KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Evet, öncelikle Anadolu ve Mezopotamya'nın uygarlık tarihinde çok önemli kültürel değerler olduğu bilinmektedir. Hasankeyf Mezopotamya'da insanlığın yerleşik hayata geçtiğinin en belirgin örneğidir. Hasankeyf'i birinci derece sit alanı yapan en önemli özellik: Bir bütün içerisinde mağaralar, kalenin tarihî dokusu, ibadethaneler ve burada yaşayan atalarımızın mezarları, Zeynel Bey Türbesi ve kazı çalışmaları daha bitmemiş, gün ışığına çıkmayı bekleyen binlerce tarihî eserin burada yer alıyor olmasıdır.

Sular altında kalacak olan binlerce mağaranın taşınması zaten söz konusu değildir. Zeynel Bey Türbesi'nin ise, dış cephesindeki mozaik kaplamalarından dolayı eski özelliğini koruyamayacağı için, sökülüp tekrar montajı imkânsızdır. Ray sistemiyle taşınması durumundaysa kot farkı çok olduğundan sarsıntılarla Türbe'nin kesinlikle yıkılacağı ortadadır.

Bir yapının planını yapmadan önce bireyin yaşadığı coğrafyadaki kültürel değerleri, gelenekler, dinî değerler ve kültürel mekânlar gözetilmelidir. Aksi hâlde plan işlevsizdir. Bu kural dünyanın her yerinde, planlama bazında, her kurum ve kuruluş için geçerlidir.

Hasankeyf'in sular altında bırakılması insanlık suçudur. Hasankeyf'te altmış yıl ömürlü baraj için yedi bin yıllık tarihe tercih edilmemelidir. Barajın havzasının bulunduğu alanlardan gelecek kil, silt gibi malzemelerin "ölü hacim" diye tabir ettiğimiz baraj alt kotunu doldurması sonucunda baraj ömrü tükenmekte ve atıl duruma gelmektedir. Erozyonun önlenmesi için gerekli ağaçlandırma yapılmadığından baraj ömrü en çok altmış-yetmiş yıla düşmektedir. Yedi bin yıllık geçmişe sahip, insanlık var oldukça ayakta kalacak olan Hasankeyf'in bu ölü hacmin altında kalması engellenmelidir.

Ülkemizde yıllardan beri insanlığın ve kültürlerin ana merkezi olan ve 1978 yılından beri birinci derece arkeolojik sit alanı olan Hasankeyf'in sular altında kalmasına sebep olacak olan Ilısu Baraj Gölü 6 bin hektar tarım yapılabilen alanı sular altında bırakacaktır. Cizre Baraj Gölü de oluşturulduğunda sulanabilecek alandan daha büyük bir tarım alanı sular altında kalacaktır.

Dicle'nin aşağı ovalara taşıdığı, tarımsal toprağı besleyen malzeme barajlarda tutulacağı için orta ve uzun vadede tarım toprakları yoksullaşacaktır. Barajdan gelecek suyla sulanacak tarım alanları bu uygulamalardan sonra tuzlanacaktır.

Ilısu Baraj Gölü dolu durumda 300 kilometrekarenin üzerinde bir alanı kaplayacaktır. Kurak ve nemli mevsimlerde bu alan 100 kilometrekareye kadar azalabilecek ve yeniden eski durumuna gelecektir. Buralar salgın hastalıkların kaynağı olacaktır.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası'nın 20'nci maddesine göre taşınmaz kültür varlıkları ve parçalarının korunması esastır. Ayrıca, ülkemiz 1999 yılında Avrupa Birliğine uyum sürecinde... 1992 yılında Malta "Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi"ni onaylamıştır. Bu konvansiyona göre arkeolojik veriler yenilenemez kaynaklardır, insanlığın bilgi edinme kaynaklarıdır ve her türlü bayındırlık projesinde bunların korunması esastır.

Hükûmetin enerji sorununu çözmesi için önce talebi yönetmeyi öğrenmesi, sonra da karar alma süreçlerinde halkla ve sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışması gereklidir. Hasankeyf toprak yapısı gereği kireç taşı ve yumuşak topraktan oluşması bakımından ve bunun da yapılacak olan barajın enerji verimliliğinin oluşturulabilecek noktaya gelmeden debisinin dolacağı bilimsel olarak görülmektedir. Ayrıca, çok önemli bir nokta da "Başlandı, geri dönülemez." diye düşünülmemesidir. Avusturya'da Tuna Nehri kıyısında dev bir atom santrali yapılmıştır ve halka bir referandum yapılıyor, halk bu santrali istemiyor ve santral faaliyete geçmiyor, şu anda da müze olarak bulunuyor. İhtiyaç hâlinde biz bu parayı yani şu ana kadar harcanan parayı çeşitli kampanyalarla çok kısa süre içerisinde bulabileceğimizi de ayrıca iletmek isteriz ve sonuç olarak dünya için de çok önemli olan Hasankeyf'in sular altında kalmaması gerekmektedir.

Küçük bir şey de söylemek isterim. Burada farkındayım her şey bir oldubittiyle kabul eden etmeyen mantığıyla gidiyor, üzülerek gördüm ama işte DSİ'den arkadaşlar gelmiş. Keşke Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan da insanlar gelseydi. Dünya için, ülkemiz için bu kadar önemli bir yer. Daha çok değerlendirilebilirdi diye düşünüyorum. Az önce söylediğimiz noktada çok samimiyiz. Bu konuda dünya bile bizi destekler. Türkiye'de de ciddi kaynaklar bulunabilir. Lütfen Hasankeyf sular altında kalmasın.

Teşekkür ederiz.

(Oturum Başkanlığına, Başkan Vekili İbrahim Mustafa Turhan geçti)

BAŞKAN - Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan arkadaşlarımızın burada olduğuna dair bilgi geldi.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Görüş bildirsinler o zaman.