KOMİSYON KONUŞMASI

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, kıymetli bürokratlar, değerli Komisyon üyeleri; bu teklifin Meclise geliş şekli de komisyon gündemine alınış zamanı da yanlıştır. Genel Kurulun gündemi zaten yoğun, birçok teklif sırasını beklerken, bayram arifesine sıkıştırılmış bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bu kanun teklifinin yürürlük maddesine baktığımızda, bugün bile yasalaşsa en erken iki ay sonra yürürlüğe girecek. O hâlde, bu telaş neden? Buradan teklif sahibi milletvekillerine açıkça soruyorum: Neden iki ay sonra yürürlüğe girecek bir kanun için Komisyonu ve Meclisi oyalıyorsunuz? Vatandaş merak ediyor, ben de merak ediyorum: Her gün umutla haber bekleyen 31 Temmuz yasa mağdurlarının, infaz paketi bekleyen 10 binlerce insanın taleplerini duymayan bu Meclis neden bu kanunu alelacele gündeme alıyor? Bayram öncesi "müjde" diye umut aşılanan infaz paketini konuşmamız gerekirken, neden burada bunu tartışıyoruz? Ben söyleyeyim: Bunun tek sorumlusu memleketin Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanı her mikrofon gördüğünde "bağımsız ve tarafsız yargı" kelimesinden başka bir şey söylemeyip, arada bir de bu infaz paketiyle ilgili vatandaşa umut dağıtmıştır. Geldiğimiz noktada da henüz bir kanun taslağını alıp bu Meclisin huzuruna koyamamış, en son çare de "AKP Grubuna bir taslak verdim." diyerek iki üç aydır da onunla oyalanmaktadır. Bu sebeple, bence, bu yasalardan önce, bu memlekette Adalet Bakanının değişmesi, adalete duyarlı bir Bakanın gelmesi daha iyi olacaktır.

Gelelim kanun teklifine. Şahsımın ve partimin tavrı nettir: Doğru işler desteklenir, yanlışlara da en sert muhalefet yapılır. Bizim derdimiz milletin derdidir, hesabımız şahsi değil, millet adınadır. Trafik cezaları vatandaşımızın gözünde artık bir soygun aracı hâline gelmiştir. Sokakta şu cümleleri herkes duyuyor: "Devletin kasası boşaldı, polisler sokağa indi, cezalar yağdırılıyor." İşte bu algı iktidarın sorumluluğudur. Buradan güvenlik güçlerimize, polisimize, askerimize bir teşekkür etmek istiyorum. Onlar görevlerini yapıyorlar; görevleri zor, sorumlulukları büyük ama burada tartıştığımız konu görev yapan personelin niyeti değil, uygulamaların, sistemin adaletli olup olmadığıdır yani mesele, devletin vatandaşı korumak için mi, yoksa vatandaşı cezalandırmak için mi bu denetimleri yaptığıdır. Cezalar caydırıcılık için vardır. Elbette ki kurallara uymayana yaptırım uygulanır ama mesele şudur: Cezayı toplumu bilinçlendirmek ve kazaları önlemek için mi kesiyoruz, yoksa kasayı doldurmak için mi? Bakın, hız sınırını aşan biri elbette sorumludur ama örnek verelim: 82 kilometreyle giden bir vatandaşa 80 kilometre sınırı için ceza kesiyorsanız, bunu bir de yolun eğilimli, inişli olduğu bir noktada yapıyorsanız vatandaşın gözünde bu bir önlem değil, bir tuzak olur ya da kavşakların hemen öncesinde, ani hız düşüşü gerektiren yerlerde radar koyuyorsanız bu bir önleyici tedbir olmaktan çıkıyor. İşte, bizim meselemiz budur. Kuralları uygularken de denetim yaparken de ceza yazarken de insaf, denge ve adalet gözetilmeli.

Buradan bir konuya daha değinmek istiyorum. Dün, bilgilendirme toplantısında Sayın İçişleri Bakan Yardımcımıza net bir soru sormuştum, dedim ki: "Sayın Bakan, Karayolları Trafik Kanunu'nun 79'uncu maddesi açık, diyor ki: 'Elektronik Denetleme Sistemi, EDS aracılığıyla yapılan trafik kontrollerinden elde edilen gelirlerin bir bölümü ilgili belediyeye aktarılır.' Bakın, EDS dediğimiz sistem, hepimizin bildiği radarlar, kırmızı ışık kameraları, hız tespit cihazları yani trafikteki denetimlerin dijital hâli. Devlet, vatandaşın hız limitini aşıp aşmadığını, kırmızı ışıkta geçip geçmediğini bu sistemle tespit ediyor, ceza kesiyor. Peki, o cezanın geliri nereye gidiyor? İşte, kanun diyor ki: Bunun bir kısmı sözleşmeler gereği ilgili belediyeye gidecek yani o yolun bakımını yapan, tabelayı diken, o ışığı yakan belediyeye destek olacak. Ama ne oluyor? Kanun var ama keyfîlik var. Belediye hakkını alamıyor. Mesela benim seçim bölgem olan Afyonkarahisar'ın Çay ilçesi ve Sultandağı ilçesi Dereçine beldesi -dün isimleri sorulmuştu, bugün çıkarttım- tam bir yıldır aylık tahakkuk eden ve devletin ödemesi gereken paralar Emniyet Genel Müdürlüğü Strateji Dairesi Başkanlığınca buralara gönderilmiyor. Bir yıldır EDS gelirlerinden pay alamıyorlar. Neden?" Dün Sayın Komisyon Başkanımız da bu sorunun cevabının bugün verileceğini söylemişti. Bu sorunun cevabını dün sordum, bugün burada da tekrar soruyorum, burada da aynı soruyu tekrarlıyorum. Bu kanunda da güzel şeyler var, doğru düzenlemeler var. Peki, bunları da keyfî mi uygulayacaksınız diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Olgun.

Sayın Bakan Yardımcım, şimdi mi cevap vermek istersiniz yoksa konuşmalar bittikten sonra mı?

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - En sonda ver.

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Vekilim, ben soru sordum, lütfen versin ya, sen her şeye müdahale etme yani.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Senin parayı versinler abi, sen ne yapacaksın.

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Ben parayı diyorum işte.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Parayı ver Sayın Bakanım.

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Parayı soruyorum zaten ya.