Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 06 .05.2025 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Değerli Merkez Bankası Başkanımız ve Merkez Bankamızın kıymetli personeli, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Sözümün başında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Meclis Başkan Vekilimiz Sırrı Süreyya Önder Bey'e Cenab-ı Allah'tan rahmet niyaz ediyorum; ailesine, yakınlarına ve DEM PARTİ camiasına başsağlığı diliyorum.
Yine, CHP Genel Başkanına yapılan saldırıyı kınıyorum.
Sayın Merkez Bankası Başkanımıza yaptıkları sunumdan dolayı teşekkür ediyorum.
Evet, enflasyonla mücadele kararlılıkla sürdürülmektedir. 2022 yılında yüzde 64,27'ye yükselen, 2023 yılında yüzde 64,77; 2024 yılında yüzde 44,38 gerçekleşen yıllık enflasyon, bu yıl Nisan ayı itibarıyla yüzde 37,86'ya kadar gerilemiştir. Enflasyondaki gerileme devam edecektir; dengeli büyüme yaklaşımıyla, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı politikalar kararlılıkla uygulanacaktır. Uygulanan politikaların temel amacı, enflasyonun düştüğü, istikrarın pekiştiği bir ortamda kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümeyle kalıcı sosyal refahı sağlamaktır.
Elbette, ekonomide yapısal sorunlarımız var, bu alanlarda yapısal önlemler almamız gereken konular var. Bu konuda getirilen eleştirilere katılıyorum, saygı duyuyorum ancak öylesine eleştiriler yapılıyor ki "Türkiye ekonomisi battı bitti, tükendi gitti." anlamına gelecek eleştiriler yapılıyor. Bu, sadece bugün değil; geçen hafta, önceki hafta, geçen ay, önceki ay, geçen yıl, önceki yıl, beş yıl önce, on yıl önce de -açın gerçekten tutanakları- aynı sözler, aynı klişe ifadeler, şablon ifadeler, aynı eleştiriler getiriliyor. Hâlbuki, Türkiye ekonomisi öngörülen hedefler doğrultusunda ve belirlenen program dahilinde kararlılıkla yoluna devam ediyor.
Geçtiğimiz aylarda, biliyorsunuz, OECD, IMF ve Dünya Bankasının raporları yayınlandı. IMF, Dünya Bankası ve OECD; dünya ekonomisindeki 2025 büyüme tahminlerini ve beklentileri aşağı çekerken Türkiye için büyüme tahminlerini yükseltmiştir. OECD; Ekonomik Görünüm Mart Raporu'nda küresel büyüme tahminini 3,3'ten 3,1'e çekmiş, Türkiye'nin büyüme tahminini ise 2,6'dan 3,1'e yükseltmiştir. Aynı şekilde, IMF 2,3'ten 2,8'e yükseltmiş, Dünya Bankası 2,6'dan 3,1'e yükseltmiştir. Yine geçen ay OECD Türkiye İnceleme Raporu'nda çok önemli tespitler var, diyor ki raporda: "OECD verilerine göre Türkiye ekonomisi, son on yılda OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri oldu ve yıllık ortalama yüzde 4,9 büyüdü." Bu yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 3,1 büyümesini beklediklerini, 2026'da yüzde 3,9'la potansiyeline geri döneceğini düşündüklerini söylüyorlar. OECD, Türkiye'nin potansiyel büyümesini yüzde 4 olarak öngörüyor.
Türkiye ekonomisi gerçekten büyüyen, güçlenen, yükselen bir durumda. 2023 yılında büyüme yüzde 5,1; 2024 yılında yüzde 3 oranında büyüme sağlandı. Büyüme, son on beş yıldır yıllık bazda pozitif seyrediyor. Millî gelirimiz 2023 yılında ilk defa 1 trilyon doları aşmış, 2024 yılında 1 trilyon 322 milyar dolara ve kişi başına millî gelirimiz de 15.463 dolar düzeyine ulaşmıştır.
Dış ticarete baktığımız zaman, ihracat bu yılın ilk dört ayında yüzde 3,9; ithalat ise yüzde 6,7; dış ticaret açığı da yüzde 14,5 artmıştır. Nisan ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracata baktığımız zaman yüzde 2,7; ithalatın ise binde 2 oranında arttığını, dış ticaret açığının ise yüzde 6,8 oranında, 6,4 milyar dolar azaldığını görüyoruz. Yine, cari açık şubat ayı itibarıyla yıllık yüzde 52,5 buçuk oranında 14,2 milyar dolar azalışla 12,8 milyar düzeyine inmiştir.
"Şimdi işsizlik arttı." deniliyor hâlbuki işsizlik oranı yirmi üç aydır tek haneli gerçekleşiyor. Mart ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 7,9'a gerileyerek son yirmi yılın en düşük oranı olarak kayda geçmiştir. Yine, genç işsizlik oranı da yüzde 14,3'e gerilemiştir. İstihdam boyutuyla baktığımız zaman -hatta beş yıllık bir dönem- istihdam, 2020-2024 döneminde pandeminin ve depremlerin olumsuz etkisine rağmen 4 milyon 578 bin kişi artmış ve yıllık ortalama istihdam artışı 916 bin kişi düzeyinde yani diyeceğim, istihdam artışında sağlanan bu başarı gölgelenemez.
Bu iş gücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içindeki payıyla ilgili "Düştü." şeklinde ifadelerde bulunuldu, hâlbuki 2024 yılında yüzde 37,9'a çıkarak rekor düzeye yükselmiştir yani bu sadece EYT'den değil; biliyorsunuz, EYT'nin esas yükü, 2 milyonun üzerinde kişinin emekliliği 2023 yılındaydı; haydi 2023 yılındakini EYT'ye bağlayabilirsiniz ama 2024 yılında en yüksek, tarihî seviyeye çıktı yani bunu görmemiz lazım.
Şimdi "Esnaf kepenk kapattı." "İşletmeler, şirketler batıyor." gibi ifadeler oluyor. Yine, rakamlar olarak baktığımız zaman, TESK verilerinin 2025 yılı ilk üç aylık döneminde esnaf ve sanatkâr tescil sayısı yüzde 15 artmış; buna karşılık toplam terkin sayısı yüzde 2,9; sicilden terkin sayısı ise yüzde 5,2 azalmış. Yani kapanan esnaf sayısı azalıyor, açılan esnaf sayısı artıyor; bu, TESK'in verileri.
TOBB istatistiklerine bakıyoruz, evet, şirketlerde ilk üç aya baktığımız zaman kurulan şirket sayısında yüzde 3,6 azalış var, kapananda yüzde 5,6 artış var. Buna karşılık gerçek kişi ticari işletme sayılarına baktığımız zaman 2025 yılı ilk üç aylık döneminde kurulan işletme sayısının yüzde 9,6 arttığını görüyoruz, kapanan işletme sayısının ise yüzde 12,3 azaldığını görüyoruz yani söylenen gibi bir tablo yok ortada "Şirketler batıyor, esnaf kapanıyor." falan diye.
Yine, çok kullanılan bir ifade: "İflas dosya sayıları." Adalet Bakanlığı 2024 yılı adalet istatistiklerini daha geçen ay yayınladı. Bakıyorsunuz, gelen iflas dosyası 2024 yılında 387, bir önceki yıla göre yüzde 37,7 azalmış yani iflasta azalma var 2024 yılında.
Bir de bu borç meselesi, işte "Devlet borç batağında." "Vatandaş, esnaf, çiftçi borç batağında." deniliyor ama yine bunların tek tek oranları var, baktığımız zaman bankacılık sektörünün takipteki alacakları oranında bir artış söz konusu, 2025 Mart sonu itibarıyla 1,93'e yükselmiş ama bu oran 2022 yılında 2,10; 2021 yılında 3,15; 2020 yılında 4,08; 2019 yılında ise yüzde 5,36 düzeyinde.
Yine, Uluslararası Finans Enstitüsü raporlarına göre, Türkiye kamu borçluluğu, reel sektör borçluluğu ve hane halkı borçluluğunda en az borçlu ülkeler arasında. Bunları oransal olarak da zaten Merkez Bankamız da raporlarında yayınlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Ben, tekrar, Merkez Bankamızın Sayın Başkanına teşekkür ediyorum, başarılarının devamını diliyorum.