KOMİSYON KONUŞMASI

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar ) - Şimdi, burada nafaka ve tazminat belirlemede belli bir kıstasın olmamasından yakınılmış bu araştırmada. Aslında uygulamada bir kıstas var yani biz aile mahkemelerinde, boşanma davalarında ekonomik ve sosyal durum araştırması yapıyoruz yani özellikle tazminat ve nafakanın belirlenmesi yönünde ama bunun özellikle kayda geçmesini istiyorum: Bu ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılırken ne yazık ki, kolluk kuvvetlerimiz bunu gereği gibi yapmıyor. İşte aile mahkemelerinden giden bir form vardır, o formu alıyorlar araştırma yaptığı eşe "Kaç lira gelirin var, kaç lira kira ödüyorsun, mal varlığın ne?" Tamamen onun beyanlarıyla ki, hiçbir zaman da beyanlar yüzde 80, yüzde 90 zaten gerçeği yansıtmıyor. Mesela, annesinin veya babasının evinde onlarla birlikte kalıp da aylık işte yüksek ücretlerde kira ödediğini söyleyen eşler olabiliyor veya aslında çok yüksek gelir elde etmişken gelirini oldukça düşük gösteren eşler oluyor. Bunun gibi bir sürü işte, mal varlığını o beyana katmayanlar olabiliyor. Yani, aslında burada kıstas olarak güzel bir kıstas var ama bu kıstas uygulamada gereği gibi yapılamıyor. Yani, sadece kolluk kuvvetlerine gönderilen bir belgeyle kolluk kuvvetlerinden bilgi isteniyor. Kolluk kuvveti de sadece beyan esasına göre bu belgeyi doldurup gönderiyor. Aslında bunun işte vergilendirme sistemi de yanlış. Mahmut Bey'in o konudaki çekincesine de katılıyorum çünkü Türkiye'de hiç kimsenin çok yüksek oranda, kazancı oranında vergi ödediğini düşünmüyoruz yani kayıt altına alındığını. Burada sosyal ekonomik durum araştırmasının kapsamlı yapılması sağlanabilir. Yani, işte taraflarla ilgili tapu, trafik, bankalar... İşte mutlaka kredi kartı kullanıyor artık birçok kişi. Varsa kredi kartının harcama dökümleri, bunlar istenebilir. Yani, bir yerde çalışıyorsa zaten maaş bordrosu, gelir durumu vesaire. Bunlar da istenirse yani kapsamlı bir sosyal ekonomik durum araştırması yapılmış olur ve daha sağlıklı verilere ulaşılmış olur.

Bir de, velayeti alamayıp da kişisel ilişki tesis edilen taraf var, bununla ilgili kaygıları oluyormuş; bunu da söylemiştiniz. Buradaki en büyük sıkıntı şu, iki tane aslında en büyük sıkıntı var. Bir, velayeti alamayıp çocuğuyla kişisel ilişki tesis edilen taraf, çocuğu eğer karşı taraf yani velayet kendisinde bulunan eş -genelde de annede oluyor bu- eğer göstermezse icra yoluyla şahsi münasebet tesisi istiyor. Burada da icra memurunun kolluk kuvvetiyle beraber gidip küçük bir çocuğu anneden veya babadan alıp diğer eşe teslim etmesi de çocuğun psikolojisi açısından çok ciddi zararlar doğurabiliyor. Bir de bu işin maddi külfeti var çünkü oraya giderken harç yatırıyorsunuz, yolluk yatırıyorsunuz, taksi ücreti, çocuğun yaş durumuna göre bir sosyal hizmet uzmanı almak durumundasınız yasa gereği; onun ücreti filan derken bu yaklaşık 500-600 lirayı özellikle büyük şehirlerde bulabiliyor. Bu da düşünün asgari ücretle çalışan bir kişi için ayda iki sefer kişisel ilişki tesis edilmiş olsa bin lira, 1.500 lira gibi rakamlara ulaşacak. Bu da çok ciddi anlamda sıkıntı yani uygulamada eşlerin yaşamış oldukları bir sıkıntı.

Bir de "adli yardım" dediniz yani orada adli yardım alan eşler var. Adli yardım konusunda da barolar arasındaki kriterler farklı. Aslında burada ortak bir kriter de konulmalı. Mesela, Aydın barosunda yaşadığımız bir örnek: Aydın barosunda babasından miras kalan bir kadın için boşanma davasında adli yardımdan avukat verilebilirken, başka bir barodan hiçbir şey yani üzerine kayıtlı hiçbir mal varlığının, hiçbir gelirinin olmaması esası aranıyor. Yani, burada da belli bir kriter konulmalı adli yardımda. Baronun kendi inisiyatifine, kendi kriterlerine bırakılmamalı. Mesela, ne olabilir? Asgari ücret, yani en kötü şartlarda asgari ücretli çalışan kişiye dahi avukat tesis edilebilmeli çünkü asgari ücretle çalışan bir kişinin avukat tutabilmesi, o ücreti karşılayabilmesi oldukça zor. Yani o açıdan orada da bir ortak kriter getirilmesi gerekiyor bence.

Bir de çocukların sağlıklı yetişmesi... Ayşe Hanımın biraz önce söylediği şey, işte boşandıktan sonra suça meyilli olmaması, daha sağlıklı yetişmesi, okul başarısının, istihdama katılımının yüksek olması, karşı tarafla da ilişkisine biraz bağlı. Burada da şunu görüyoruz genel olarak, bunu tabii ki böyle bir sonuç olarak çıkartamayız ama biraz daha eğitim seviyesi yüksek çiftlerde çocuğu karşı taraftan bir öç alma olarak değil de çocuğun da yararı düşünülerek karşı tarafla çocuğun sağlıklı iletişim kurabilmesi, görüşebilmesi açısından biraz daha duyarlı davranabiliyorlar. Ama biraz eğitim seviyesi düştüğünde, bir de eğer bir aldatma olayı veya gerçekten büyük bir sıkıntı görmüşse evlilikte karşı taraftan öç alma duygusuyla çocuğu bir araç gibi kullanıp karşı tarafa çocuğu göstermeme, görüştürmeme, iletişim kurdurmama gibi sonuçlar çıkabiliyor.

Bir de, biraz önce Salih Bey'in -son söyleyeceğim bir şey- söylediği bir şey var aile mahkemelerinin ayrılmasıyla ilgili. Aslında çok güzel yani bunu yapabilsek ama buradaki sıkıntı da şu: Bu konudaki yeterli binamız, donanımımız Türkiye mevcut mu? Bir, bu sıkıntı var. İkincisi, ilçelerde yani Anadolu'daki birçok ilçede -dün de bahsetmiştim- aile mahkemesi yok, asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla görev yapıyor. Dolayısıyla oralarda bu işi nasıl çözeceğiz? Yani, hadi metropollerde ve şehir merkezlerinde bunu çözdük ama Konya'da bir sürü ilçe var, Afyon'da bir sürü ilçe var, Kütahya'da, Trabzon'da... Yetki birleştirmesi yaptığınızda da mesela, çok uzak ilçelerden ulaşım bakımından sıkıntı olabilir.

BAŞKAN - Pardon, Burcu Hanım, müsaade eder misiniz?

Şimdi, Komisyon üyelerinin çoğu hukukçu olunca konu hep hukuk mecrasında tartışılıyor. Biz ilerleyen zamanlarda hem aile mahkemelerinden yetkilileri hem Adalet Bakanlığından yetkilileri buraya getireceğiz ve bunları tartışacağız.

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Bunları yasa anlamında da tartışmamız lazım.

BAŞKAN - Hem yasaları hem uygulamaları tartışacağız.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ben Salih Bey'in söylediğine katılıyorum. Evet, ayrılmalı ama...

BAŞKAN - Ona ben de katılıyorum o ayrı konu. Onu ayrıca tartışalım.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ama işte bu konudaki fiziki yetersizlikler ve ilçelerde, hâlâ daha birçok ilçede aile mahkemesinin kurulamamış olması sıkıntısını aşmak gerekiyor.

BAŞKAN - Onu ilerleyen zamanda tartışalım.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sunumunuz için çok teşekkür ediyoruz, aydınlatıcı bilgiler verdiğiniz için. İyi çalışmalar diliyoruz.