KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Kıymetli hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; IMF'in Yapay Zekâ Hazırlık Endeksi'ne göre 2023 itibarıyla verisi bulunan 167 ülke arasında 51'inci sıradayız. Daha kapsamlı bir endeks olan Tortoise'un Yapay Zekâ Endeksi'ne göre ise 2024 yılında 83 ülke arasında 34'üncü sıradayız. Peki, sıralamada bize aşağı çeken alanlar neler? Altyapıda 62, ticarileştirmede 55, araştırmada 39, yetenekte ise 38'inci sırada yer almışız. Şimdi "Bu alanlarda ne yapabiliriz?" diye düşünmemiz lazım. Örneğin, TÜBİTAK'ın 1711-Yapay Zekâ Ekosistem Çağrısı kapsamında yapay zekâ projelerine 2024 yılında 450 milyon TL'den fazla destek sağlandı ama bu tutar özel sektör mali yatırım oranı bakımından beklentilerin gerisinde kaldı, demek ki bu alana daha çok kaynak ayırmak gerekiyor. Örneğin, Avrupa Birliğinin Dijital Avrupa Programı kapsamındaki European Digital Innovation Hubs Konsorsiyumu KOBİ'ler ve kamu kurumlarına test, prototipleme, eğitim ve finansman çözümleri sunarak dijital dönüşümü hızlandırmayı amaçlıyor. Komisyonumuz, TÜBİTAK ve üniversitelerle iş birliğini derinleştirerek yapay zekâ alanında Avrupa dijital inovasyon merkezlerinden Türkiye'ye ayrılan AR-GE fonlarının en az yüzde 50'sinin kamu-özel ortaklıkları yoluyla tahsis edilmesini ve risk paylaşımına dayalı yeni finansman mekanizmaları oluşturulmasını önerebilir. Ayrıca, Avrupa'daki diğer Avrupa dijital inovasyon merkezleriyle karşılıklı pilot proje ve deneyim paylaşımı programları tesis ederek bilgi transferlerini hızlandırabiliriz.

Yetenek meselesi de oldukça önemli. Önümüzdeki yıllarda küresel çapta milyonlarca yeni yapay zekâ destekli iş imkânı oluşacak. Peki, bu işleri kimler yapacak? OECD'nin Linkedln verilerini kullanarak hesapladığı bir yapay zekâ yetenek net göç oranı verisi var. Verisi sunulan 48 ülkeden 16'sı net göç verirken 32'si net göç almış. Ülkemiz de maalesef, en çok yapay zekâ yeteneği net göçü veren 4'üncü ülke, üstelik bu göçün yoğunluğu da son beş yıldır artış eğiliminde. Diğer taraftan, İsviçre'deki IMD İşletme Okulunun yayımladığı Küresel Yetenek Sıralaması sonuçları da bize "Siz yetenek çekemediğiniz gibi kendi yeteneklerinizi de ülkede tutamıyorsunuz." diyor. Endeksin yerel yeteneklere yatırım yapılması ve onların geliştirilmesini temsil eden bileşeninde 2024 yılında 9 sıra gerilemiş, 2024'te 55'inci sırada yer almışız. Bir ülkenin yurt dışındaki yetenek havuzundan yararlanma derecesini temsil eden çekicilik alanında 10 sıra gerileyerek 56, yetenek havuzundaki beceri ve yeterliliklerin mevcudiyetini temsil eden hazırlık alanında ise tam 17 sıra gerileyerek 58'inci sırada yer almışız. Bu alanlarda iyileşme sağlayamazsak yapay zekâyı geliştiren değil kendi topraklarında büyümüş gençlerinin geliştirdiği teknolojileri ithal eden ülke olacağız. Hukuki ve düzenleyici altyapı konusunda OECD'nin yapay zekâ ilkelerinin şeffaflık, hesap verebilirlik ve insan merkezlilik temelinde güncellenmiş olup 2024 itibarıyla tüm üye ülkelerce benimsendiğini görüyoruz; bu, olumlu bir gelişmedir.

Avrupa Birliği tarafında ise yapay zekâ regülasyonunun 2025 başında yürürlüğe girdiğini görüyoruz. Ülkemizdeki ilgili paydaşların uyum takvimini takip edecek bir yol haritası hazırlamalarının da elzem olduğunu düşünüyorum. Olayın bir de unutmamamız gereken etik tarafı var. Komisyon UNESCO'nun 2021 tarihli yapay zekâ etiği önerilerinde vurgulanan "şeffaflık" "hesap verebilirlik" ve "insan merkezlilik" ilkelerini ulusal düzenlemelerde temel referans kabul etmelidir. Bu çerçevede, yüksek riskli yapay zekâ sistemlerinin tanımı mevzuata net biçimde eklenerek sağlık, finans ve kritik altyapı projelerinde etki değerlendirmelerine dayanan onay süreçleri oluşturulmalıdır. Kişisel verilerin korunması amacıyla KVKK'nin yanı sıra algoritmik şeffaflık yükümlülükleri getiren açık bir regülasyon metni kaleme alınmalı ve veri ihlallerine karşı yaptırımlar etkinleştirilmelidir. Böylece, vatandaşlarımızın mahremiyeti güvence altına alınacak ve yapay zekâ tabanlı karar mekanizmalarına yönelik toplumsal güven sağlanacaktır. Konuyla ilgili olarak devlet kurumları, üniversiteler, sivil toplum ve özel sektörü bir araya getiren bir etik ve güvenlik kurulu kurulması da düşünülebilir.

Saygılarımı sunuyorum.