Komisyon Adı | : | (10/2608,2609,2610,2611,2612,2613) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Adana, Mersin, Niğde ve Kayseri illerine yapılan çalışma ziyaretlerinin değerlendirilmesine ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .06.2025 |
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Değerli basın emekçileri, Sayın Başkan, Sayın Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, kendi adıma, DEM PARTİ adına bu araştırma komisyonunun faaliyetine katıldığımdan dolayı son derece sevinçliyim ve artısıyla eksisiyle önemli gözlemlerim oldu benim, kısmen burada paylaşacağım, ilk fırsatta da bunu yazacağım, aynı zamanda grupla da paylaşacağım.
Sayın Başkanın izniyle, ben iktidar ile muhalefetin kendi arasındaki gerek sahada gerek buradaki tartışmaya girmeyeyim; biz ona şahit olduk yer yer, Mecliste de şahit oluyoruz.
Şimdi, ben ne duydum, ne gördüm, onlara ilişkin gözlemlerimi söylemek istiyorum: Öncelikle, her yerde sonuçlarla sınırlı görüş, öneri ve değerlendirmeler gördüm. Bunlar önemliydi tabii, yaşamsaldı yani şimdi sonuçta üretici çocuğunu okula gönderecek, gelecek yılı düşünüyor, ne bileyim, borcunu düşünüyor. Dolayısıyla, sonuçlarının yani zararlarının tanzim edilmesi hayatidir. Burada sorun yok, hepimiz hemfikiriz. Fakat demin Sayın Vekilimiz, ismini unuttum, rica ederim...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - İlhami Özcan Aygun...
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Kendisi elinde kurumuş 2 limon gösterdi, basına konuşuyordu. Kendisi konuşurken dedi ki: "Yani bu önümüzdeki iki üç yılı da etkileyecek." Ben kendi kendime düşündüm, araya girecektim, basınla konuştuğu için girmedim. "Ya önümüzdeki yıl tekrarlanırsa?" diyecektim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - O zaman iyice felaket olur.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - İyice felaket.
Dolayısıyla, nedenlere geleceğim ben, bir bu. Buradan sorunların, eksikliklerin ağır sonuçlarının bir an evvel tanzim edilmesi konusunda zaten Komisyon olarak hepimiz hemfikiriz, Hükûmete de çağrımız odur bizim.
Şimdi, ikincisi, Malatya, Adana, Mersin, geniş toplantılarda ne gördüm? Kurumlar çağrılıyor, doğal olarak resmî kurumlar çağırılıyor. Şimdi, iktidarın kimliğinden adından bağımsız olarak yani ilgili partinin kimliğinden bağımsız olarak, oraya gelecek olan kurumlar konuşurken hangi iktidar olursa olsun iktidarın basıncını yaşayacak, onu gözetecek yani, onu gördüm ben, her yerde gördüm. Yani kurumlarımız sunum yaparken soğuk verileri bize sunmakla sınırlı kaldılar. Aslında onların değerlendirmeleri de vardır. O verilerin bir dili vardır değil mi? Veri sunuyorsan verinin bir dili var ama o verilerin dilini bize sunmadılar, sunamazlardı çünkü doğal olarak onlar kurum temsilcileri idiler, hatta rakamların dilinde de bence o bakımdan bir sınırlama vardı, bir filtreleme vardı yani filtrelediler.
Dolayısıyla, burada keşke diyorum ki... Mesela biz yolda köyleri ziyaret ettik, değil mi? Gölbaşı'nda bir köye uğradık, sonra Kahramanmaraş'ın bir ilçesine uğradık, Bahçe'ye uğradık, sonra Adana'da -Mersin'de katılamadım ben- Malatya'da Örnekköy'e uğradık, keşke orada o türlü ziyaretlerin zamanını biraz daha geniş tutsaydık ve üreticiye daha fazla söz hakkı verseydik çünkü doğrudan üreticiyle yüz yüzeyiz, o doğaçlama konuşacak, belki görüşlerini sansürlemeden konuşacak.
Önerim benim, bundan sonra bu çalışma sürdürülecekse ki sürdüreceğiz, bu türlü şeylere daha fazla zaman ayıralım, onlar doğal olarak konuşacaklar, görüşlerini ve önerilerini sunacaklar; o önemlidir.
Şimdi, biliyorsunuz, burada da ben bir harita göstermiştim, ilk Komisyon toplantısında bir harita göstermiştim, 3 şehirde de gösterdim; Malatya, Adana, Mersin -bu Dünya Koruma Vakfının çıkardığı, TÜBİTAK'ın ürettiği bir haritaydı- ve o haritayla ilgili sorularım oldu benim. Üzülerek belirteyim ki Malatya'da üniversitenin Rektör Yardımcısı dedi ki: "Vallahi, bizim böyle bir çalışmamız yok." Doğru mu Sayın Başkan? Aslında bu tablo sadece oranın değildi, Mersin'in de tablosuydu, Adana'nın da tablosuydu, aynı haritayı orada da gösterdim ben. Dolayısıyla şimdi Mersin toplantısında ve diğer illerde de paylaşmıştım ama burada da paylaşayım ben, hani orada olmayan Komisyon üyelerimiz vardı, bazı ilkleri not aldım yani "İlk olarak neler yaşandı?" diye bunları not almaya çalıştım. Mesela, denildi ki: "Üç ay içerisinde Çukurova -yanılmıyorsam- 11 ya da 16 arasında bir felaket yaşadı; bu ilktir." bugüne kadar böyle bir şey yaşanmadı. Yine, bir konuşmacı dedi ki: "Ezber bozuldu." Daha önce esasında don olayı yaşanırken sabahleyin saat altı, yedi civarında don yaşanırdı, iki üç saat sürerdi, ya bu defa akşam saat sekizde başladı, sabaha kadar; bu ilk kez yaşandı, uzun süre yaşandı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yalnız onu diyenler... 70'den önce zaten bu konularda Meteoroloji tespiti yoktu. Benim çocukluğumda iki metre kar yağardı, bir buçuk metre de buz tutardı. Bütün tespitleri olasılık üzerinden gidiyor.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Mesela "Ben yardım yapamıyorum çünkü üreticilerden komisyon alamıyorum, üreticiye yardım yapamıyorum." dedi bir hal esnafı sanırım.
Belki de en önemlisi su kaynaklarına ilişkin olarak aslında orada dile getirdiler yer yer, denildi ki: "Çukurova başta olmak üzere çok ciddi bir su sorunumuz var." Malatya'da da bu dile getirildi yani aslında su meselesi ne derler "Davul zurna çalarak geliyorum." diyor, çok büyük bir tehlike var fakat bunun üzerine sözü edilebilir bir çalışmanın olmadığını gördüm. Mesela, iktidar kanadında buna "hayır" denildi de yani denildi ki "Biz basında okuduk." Ama Sayın Vekilimiz dedi ki: "Aslında öyle bir durum yok şu anda." Basında bizim okuduğumuz -defalarca yazdılar bunu- Adana'da üreticilere kurumlar çağrıda bulunuyorlar "İkinci ürünü ekmeyin, su yok." diye. Ben de dedim ki: Ya, önümüzdeki birkaç yıl sonra "Ürün ekmeyin paydos." derseniz, Çukurova böyle devam ederse... Buradan şuraya varmak istiyorum, yine, nedenlerine ilişkin kalıcı bir çalışma yok, buna dikkat çekmek istiyorum.
Bir diğer şey, demin bizim sayın vekilimiz söyledi, dedi ki: "Cumhuriyet tarihinden bu yana ilk kez yaşandı." 60 ilden 36'sında ağır yaşandı; bu bize bir fotoğraf sunuyor. Bütün bunlardan şuraya varmak istiyorum, sonuçlara ilişkin ne yapılacaksa acilen yapılsın, devlet aklının... Bu aslında partilerüstü bir mesele; daha önce ben Mecliste zaman zaman dile getirdim, bilen bilir, dedim ki: "Türk halkı geldi Orta Asya'dan buraya "..."(*) Şimdi, burada Anadolu ve kürdistandaki 90 milyon insanımız nereye gideceğiz hep beraber? Bu tehlike şu anda kapıda, çok ciddi kapıda, burada partilerüstü yaklaşmak lazım. Devlet bu konuda Dünya Koruma Vakfıyla paralel, üniversiteleri nasıl harekete geçirecek, ne yapacak? Esas mesele bence budur.
Bu çağrıyı yinelerken aynı zamanda tabii ki Hükûmete çağrımız, bu zararların tazmin edilmesine ilişkin olarak burada bize söylenenler ile sahada gördüklerimizin farklı olduğunu gördüm, duydum. Yani sahada denildi ki bize: "Hâlâ bize ne doğru dürüst kredi verildi, ne de söz konusu olan zararlarının tazmini sözü edilebilir düzeyde gerçekleşmedi." O bakımdan, iktidara çağrımızdır: Bunun göz önünde bulundurulmasını istiyoruz.
Sağ olun, var olun.
Saygılar sunarım hepinize.