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 16 .04.2025 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Değerli arkadaşlar, akşam Sayın Cumhurbaşkanını dinlerken sizin buradaki konuşmalarınız ile onu buluşturduğumda hiçbir konuda suçlu olmamanızın yarattığı psikolojiden dolayı ben sizi kutlarım. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." Şimdi, bu ülkenin yirmi iki yıllık yönetimi, yirmi yıl da belediyede görev yapan, Sayın Cumhurbaşkanının döneminde burada çıkan çoğu yasayla, bizim muhalefetimize rağmen, "Ormanlar talan ediliyor, bitki, böcek olan yerler orman alanı dışına çıkarılıyor." diye itiraz ettiğimizde o kanunlar geçti gitti. Çarpık kentleşme AK PARTİ iktidarları döneminde kentlerde yaygınlaştı, tarım alanları kent çevrelerinde yok edildi, Büyükşehir Yasası'yla bir günde köylerimiz kırsal mahalleye çevrildi ve bununla ilgili yapılanların sonucunda Türkiye'de gerçek anlamda tarımda hem ekilen alanlar azaldı hem çiftçi sayısı azaldı hem destekler doğru verilmedi, çıkan kanunun 21'inci maddesine göre millî gelirin yüzde 1'i verilmesi gerekirken verilmedi. Bakın, o Kızılderili ne güzel bir laf daha etmiş, onu da burada kayıtlara geçireyim: "Beyaz adam, annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne alınıp satılacak, işlenecek ya da yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirası toprakları çölleştirecek, her şeyi yok edecektir." Bu mantık, bu anlayış ne acı ki Türkiye'de AK PARTİ iktidarları döneminde ana omurga oldu. Ormanların yağmalanması, maden alanlarının açılması, 2010 yılından sonra 10 milyon hayvan ithalatı, hepsi bu dönemde oldu ama baktım ki konuşmada sanki bunları iktidarda değil, muhalefette birileri yapıyor, Cumhurbaşkanı da o bağlamda genelin değerlendirmesi içinde.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, ben Plan ve Bütçe Komisyonuna geliyorum, yaklaşık 100 madde son dönemlerde Anayasa Mahkemesinin iptalinden oluşuyor. Anayasa Mahkemesinin iptal ettikleri buraya geliyor, tekrar görüşülüyor, tekrar çıkıyor. Bunlar geriye doğru işlemeyeceği için ortaya çıkan tahribat da değerlendirilmiyor. Biraz evvelki tartışmalarda otuz yıl öncesine gittiğinize göre sizin döneminizle ilgili gelecek süreçte şöyle bir düzenlemeye gidilse, "Anayasa'ya aykırı olarak bu konuda hüküm icra edenler hakkında işlem yapılır." diye bir kanun çıkarılsa, Anayasa Mahkemesinin bir madde değiştirme noktasında -benim bildiğim, diyorum ya, 100'e yakın madde son dönemde gelen var- sorumluluk addedilse ve sizi sorgulamaya çağırsalar oradaki ifadeniz ne olacak?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Yasama yapmayalım mı?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yani yasamayı yapıyorsanız Anayasa'ya uygun yapacaksınız. Her çıkardığınız kanun Anayasa Mahkemesine gidip, iptal olup geri geliyorsa demek ki siz Anayasa'ya uygun bir düzenleme yapmıyorsunuz. Anayasa'yı ortadan kaldırmaya yönelik bir maddeyi burada getirip kanunlaştırıyorsunuz, sonra da Anayasa Mahkemesi bunu iptal ediyor, bir daha geliyor. Bakın, beş yıl önce çıkmış, geçen Cumhurbaşkanlığının 1 no.lu Kararnamesi'nin beş yıl sonra... Peki, beş yılda onunla ilgili uygulamada ortaya çıkan, uygulama sonucu oluşan durumla ilgili mağdur olanların hakkını kim koruyacak? Yani, o uygulamayı yaparken niye buraya gelen kanunlar Anayasa Mahkemesine uygun biçimde düzenlenmez? Bunları milletvekili arkadaşımız getiriyor da bürokratlar hazırlamıyor mu? O bürokratla ilgili ne işlem yapılıyor? Mesela, ben şunu merak ediyorum: Buraya tekrar tekrar gelen, bütçede görüşülen bu maddelerle ilgili düzenlemeyi sağlayan bürokratlara "Gel bakalım arkadaş buraya. Ya, bunu niye böyle yanlış yaptınız?" diye bir sorgu, sual var mı? Öyle olunca her dönemin yapılanlarını geriye dönük sorgulatmaya başlatırsanız öylesi sorunlarla karşılaşırız ki bugün Türkiye'de çok profesör unvanına sahip olmuş kişinin nasıl profesör olduğu tartışılıyor, yarın onlarla ilgili diplomalar da tartışmaya açılır, profesörlük süreçleri tartışmaya açılır. Bunlar, geriye doğru bir şey yaratmak için yaratılan olumsuzluklar iyi bir şey değil. Biz 12 Eylül öncesini gördük; sağcılık, solculuk adına insanların birbirlerini yok ettirildiği ama aynı silahın iki tarafa kullandırıldığı süreçleri, evreleri yaşadık. Erdiğiniz iktidar gücünü sınırsız kullandığınız zaman birçok konuda ortaya çıkan problemlerin bu ülkenin zararına olduğunu deneyimledik, tekrar tekrar aynı noktalara evrilmesi bu süreçte doğru değil. Gelindi buraya, mesai harcıyorsunuz. Ne için harcıyorsunuz? Baktığım kadarıyla, yanlış olmasın, herhâlde 30'u da kapsam içinde, Anayasa Mahkemesi iptallerinden oluşuyor. Yani Meclisin, milletvekilinin bu konudaki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Son cümlemi bağlayayım Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bağlayın, mikrofon açmıyorum Sayın Gürer, kayıtlara geçiyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İşçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin, dar gelirlinin, sabit gelirlinin yaşadığı sorunlar var. Kurban Bayramı geliyor, asgari ücretle bu ülkede bir kurban alınamıyor. Bunun gibi çözülecek, değerlendireceğimiz birçok alan varken en önemli konularda bakıyorum...