KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT DİNDAR (Van) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de Komisyon üyelerini ve kurum temsilcilerini saygıyla selamlıyorum. Aynı zamanda Genel Müdürün vefatından dolayı üzüntü duydum. Ona da Başkan Vekilimiz Sırrı Süreyya Önder'e de Allah'tan rahmet diliyoruz.

Değerli arkadaşlar, ekonomik kriz devam ederken, halkımız için önemli 2 gıdayla ilgili olarak Et ve Süt Kurumunun durumunu değerlendirmek, denetlemek için buradayız. Türkiye'de et ve süt fiyatları son yıllarda fahiş oranda artmışsa da tek sorumlusu bu kurum değil elbet. Başta Tarım Bakanlığı olmak üzere, bir bütün olarak iktidarın politikaları ülkede tarımı bitirmiş ve dışa bağımlı hâle getirmiştir. Arkadaşlarımız da bunu zaten dile getiriyorlar. Çiftçilerin maliyetleri, ot ve yem fiyatları ve işçilik ücretleri her yıl katlanarak artmaktadır. Covid krizinden sonra Türkiye'de gıda fiyatları dünyanın çok üzerinde arttı. Bugün, çiftçiler zarar ederken halkımız da sağlıklı gıdaya erişemiyor maalesef. Et ve Süt Kurumunun amacı, halkın daha ucuz et ve süt alabilmesi iken özelleştirme politikaları ve son yıllardaki tarım politikaları bu amacı engellemiştir. Neredeyse tekel gibi hareket eden Et ve Süt Kurumu, güya vatandaşa destek olmayı amaçlıyor ama işler pek de öyle gitmemiş görünüyor. Öncelikle raporlarda görüleceği üzere, Et ve Süt Kurumunun kendi mali durumu alarm veriyor. Bu zarar durumunun sebepleri tek tek irdelenmeli ve israf kalemlerinden tasarruf edilmelidir. 2019'da 34 milyon TL zarar eden kurum 2020'de bu zararı 429 milyona çıkmış ve daha çok açık vermiştir. 2021 yılında bu zarar politikası devam etmiş, 2022'de bu zarar 709 milyon TL olmuştur. Sanki para su gibi akıp gitmiş, maşallah.

Şu sorunun yanıtlanması gerekiyor arkadaşlar: Kurumdan yapılan satışların yüzde kaçı vatandaşa yapılmış, yüzde kaçı bilmediğimiz işletmelere ve yapılara gitmiştir? Et ve Süt Kurumu, iktidarın çeperindeki zincir marketlere zararına et satıyor mu? Bunu bilmek halkımızın hakkıdır diyoruz.

Bir başka mesele de yönetimdeki çift maaş meselesidir. AKP iktidarında etik olmayan bu durum bir alışkanlık hâline gelmiştir; bizleri üzüyor. 2022'de kamuoyuna yansıdığı üzere Et ve Süt Kurumunun 6 Yönetim Kurulu üyesinden 3'ünün çift maaş aldığı anlaşılmıştır. Yönetim Kurulu üyelerine aktarılan "maaş, yolluk, harcırah ve huzur hakkı" adı altında verilen ödemelerin kamu vicdanını yaralamaması gerekir. Halkımızın önemli bir bölümü, ayda bir defa 1 kilo et alamazken iktidar mensuplarının cep derdinde olması acı veriyor. Âdeta, halkımız can derdinde, Yönetim Kurulu et derdindedir diyebiliriz.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere 2022 raporlarını denetliyoruz. 2022'de Kurumun Genel Müdürü Osman Uzun'un "Kuyruklar uzun, o yüzden ete yüzde 48 zam yaptık." demesi büyük tepki çekmişti. Vatandaş ucuz et yesin diye kurulan kurum fiyat artırarak kuyrukları kısıtlamayı seçmiş görünüyor. Bu açıklaması nedeniyle mi yoksa başka hesaplar nedeniyle mi bilmiyoruz ama Uzun görevden alındı. Kurumdaki sorunlar bitmiş değil. Et ve Süt Kurumunun ithal hayvan işleri de soru işaretleri barındırıyor. 2024'te 600 bin besilik sığır ithal edileceği kamuoyuna yansıdı ama geçmişte bu işlerden bazılarının global firmalara peşkeş çekildiği iddiaları var. Seçim bölgem olan Van'da Et ve Balık Kurumu özelleştirmeyle talan edilmeden önce büyük bir istihdam alanı idi. Ayrıca, bölgedeki üreticiler, ürünlerini buraya piyasa fiyatının üzerinde satardı. Bu Kurum yerli üretici için garanti bir satış yeriydi. Geldiğimiz aşamada yerli üretici yaşamını idame ettirecek koşullara sahip değil şu anda. Gıda fiyatları dünyanın stratejik planlama alanında iken siz de yerli üreticiyi enflasyona ezdirmiş durumdasınız. Tarımda destekler şeffaf yürütülmemektedir. Et ve Süt Kurumunun, rantı değil, kamu yararını esas alarak yeniden gözden geçirilmesi gereklidir. Her gün, millî ve yerli edebiyatı yapan AKP iktidarımızın süt ve gıdada halkımızı dışa bağımlı hâle getirdiği görülmelidir diyoruz.

Herkesi saygıyla selamlıyorum.