KOMİSYON KONUŞMASI

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli bürokratlar, Sayın Bakan Yardımcısı, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bugün burada Karayolları Trafik Kanunu'nu görüşmek üzere toplandık. Tekrar ediyorum: Aslında böylesi önemli günlerde, böylesi beklentinin yüksek olduğu günlerde biz Adalet Komisyonu olarak Karayolları Trafik Kanunu'nu görüşmek üzere toplandık. Ancak bu masada, bu Komisyonda, bu Mecliste halkın muazzam bir beklentisi vardı yani bizden şu an milyonlar ciddi bir beklenti içerisindeydi. Neydi bu beklenti? Onuncu yargı paketinin bir an önce, bayramdan önce bu Komisyona gelmesi ve Genel Kurulda görüşülerek kanunlaşması isteniyordu ve bekleniyordu. Aslında bu beklenti nasıl oluştu, o serüvene de gitmek gerekiyor. Halk durduk yere böyle bir beklenti içerisine girmedi, böyle bir umut içerisine girmedi. Sayın Adalet Bakanı ona uzatılan her mikrofona büyük büyük laflar etti, açıklamalarda bulundu. Ne dedi açıklamalarında? "Mükerrerden tutun da ayrımcı Covid düzenlemesine kadar birçok başlık üzerinde çalışıyoruz ve en kısa sürede bu çalışmalarımızı bitireceğiz ve Meclise sunacağız." dedi. En son da "Biz çalışmalarımızı bitirdik, Meclise sunduk, yakın tarihte gelecek." dedi. Bunu sadece Sayın Adalet Bakanı mı söyledi? Hayır, iktidarın vekilleri de çıkmış oldukları her kanalda buna dair uzun uzun değerlendirmeler yaptılar. Hâliyle, halkın da yıllardır beklemiş olduğu bu teklifin bayramdan önce bu Komisyonda görüşülmesi kanaatine varıldı ve Adalet Komisyonu üyeleri olmamızdan kaynaklı olarak da halk bizleri arıyor. Abartısız söylüyorum arkadaşlar -böyle bir arama- akıl almaz bir şekilde bir baskılama söz konusu. Fakat ne oldu? Biz bugün burada neyi konuşuyoruz? Karayolları Trafik Kanunu'nu konuşuyoruz, halkın beklentisi olan kanuna dair tek bir söz etmiyoruz.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Kunt, bu kanun teklifi de önemli.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Önemini açıklayacağım, önemsiz diye bir şey demedim Sayın Başkan, birazdan ona da geleceğim, elbette ki bu kanun teklifi de önemli ama neye göre önemli olduğunu da birazdan tartışacağız. Fakat insanlar onuncu yargı paketinin bayramdan önce bu Komisyondan çıkmasını istiyordu. 50 bin kişiyi etkileyecek, yaşamlarını etkileyecek kanundan bahsediyorum, kıyasını yapabilir miyiz acaba? Ben önemsizdir demiyorum. Ben o zaman size şöyle sorayım madem öyle diyorsanız: Sizce para cezasının 200 bin lira olması mı şu aşamada önemli yoksa bir kişinin cezaevinde kalıp kalmaması mı, üç yıl denetime tabi tutulması mı önemli?

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Kunt, henüz Komisyonumuza gelmedi, gelir gelmez onu da gündemimize alacağız.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - İkisi birbiriyle yarışmaz.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Bence yarışır, pekâlâ yarışır.

Bence birbirimizi kesmeyelim. Biz sizi sabahtan beri sabırla dinliyoruz, bitiminde varsa eleştiriniz zaten yaparsınız.

Evet, bunca beklenti varken maalesef ki biz burada Karayolları Trafik Kanunu'nu konuşacağız. Nedir bu beklenti? Ağır hasta mahpusların durumuna ilişkin bir beklenti var. Cezaevleri ölüm evine dönüşmüş ve bununla ilgili beklenti var. Yıllardır tutulan siyasi mahpuslarla ilgili bir beklenti var. Yine Covid yasasının mağdurlarına dair beklenti var. Mükerrere özgü kanunla ilgili beklenti var. Ve yine TCK 220 yani örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemeyle ilgili maddeyle -Anayasa Mahkemesinin üç defa iptal ettiği madde- ve 314/3'le ilgili bir beklenti var. Halk nefesini tutmuş, bu Komisyondan, bu Meclisten adaletin bir kırıntısı gelir diye bekliyor. Adalet Bakanı büyük büyük açıklamalar yapıyor fakat maalesef hiçbir şekilde bunu gündeminize almadınız.

Peki, bunu sadece gündeminize almamakla mı kaldınız? Almamakla da kalmadınız, almış olduğumuz bir duyuma göre onuncu yargı paketi, bayramdan önce gelir-gelmez tartışması net olmamakla birlikte, Covid düzenlemesi bu paketten çıkarılmış diye bir duyum aldık. Eğer böylesi bir şey varsa, bu pakette Covid yasası gelmeyecekse o zaman dönüp size de vicdanınıza da sorarız: Adalet Bakanı gittiği her yerde böylesi açıklamalar yapmışken, siz iktidar vekilleri olarak bulunduğunuz her yerden böyle açıklamalar yapmışken nasıl olur da böyle bir eşitsizlik yasası, bu kadar insanı mağdur eden yasa onuncu yargı paketinde gelmez? Cevabını bittikten sonra alırsam da sevinirim.

Evet, değerli arkadaşlar, bu ülkenin infaz adaletinden nasibini almamış düzeni görmezden gelerek aslında eşitlikten, hukuktan, vicdandan söz edemezsiniz. "İnfazda adalet, infazda eşitlik" diye meydanlarda konuşup da, bugün bu ülkede cezaevlerindeki yakıcı gerçekliği görmeden konuşamazsınız burada. Yine, yalnızca ikiyüzlülük değil, bu bir siyasi sorumluluktur. Eğer siz bu bahsettiğimiz şekliyle, Covid yasası dâhil olmak üzere, mükerrerler dâhil olmak üzere, siyasi tutsaklar dâhil olmak üzere, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen 220 dâhil olmak üzere, buna dair bu düzenlemeyi onuncu yargı paketinde yapmazsanız halk bunun hesabını size sorar. Bakın, yirmi iki yıldır sizi iktidara getiren bir halk gerçekliği var. Az önce iktidar vekilleri konuşurken "Evet, etki analizi olmamış olabilir ama sonuçta biz yasaları halkın taleplerine göre yapıyoruz." dedi. Peki, bundan âlâ talep mi olabilir, bundan âlâ istek mi olabilir? Daha ne olabilir insanların bu anlamdaki talebini yükseltebilmesi için? O yüzden biz tekrardan yineliyoruz: Bayramdan önce, bir an önce bu Komisyona, onuncu yargı paketiyle birlikte, Covid yasası, 220, 314, hasta tutsaklar, yine mükerrirlere özgü yasalarla ilgili kısmın onuncu yargı paketiyle bu Mecliste, bu Komisyonda konuşulup, Adalet Komisyonunda bitirilip Meclise gelmesini talep ediyoruz; derhâl bunun yapılması gerektiğini ifade ediyoruz.

Evet, değerli arkadaşlar, bunun dışında şunu da ifade etmek gerekiyor: Biliyorsunuz ki 1 Ekimde başlayan ve 27 Şubatta sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla tarihî bir boyuta evrilen ve 12 Mayısta da aslında PKK'nin fesih ve silah bırakma kararıyla bu topraklar için büyük bir umut vadeden sürecin değerlerini kavramayan her siyasetçi bu ülkeye, bu halka, bu tarihsel döneme karşı hesap vermeye mahkûmdur ve barış ihtimali varken susanlar, adalet imkânı varken kaçanlar halkın önüne umut değil aslında oyalama koyanlar bu halkın vicdanında mahkûm edilmişlerdir ve bu süreçten sonra da bunu baltalamak isteyenlerin tamamı da mahkûm edilecektir. Bugün bu Komisyona getirilen Trafik Kanunu -içeriğinden bağımsız olarak bunu söylüyorum- bu halka karşı duyarsızlığın, bu ülkenin gerçek acılarını köreltmiş bir politik aklın bir simgesidir. Gerçek gündem konuşmadan kaçınmanın, halkı oyalamanın bir adıdır. Bu halkın aklıyla, vicdanıyla dalga geçer gibi önümüze bu düzenlemeyi getirmenizi eleştirdiğimizi ifade ediyoruz.

Yine, Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerimi şununla aslında bitirmek istiyorum bu boyut üzerinden. Adaletin olmadığı bir ülke direksiyonu olmayan bir araca benzer. Siz o direksiyonu kırdıkça uçuruma sürüklüyorsunuz bu ülkeyi. Şimdi bir son çıkıştayız ve bu çıkışın gerekliliğinin de bu Meclisteki, bu Komisyondaki üyelerinin tamamına ait olduğunu ifade etmek istiyorum.

Evet değerli arkadaşlar, değerli Milletvekili İbrahim Yurdunuseven'in bence yurdunu az sevdiğini düşünüyorum bu paketle birlikte bu kadar beklenti olmasından kaynaklı.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - O şahsi görüşün, böyle isim üzerinden böyle bir şey yapılamaz.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Neden bunu söylüyorum? İzah edeceğim.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Kınıyorum sizi, isim üzerinden böyle bir şey yapılamaz.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Hayır, neden, izah edeceğim. Bence yeteri kadar sevmiyorsunuz. Neden sevmiyorsunuz? Çünkü bunca bir beklenti varken, bunca bir istek varken Karayolları Trafik Kanunu'nda tamamen aslında devletin kasasının, azalan kasasının, politik saiklerle yok edilen kasasının bununla birlikte doldurulmasından kaynaklı bunu ifade ediyorum.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Ayıp denen bir şey var.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Neden ifade ediyorum? Bunca beklenti varken önümüze bir Karayolları Trafik Kanunu geliyor ve bu Karayolları Trafik Kanunu'nda da görüyoruz ki hiçbir şekilde aslında halkın... İşte az önce ölümlerden bahsedildi, 1 milyon 200 bin kişinin bu Karayolları düzenlemesindeki eksikliklerden kaynaklı, kazalardan kaynaklı yaşamını yitirdiğinden bahsetti. Peki, bunun çözümü trafik ışık kurallarının cezasını artırmaktan mı geçer? Trafik cezasını fahiş miktarlara arttırmaktan mı geçer? Geçmez. Birçok arkadaşımız Avrupa'yı ziyaret etmiştir ve orada trafik kanunlarını, kurallarını görmüşlerdir. Ara sokaklarda bile yaya geçidinden geçerken yaya üstünlüğü diye bir şey var. Peki, sizce bu para cezasından dolayı mı bu insanlar da bu kültür oturdu? Tabii ki hayır. Bir kere buna dair eğitim sisteminde köklü değişiklik yapılması gerekiyor. Para cezalarını artırarak bu soruna cevap bulamayız, bu soruna çözüm bulamayız yani 1 milyon insan yaşamından edilmiş bu aslında trafik kurallarına uymamaktan kaynaklı. Bizim çözümümüz nedir bununla ilgili? Hadi para cezalarını artıralım. Eğer gerçek bir çözüm istiyorsanız biz size çözümü söyleyelim. Bence siz de çok iyi biliyorsunuz çözümü ama biz tekrarlayalım. Nedir bunun çözümü? İlkokuldan başlayarak aslında eğitim sisteminde trafik kurallarını vermektir. Bir kültürdür bu, bu kültürü inşa etmek gerekiyor.

Bir diğeri ise, bakıyoruz ehliyet alımlarına. Bölgeden biliyoruz bunu. Bölgede okuma yazma bilmeyen kişilerin dahi ehliyeti var. Nasıl aldılar bu ehliyetleri? Şu an mevcut ehliyet sınavlarının nasıl olduğunu görüyoruz. Bunlar nasıl yapıldı, nasıl alındı? Buna dair köklü bir değişiklik olmadan, para cezalarını üst sınırdan vererek böylesi bir çözümü elde edemeyeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Sonuç olarak, tek tek maddelerde de bu değerlendirmeleri yapacağız. Bu hâliyle bitirmek istiyorum.

Teşekkürler.