KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Ben de aslında bir ara vermiştim, orada geçmiş. 10, 11 ve 12'nci maddeler, 3'ü üzerinde de hemen kısaca düşüncelerimi ifade edeceğim.

Genelinde de bir miktar söylemiştim, bu 10'uncu maddede sendika üyesi olma yetkisi 703'le zaten daha önce de sınırlandırılmıştı Cumhurbaşkanlığındaki bağlı kuruluşlar açısından. Burada onun kanuni düzenlemesi yapılıyor. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Yani bunun en azından yani 703 öncesi duruma getirilmesi lazım. Ne demek istiyorum özetle: Bu (a) fıkrasındaki Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu görevlileriyle sınırlı olması lazım sendika yasağının. Dolayısıyla burada, Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kısım kuruluşlar, neydi onlar? Diyanet İşleri Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ve İletişim Başkanlığı hariç diğerlerinde sendika yasağı getiriliyor, bunun bir mantığı yok. Yani burada da yine bize bir izah edilsin. Mesela bunlar niye hariç? Yani buralarda sendikalaşma -yani Diyanet İşleri Başkanlığında "sendikalaşma" diyor değil mi, yanlış anlamıyorum- serbest ama yine örnek vereyim, Strateji ve Bütçe Başkanlığında sendikalı olmak yasak. Bunun kriteri ne? Yani burada bir kriter olması lazım. Yani, bakın, hep aynı şeyle karşılaşıyoruz, biliyor musunuz? Böyle keyfîlik var. Yani eğer bir yerde olmayacaksa, bir din görevlisinin, hani bir politize olma anlamına geliyorsa sendikalaşma, işte şucu bucu falan anlamına geliyorsa bunun olmayacağı belki de en önemli yerin Diyanet İşleri Başkanlığının olması lazım. Yani bir imamın veya oradaki bir personelin, din görevlimizin değil mi, sendika üyesi olmaması lazım o zaman. "Olmasın." demiyorum da şimdi, burada serbest tutuyorsunuz ama diğer bağlı kuruluşlarda yasaklıyorsunuz. Millî Saraylar mevzusunda zaten mahkeme kararı var orayla ilgili, TBMM'yle ilgili yani oradan gelen bir şey var. Yani bu olmaz; burada bir kriter yok, bir mantığı yok. Ya, bir mantık arıyorum ben: Niye acaba birilerinde serbest, birilerinde yasak? Dolayısıyla burada 703 öncesindeki durum hiç olmazsa yani 2018 öncesi durumla sınırlandırmak lazım bu sendikalaşma yasağını. Özetle, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği dışındaki Cumhurbaşkanlığına bağlı kuruluşlarda sendikalaşmayı yasaklamanın bir mantığı, bir anlamı yok.

İkinci husus, 11'inci maddeyle ilgili Sayın Başkan, bu Kamu İşveren Heyeti meselesi. Burada da yine tabii, eskiden toplu görüşmeydi, toplu sözleşmeye geçildi artık. Yani memurlar ile devlet bir toplu sözleşme yapıyor. Bunun hakikaten bir toplu sözleşme olması gerekir. Yani burada şimdi Kamu İşveren Heyetinin daha önceden kurumları tek tek sayılmıştı. Burada değişiklik yapılıyor, Cumhurbaşkanının belirlediği bakan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve belirlediği kurum başkanları, işte, belirlenen bakanlıkların, kamu kuruluşlarının temsilcileri. Yani bu da yanlış. Yani en azından orada kurumları sayalım, herkes görevini bilsin, fonksiyonunu bilsin, bununla ilgili, kendisiyle ilgili bir sorumluluk olduğunu bilsin, çalışmasını yapsın ve gelsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Dolayısıyla, Kamu İşveren Heyeti açısından, bir sürekliliğin sağlanması açısından da bunun önemli olduğunu düşünüyorum, bu görüşmelere katılmış eski bir bürokrat olarak söylüyorum.

Diğer taraftan, yine Hakem Kurulu'nda aynı mesele var. Yani, bu Hakem Kurulu'ndan istediğiniz şeyi geçirebilirsiniz arkadaşlar. Bu, toplu sözleşme falan değil. Yani memurlara bunu veriyormuş gibi yapıp bunu vermemenin bir anlamı yok. Buranın daha objektif yani hem işvereni dinleyecek hem çalışan tarafını dinleyip hakikaten objektif karar verecek bir heyet oluşturmamız gerekiyor. Maalesef, kanunda biz bunları göremiyoruz. Bu anlamda, az önceki sendika temsilcilerinin düşüncelerine de katıldığımı ifade etmek isterim.

Teşekkür ederim.