Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 07 .05.2025 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Başkan.
Şimdi, birkaç veriyi paylaşarak konuya gireyim, söyledikleri için: 2005 yılında Türkiye'de çiftçilerin bankalara 5 milyar kredi borcu varken 187 kat artıp şu anda -937 milyardı geçen hafta, bu hafta 40 milyar daha artmış- 1 trilyona dayandı. Bunun yanında, 2005 yılında çiftçilerimizin 4 milyar lira desteği vardı, o da 33 kat arttı, şu anda 135 milyar lira ama çıkardığınız Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesi "Millî gelirin yüzde 1'i çiftçiye verilecek." diyor, o da 615 milyar lira. 615 milyar lira vermediniz ama deyin ki: "Vermeye kalksak ne yapalım? Tarım Bakanlığının bütçesi 438 milyar lira, onun üzerinde bir rakam."
Şimdi, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü çok önemli; keşke kamuda bu tür kuruluşlar artsa. Ne yazık ki Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün de verimli arazileri, iyi arazileri kiraya verildi. Oralardan ne kadar kira sağlıyorlar, Türkiye'deki kira oranına göre artış var mı, onu bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla 17 tane çiftlik elden çıkarıldı, daha sonra da bu işin sürdürülebilirliği yönünde çalışma başladı ama şimdi, bir ticari işletme olarak bakılıyor. Niye? Özellikle buğdayda çiftçiye destek olacağı yerde piyasa oluşturan bir kuruluş durumunda; tohum fiyatını yüksek tutuyor ve orada çiftçi, sattığının üstünde bir fiyatla tohum almak zorunda kalıyor. Keza, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde hayvancılıkta da buzağı ölümlerinin dünya ortalamasının üstünde olduğu Sayıştay raporlarına yansıyor. 140 milyon aşı Türkiye'de kullanılmış, bunun da önemli bölümü ithal aşı ama Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde bile hayvan hastalıklarının varlığı sürüyor, buzağı ölümleri de dünya ortalamasının üstünde; Sayıştay raporlarında gördüğümüz rakamlar üzerinden konuşuyoruz. Onun için, nasıl oluyor da bu kadar aşı kullanılan bir ülkede bu hayvancılıktan 5 bin hayvan ölüyor? Bakan Bey'e bir soru önergesi verdim, bana yanıtı yeni geldi: Geçen yılda da 5 bin hayvan ölmüş. Hem aşılama var hem hayvan ölümü önlenemiyor hem de TİGEM'de bu iş sürüyor; bu enteresan.
Şurada, sunumda çok ilgimi çeken bir söz var: "Bu kapsamda, özel sektör tohumculuk firmaları ile TİGEM arasında özellikle TİGEM'in kendi üretemediği cinslerde tohumluk üretilmesi sağlanarak hem TİGEM'in sahip olduğu arazi varlığı, hem de sektördeki büyük bilgi birikimi ve teknolojik imkânlardan özel sektör tohumculuk firmalarının yararlanması sağlanacaktır." "Ya, üretemiyorum; özel sektör üretsin, özel sektör benim bilgimden yararlansın." diyor. Özel sektör senin bilginden yararlanacaksa niye sen kendin üretmiyorsun? Bu nasıl bir cümledir, kim yazmıştır, ne anlama geliyor? Bir açıklanırsa faydalı olur.
Şimdi, süreyi biraz verimli kullanma açısından söylüyorum: Bazı çiftliklere de gidiyorum, bakıyorum, bakımsız yani oradan daha fazla fayda sağlanabilir, daha yönlendirici olabilir. Kuruluş amacı neydi bunların? Çiftçiyi yönlendirmekti. Çiftçiyi yönlendirmek yerine özel sektörü yönlendirmekten "Siz gelişin; biz de gidelim, ileride özelleştirmeyle kapanalım." anlamı çıkar. Onun için, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün öncelikli hedefi: Çiftçiye destek olmalı, çiftçinin yanında durmalı, çiftçinin sorunlarına çözüm üretmeli.
Keza, son bölümde de şunu birkaç cümleyle söyleyeyim, zamanın da olumlu kullanılması açısından... Mustafa Bey ricacı oldu, onu da kıramayız artık, o rica etti, ne yapalım?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, teşekkür ederim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Son cümleyi söyleyeceğim.
Donla ilgili deniyor ki: "Ne yapalım? Allah'tan geldi." Ya, arkadaş, şimdi, donla, doluyla ilgili, teknolojik olarak bunu önlemeye yönelik makineler var ama siz kalkıyorsunuz, viskiden yüzde 1 KDV alırken bununla ilgili, rüzgâr üreten, sıcak hava püskürten makineden yüzde 17 KDV alıyorsunuz. Onun için, kalkıp önce şu ekipmanların üretimini çiftçilerin faydalanacağı fiyatlarda sağlayalım. Hâlâ lastik yakarak, ot yakarak bu işler olmuyor; bilim ne diyorsa ona bakalım.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Çünkü meteoroloji önceden bu sorunların varlığını tespit ediyor. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde kaç tane bu konuda çalışma alanı oluşturulmuş yapı var, bilmiyorum.
Bir söz söyleyeyim, bakın, çok önemli Sayın Başkan: Niğde'de İtalyanların elma bahçeleri var; burada dolu olacağı zaman dolusavarla kimyasal atıyorlar, doluyu yağmura döndürüyorlar. Köylünün inancı da diyor ki: "Bunlar onu yaptıkları zaman bizim bölge kurak kalıyor çünkü bulutu onlar orada tutuyor." İsmini vermeyeyim; Bakan Bey'e gittim, yanımda ilgili daire başkanını aradı, "Böyle bir şey yok." dedi. Hatta öbür Bakanı aradı, sesi açıp megafonla; o Bakan da "Böyle bir şey yok." dedi. Sonra ben yola çıktım "Ya, yokmuş. Kim atıyor bu bombayı? Hani, Adanalılar güneşe sıkar, Niğdeliler de buluta mı sıkıyor?" diye; yolda beni tarım il müdürlüğünden bir arkadaş aradı, "Efendim, Bakanlığın izni doğrultusunda bunu yapıyoruz." dedi. Şimdi, böylesi yönetilen bir tarımda sorunların ortadan kalkması olası değil.
Teşekkür ediyorum.