KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, sadece bu konu yönünden ben de ilk günden beri Murat Bey'le bu konuda farklı düşündüğümüzü ve sizinle ve Tahir Bey'le aynı düşündüğümüzü tekraren ifade edeyim çünkü belediyelerin bu sorununu çözmek çok önemli ama çözerken bir yerlere devrederek değil de belediyelere özel bir anlamda genel bütçeden destek vererek itfaiye alanının güçlendirilmesi gerektiğini daha önce de söyledim, tekraren de söylüyorum.

Şimdi toparlayacak olursak Sayın Başkanım, yangın süreciyle birlikte farklı gelişmeler de var malum. Özellikle turizm bölgelerinde yaşanan bazı sorunlar ortaya çıktı. Tabii, bu konuyu belki burada konuşmak ne kadar uygun olur bilmiyorum ama düzenleme yapılmasıyla alakalı öneriler olunca şimdi ona istinaden söylemiş gibi olayım çünkü 78 canımızı, evladımızı, kardeşimizi kaybettik. İşte, geçen hafta da çok detaylı bir şekilde burada yakından dinledik. Gerçekten her bir canın çok büyük önemi, kıymeti hepimiz için var. Burada bundan sonra benzer olaylar yaşanmasın istiyoruz. Bununla birlikte işte ülkemizde de bir turizm gerçeği var, özellikle de başta Antalya olmak üzere.

Şimdi, son dönemde Yangın Yönetmeliği hükümlerinin 2007 yılından itibaren uygulanması ve 2007 yılından bu tarafa aslında en azından kademe kademe Yangın Yönetmeliği'ne uyumlu hâle getirilmesi gereken oteller veya pansiyonlar, işletmeler bu yangın nedeniyle şimdi denetlenir hâle geldi. Bu denetleme sonrasında da şimdi birçok otelde eksiklikler ortaya çıktı. Tabii, çok zorunlu olanların bir an evvel tamamlanması mutlaka şarttır, bu konuda bir yorum bile yapmaya hiç gerek yok. Yani bir otelde yangın tüpü yoksa, yangın merdiveni yoksa, "spring" yoksa veya işte işaret, alarm... Yani bunları konuşmaya bile imkânımız olmaz, kesinlikle ve kesinlikle bunların olması zorunludur. Ancak burada otelci arkadaşlarımız var, şimdi şöyle de bir durum var, bu yönetmeliğin 50'nci maddesinde özellikle otellerde yangına dayanıklı kapı ya da boya meselesi gündeme geldi. Bu konu sizlere de iletilmiştir mutlaka. Kapı olmadığı için, yangına dayanıklı kapıyı şimdi...

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yani "Türkiye'deki bütün kapı üretenleri bu kapıyı üretmeye zorlasak bile on beş senede o kapılar üretilemez." diye söylüyorlar.

CAVİT ARI (Antalya) - İşte yıllardır bunlar tamamlanmadığı için şimdi ortaya çıkmış bir ihtiyaç hâline geldi. Kapı yok, kapıcı yok yani kısacası bundan dolayı yaşanan büyük bir mağduriyet var, "Kapı olmadı, boya olsun." denilen bir durum var, şimdi de boya yok yani böyle bir yangına karşı duyarlı sonuçta bir boya yok ülkede.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yani dünyada öyle bir boya var herhâlde. Var mı? Bilmiyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Boya var ama sorun şurada Başkanım...

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Bizde yok.

CAVİT ARI (Antalya) - Bizim yönetmelikte, "TS EN 13381-7" kodlu boyayla tüm ahşapların boyanmasıyla ilgili bir öneri var ama böyle bir boya Türkiye'de yok. Ama yangına duyarlı olabilecek ancak yönetmelikte olmayan boya var yani yangına karşı duyarlılık taşıyan boya var Türkiye'de, ancak bu boya yönetmelikte sayılmadığı için bu boya üzerinden de soruna çare bulunamıyor. O nedenle de başta Antalya olmak üzere ülkemizin birçok yerinde şu an sayısız otel, pansiyon, ilk etapta da işte adı "basit konaklama" diye ifade edilen ama içerisinde belki 200-300 odalı otellerin bile olabildiği konaklama olan yerler var, şimdi bunlar kapanmayla karşı karşıya kalmış durumda ve her olayı kendi mecrasında değerlendirmek gerektiğini bir kez daha ifade edeyim. Öyle binalar var ki örneğin Antalya Kaleiçi'nde yüz yıllık, iki yüz yıllık tarihî konaklar var, her tarafı çok özel bir şekilde korunmuş, tarihî değeri olan, penceresinden, çatısından duvarına kadar her şey tarihî, her tarafı belki de ahşap olan otel var. Şimdi, yetkili geliyor, diyor ki: "Efendim, kapısını yangına duyarlı yap." Yahu, her tarafı ahşap zaten! Neresini duyarlı yapacaksın? Yani böyle bir karmaşa, karmaşık bir durum söz konusu şu an ülkemizde. Bir taraftan yangına duyarlılığı sağlayalım, artıralım diye uğraşırken bir taraftan da böyle bir karmaşayla karşı karşıya kalındığını ifade etmek istiyorum. Özellikle de bu yaz aylarında, tam turizm sezonunun başladığı bugünlerde, tekrar söylüyorum, bu sadece basit konaklama tesislerini değil, yarın beş yıldızlı otelleri de ilgilendirecek bir durum çünkü o otellerin de önemli bir kısmında belki böyle bir durum söz konusu değil. Yani olaylara hep böyle gündelik yaklaşılmasının bir sonucu. İşte, 2007'de çıkmış yönetmeliğin bugüne kadar belki görmezlikten gelinmiş olmasının da bir sonucu olduğunu da görebiliyoruz. Bu konuda da idareler tarafından en azından bir değerlendirme yapılması ve şu an çok sayıda otel, pansiyon niteliğinde yerler sırf "Kapısı yok, boyası yok." diye kapanma riskiyle karşı karşıya. Bu otellerin çalışma süreciyle ilgili bir düzenleme yapılma ihtiyacı çok açık. İktidar olarak bu konuda bir değerlendirme yapmanızda fayda var Başkanım.