MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) - Teşekkür ederim.

Öncelikle Değerli Başkanım, Değerli Dışişleri Komisyonu üyesi arkadaşlarım, Değerli Dışişleri Bakanlığı yetkilileri; ben Değerli Dışişleri Bakanlığı yetkililerine üç madde üzerinde bir görüş sormak istiyorum.

Öncelikle, Suriye'de masum Alevilere yönelik tehdit, küfür, hakaret ve ölümlü saldırılar devam ediyor. İki gündür, son iki gündür özellikle Humus'ta Alevilere yönelik saldırılar var. "Biz Alevileri, Dürzileri kesmeye geliyoruz." diyen silahlı radikal selefi gruplar var. Ne demişti Şam yönetimi? "Biz bütün silahları topladık." dedi. Tüm silahlar toplandıysa bu radikal selefi gruplar nasıl son günlerde Şam'ın Ceramana ve diğer ilçesinde gerginlik yaratıp Alevi insanları katledebiliyorlar? Şam'ın 300 bin nüfuslu bir ilçesini ablukaya alıyorlar. Şam yönetimi güvenlik güçleri buradan tamamen çekildi, hiç müdahale etmiyorlar. Tabii, bu gerginlik nedeniyle Lazkiye ve Tartus'ta Aleviler diken üstünde, evlerinden çıkamıyorlar. Türkiye bu saldırılara çok rahat bir şekilde müdahale edebilir kanaatindeyim. Neden müdahale edilmiyor? Alevilere dönük bu saldırılar karşısında Türkiye ne yapmayı düşünüyor, hangi adımlar atıldı veya atılacak? Öncelikle teşekkür ederim bunun için de.

Diğer bir sorum, Filistinlilerin göçüyle ilgili. Trump'ın Gazze'yi turizm merkezine çevirme, Filistinlileri buradan boşaltma ve bazı ülkelere gönderme planından sonra ülkemizin de bu olası Filistin göçünün hedefinde olduğuna dair bir sürü görüş var. Kudüs'teki konsolosluğun Filistinlilere vatandaşlık verme işlemleriyle aşırı yoğun olduğunu Dışişleri kaynaklarından edindiği bilgileri aktaranlar doğruluyor; acaba bu doğru mu?

Hatay'da ihtiyacın çok üstünde konut yapılıyor TOKİ tarafından, öyle bir görüş şu an Hatay'da hâkim. Bu konutların gelecek Filistinlilere hazırlık için yapıldığı görüşü ve inancı Hatay'da hâkim. 7 Ekimden bugüne kadar kaç Filistinliye vatandaşlık verildi? Böyle bir vatandaşlık verme durumunda Filistin davası nerede kalacak? Vatandaşlık vererek Filistinlilere iyilik mi kötülük mü yapılıyor? Ben bunun cevabını istiyorum.

Bir de son olarak da Kıbrıs'la ilgili... Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve son olarak da Türkmenistan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımazken Güney Kıbrıs Rum kesimine büyükelçi atadı, sadece büyükelçi atamakla kalmadılar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine ait 541 sayılı Karar'a imza attılar yani Kıbrıs Adası'nda Güney Kıbrıs Yönetimi dışındaki bir hükûmeti de tanımayacaklarına dair imza attılar, Türkiye Cumhuriyeti'ni de orada işgalci güç olarak tanımladılar. Bu, ailevi mesele olarak tanımlandı ve bununla ilgili bir açıklama yapılmadı ancak bu konu geçiştirilecek bir konu değil.