KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Teşekkür ederim Başkanım.

Öncelikle, hem çok yakın kardeşim, dostum hem de Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Başkan Vekili Sayın Sırrı Süreyya Önder'in beklenmedik, ani şekilde gerçekleşen vefatı nedeniyle derin üzüntülerimi ifade ederek başlamak istiyorum. Türkiye çok büyük bir değerini kaybetti. Kendisini 1981 yılında DAL'da tanımıştım, işkence sırasında. O bugünden bu yana Türkiye için mücadelesinde hiç geri adım atmayan, fikirlerini, inançlarını doğruca savunmayı bilen bir münevver kişi, aydın kişi, bir aydın duruş olarak bugünlere getirdik. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine, dostlarına sabır diliyorum tekrar.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Sayın Vekilim, DAL'ı bilmeyenler "Piknikte falan mı?" diye söylerler.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ha, yok. Bu derin araştırma laboratuvarı; o zaman işkence için gençlerin toplanıp götürüldüğü, siyasilerin götürüldüğü Ankara Emniyetinin 6'ncı katında bulunan bir işkencehaneydi, Ankara Emniyet Müdürlüğündeki. O günden öldüğü güne kadar da dostluğumuz devam etti, kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Üzüntümü paylaşmak, tutanaklara geçmesini istiyorum.

Şimdi, Google'la ilgili bazı şeyleri... Bu sunumlar bizim sorularımızın yanıtları değil. Google; bu alanda Türkiye'de hiçbir katkısı olmayan, bize hiçbir katkı sunmayan ama bizden sürekli alan bir kurum; 6,5 milyar dolara ulaşan bir dijital pastamız var, bu pastanın yüzde 70'ini alıyor ve hiçbir katkı sunmuyor. Dünyada da 1,1 trilyon dolara ulaşan dijital büyük pazardan en çok payı alanlardan biri, çok tartışılanlardan biri. Kavga etmeden elindeki bir kuruşu bile kimseye vermiyor. Bir hayır kurumu değil, hepimizin emeğinden, hepimizin katkısından oluşuyor ama bu katkılardan bir kuruşu paylaşmak istediğinde hiçbir şekilde buna yanaşmıyor, hep kavgayla elde etmek zorunda kalıyoruz ve bu kavgaları tamamen teknik ve buradaki, sunumdaki genel anlatımlarla geçiştirmeye çalışıyor. Örneğin, Türkiye'den örnek verdiler, arkadaşlarımızın her ikisi de Türkiye'de çok güzel çalışmalar yapmışlar. O eğittiğiniz 1.200 kişiyi algoritmanızla yok ettiniz, onlardan geriye bir şey kalmadı, o savunduğunuz algoritma, eğittiğiniz gazetecilerin, yayıncıların tamamını yok etti ve böyle devam ederse yok edecek. "SEO kullanan haber sitesinde algoritmik değişiklikleri günlük olarak veriyoruz, hepsini yayınlıyoruz." Bir tekel durumunuz var, bu dünyada da böyle, Türkiye'de de böyle; bu tekel durumunuzun dayatmaları var, dünyada da böyle, Türkiye'de de böyle ve bu dayatmalara karşı zorbalığınız var; bunu gördük. Bazı ülkelerde haber sunulmasını yasakladınız. Birinci durumda, haber trafiğinde birinci olan siteler sizin algoritmalarınızdan sonra yok oluyorlar. Bu değişiklikler böyle gündelik söylemlerle geçiştirilebilecek değişiklikler değil. Google ve Meta, haber içerikleri kullanarak yüksek reklam geliri, yüksek trafik elde ediyorlar ama Türkiye gibi dünyanın pek çok ülkesine -ben Türkiye üzerine konuşayım- Türkiye'ye, içerik üreticilerine hiçbir ödeme yapmıyorlar. Küçük ve bağımsız medya kuruluşları ki bunlar bağımsız -küçük diye nitelendirmeyeyim- etkili ama bağımsız medya kuruluşları bu tekelleşmeniz karşısında ekonomik olarak kırılgan ya da yok olma pozisyonuyla karşı karşıya gelmiş durumda; bunu siz yaptınız. Siz, dünyadaki özgür düşüncenin gelişimine, fikir özgürlüğüne, eleştiri hakkına karşı SEO'nuzla, uygulamalarınızla bir duvarsınız. Biz özgürlük ve adalet istiyoruz. Bu isteğimizi sizin duvarınıza karşı da yenilemiş olalım. Türkiye henüz içerik telifine ve bu uygulamalara karşı kendini finanse eden bir ülke konumunda, sizin bize hiçbir katkınız yok ama bizdeki dijital pazarın yüzde 70'ini siz kontrol ediyorsunuz ve siz alıyorsunuz. "Gazeteci eğittik." Eğittiğin gazeteciyi yok ettin. Zorunlu telif ödemesi konusundaki düşüncemize ya da bu konudaki dile getireceğimiz teklife ne diyorsunuz? Bunu öğrenmek istiyorum.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Teşekkür ederim Sayın Vekilim...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Bir dakika, durun devam ediyorum ben, öyle kolay olsaydı hemen çıkar giderdin zaten.

Dijital platformlar haber içeriklerini özetleyerek veya başlığıyla birlikte göstererek trafik çektiği her durumda lisansçı yayıncıya ödeme yapmak durumunda değil mi? Beyefendinin adını aradım akıllı uygulamalarda, çıkmıyor, çok zorla, bakın Google'ın yöneticisi falan filan dedim öyle buldu, benim adımı yazdığınız zaman milyonlar çıkıyor. Benden kazandığınız parayı ben hiçbir şekilde almıyorum sizden çünkü zaten siyaset yapıyorum, bana yasak var ama benim üzerimden kazandığınız içerikten elde ettiğiniz gelirleri bari bu işi özgür, bağımsız şekilde yapanlara niye vermiyorsunuz, bunlara ödemeyi niçin kabul etmiyorsunuz; bunu öğrenmek istiyorum. Oysa bizim her türlü şeyimizi... Beyefendinin nerede yattığını bilmiyorum, konum bilgisine sahip değilim, sizlerin Türkiye'ye geldiğinizde ne yaptığınızı bilmiyorum ama benim her türlü içeriğimi yayınlıyorsunuz. Aslında burada benim özel hayatımla ilgili de her şeyi biliyorsunuz ama bunlardan elde ettiğiniz geliri özgürce yayıncılık yapmak isteyen insanlarla paylaşmaya yanaşmamanız adaletsiz bir kurum olduğunuzun göstergesidir. Siz insan hakları, uygarlık kriterleri ve adalette sınıfta kalmış bir kurumsunuz bana göre. Örneğin Kanada'da, Fransa'da, Avustralya'da uyguladığınız yöntemleri Türkiye'de uygulamak için illa bizim bir yasal düzenleme mi yapmamız gerekiyor? Bizim sizi yasal olarak zorlamadan da sizin uluslararası hukukta uyguladığınız ancak Türkiye'deki kullanıcılar açısından zinhar yaklaşmadığınız adaletli gelir paylaşımı noktasında sizin bize söyleyeceğiniz şey nedir? Bu konuda Google'un eğitime ihtiyacı varsa Türkiye'deki kurumlar da telif konusunda Google'dan hem çok daha eski hem de çok yeteneklidir, size bazı konularda biz de eğitim verebiliriz. Sizin bu konudaki kapsayıcılığınız, sizin bu konuda söyleyeceğiniz ne var? Avrupa Birliğinin 2019 tarihli Dijital Telif Direktifi'ni Fransa'da uyguladınız, örneğin Türkiye'de bu uygulamayı düşünüyor musunuz? Bunun için illa bizim Rekabet Kurumumuzun da size ceza uygulaması mı gerekiyor? Avustralya'da 2021 yılında dijital platformların haber üreticilerine ödeme yapılmasını zorunlu kılan yasa yürürlüğe girdi, bunun üzerine ödeme yapmayı kabul ettiniz; peki, bunu bir örnek olarak kabul edip Türkiye'de neden yapmıyorsunuz? Sonuçta hayır kurumu değilsiniz, kazandıklarınızın bir kısmını Türkiye'ye bırakmayı niye düşünmüyorsunuz? "Vergi veriyoruz." demeyin, onunla ilgili milyon tane şey söylerim size, o konuda da çok fazla şey söyleyebilecek durumdayım.

Sisteminizi kimse denetlemiyor. Şimdi, hem Sayın Müller'in anlattıklarından hem hanımefendinin anlattıklarından sisteminizin hiçbir denetim mekanizması yok. Mesela bu Google'ın değerlendirme komitesi kimlerden oluşuyor, bunu kim denetleyecek? Google'ın dinleme, izleme bunları toparlayıp, veri hâline getirip sunma gibi bir durumu var, sesimi dinliyorsunuz, görüntümüzü alıyorsunuz, her türlü içeriğimizden yararlanıyorsunuz ama bunların denetimi konusunda en ufak bir adımınız yok; bunları kim denetliyor, sizin içinizde kurduğunuz bu denetim birimi kimlerden oluşuyor? Siz Türkiye'yle ilgili parametreleri oluştururken, Türkiye'yle ilgili bu verileri yürürlüğe koyarken kime danışıyorsunuz, kiminle konuşuyorsunuz? Türkiye'de birtakım kurumların ön plana çıkmasını sağlarken bir kısmının batmasına nasıl karar veriyorsunuz? Bir kısım insanları zengin ederken bir kısım insanların emeklerinin üzerine basarak onları yok etmeyi nasıl düşünebiliyorsunuz, böyle bir yetkiyi nereden alıyorsunuz? Sizi kim denetleyecek, hangi mahkemeden geçeceksiniz, hangi kurula şikâyet edileceksiniz? Türkiye gibi böyle bir serbest ortam dünyada da bazı ülkelerde var, bunların bedelini ödemeyi, buradaki artı değerden bu insanlara pay vermeyi dahi nasıl düşünmezsiniz? Sizin kurum kültürünüz yok mu? Sizin kurum kültürünüzde adalet anlayışı yok mu, paylaşmak yok mu, dayanışma yok mu? Kendi içeriklerinizi düzeltmek için yaptığınız bütün programları burada sanki burası bir üçüncü dünya ülkesi, "1.200 gazeteciyi topladım." Batırdın onların hepsini. Ne anlamı var ki bunların? Bunların hiçbir anlamı yok. Kanada'da uygulanan içerik ücretlendirme düzenini Türkiye'de neden uygulamıyorsunuz? Biz talep etmediğimiz için mi? Biz buna sizi zorlamadığımız için mi? 2023 yılından beri size bunu söylüyoruz, illa sizin üzerinize o duvarı yıkmak için yasal düzenlemeyle mi gelmek lazım? Siz özgürlükleri, dayanışmayı büyütmek için Türkiye'deki kullanıcılarla birlikte bugüne kadar neden bir düzenlemeye gitmediniz? Neden bundan kaçınıyorsunuz?

Bir: Şeffaf değilsiniz, şeffaf olduğunuzu gösterecek kurulları, denetleme mekanizmalarını lütfen söyleyin, ben özür dileyeyim. Bizi şunlar, şunlar denetliyor, biz şeffafız... Oraya koyduk, oradaki değil. Oradaki uygulamayı kim denetliyor?

İki: Haber içeriklerinin Google'da görünmesi karşılığında siz bugüne kadar Türkiye'de ne kadar para ödediniz? Bu, Türkiye'de elde ettiğiniz gelirin ne kadarını oluşturuyor ve bunu hangi yöntemle ödediniz?

Üç: Sizin arama motorlarında yukarı çıkarmadığınız, sürekli aşağıya bastığınız "Ama eğitim veriyoruz." dediğiniz küçük yapıları korumak adına, çeşitliliği korumak adına o "ekosistem" dediğiniz şeyde varlığı, içeriği üreten insanları korumak adına ne kadar para bu kişilerle reklam, bu kişilerle ürettikleri içerik üzerinden gelir paylaşımı; ne yaptınız, lütfen bilgi verin.

Bugüne kadar bundan rahatsızlık duyan ve yok olmaya terk ettiğiniz, tekelleşmeniz nedeniyle yok olmaya terk ettiğiniz üreticilerle ilgili, içerik sağlayanlarla ilgili -Türkiye Büyük Millet Meclisinde- bu insanların yaşaması için ne yapacağınıza dair bir planınız, programınız var mı, bunu burada açıklayacak mısınız?

Uygulamaya koyduğunuz algoritmalar nedeniyle yüksek trafik kaybı yaşayan üreticiler, haber siteleri, bunlarla ilgili olarak Türkiye'de bir toplantı yapmayı düşünüyor musunuz? Bu yüksek trafik kaybının algoritmanızdaki yanlışlardan mı yoksa bir siyasi bakış açısında mı kaynaklandığını daha net bir şekilde açıklamanızı istiyorum.

Teşekkür ederim Başkanım.

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Başkanım, özür dileyerek, son soruyu bir defa daha alabilir miyim?

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Tabii.

Algoritma değişikliği nedeniyle yüksek trafik kaybı yaşayan kurumlar, kişiler, içerik üreticileriyle ilgili olarak nedenleri ve sonuçlarına dair toplantı yaptınız mı? Burada algoritmayla ilgili herhangi bir düzenleme yapmak noktasında bir görüşünüz var mı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, buyurun.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Sayın Özkan, teşekkür ederiz sorularınız için. Kaygılarınızı da anlıyoruz, biz de gündemi sürekli takip ediyoruz zaten.

İlk önce şunun altını vurgulamak isterim: Bizim herhangi bir "web" sitesini ön plana çıkartma ya da geriye düşürme gibi bir motivasyonumuz yok. Sayın Müller'in de anlattığı gibi, yapılan bütün algoritma -değişiklik kelimesini kullanmıyoruz- güncellemelerini ürünün sürekli güncel kalması ve kullanıcıların faydasını yükseltmek için yapıyoruz yani araba firmaları belki beş yılda bir model değiştiriyor, cep telefonları yılda belki 10 kere güncelleme yapıyor ama "algoritma" denen yapı bir yıl içerisinde 5 bine yakın müdahale görmüş. Bunun tamamı dinamik olarak ihtiyaçları karşılamak... İnsanların yaşayış biçimleri, Google'la interaksiyonları, ne aradıkları, ne öğrendikleri üzerine biz düşünüyoruz ve sürekli bu ürünleri geliştiriyoruz. Geliştirirken birçok testten geçiyorlar. Testleri dışardaki bağımsız kuruluşlara da yaptırıyoruz, özellikle Türkiye için bağımsız testler yapanlar da var. Biz burada bir algoritma iyileştirmesi yaptığımızda kendimizde "Şu firma batacak, bu 'web' sitesi çıkacak." gibi bir yönelim yok, onun testi de yok; sürekli olarak gelişen bir ürün. Ve karşı taraftaki "web" sitesi yöneticilerinin de bu dinamik ortamda bizim algoritma değişikliklerimizi takip edip kendilerini güncellemeleri gerekiyor; bunları yapabilmeleri için de biz bütün bilgileri, algoritma değişikliklerini şeffaf bir biçimde paylaşıyoruz.

Sayın Özkan, yayıncılarla ilgili sorduğunuz soruda da -aslında Faten Dubarry bahsetti- burada biz birçok alanda yayıncılara destek vermek istiyoruz, veriyoruz da; bu uzun süredir yaptığımız çalışmalar, 1.200 gazeteci, işte, "18 bin kilometrelik yol yapıldı." Bunları aslında buradaki gazeteci arkadaşlara da sormak lazım yani Google'dan daha fazla bu ekosisteme bu çeşit yatırım yapan ben başka bir...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Google kadar para kazanan kimse yok ki. Tekelsiniz, siz kazanıyorsunuz.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Sayın Başkanım, yani, ben gazeteci değilim ama bu kadar yaygın bir... Biz bu etkinliklerden gelir elde etmiyoruz. Biz burada kaliteli haber üretilmesini destekliyoruz.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Elde ediyorsunuz, çok büyük gelir elde ediyorsunuz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Vekilim, bir dakika, cevap versin.

Buyurun, cevap verin.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Yok, Google'ın gelirleri yüksek olabilir ama buradaki etkinlikler gelir amaçlı etkinlikler değil. Biz, haber ekosistemindeki kaliteyi artırarak, oradaki "web" sitesi yayıncılarının dijital dönüşümünü tamamlayarak gerekirse büyüklerle de rekabet edebilmesi için bir fırsat sunuyoruz. Yani, eğer küçük yayıncılar kendilerini geliştirebilir ve güncelleyebilirlerse bu eğitimler ve Faten'in gösterdiği ücretsiz ürünler sayesinde çok daha büyük yapılarla rekabet etme kabiliyetini kazanabiliyorlar. Ben bunun çok anlamlı ve büyük bir destek olduğunu düşünüyorum Sayın...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Gelir artırıcı işlem, herhangi bir eğitim çalışması değil.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Ürünlerimizin içerisinde işte "monetization" dediğimiz, onların gelirlerini artırmasına yönelik eğitimler ve ürünlerimiz de var. Tekrardan onu, o detayı vermesi için Sayın...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Tekelsiniz. Algoritmanızın denetimiyle ilgili tek şey söylemediniz. Algoritmanızı kim denetliyor? Nereden bileceğiz biz, algoritmadaki değişikliği nasıl göreceğiz? "Oraya koydum, bak." Bu, öyle değil. İçerik denetiminde bazı siyasi görüşlerin var olmasına, bazılarının yok olmasına neden oluyorsunuz; bunu bilmeden mi yapıyorsunuz?

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Başkanım, sordunuz onu zaten, bir cevap versin.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ama vermedi cevap, vermiyor ki; etrafında dolaşıyor.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Tamam, verecek şimdi, verecek.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Sayın Başkanım, yani, bizim iş yapış biçimimize tamamen aykırı. Biz kesinlikle bir siyasi görüşü ön plana çıkartmak ya da geriye düşürmek için bir algoritma değişikliği yapmıyoruz.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Eğer bu anlayışınızı değiştirmezseniz dünyanın başına bela olmuşsunuz demektir. En büyük bela sizsiniz, özgürlük düşmanısınız! Demokrasi düşmanısınız! Adalet düşmanısınız!

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Başkanım sözünüz -bunu söylemiştiniz- kayıtlara girmiyor, çeviri de olduğu için anlamıyorlar.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - O zaman tekrar söyleyeyim, kayıtlara girsin: Özgürlük düşmanısınız! Adalet düşmanısınız! Eğer tutumunuz buysa, sorularıma yanıtlarınız buysa siz özgürlük düşmanısınız, adalet düşmanısınız ve sizinle mücadele etmek insanlığın önündeki en önemli problemlerden biridir. Siz bütün bir ekosistemi, bütün özgürlük sistemini yok eden bir tekel olarak, bir yığın olarak karşımızda duruyorsunuz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir cevap versin.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Asla denetlenmeyi kabul etmiyorsunuz, asla paylaşmayı kabul etmiyorsunuz, adil olmayı kabul etmiyorsunuz. Siz insanlığın karşısındaki en büyük sorunsunuz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, Tolga Bey, bunlar çok ağır sorular. Şuna, bu algoritma değişikliğiyle ilgili bir cevap alalım yani böyle bir şey olabiliyor mu? Sizin Tuncay Özkan'ı öne çıkartıp Hüseyin Yayman'ı geride tutmanız, böyle bir mühendislik mümkün mü?

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Çok kısa cevap vereyim: Hayır yani bizim çalışma biçimimiz buna uygun değil, biz böyle bir şey yapmıyoruz, yapmayacağız.

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Bir de tersinden soralım soruyu, bu uygun değilmiş ya, tersinden uygun mu?

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yok. Hayır, anlamaya çalışıyoruz meseleyi. Yani, burada Tuncay Vekilimin söylediği kavramlar tabii ki sert çünkü o gazeteci ve bir şeyi anlamaya çalışıyor. Türkiye'de bazı internet siteleri kapanıyor çünkü o algoritma değişikliğiyle ilgili sorunlar yaşanıyor.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Algoritma değişikliklerinden sonra trafik dalgalanması çok doğal bir süreç; bu oluyor ve zamanla tekrar yerine oturuyor,

şu anda da geldiğimiz nokta o. Yani şirket... Şunu söylemek isterim: Düşünün, milyarlarca kişiye ulaşan bir ürün, arama motoru, siz oturup bir ülke için ve Tuncay Özkan ön plana çıksın, çıkmasın diye bir mühendisi görevlendirip, bunu böyle manipüle etmemiz gerekir... Böyle bir çalışma tarzında değiliz. Topyekûn bir ürün geliştiriliyor, bütün dünya için geliştiriliyor yani Google Türkiye'ye özel bir algoritma tasarımı yapmıyor ve burada tek amacı sizler aradığınızda, sizinle ilgili, alakalı arama sonuçları çıksın; bu, optimize edilen, sürekli geliştirilen bir ürün. Eğer biz herhangi bir siyasi görüşü, bir şahsı ön plana çıkarmak ya da geri plana itmek gibi bir amaç gütsek biz zaten -tabiri caizse- kendi ayağımıza sıkmış oluruz, bir daha kimse bizim ürünümüzü kullanmaz, bize kimse güvenmez. Dolayısıyla, bu hem iş yapış biçimimize aykırı...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Peki, bir soru sorayım. Bir dakika...

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Buyurun Başkanım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Peki, bir X hesabı ya da internet sayfası diyelim, bu, 2 milyon trafik alırken bir anda nasıl 100 bine, 150 bine düşüyor?

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ KAMU İLİŞKİLERİ VE POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ TOLGA SOBACI - Bunu teknik olarak Sayın John Müller'den açıklamasını isteyelim yani bu trafik dalgalanmaları nasıl olur, olabilir, mümkün müdür, detaylar ne olabilir, rica edelim, Sayın Müller bize anlatsın.

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Sayın Başkan, sizin için eğer uygunsa Sayın Müller'den önce bir söz alabilir miyim?

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika... Vereceğim.

OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Başkan, benim de...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir cevap versinler ki belki sizin sorunuza cevap vermiş olacak.

Gönenç Bey, buyurun.

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Bağlam vermek adına ve çok kısa, Sayın Müller'e söz geçerken... Aslında şöyle bir şeyi konuştuğumuzu biz zannediyoruz bu tarafta. Bize "Algoritma güncellemesi yapmayın." denmiyordur diye düşünür müvekkil çünkü algoritma güncellemeleri olmaksızın idame ettirmeye imkân yok, algoritma güncellemeleri bu işin olmazsa olmazı. Bunda bir ortak zemin varsa bir algoritma güncellemesinin hiç birel etkileri olmasın da kimsenin kudret sahasında değil. Dolayısıyla, şu ana kadar aldığımız soruların ana amacı şunu belirlemektir diye tahmin ediyorum: "Birel etkileri olabilir ama hedef gözetmiyorsunuz değil mi?"yi soruyordur soru.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Tabii, o sorunun içinde o da var. Önce ama bu gerçekten şöyle...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben soruyu...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika...

Burada gazeteciler de var, Komisyonumuzdaki pek çok arkadaşımız bu konuya çok hâkim. Biz şunu sizin ağzınızdan açık, net duymak istiyoruz: Google'ın algoritma değişikliği üstünden bir mühendislik yapması, birini, bir fikri, bir insanı, bir düşünceyi öne çıkarması mümkün müdür?

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Güncellemelerin bu yönden kullanılması mümkün değildir. Güncellemelerin trafik düşüşü etkisine yol açması söz konusudur, onu Sayın Müller anlatacaktır.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Peki, bir şey söyleyeyim, diyorsunuz ki: "Güncellemelerde bu mümkün değil." Tamam. Peki, Bir arama motoru olarak Google'ın sahip olduğu imkânlar böyle bir mühendislik yapmaya uygun mu?

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Yani Google...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Google yapmaz, ben yaparım.

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Yok, hayır, "Google yapmaz." gibi bir subjektif...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika... Vekilim, siz konuştunuz.

Biz, bakın, şimdi meseleyi, şunu net söyleyelim heyetimize: Biz anlamaya çalışıyoruz çünkü Türk medyası, internet medyası çok ciddi sorun yaşıyor. Gönenç Bey, sizden bir alalım onun cevabını.

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Efendim, şimdi, bildiğiniz gibi makul bir cevap verebilmek için bir ispat çerçevesi, iddia çerçevesi olması lazım. Şimdi, bizim algılayabildiğimiz çerçeve şu oluyor: "Şeffaf olun." anlaşılabilir bir ödev ve o konuda rahat hitap edebiliyoruz. Şeffaflıkla ilgili sorunumuzun olmaması gerektiğini rahat anlıyoruz. "Hesap verin." Bu da anlaşılabilir bir ödev yani bir güncelleme olduktan sonra birel bazda bir sonuç doğduysa bu sonucu hedeflemediğinizin hesabını verin. "Bu güncellemeler nasıl oluyor da bu dalgalanmalara yol açıyor? Bunun hesabını verin." Bu da anlayabildiğimiz bir şey ama bizim zorlandığımız konu açıklarken şu: Biz, sonuç itibarıyla, burada eğer bize yöneltilen "Sizin hedef gözettiğinizi düşünüyoruz, bu da ispatıdır." bir durum yoksa ki olamaz çünkü yapılmıyor bu.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yo, hiç kimse onu söylemedi zaten. Tutanaklara girsin diye söylüyorum.

GOOGLE İSTANBUL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ LİMİTED ŞİRKETİ VE GOOGLE LLC ŞİRKETİ AVUKATI GÖNENÇ GÜRKAYNAK - O zaman, ona cevap veremememizden kaynaklı bir yanlış anlama olmaması lazım. Cevabını verebileceğimiz konu, gerçekten de dalgalanmaya yol açabiliyor güncellemeler ve dalgalanmanın neden böyle kaynaklanabildiğini şimdi arz edeceğiz. O dalgalanma bir yerde bir dengeye oturuyor fakat dalgalanma esnasında gerçekten de belli içerik üreticiler daha orantısız bir şekilde bundan etkilenebiliyorlar.

Bununla beraber, sözü bu bağlama oturtarak vermek isterim Sayın Müller'e.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika Gönenç Bey...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Başkanım...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika Vekilim...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Başkanım, benim sözlerimi Gönenç Bey çarpıtıyor.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çarpıtmadı ya.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben sorularımı bu sığlıkta sormadım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika... Bir dakika...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Google'a yönelik şeyim yok, daha derin eleştirilerim var.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Tuncay Bey, bir dakika...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Örneğin, Duvar gazetesinin iddiası "Beni Google batırdı." Duymadınız mı? Niçin bu konuda...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika... Ona da söz...

OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Şimdi, bir dakika...

OKAN KONURALP (Ankara) - Ben de bir değerlendirme yapmak istiyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Herkese söz vereceğiz. Okan Bey, bir dakika...

Zeynep Hanım, buyurun Vekilim.