KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, ben sunum için Merkez Bankası Başkanımıza teşekkür ediyorum. Tabii, burada söyleyeceğimiz her şeyin muhatabı Merkez Bankasından daha çok siyaset kurumu.

Değerli arkadaşlar, 19 Mart darbesiyle maalesef Türkiye ekonomisinde her şey altüst oldu. 19 Marttan yani İmamoğlu'na yönelik darbenin ardından piyasadaki rezaleti toplayabilmek için 58,5 milyar dolar satıldı; yetmedi, 60 milyar dolara kadar çıkacak, öyle gözüküyor; yetmedi, faizi indirirken bir anda direksiyon tam tersine çevirip 700 baz puan faiz artırıldı; yine yetmedi, 100 milyarlarca TL'lik tahvil geri almak zorunda kalındı ve bunlar yetmedi, şimdi çok ama çok eleştirilen eski Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun yöntemlerini bu hafta sonu devreye aldınız. Anlaşılan o ki artık kontrol edemiyorsunuz, ipin ucu elinizden kaçtı gibi gözüküyor. Merkez Bankası olarak "kullanmayacağımız yöntemler" dediğiniz yöntemleri bu hafta sonu açıklamak zorunda kaldınız. Tam bir perişanlık ve anlaşılan o ki gerçekten Türkiye ekonomisi zor durumda ve böyle devam etmeyecek. Mehmet Şimşek ve siz iki yıl önce hangi hedefle geldiniz? Enflasyonu düşürmek. Peki, geldiğinizde resmî enflasyon yani TÜİK'in açıkladığı enflasyon kaçtı? Yüzde 38. İki yıl geçti, şimdi kaç? Yine 38. Bir arpa boyu yol alamadık yani burada bir eski hikâye akla geliyor, ağa ile marabanın hikâyesi geliyor ve ülke uçuruma hızla gitmeye devam ediyor. Elbette ki sorumluluk siyasi iktidarda, bu darbeyi yapanlarda ama bunun devam etmeyeceğini görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, 6 Martta yüzde 42,5'a indirilen, 17 Nisanda yüzde 40'a indirilmesi beklenen faizler bugün itibarıyla yüzde 48 seviyesinde. Sayenizde faizde dünya 2'ncisiyiz, 1'inciliği Venezuela'dan alacak gibi gözüküyoruz; Venezüella'da yüzde 59, Türkiye'de yüzde 46 faiz var. 19 Marttaki operasyonla birlikte, maalesef, Türkiye ekonomisi âdeta çökmüş durumda. Buradan söylemek lazım ki 19 Mart bir darbe girişimidir, darbedir; 19 Martta yargı eliyle bir darbe yaptınız. Daha önce darbeler silahla, topla, tüfekle oluyordu; her zaman olduğu gibi seçilmişlere darbe yapılıyor. 15 Temmuz darbesinde nasıl ki topla, tüfekle Meclis bombalandı, bir darbe girişiminde bulunuldu ve millet direnerek geri çevirdi ise 19 Mart darbesi de yargı eliyle yapılan bir darbedir ve hiçbir inandırıcılığı yoktur. Bu yaşadıklarımız dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanamaz. Bakın, artık mal güvenliği yok, can güvenliği yok, namus güvenliği yok memlekette. Siz insanların malına, yüz yıl iki yüz yıl önceki tapulu malına çökerseniz dünya da size güvenmez, kimse gelip burada yatırım yapmaz, Türk iş adamları da yatırım yapmaz.

Şimdi, 19 Mart darbesinden sonra 20 Martta hemen Merkez Bankası olağanüstü toplandı, demek ki olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. 20 Martta aldığınız kararla politika faizini yüzde 42,5'te sabit tuttunuz; şimdi, yüzde 46'ya yükseltilmesine karar verildi. Merkez Bankasının bankalara borç verme faizi, reel piyasada tüm faizleri belirliyor; siz bunu yükselttiğiniz anda bankalar tüm faiz oranlarını artırıyor. Normalde 19 Mart darbesi olmasaydı faiz 40'a düşmüş olacaktı. Şimdi, bir az önce arkadaşların ifade ettiği gibi, artık krediyle esnafın, tüccarın ve fabrikaların devam etmesi mümkün değil. Bir gecede bir siyasi hesapla bir kişinin koltuğu için 57 milyar dolar civarında paramız pul oldu. Maalesef, artık bunun önüne geçilmesi mümkün gözükmüyor; artık ülkede bir güven problemi var, artık kimse kendini güvende hissetmiyor.

Maalesef, Merkez Bankası batmış durumda; 1,5 trilyon zarar var değerli arkadaşlar; dönem kurlarıyla bakıldığında bu zarar en az 50 milyar dolar. Hazinenin zararını Merkez Bankasına aktardınız; bu yasak, bu suç, Merkez Bankasının hazineyi finanse etmesi yasak. Siz hazinenin yükümlülüğünü Merkez Bankası üzerine yıkarak hazineyi finanse ediyorsunuz, bu hileyle arka kapıdan hazine finanse edilmiş oluyor.

Enflasyon düşmüyor, enflasyonun düşmesi de mümkün gözükmüyor. Maalesef, iki yıldır uyguladığınız rasyonel ekonomi çökmüş durumda. Bir gecede Merkez Bankasının, Maliye Bakanlığının yapmış olduğu bütün politikalar gitti yani yok oldu. Önümüz bayram; bakın, maalesef 1.000 TL sadaka verdiğiniz emekli bu hesabı ödemeye devam ediyor. Birilerinin iktidarını hukuksuzca sürdürmek için emekli 14.469 lira maaş alıyor, asgari ücretli 22 bin lira alıyor ve bu yapılan darbeyle de alım gücünde ciddi azalma oldu. Dolar 42 liraya kadar yükseldi, euro 45'i gördü, Borsa İstanbul dibe çakıldı. Bakın, biri bir "tweet" atıyor "Cumhuriyet Halk Partisine kayyum atanacak." diyor, borsa yüzde 5 düşüyor. Yani o kişinin attığı "tweet"ten borsa düşüyorsa Türkiye ekonomisinin durumunu da siz düşünün.

19 Mart darbesi maalesef sadece Ekrem İmamoğlu'na, sadece Cumhuriyet Halk Partisine yapılan bir darbe değildir; tüm yoksullara, çiftçiye, üreticiye yapılan bir darbedir. Bakın, 14.469 lira maaş alan emekli bir günde maaşından 2.120 lira kaybetti, 22 bin lira alan bir asgari ücretli 3.200 lira kaybetti, 43.698 TL alan memur maaşından bir günde 6.366 TL kaybetti. Değerli arkadaşlar, bakın, söylüyorum, Ocak 2009'da 200 TL piyasaya sürüldüğünde dolar kuru 1,52 TL'ydi, şu gördüğünüz 200 TL'yle 131 dolar alınıyordu; bugün dolar kuru 38,61 TL, sadece 5,18 dolar alınabiliyor; kayıp 126 dolar yani şu paradan 126 dolar kaybedilmiş durumda. Yine, euroya baktığımız zaman, 200 TL'ye sadece 4,5 euro alınabiliyor. Avrupa Birliğinin en düşük banknotu 5 euro, bizim en büyük banknotumuz 200 TL; 5 euro 200 TL'nin çok üzerinde, 220 TL yapıyor.

Ben buradan Sayın Merkez Bankası Başkanına da sormak istiyorum, geçtiğimiz dönemlerde Merkez Bankası Başkanlarına "500 TL banknot basacak mısınız?" diyorduk, şimdi artık 1.000 TL mi basacaksınız, 5.000 TL mi basacaksınız, bunu da merak ediyoruz. Bir banknot basmayı düşünüyor musunuz? 1.000 TL veya 5.000 TL banknot basmayı düşünüyor musunuz, onu da sormak istiyorum.

Merkez Bankasının en önemli görevi fiyat istikrarını sağlamak ama bunda başarılı olamadığımızı hep beraber görüyoruz. Enflasyonda yüzde 38'le Avrupa 1'incisiyiz, bizim altımızdaki, savaş yaşamış Ukrayna'da enflasyon yüzde 14,6; Almanya'da 2,2; İspanya'da 2,3; İsviçre'de yüzde 0 enflasyon var. TÜİK'le takla attırdığınız enflasyon bile sözde düşmüş olsa da gerçeğin olmadığını görüyoruz, gerçek o değil maalesef. Yirmi üç ayın sonunda maalesef bütün dengeler bozulmuş durumda, eskiye dönmüş durumdayız.

Yine, birkaç soru daha sormak istiyorum. Sözcü gazetesinin bir manşeti vardı "Merkez altın fırsatını kaçırdı" diye, bunu da sormak istiyorum: Merkez Bankası altının yükseldiğini göre göre niye 15,2 ton altın sattı? Diğer taraftan, diğer bankalar 30,4 ton altın alırken Merkez Bankası niye altını sattı; bunu da merak ediyoruz, aslında herkesin gördüğü bir şeydi, bunu da merak ediyoruz.

Yine, değerli arkadaşlar, dediğim gibi, bu darbe girişimi bütün Türkiye'ye yapılmış durumda. Bu darbe girişimiyle birlikte, maalesef, ekonomimiz çökmüş, siyaseten güven kaybolmuştur. Dünya âlem biliyor ki diplomanın iptal edilmesi siyasidir. Dünya âlem biliyor ki Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının cezaevine atılması siyasi bir karardır. Dosyaların içine baktığımız zaman içinin boş olduğunu görüyoruz, ihale yolsuzluklarının da olmadığını görüyoruz. Sizin de başınıza gelebilir, memleketin namuslu bürokratları itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. İSKİ Genel Müdürü, eski bürokrat Sayın Şafak Başa vermediği izinden dolayı, tehditlere karşı vermediği izinden dolayı gözaltına alınabiliyor, ev hapsinde tutulabiliyor. Yine, çok yakından tanıdığımız İBB Özel Kalem Müdürü Sayın Kadriye Kasapoğlu'na sorulan sorulardan hakikaten insanın utanası geliyor. 2023'te almış olduğu arabanın 2022'de İpsala Sınır Kapısı'ndan geçtiği sorgulanıyor. Yine, bir başka birinin kayınpederinin güya İstanbul Belediyesinin ambulanslarıyla, mezarlık araçlarıyla Atina'ya para taşıdığı söyleniyor ama kayınpederinin 2021'de öldüğünü görüyoruz. Türkiye, maalesef bir hukuk düzeninden hızla uzaklaşıyor, artık bir hukuk sisteminin kaldığı söylenemez. Siz de biliyorsunuz ki hukukun egemen olmadığı, yargı bağımsızlığının olmadığı bir yerde ekonominin düzelmesi mümkün değil. Maalesef, sizin de ülkenin de iki yıl boyunca çekmiş olduğu sıkıntılar bir gecede yok oldu.

Bu konuda aslında Maliye Bakanlığı... Ben size, direkt Merkez Bankası bürokratlarına bir şey demek istemiyorum ama aslında bu darbenin mali ayağı da Maliye Bakanlığı. Darbenin siyasi ayağını biliyoruz, kimin emir verdiğini biliyoruz ama mali ayağında da Maliye Bakanlığının olduğunu söylemek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba, tamamlayın lütfen.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkiye, maalesef, hem enflasyonda hem de faizde hep en üst sıralarda.

Şimdi, işsizlik meselesinde bir iki cümle edip sözlerime son vermek istiyorum. Genç işsizlik olağanüstü artmış durumda. Sizin döneminizde değerli arkadaşlar, genç işsizlikten sonra "ev genci" diye bir deyim oluştu, yaklaşık 4,7 milyon evladımız ne çalışabiliyor ne okuyabiliyor; yeni bir deyim "ev genci"; nasıl "ev kadınları" diye bir deyim varsa çalışmayan, şimdi "ev genci" deyimi arttı. Genç kadınlardaki işsizlik oranı yüzde 40'a dayanmış durumda. Genç işsizlik, her 3 gençten 1'i işsiz gözüküyor, maalesef, gelecek umutları kalmamış durumda. Hele, bu yapılan son darbe ve çocuklara yapılan muamele de hiç kimsenin bu ülkede güvende olmadığını gösterdi. Çocuklara, üniversite çocuklarına yapılan muamele, sizin de okuduğunuz ODTÜ'de, Boğaziçi'nde, İstanbul Üniversitesinde yapılan muamele hakikaten evlatlarımız açısından, geleceğimiz açısından büyük bir iç karartıcı manzara. Bir taraftan katiller, Genel Başkanımıza saldıranlar Beyoğlu Karakolunda sorgulanırken maalesef ki üniversite öğrencileri, gazeteciler terör şubeye götürülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun, tamamlayın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen bitiriyorum bir cümleyle.

Ülkedeki hem hukukun geldiği hâl bu hem ekonominin geldiği hâl bu. Siyaseten bir hukuk güvencesi olmadığı sürece Merkez Bankası ne yaparsa yapsın, ekonominin düzelmesi mümkün gözükmüyor.

Ben tekrar sunumunuz için teşekkür ediyorum.

Başkanım sağ olun.