KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çok değerli milletvekillerim, çok değerli misafirlerimiz, basın mensupları; bugün, Türk basınında ve Türkiye'de artık çok önemli bir problem hâline gelen Google'daki algoritma değişiklikleri konusunu ele alacağız. Ben Google'ın yetkililerine toplantının başında teşekkür ediyorum. Bu toplantıyı daha önce yapacaktık fakat birtakım meselelerden dolayı -hem Meclisin çalışma düzeni hem başka problemlerden dolayı- yapamadık ama bugün çok önemli bir toplantıya, tarihî bir toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisinin ev sahipliği yapacağını düşünüyoruz.

Değerli üyelerimiz, dijital dünya Türkiye de dâhil olmak üzere dünyada çok yoğun bir biçimde tartışılmaktadır. Biz bugün algoritma değişikliği meselesini, dijital telifi konuşacağız ama bu konuya geçmeden önce neredeyse her toplantıda dile getirdiğimiz bir hususu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bu söyleyeceğim konularda Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak -iktidar muhalefet- hemfikiriz; ailenin korunması, bireyin korunması, çocuğun korunması, kadının korunması bizim kırmızı çizgilerimizdir iktidarıyla muhalefetiyle. Biz gerçekten düşünce hürriyetinin, fikir hürriyetinin sonuna kadar yanındayız fakat bu konularda aileyi korumak için de, çocuğu korumak için de, toplum düzenini, kamu düzenini korumak için de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak -Türkiye bir hukuk devletidir- üzerimize düşeni de yapacağız.

Dijital mecraların imkânlarından daha çok sosyal medya uygulamaları üzerinden olumsuzluklarının gündeme gelmesini biz doğru bulmuyoruz. Biz dijital mecranın yapay zekâ, yazılım ve başka olanaklarla insanların kendini ifade etmeleri bakımından bu bağlamda ele alınması gerektiğini düşünüyoruz ama geldiğimiz noktada, maalesef -isim de vereceğim- bazı sosyal medya ağlarının etkileşim almak için, daha fazla tık almak için ve daha fazla para kazanmak için toplumsal değerleri, aileyi, çocuğu, kadını, yerli değerleri, millî değerleri, ahlakımızı, ananemizi, örfümüzü yok sayarak davranmalarını asla kabul etmiyoruz. Eğer toplumu korumak, aileyi korumak yasakçılıksa, evet, biz de yasakçıyız, bunu belirtmek isteriz. Fakat şu hususu dile getirmek istiyoruz: Her şeyin dijitalleştiği, siyasetin, ekonominin, eğitimin, ticaretin, sanatın, kültürün, topyekûn hayatın dijitalleştiği bir dünyada, ekosistemde gerçekten biz de Türkiye'de komisyon olarak kurulduğumuz günden beri bir hukuksal, yönetsel çerçeve çıkarıp bunun üzerinden ilerlemek istiyoruz.

Dijital ağların Türkiye'de temsilcilik açmasını çok önemli buluyoruz. Dijital ağ temsilcilerinin gelip Türkiye Büyük Millet Meclisinde iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerimizin sorularını açık bir biçimde cevaplandırmalarını önemli buluyoruz. Bazı cevaplar, ben de dâhil olmak üzere bazı vekillerimizi ikna etmese de bu diyalog zemininin, bu iletişim imkânının bizatihi önemli olduğunu düşünüyoruz. Hepimiz aynı fikirde olmak zorunda değiliz, farklı fikirlerde olabiliriz ama biz son tahlilde Türkiye'nin ve milletimizin menfaatleri, toplumsal yarar, kamu yararı bağlamında çalışmak istiyoruz.

Bu algoritma meselesi kamuoyunda şöyle anlaşılmaktadır ve bu doğrudan Google'la ilişkilendirilmektedir: İster iktidara yakın ister muhalefete yakın -bu tanımlar da tabii biraz farklı, tırnak içinde söylüyorum bu tanımları da- bazı gazetelerin internet sitelerinin etkileşim sayılarının düşmesiyle beraber reklam gelirlerinin bu etkileşime bağlı olması sonuçta bir probleme yol açmaktadır ve bazı internet siteleri kapatılma riskiyle karşı karşıyadır. Biz, bugün, burada, Google'ın ve Amerika'dan gelen misafirlerimizin bu konuda, evet, şeffaf, açık, anlaşılabilir ve ikna edici cevaplar vermesini beklemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, şunu söylemek istiyorum: Meseleyi biz dijitalleşme bağlamında ele alsak da ulus aşırı dijital şirketlerin kendilerini yasamanın, yürütmenin, yargının üzerinde gördüklerinin ve kendilerine yeni dijital tebaalar oluşturduklarının da farkındayız; bunu bir realite olarak olumlu-olumsuz bağlamın dışında ele almak lazım. Özellikle gençlerimizin sosyal ağlarda günün yedi saatini geçirmeleri gerçekten üzerinde düşünmemiz, durmamız gereken bir husustur.

Zaman zaman bir dijital zorbalıkla, dijital faşizmle karşı karşıya kaldığımızı ve dijital mecraların insanların fikirlerini, düşüncelerini, kendi tezlerini dile getirmesi bakımından bir imkân sunması seçeneğine karşı bir kötülük yuvasına, bir dijital çöplüğe dönüştüğünü maalesef mütalaa etmekteyiz. Özellikle dezenformasyon, yalan haber ve konuyu bağlamından saptırmanın ve manipülasyonun yapılmasını asla doğru bulmuyoruz. Son tahlilde, hiçbir denetimin olmadığı sosyal medya mecralarının hem demokrasimizi hem toplumsal barışımızı hem de kamu düzenini tehdit eden bir konuma geldiğini mütalaa etmekteyiz. Hiçbir kuralın, hiçbir değerin, hiçbir ahlaki normun olmadığı sosyal medya mecraları maalesef giderek büyük bir mühendislik aygıtına dönüşmektedirler. Biz hep şunu söyledik, bir kez daha ifade etmek istiyorum: Gerçek hayatta suç olan dijital dünyada da suçtur.

Bugün ele alacağımız bir diğer konu da yine Türkiye kamuoyunun merakla beklediği dijital telif meselesidir. Dijital telif meselesinde Google'ın, Google yetkililerinin en başından beri pozitif bir tavır içinde olduklarını belirtmem lazım, bugün de tekrar muhtemelen söyleyeceklerdir. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi kapanmadan biz bu konuda -büyük bir ortaklık içerisinde konuyu özgürce tartışıyoruz, konuşuyoruz, ele alıyoruz- muhakkak bir düzenleme yapılması gerektiğini talep ediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak da bu göreve hazırız.

Meselenin ana fikri şudur: Türkiye'deki Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre haber bir telif konusu değildir. Biz önce Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda haberin bir telif konusu hâline getirilmesine ve bu bağlamda, kullanılmaya bağlı olarak bir ücret ödenmesini talep etmekteyiz çünkü burada gerçek habercilikle, gerçek gazetecilikle, objektif habercilikle, kamu yararını gözeten habercilik ile etkileşim almak isteyen ve bunun içinde her türlü -tırnak içinde- "sakilliği" yapan bir anlayışın yarışmasının imkânının olmadığını düşünüyoruz ve zaten yazılı ve görsel medyanın dijitalleşme karşısında mevzi kaybetmesiyle beraber bu dijital telifte yaşanan irrasyonel gelişmeler süreci daha fazla zora sokmaktadır.

Google'ın algoritma değişiklikleri doğrudan organik trafik üzerinden büyük etkiler doğurabilmektedir. İyi bir sıralama "web" sitesinin daha fazla ziyaretçi çekmesini sağlarken düşük sıralama trafik kaybına yol açmaktadır, bugünkü toplantının da temel tartışma konusu budur. Güncellemeler, kullanıcı deneyimi ve site performansını giderek daha fazla öne çıkarmaktadır. Yavaş yükleme süreleri, mobile uyumsuzluk veya kullanıcı dostu olmayan tasarımlar sıralamaları olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla, algoritma değişiklikleri, yüksek kaliteli içeriklerin öne çıkmasına ve düşük kaliteli içeriklerin gerilemesine neden olabilmektedir. Güncellemeler, yerel işletmelerin arama sonuçlarında daha görünür hâle gelmelerini veya daha düşük sıralarda yer almalarını belirlemektedir.

Değerli milletvekillerim, bu tartışmaların temelinde Google'ın algoritmasının son derece karmaşık olması ve algoritmalarının nasıl çalıştığına dair ikna edici, şeffaf bir izahatın toplumla, kamuoyuyla paylaşılmaması yatmaktadır. Algoritmaların nasıl çalıştığına dair kesin ayrıntılarının kamuoyuyla paylaşılması kullanıcıların ve "web" sitelerinin şüphelerinin ortadan kaldırılması bakımından önemlidir. Son yapılan değişiklikler, özellikle gazeteler bakımından görünürlüklerde ciddi düşüşlerin yaşanmasına yol açmıştır; bu bağlamda, Türkiye'de Türk basınının en önemli gündem maddesi hâline gelmiştir. Kaldı ki gazetelerin görünürlüğündeki düşüş ya da "web" sayfalarının, televizyonların daha çok gündeme gelse de bağımsız ve yerel yayıncıların da bu düşüşten ciddi biçimde etkilendiği göz ardı edilmemelidir. Yani sadece ulusal ölçekte değil yerel düzeyde de böyle bir problemle karşı karşıyayız. Bahse konu sitelerin görünürlüğü hâlihazırda düşük olduğundan puanlardaki küçük değişiklikler bile oransal olarak büyük bir etkiye neden olmaktadır. Özellikle gazete ve haber sitelerinin görünürlüklerindeki düşüş diğer taraftan "Örtülü bir sansür uygulamasına mı gidiliyor?" sorularını gündeme getirmektedir, bu konudaki tartışmaların daha da derinleşmesine neden olmaktadır. Yapılan bu müdahalelerin halkın haber alma özgürlüğüne doğrudan etki etmesi tartışmaları giderek yoğunlaştırmakta ve mecrasından çıkarmaktadır. Demokratik toplumların olmazsa olmaz unsurlarından biri olan medyanın ve haber alma özgürlüğünün Google'ın "algoritma" adı altında yoğun olarak eleştirilen uygulamalarıyla engellendiği düşüncesi toplumda önemli bir tartışma konusu hâline gelmiştir. Dolayısıyla "algoritma değişiklikleri" adı altında yayıncıların saf dışı bırakılmasının ve böylece halkın doğrudan ve tarafsız bilgiye ulaşmasının engellendiği gibi bir tartışma ortaya çıkmaktadır.

İşte, bütün bu sorulara ve milletvekillerimizin soracağı sorulara cevap vermek üzere Google Bilgi Teknolojileri Limited Şirketi temsilcisi Sayın Tolga Sobacı'ya sözü vereceğim, o da heyete açıklamalarda bulunacak ve daha sonra, burada Komisyonumuzun üyesi olan değerli milletvekillerime ve bu Komisyona değer atfederek gelen çok değerli milletvekillerimize sözü vereceğiz. Uzun uzun konuşacağız, zaten maksadımız konuşmak ve dinlemek; aynı kanaatte olmasak dahi birbirimizin fikirlerine saygı duyacağız diyorum, sözü Tolga Bey'e veriyorum.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, söz istiyorum sizden, söz talep ediyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Söz vereceğim efendim.

MURAT EMİR (Ankara) - "Vereceğim." değil, söz vermek durumundasınız Sayın Başkan, takdir yetkiniz yok burada. Usul tartışması açmak üzere Grup Başkan Vekili olarak söz istiyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Söz vereceğim size.

MURAT EMİR (Ankara) - Bakın "Söz vereceğim." demek iyi bir şey değil.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Gerçekten vereceğim, Murat Bey, size söz vereceğim.

MURAT EMİR (Ankara) - Bakın, siz bana dilediğiniz zamanda söz vermek durumunda değilsiniz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Hayır hayır; dinlediğim zamanda değil, misafirlerim bir...

MURAT EMİR (Ankara) - Bakın, misafirlerle ilgili bir durum yok burada. Çok net, usul tartışması açmak üzere söz istiyorum İç Tüzük'ten kaynaklanan yetkililerimizle.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Size söz vereceğim. Misafirlerimiz bir kendisini tanıtsın.

MURAT EMİR (Ankara) - Bakınız, tekrar ediyorum: Misafirlerle ilgili bir durum yok; basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kişi hak ve hürriyetleriyle ilgili temel bir sorun var. Bu sorun konuşulmadan ve bana söz hakkı verilmeden herhangi bir gündeme geçemezsiniz Sayın Başkanım. İç Tüzük'e uyacaksınız, uymak durumundasınız.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - İç Tüzük'e uyacağım. Siz Grup Başkan Vekilimizsiniz, tabii ki size söz hakkı vereceğim. Sizi şahsen de tanıyorum, kişisel bir hukukumuz da var, kesinlikle size söz vereceğim. Önce Tolga Bey...

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çok rica ediyorum, bakın...

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, usul tartışması açıyoruz, usul tartışması her şeyin önündedir, usulünüzü tartışacağız biz burada.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Usul tartışmasını birazdan açacağız, misafirleri bir tanıyalım.

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır.

Bakın, Sayın Başkan, yaptığınız işlemin usule ve İç Tüzük'e aykırı olduğunu söylüyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Hangi maddeye dayanarak söylüyorsunuz?

MURAT EMİR (Ankara) - Siz bana söz verirseniz ben size bunu ayrıntılarıyla anlatacağım ve bunu vermek durumundasınız.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ben size söz vereceğim.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, İç Tüzük'ü çiğnemeyin, kötü başlamayalım. Ben burada Komisyonun zamanını çok almadan, uzatmadan ama bu Komisyonla bire bir ilgili birçok konuyu kısa sürede gündeme getirip sizin konuklarınızı dinlemenize fırsat vereceğim. Ama eğer İç Tüzük'ü uygulamazsanız başka türlü gelişir, bunun altında kalmayın şahsen.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Şöyle: Çok teşekkür ederim bu uyarılarınız için, biz bunları çok saygıyla karşılıyoruz. Ben size usul tartışması bağlamında da söz hakkı vereceğim ve...

MURAT EMİR (Ankara) - Bakın, Sayın Başkan, usul tartışması her şeyin önündedir.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - ...sizin sözlerinizin hiçbirine katılmasam dahi ki öyle bir durum yok.

MURAT EMİR (Ankara) - Hissettiniz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Estağfurullah.

Voltaire'in sözüne referans yapıyorum. Bizim Dijital Mecralar Komisyonunda... Voltaire diyor ya "Söylediklerinizin hiçbirine katılmasam da söz hakkınızı sonuna kadar savunuyorum." Ayrıca, sizinle ilgili de "Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum." diye bir durumu söylemiyorum ama dediğim gibi, Murat Başkanım, kesinlikle size söz vereceğim.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, ben sizden söz istemiyorum; bakın, ben sizden usul tartışması açmak üzere söz istiyorum. Usul tartışması İç Tüzük'ümüze göre her gündemin önündedir. Siz açtınız, açtığınız anda bizim usul tartışması başlatma hakkımız var. Sizin zamanlama olarak "Şundan sonra söz vereceğim:" "Bundan sonra söz vereceğim." demek gibi bir durumunuz yok Sayın Başkan. Bakın, şöyle söyleyeyim: Siz bana bu söz hakkımızı verin, İç Tüzük'ü çiğnemeyin, bu yükün altında kalmayın. Siz bizim bildiğimiz, görüşlerinizi takip ettiğimiz, kitaplarını okuduğumuz, özgürlükçü ve demokratik tavrıyla Türkiye'de akademik dünyada da siyasi dünyada da saygınlığı olan bir isimsiniz; bu yükün altına girmeyin Sayın Başkan. Şu konuşmayı yapacağız, usule aykırı bir işlem yapmayın.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Efendim, ben size çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. İnşallah, ben de bu güzel sözlerinize layık olmaya çalışacağım. Çok teşekkür ediyorum. Ben de sizinle ilgili tabii ki çok pozitif bir şey...

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, böyle tartışma yapamazsınız, böyle olmaz, böyle ilerleyemezsiniz Sayın Başkan, bunu yapamazsınız. Burası İç Tüzük'le ve Anayasa'yla yönetilir, Komisyonu kendi takdir yetkinizle yönetemezsiniz Sayın Başkan, böyle bir hakkınız yok.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Başkanım, Murat Bey, sözünüz bitti mi?

MURAT EMİR (Ankara) - Bitmedi, söz istiyorum ben, ben sizden söz istiyorum, usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bu bağlamda, sözünüzün bittiğini... Yani size söz vereceğim, hiçbir itirazım yok.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, böyle yapamazsınız, buna izin veremeyiz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ben Komisyon Başkanıyım...

MURAT EMİR (Ankara) - Komisyon Başkanı dediğiniz İç Tüzük'e ve Anayasa'ya uyacak.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - İç Tüzük ve Anayasa'ya uyarak bu toplantının gündemi Başkan tarafından yönetilecek. Ben size söz vereceğim, on dakika müsaade edin. Arkadaşlar bir çerçeve çizsinler, size Grup Başkan Vekilimiz olarak söz vereceğim.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, bana söz verip vermemeniz önemli değil, zaten vereceksiniz sözü ama ben size usul tartışması açtığımı söylüyorum. Usul tartışması açıyorum ve usul tartışması gereğince de konuşma hakkımız var. Bunun gereğini yerine getirmenizi bekliyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Usul tartışması açma teklifinizi ben de Başkan olarak reddediyorum ve sözü Tolga Bey'e verdim.

Buyurun, söz sizin.

MURAT EMİR (Ankara) - Tartıştırmadan reddedemezsiniz, yapamazsınız! Sayın Başkan, yapamazsınız bunu! Bakın, yapamazsınız!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yaptım.

MURAT EMİR (Ankara) - Yapamazsınız! Yapamazsınız!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yaptım.

Tolga Bey, buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Böyle bir şey olur mu ya, Anayasa'yı çiğniyorsunuz. Bakın, bana usul tartışması yaptırmadan bu Komisyonu yürütemezsiniz!

(CHP milletvekillerinin sıra kapaklarına vurmaları)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Açıyorum mikrofonu, Tolga Bey, buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Konuşmayın arkadaşlar. (*)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Size söz vereceğim Murat Bey.

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır, ben usul tartışması açıyorum, şimdi söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Buyurun, söz sizin.

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır, böyle bir şey olamaz!

OKAN KONURALP (Ankara) - Siz de başlamayın, sakın başlamayın! Sakın konuşmaya başlamayın! Sakın ağzınızı açmayın!

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Tehdit edemezsiniz! Tehdit mi ediyorsunuz?

OKAN KONURALP (Ankara) - Tehdit falan etmiyorum. "Usul tartışması" diyoruz, müdahale ediyorsunuz.

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Olmaz öyle şey! Arkadaşlar, lütfen...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Usul tartışmasını Başkan olarak reddediyorum. Anayasa'ya ve İç Tüzük'e uygun olarak...

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır efendim, tartışmadan reddedemezsiniz!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Tolga Bey, buyurun.

Ya, Başkanım, size söz vereceğim.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Sayın Başkanım, eğer müsaade ederseniz gerilimi dindirmek adına...

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, buna müsaade etmiyoruz. Ekrem İmamoğlu'nu susturdunuz, burada da bizi susturamazsınız! Bizi böyle dinlemeye çalışırsınız! Bu tavrınızı protesto ediyoruz. Anayasa'ya ve İç Tüzük'e uymanızı talep ediyorum. Ekrem İmamoğlu'nu susturdunuz, bizi susturamayacaksınız! Bu Meclisi, bu mikrofonu, bu kürsüyü susturmaya çalışıyorsunuz; susturamayacaksınız!

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Buyurun Tolga Bey, söz sizin.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Sayın Başkanım, sükûneti sağlayabilmek adına dilerseniz konuşsunlar ve biz daha sonra yerimizi almak için verebiliriz kendi sıramızı isterseniz Başkanım.

MURAT EMİR (Ankara) - Bu tutumlarınızın altında kalacaksınız! Bu sözlerinizin altında boğulacaksınız, boğulmaya mahkumsunuz! Hukuk bilmiyorsunuz, Anayasa bilmiyorsunuz, yasalara uymuyorsunuz, İç Tüzük'e uymuyorsunuz, despot gibi yönetiyorsunuz bu Meclisi! Mahkemelere talimat verdiğiniz gibi talimatla gelmişsiniz, İç Tüzük'ü çiğniyorsunuz. Bu size yakışmıyor Sayın Başkan. Sizi tekrar, Anayasa ve İç Tüzük'e uygun usul tartışması başlatmaya davet ediyorum.

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Arkadaşlar, Murat Bey'i medya çekiyor zaten, Murat Bey'in dinlenmesine siz de engel oluyorsunuz; sonlandıralım.

Buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, boşuna ısrar ediyorsunuz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Murat Bey, bakın...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Başkanım usul üzerine konuşma bitmişti şimdiye kadar.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Aynen. Zaten konuşmasını yaptı Murat Bey.

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır, ben konuşmamı yapmadım Sayın Başkan, yapamazsınız! Buna izin vermeyiz Sayın Başkanım!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan... "..." (*)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ya, Türk vatandaşı, Tolga Bey Türk zaten.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Ben Türkçe biliyorum Sayın Vekilim.

MURAT EMİR (Ankara) - Bizden önce konuşamazsınız!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Arkadaşlar, bakın, bu mesele şudur...

MURAT EMİR (Ankara) - Böyle bir hakkınız yok, burası Meclis!

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Ben şu anda Başkanımızın yönlendirmesini bekliyorum ama arzu ederse Başkanımız, onay verirse, sırayı size verebiliriz, biz kendimizi hemen tanıtmak zorunda değiliz. Başkanımızın takdirine bırakıyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Konuşmaya siz başlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Başlayamaz!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Başlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Ya, eşkıya mısınız! İç Tüzük'e uymayacak mısınız!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Valla, eşkıyalık yapan sizsiniz! Pardon yani! Bakın, bütün Türkiye'nin önünde... Usul tartışmasını kabul etmiyoruz.

MURAT EMİR (Ankara) - Usul tartışması açıyoruz, hakkımızı kullanıyoruz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ben bu Komisyonun Başkanıyım ve siz bu Komisyonun üyesi bile değilsiniz, geliyorsunuz, nezaket bile göstermeden burada gelip konuşmak istiyorsunuz. Ben sizi konuşturacağım diyorum. Siz gelip burada toplantı düzenini bozuyorsunuz, biz bunu asla kabul etmiyoruz! Ben size söz hakkı vereceğim. Eğer siz söz hakkı istiyorsanız bekleyeceksiniz! Usul tartışmasını...

MURAT EMİR (Ankara) - Ben usul tartışması açılmasını istiyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Usul tartışmasını...

MURAT EMİR (Ankara) - Neden korkuyorsunuz? Benim konuşmamdan niye bu kadar korkuyorsunuz? Ekrem İmamoğlu'ndan korktuğunuz gibi bizden de mi korkuyorsunuz!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ya, korksam sizin gibi olurum.

MURAT EMİR (Ankara) - O zaman usul tartışması açalım. Varsa cesaretin gel konuş sen de!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bakın, burada siz, bizim Komisyonumuzun üyesi bile değilsiniz. Sizi biz, Grup Başkan Vekili olarak geldiniz, dinliyoruz, size söz hakkı vereceğim diyorum ama bütün Türkiye'nin gözünün önünde bu zorba anlayışı asla kabul etmiyoruz. Gelip bizim toplantımızın, Komisyonumuzun düzenini bozamazsınız.

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

MURAT EMİR (Ankara) - Komisyonun düzeni ancak İç Tüzük'e uymakla olabilir.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - İç Tüzük'e uyuyorum ben, İç Tüzük'ten aldığım yetkiyle ben toplantıyı başlatıyorum ve daha sonra usule ilişkin tartışmayı başlatacağım.

ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyon üyelerine oylatın, devam etsin.

MURAT EMİR (Ankara) - Usul önce gelir ya! Sen bilmiyor musun, nasıl Başkansın! Usul her şeyden önce gelir!

ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, oylama yapın, devam ettirin.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bakın, Murat Bey, sen diş hekimliği fakültesi mezunusun, ben Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum; buraya buradan girme!

MURAT EMİR (Ankara) - Ben Hacettepe Tıp ve Ankara Hukuk mezunuyum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, arkadaşlar, bir dakika...

OKAN KONURALP (Ankara) - İç Tüzük'te ne yazıyorsa onu yapacaksınız.

ELİF ESEN (İstanbul) - Demokratik hakkı, konuşabilir. Konuşsun Başkanım, yapmayın, ifade özgürlüğünü sınırlamayın, doğru değil!

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Okan Bey, Sayın Tuncay Özkan, bir durduralım, tamam. Murat Bey, bir saniye! Arkadaşlar, bir müsaade edin, başka bir şey diyeceğim. Arkadaşlar, rica ediyorum.

Arkadaşlar, şu basını bir dışarı alayım.

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır!

Dijital mecralardan niye korkuyorsunuz? Dijital mecralar burada işte, Dijital Mecra Komisyonu değil misiniz siz?

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Arkadaşlar... Arkadaşlar...

ELİF ESEN (İstanbul) - İfade özgürlüğü, konuşması lazım Başkanım. Söz hakkı verin, devam etsin.

MURAT EMİR (Ankara) - Neyi saklıyorsunuz! Neden korkuyorsunuz? Bu korkaklık niye? Tutukladınız olmadı, diplomasını iptal ettiniz olmadı, malına el koydunuz olmadı; şimdi de hesabına mı el koyuyorsunuz? Korkuyorsunuz, korkunuzda boğulacaksınız!

Çekin arkadaşlar, kimse sizi gönderemez!

(CHP milletvekillerinin sürekli sıra kapaklarına vurmaları)

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Değerli basın mensupları, çok değerli misafirlerimiz, ben çok özür diliyorum, böyle bir toplantı düzeni yok.

MURAT EMİR (Ankara) - İç Tüzük'ü çiğniyorsunuz!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bizim Komisyonumuz üç buçuk yıldır çalışmalarına devam ediyor ama gerçekten ilk defa böyle bir nahoş durumla karşı karşıyayız. Ben tekrar söylüyorum: Sayın Murat Bey'i tanıyorum, biliyorum ve kendisine de söz vereceğim ama misafirlerimizi...

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, niye anlamak istemiyorsunuz, usul tartışması açıyorum, konuşma hakkımızı vermenizi istiyorum, İç Tüzük'e de uyacaksınız!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Toplantıya on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.38