| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/517) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .01.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, "aynı" dedi ama önergeler tamamıyla aynı değil.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada, emniyet teşkilatında görev yapan kamu görevlilerimizin ek gösterge ve özel hizmet tazminat oranları artırılıyor, doğum yapan kamu çalışanı annelere de bir sürü düzenlemeler yaptık, ama bunların tamamı bu sorunları çözmüyor. İlk gün geneli biraz uzun sürdüğü için, Sayın Başkana söyledik ama Türkiye KAMU-SEN'den genel mevzuat sekreteri arkadaşımız buradaydı; kamu çalışanları adına taleplerini, görüşlerini bize ilettiler, CHP'den arkadaşlarımıza da ilettiler. Esas itibarıyla, bu bazı ihtiyaçları karşılamakla birlikte sorunlarının çözülmediğini, bunların pansuman tedbirler olduğunu söylediler.
Tabii, buradaki sıkıntı, baştan beri söylüyoruz, bu 657 sayılı Kanun 1965 yılında kabul edilmiş, mali hükümleri de 1970 yılında yürürlüğe girmiş, kırk beş yılı aşkın süredir bu devam ediyor, biz de böyle yama yama, yama yama uydurmaya çalışıyoruz. Yani baştan bir kamu personel rejimi reformu dememizin nedeni bu. Kamunun ücret sistemi de karmaşık bir hâle geldi -arkadaşlarımız az önce yine söylediler- hele hele 666'yla iyice içinden çıkılmaz hâle geldi, "Eşit işe eşit ücret." derken hepsi altüst oldu. Ve ne olduğunu ne bittiğini kimse bilemiyor, yer değiştirmede sorun var, yükselmede sorun var, mali haklarda sorun var. Tabii, bunların bir kısmı idarenin keyfî tutumundan kaynaklanıyor, bir kısmı bazı baskılardan kaynaklanıyor. Bu arada ne kadar kişinin baskıyla sendika değiştirmek zorunda bırakıldığını, üyelerle ilgili çalışmalarda, biz, onu bütçede Çalışma Bakanımıza tekrar ileteceğiz ama, burada da maalesef, bu kamu personel rejimi aslında bunların tamamını çözebilecek bir reform niteliğinde, ucundan yine yama yapıyoruz Sayın Bakanım.
Dolayısıyla, burada, kamu çalışanlarımız düşük maaşla elverişsiz ortamlarda çalışıyor, üstüne üstlük de birtakım sıkıntılar yaşayarak buna devam ediyor. Biz, bir şekliyle eşitliyoruz derken, birtakım sıkıntılara da yeniden yol açıyoruz. Öyle hâldeyiz ki bir taraftan taşeronları, diğerlerini kadroya geçireceğiz derken, diğer taraftan paldır küldür yarın kadroya geçecek diye taşeron istihdam eden birimlerimiz var, memur eliyle yapılması gereken işler bu sefer onlar eliyle yapılıyor. Şimdi, işte, "Belediyelerde şurada başlayacaktı, hadi bunu erteleyelim, bir madde daha koyalım." diyoruz.
Bunları şimdi söylüyorum ki diğer önergelerle ilgili de genel bir değerlendirme yapmış olayım diye, her birinde tek tek aynı izahları yapmamak için, çünkü verdiğimiz önergelerin yine üçü de 657'de 152'inci madde, yani tazminatlarla ilgili, maddi haklarla ilgili olduğu için söylüyorum. Maalesef, memur yerine sözleşmeli personel veya memurun işlerini taşeron şirketten getirilen elemanlarla gördürmeye başladık, bu düzen iyice bozuldu. Tabii ki sendikasızlık da olunca birtakım sıkıntılar daha çok devam ediyor.
Burada, 657 sayılı Kanun'da istisnai maddelerde bazı şeyler verilmiş, bunlar da birtakım kadroları doldurmak için, maalesef, sıkça kullanılan, sonrasında da kadroya geçirilen yerler olarak görülüyor. 4/B, 4/C gibi statülerle kamuya 400 bine yakın sözleşmeli eleman alınmış. Bir kısmı 2011'de çıkarılan KHK'yla kadroya geçirilmiş, sonrasında da hâlâ sözleşmeli eleman şeklinde devam ediyoruz. Dolayısıyla, buradaki taşeron eleman sayısı da, yine kamudaki şirketlerde 20 bin civarındayken 500 bine yaklaştığını sendikacılar söylüyorlar ve bunların çoğu da kadrolu memurların yapması gereken işleri yapıyor. Burada çağrı usulüne göre, kısmi zamanlı, geçici, esnek istihdam modelleri bir taraftan uygulanmaya çalışılırken kayıt dışı istihdam da artıyor böyle olunca. Dolayısıyla, burada ciddi anlamda sıkıntı olduğu doğru. Aynı iş yerinde aynı kadroda çalışıp ayrı birimlerde çalıştıkları için farklı döner sermaye alan personel var. Yani aynı iş yerinde çalışıyor, birimleri farklı, birine onu veriyoruz, birine bunu veriyoruz. Birlikte çalışıp hiç döner sermaye almayanlar var. Dolayısıyla, eğer burada bir düzenleme yapılacaksa bu maddelerin biraz daha... Sadece birkaç tane pansuman değil, o anda gündeme gelen veya lobisi baskın çıkan veya bakanı daha cevval olup maddesini tasarıya sokan değil, bütün kamu personeliyle ilgili oturulup ücreti de, işi de, hizmeti de, devletin fonksiyonlarını da, hangi hizmetlerin nasıl görüleceğini de baştan sona bir elden geçirmemiz lazım ki her maddede konuşmayalım diye...
Ben, genel hatlarıyla Türkiye KAMU-SEN'in değerlendirmelerinin özetini size sundum. Bizim de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu işin çözümünde en temel reformun, yönetim reformunun bir unsuru olan kamu personel rejimi reformu olduğunu söylüyoruz. Bu konuda da bir an önce çalışma yapmaya, iş birliği yapmaya MHP olarak hazır olduğumuzu bir defa daha belirtmiş olalım.
Bu söylediğimiz... Birkaç tane örnekle en mağdur olanlardan önergeleri size sundum, iki tane daha var, dikkate alırsanız bir kısmının daha mağduriyeti giderilmiş olacak, yine bu sorunu tamamıyla çözmeyecek Başkanım.
Teşekkür ederim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hiç onlar Maliyeye yük getirmiyor, doğru söylüyorsunuz, sıfır maliyet.
Sayın Başkanım, üçü de benzer mahiyette şeyler. Demin tabii söylemedim ama arkadaşlarımız bir taraftan bize önerge getirdiler. Sayın Başkan da rica etti, aynı şekilde 375'le ilgili. Orada da tam tersine o uzmanların eşitlenmesinden kaynaklanan bir sorun var, burada da eşitlenmemiş. Yani öyle bir şey var ki demin söylediğim konu şöyle: 666 bu sistemi tamamıyla bozduğu için yeniden bunları görüşülmesi lazım. Onun neden olduğunu da -siz yoktunuz galiba, diğer Bakanımız varken söyledim- söyleyeyim: Kanun hükmünde kararnamelerin buradan gelip özlük haklarıyla, mali haklarıyla Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Mecliste yeniden görüşülmesi gerekiyor süresi içerisinde ama gelmedi. Şimdi öyle geçince "Biz yaptık oldu." olunca da her tarafını düzeltmeye çalışıyoruz. Onun için, bunu gerçekten yürekten söylüyorum, bir an önce çözülmesi gereken bir konu. Ama "Bunu ben eşitledim, bütün uzmanlar eşittir." dersek o zaman olmaz. Ben kaç sene Merkez Bankasında çalıştım. Adam diyor ki: "Ben de aynıyım." Ya, sen nasıl aynısın? Benimle aynı sınava girmedin ki. Öyleyse gel sen de Merkez Bankasının sınavına gir. Niye Tarım Bakanlığının uzmanlığına girdin de... Bir taraftan birimiz DPT'nin, birimiz Merkez Bankasının sınavlarında sürünürken niye gittik? Çünkü orası kariyer uzmanlığıydı, çünkü orası fazla maaş veriyordu. Ben o zaman asistanlık teklifini kabul etmemiştim, sonra maddi durumum düzelince üniversitede hocalık yapmaya döndüm. Ama, normal şartlarda eğer her şey eşit olsaydı ben gider başka kuruma geçerdim. Onun için bunları yaparken o hizmetin niteliği, uzmanlık, kariyer uzmanlığı, zorluğu, yıpranma payı... Yani niye şimdi itfaiyeciye, polise yıpranma payı veriyoruz da öteki elemanlara vermiyoruz? Belediyede diğer birimde çalışana vermiyoruz, itfaiyeye veriyoruz, niye? Çünkü onların işi... Adam gelmiş itfaiyede yangınla uğraşıyor, zor şartlarda, yıpratıcı şartlarda çalışıyor diye. Belediyedeki her birine, tamamına onu o zaman vermemiz lazım. Dolayısıyla, işi tanımlayacağız, önce hizmeti tanımlayacağız, ona göre de unvanları belirleyeceğiz. Ama bütün kurumların, bütün bakanlıkların uzmanları, bütün bakanlıkların müdürleri aynı şeyi alır dediniz mi o zaman bir süre sonra maalesef bir farklılık kalmıyor. Yani geçen de söyledim: Devlet, gelir uzmanının yanına gelir uzmanı alır; birini 500 kişi, birini 50 kişi alırsanız; 50 kişiyi 95 puan alanlardan seçer, diğerlerini 70-75 puan alanlardan seçerseniz, sonra hepsini eşitlerseniz orada adaletsizlik olur, isyan olur, sonra da herkes mahkemeye gider. Bu sefer getirir, 2 sefer, 3 sefer, maalesef burada kanunla düzeltmek zorunda kalırız. Onun için, bu verdiklerimiz de aslında pansuman tedbirler ama kısmen en azından adaletsizliği gidersin diye verdik.
Teşekkür ediyorum.