Komisyon Adı | : | (10/2608,2609,2610,2611,2612,2613) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Adana, Mersin, Niğde ve Kayseri illerine yapılan çalışma ziyaretlerinin değerlendirilmesine ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 03 .06.2025 |
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Öncelikle herkese merhabalar.
Kolay gelsin. Yorucu bir hafta geçirdik ama inşallah yorgunluğu atacağız. Ne zaman atacağız? Mutlu sona ulaştığımız zaman, çiftçimizin beklentisini karşıladığımız zaman yorgunluğumuz geçecek arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Doğru, gene bir atıfta bulundu. Sevgili Başkanım, sevgili Vekilim, şimdi bizim derdimiz üzüm yemek, ilk cümlemiz; bunu bilin. Düğmeyi doğru iliklemek, ilk düğmeyi iliklersek doğru gideriz. Şimdi, Sayın Aldemir ifade etti, bütün söylemlerine katılıyoruz; eksikleri var, ilave edeceğiz. Derdimiz bu sahadaki soruna daha iyi çözüm nasıl bulabiliriz? Amacımız o. Şimdi, bak, ben -sevgili Vekilimiz de ifade etti- sahada gezerken Mersin'deki, Akdeniz'deki, o ilçemizdeki limonları aldım, getirdim. Gelmeyen arkadaşlarımız olabilir, merak edebilir en azından tabloyu görmesi anlamında.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - O dondan dolayı değil biliyorsun, geçen yıl toplanmayan limonlar ağaçtaki.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Onlar geçen yılki...
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Geçen yılın kuruyan ürünleri bunlar, donda olmuş ürünler değil.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Yok, yok, yeni ürünler. Neyse arkadaşlar, bilginiz olsun, kuruyan değil...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yeni ürün değil, orada onun bilgisini de verdiler...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Neyse, yeni ürün... Neyse arkadaşlar, bilginiz olsun, bütün ağaç donmuştu, doğru mu?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Ona bir şey demiyoruz...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Limon dondan...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ya, Sayın Ök, bir dakika, bak! Sayın Ök! lütfen, rica ediyorum bak, rica ediyorum!
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır, limon... Orada beraber bilgi aldık.
ALİ KIRATLI (Mersin) - Niye bağırıyorsun ağabey?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Arkadaşlar, ben o zaman konuşmayayım.
ALİ KIRATLI (Mersin) - Niye bağırıyorsun?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - O zaman konuşmayayım arkadaşlar. Koro hâlinde saldırıyorsunuz ya.
ALİ KIRATLI (Mersin) - Niye bağırıyorsun? Neden bağırıyorsun?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama sen doğru bir şey söylemiyorsun ki.
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Nilgün Hanım, tamam...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Değerli arkadaşlar, ben bir şeyi ifade etmeye çalışıyorum, sahadaki sorunları görmeye çalışıyorum.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Limon ağacı donmuştu, doğru ama o ürün geçen yılki ürün.
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Ben söyledim Ejder Bey. Ejder Bey, ben söyledim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ama değerli arkadaşlar, koro hâlinde saldırıyorsunuz.
AYHAN BARUT (Adana) - Geçen yılki de bu yıl da hiç çiçek olmadı, bu bile olmayacak, en azından...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Kuruyanını da gördük orada.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Yoksa don var, var, zaten gördük.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama bunun doğru bilgisini kendi aldı, hâlâ ısrarla yanlış bilgiyi vermesi çok enteresan.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ejder Bey...
AYHAN BARUT (Adana) - Çiçek yandı... Özür dilerim, bir dakika. Bu geçen yılkidir, doğru ama bu seferkinin çiçeği ve tomurcuğu yandı ya, bu da yok bu sene.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Çiçeklerin donduğunu zaten hepimiz hep birlikte gördük.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Arkadaşlar, neyi anlatıyorsunuz ya? Bırakın, anlatmayayım o zaman, konuşmayayım. Arkadaşlar...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yok, yok, bir şey söyleyeyim. Bu dalda niye kaldı biliyor musunuz? Para etmediği için kaldı.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Para etmediği için... Durun daha...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tamam, ha, onu söyle o zaman. Ömer ağabey, tekrar bunu söyle, eyvallah.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Arkadaşlar...
HÜSEYİN ÖZHAN (Adıyaman) - Ama böyle bağıramazsınız ki canım, biraz...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Değerli arkadaşlar, ama bak, ben sözü aldım, Sayın Başkan bana mikrofonu verdi mi? Verdi. Ben sıramı bekledim, hatta daha önceydi sıram ve sırayla... Bekledim, sabrımla bekledim bak, bu ana kadar.
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Tamam, devam edin.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ama tespitlerimizi ifade etmek, ağır gelmeyecek arkadaşlar bazı söylemler.
HÜSEYİN ÖZHAN (Adıyaman) - Konuşmasına müdahale edersen tepkimize hazırlıklı ol o zaman.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Biz Tarım Komisyonunda hiç böyle değiliz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ya, arkadaşlar...
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Lütfen, lütfen...
AYHAN BARUT (Adana) - Karşılıklı tepki olur ya, size de...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ben Adıyaman'daki çiftçinin derdini anlatmaya çalışıyorum Sevgili Vekilim, Adıyaman Vekili...
HÜSEYİN ÖZHAN (Adıyaman) - Ama böyle tepki vermeyin ya.
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - İlhami Bey, devam edin. Arkadaşlar, söz alıp siz de gerekli cevabı verirsiniz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Değerli arkadaşlar, siz katılmayabilirsiniz, benim derdim... A partili, B partili, C partili olarak bakmıyorum, tüm Türkiye'deki çiftçinin sorunu olarak bakıyorum. Siyaseti burada gütmeden bakıyoruz çünkü ben indiğim zaman o karşılamalarda Tekirdağ Milletvekili olarak söyledim, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak kendimi tanıtmadım orada. Bir sorabilirsiniz, oradaki bütün arkadaşlara sorun, Tekirdağ Milletvekili olarak, İlhami Özcan Aygun olarak tanıttım kendimi çünkü bizim derdimiz bu. Ama şimdi geldiğiniz noktada sorun ve Sayın Bakanımızın... Malatya'ya gittik, Malatya'da hakikaten durum vahim. Kayısı bahçelerinin hâlini gördük ve en önemlisi, birçok sorunu görüyoruz. Sayın Başkan da şeyde de bulundu.
Şimdi, bazı sözler diyoruz, arkadaşlar, sizler söyleyin. Biz söylediğimiz zaman siyaset yapıldığı anlamı çıkıyor ve Niğde'de ne dedim? Teşekkür ettim kurumlara, dedim ki: "Hakikaten gerçekleri, sorunları bulmuşsunuz; dertleri anlatıyorsunuz burada." Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak ben onu anlatsaydım "Gene siyaset yapıyorsun, hamaset yapıyorsun." diye bize hemen tepki koyuyorsunuz. Ama, bak, doğruya "Doğru." diyoruz. Ne güzel gelmiş Ziraat Odası Başkanı, bir rapor hazırlamış, oradaki kendi çiftçisinin sıkıntılarını dile getirmiş. Yine, aynı şekilde, Ticaret Odası Başkanı ihracatçının dertlerini orada dile getirmiş, "205 milyon dolar zarar var." diyor, bir tespit koymuş ortaya. Bizim derdimiz bu tespitleri görelim ve sorunu nasıl ortadan kaldırabiliriz? Çünkü, sadece bu sorun bu yıl için değil, gelecek yıllarla ilgili de sorunlar var. O ağaçların beslenmesi lazım.
Şimdi, az önce Başkanım da, değerli arkadaşlar da ifade ettiler, sadece bizim bu tedaviyi yapacağımız olayı veya merhem olacağımız sorunu, don olayının tarihiyle kıstas koyamayız çünkü don olayı nisanda gerçekleşmiş, artı, ama ondan sonra da bu üreticinin, o ağacını, o bitkisini canlandırması gerekiyor. Yani, sürecin devam ettiğini beraber gördük. İlacını atması lazım, gübresini koyuvermesi lazım, ilave bitki besin elementlerini vermesi lazım. Bunları da masraf içerisine koymamız gerekiyor; bunu anlatmaya çalışıyoruz ve sadece bu iş bir yıllık değil, bazı ürünlerde ikinci yıl, anca üçüncü yılda kendini tedavi edecek. Değerli vekilim dedi herhâlde, şimdi gelecek yıl da olup olmayacağı malum. Şimdi, bakınız, Tekirdağ'la ilgili elimde bir poliçe var. TARSİM poliçe yapmış şeker pancarında -vallahi, ben de okumakta zorlandım, okurken mecbur gözlüğümü takacağım- diyor ki: "Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Şirketi olarak bu belge sigortaya ilişkin önemli hususları içermektedir. Sözleşme akdedilmeden önce daha detaylı bilgi için teklifnameye veya bitkisel ürün sigortası genel şartlarına bakınız. Ayrıca, www.tarsim.gov.tr adresinden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Sözleşme akdedildikten sonra poliçenizi ve adı geçen tüm belgeleri okumanız gerekmektedir." Ben merak ediyorum, bunu kaç tane çiftçi okumuştur, merak ediyorum. Bakın, ben gözlük taktım görmek için.
Diğer bir şeye de geleyim... Teminat kapsamı dışındakilere bakın; bizim TARSİM'le ilgili sahada en çok karşılaştığımız. Teminat kapsamı dışında kalan hâllere bakıyoruz "Bitkisel üretim sigortası genel şartının genel hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir, hava sıcaklığı sıfır derecenin altına düşmediği hâlde hava sıcaklığındaki ani değişiklikler sebebiyle üründe meydana gelen renk bozuklukları ve diğer eksilmeler kapsam dışı; iki, hangi sebeple olursa olsun kalite kaybı, teminat dışında; üç, fırtına ve deprem sebebiyle denizin kabarması sonucunda ürünlerde meydana gelen zararlar kapsam dışında; dört, yağışların etkisiyle sel ve su baskınına yol açabilecek göl, nehir, çay, dere ve taban suyu seviyesinin yükselmesi sonucunda sigortalı parseldeki ürünlerde meydana gelen zararlar kapsam dışında; beş, teminatın başlamasını tarif eden fenolojik evrelerden ve poliçe başlangıç tarihinden önce meydana gelen hasarlar ile ürünler için teminat dönemi olarak tanımlanan dönemin dışındaki dönemlerde meydana gelen hasarlar teminat kapsamı dışında. Teminat dışındaki diğer hâller genel şartların a.4 maddesinde belirtilmiştir." diyor. Vallahi, a.4 maddeyi ben de bilmiyorum genel şartlarda ne olduğunu, herhangi bir çiftçinin de bu maddeleri bildiğini ben zannetmiyorum.
Şimdi, arkadaşlar, ondan sonra "neden çiftçi TARSİM yapmıyor?" Evet, bundan yapmıyor; saydım. Benim çiftçim şeker pancarı ekimini yapmış. Nerede yapmış? Tekirdağ'ın Hayrabolu Delibedir Mahallesi'nde yapmış. Sigortasını yapmış mı? Yapmış. Kim yapmış sigortayı? Ziraat Bankası yapmış. O da niçin yapmış Ziraat Bankasında? Kredi kullandığı için yapmış, mecburiyetten çünkü kredi kullanırken yapacak ama bunun nisan ayında ekimini yapmış, bir hafta sonra don olmuş ama bitkiler çıkmış ortaya, ekimini yapmış. "Benim poliçe başlangıç tarihim 15 Nisan, 15 Nisan öncesi beni ilgilendirmez." diyor.
ABDULLAH DOĞRU (Adana) - Onları düzelteceğiz işte, onu konuşuyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - İşte, "15 Nisan" diyor. Parayı ne zaman almışsın? 3 Ocak 2025 ödeme tarihlerini yapmış, 28 Kasım 2025 ödeme tarihlerini yapmış ve 1'inci ayın 3'ünde de bu poliçeyi yapmış arkadaşlar, 1'inci ayın 3'ünde. Olay nisan ayında vuku buluyor. Şimdi sen hem poliçeyi yapmışsın, parayı da cebine almışsın çünkü ilk taksitini de almış. Zarar için çiftçimiz gidiyor, başvuru yapıyor, ekspertiz geliyor, ondan sonra diyor ki: "Kusura kalma bu bizim ilgi alanımızda değil." Ne demek "ilgi alanında değil" arkadaşlar? İşte, mağduriyet bu.
Sayın Komisyon Başkanım, ben, özellikle bunun yazılı olarak TARSİM'den istenmesi konusunda ısrarcıyım. Nedir konu? TARSİM'in ne kadar don sigortası yaptığının sayısını istiyoruz. İkinci konu: Bunların ne kadarına ekspertiz gidip sonuçlandı? Üçüncü konu: Gidip ekspertiz değerlendirmesi yapıldığı hâlde bunun gibi değerlendirme dışı olan kaç tane poliçemiz var? Dün de hatırlarsınız, Karaman'da da ben özellikle bölge müdürüne soruyorum, o topu taca atıyor. En son ne dedim? Size Türkçe konuşuyorum ve yavaş yavaş konuşacağım, bana kaç tane poliçenizi cevaplandırmadığınızı, olumsuz yazdığınızı ve olumsuz cevap verdiğinizi söyleyin. Toplam poliçe istemiyorum sizden, sizden istediğim... Toplam poliçenizi söylüyorsunuz biliyorum "Şu kadar hasatlı poliçemiz var." diye. Siz bu poliçe için parasını aldınız ama sizin ekspertiz arkadaşlardan gidip "Bu poliçeye ben bakamam, bu arazi bizim poliçemizin dışında." deyip dönen kaç tane var? 10 tane çiftçimize orada olumsuz cevap verilmiş ama adam sigortasını yaptırmış. Bakın, az önce okudum, yukarıdaki o küçük yazıları okuyacak bir babayiğit varsa merak ediyorum veya genel şartlardaki a.4 maddesinin de ne olduğunu merak ediyorum. Bunu Türkiye'de bulacak bir tane çiftçi varsa vallaha ben milletvekilliğini bırakırım, bu şartnameyi okuyan, o kadar büyük söylüyorum. Bakınız çünkü bunu, Ömer Fethi Gürer, Sayın Vekilim, bu kadar okuyan var mı? Çünkü bankadan kredi kullanan kaç kişi ince ayrıntıyı okuyor? Özellikle bunu istiyorum TARSİM'den çünkü ne kadar üreticimiz TARSİM'de don sigortası yaptırmış, ne kadar çiftçimizin don sigortasına olumsuz cevap verilmiş?
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Onu TARSİM'den isteyeceğiz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Evet, bunu da özellikle bize yol haritası belirtmesi konusunda.
Yine, Sevgili Başkanım, değerli vekilimiz ifade etti, KGF kredilerini. Sadece KGF kredilerini ilaç tohum bayilerine değil, bizim çiftçilerimizin de burada ek krediye talebi olduğunu hep beraber gördük ve buradaki teminatlarla ilgili üreticilerimize, çiftçilerimize sıkıntı olacak. Burada, Kredi Garanti Fonu'nda, çiftçilerimize geçmişte kullandırıldığı birçok sektörlere ve alanda, burada ülkenin efendisi olan çiftçilerimiz için Kredi Garanti Fonu'nun devreye konulması ve çiftçilerimize tekrar üretimde kalmaları ve o zarar gören bahçelerini, zarar gören arazilerini işleme yürütmesi için ilave destek verilmesi gerekiyor. Bu konuda da KGF kredisinin hem ilaç tohum bayilerine hem de beraberinde çiftçilere de kullandırılması konusunda raporlamamızda bunu ilave edersek sevinirim.
Yine, bir şey daha var, asıl sorun. Şimdi, biz elimizi vicdanımıza koyalım, adaletli davranalım. Nasıl derseniz, şimdi, diyorsunuz ki "TARSİM varsa TARSİM'li olan üreticinin TARSİM'den zararı karşılanacak." Şimdi bir de ÇKS'ye kayıtlıysa Bakanlık devreye girecek, oradan destek sağlanacak, eğer sonuçlanırsa güzel. Diğer konu, ÇKS'ye kayıtlı olmayan üreticiler var. Bu adamlar üretim yapıyorlar hep beraber ve yalnız bu eksikliği gördük sahada da, hiçbir tarım il müdürlüğü bu konuda çalışma yapmamış dersek herhâlde boş olmaz veya eksik olmaz ama çoğunda yok. Sorduğumuzdan cevap alamadık net olarak. Şimdi, buradan, Sevgili Başkanım ve değerli Komisyon üyeleri; bir şeyi yanlış yapıyoruz: TARSİM yaptıran üreticilerimize de haksızlık yapıldığını düşünüyorum. "Neden?" derseniz, bu adam suçlu mu? Cebinden para vermiş, sigorta yaptırmış. Eğer devlet bu dondan dolayı zararı karşılayacaksa, o zaman, bu arkadaşlarımıza da bizim o zararın karşılanması konusunda destekçi olmamız lazım. Bunun da kayıt altına alınmasını istiyorum özellikle çünkü...
AYHAN BARUT (Adana) - Bir saniye, bir şey söyleyeyim mi?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Buyurun.
AYHAN BARUT (Adana) - Orada yapılan masrafı karşılıyor, öbüründe artı kârını da yani tarlaya...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ayhan Ağabey, haklısın ama o adamcağız cebinden sigorta bedeli verdiyse, bunu yaptırdıysa onu cezalandıramayız. Eğer anayasal haksa, anayasal hakta da herkese eşitlik varsa, eşitlikten gittiğimizde "O ayrı bir şey yaptırdı, senin TARSİM'in var." deyip o şeyin dışına çıkarmamız, bizim açımızdan, bence, vicdani bir sonuç olmaz diye düşünüyorum. Bunu da yine Komisyonun değerlendirmesi konusunda fayda var diye düşünüyorum.
Yine, bakınız, ben bu çağırmalar, bilgi verme... Evet, ben bilgi verdim arkadaşlar. Neden bilgi verdim? Ben milletvekili arkadaşlarıma -sizinle paylaştım ben Cüneyt Bey herhâlde-gittiğim her ilde, normal yollarda, ziyaret yaptığımda, önceden o ile gideceğimle ilgili ildeki arkadaşlarıma bilgi veriyorum. Aynı şekilde, Karaman olayı gece...
ABDULLAH DOĞRU (Adana) - Parti faaliyetleri için doğru da bu Meclis faaliyeti.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Yo, ben bilgiyi o parti faaliyeti olarak...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Olan bize oluyor, "İlhami aradı, sen niye aramadın?" diye...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Bitireceğim Abdullah Ağabey, bitireyim de ondan sonra yine konuşuruz.
Şimdi, bak Sezar'ın hakkını da Sezar'a veriyoruz, Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver'i aradığımda "Arkadaşım, teşekkür ederim." dedi.
BAŞKAN ADEM KORKMAZ - CHP vekilimize ben de bilgi verdim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Çok teşekkür ediyorum.
"Osman Vekilimiz beni aradı. Hatta beraber geleceğiz." dedi. Demek ki bir şeyler olabiliyor arkadaşlar. Ben, buradan, AK PARTİ Karaman Milletvekilimiz Osman Sağlam Bey'e teşekkür ediyorum. Bak ne kadar güzel. Demek ki amaç üzüm yemek ve oradaki sorunu hep beraber nasıl çözebiliriz? Ortak hareket edersek, ortak akılla hareket edersek, sizler de kendi bölgenizdeki sorunların daha rahat bir şekilde çözümlenmesi konusunda aracı olursunuz.
Şimdi, Tekirdağ'la ilgili bak ne dedim? Şeker pancarı sorunu var. Bu alan, arkadaşlar, sigortası kabul edilmeyen alan 4.500 dekar. Sayın Başkana da ifade ettim, gönderdim örneklerden. 4.500 dekar şeker pancarı iptal olmuş, dondan zarar görmüş; ondan sonra TARSİM geliyor, diyor ki: "Biz bir şey yapamıyoruz." Bu arkadaşlarımız tekrar ekim yaptılar. Şimdi, bunun gibi, değişik bölgelerde, Niğde'de de olmuştur, başka bölgelerde de var; sebze ve diğer tarla bitkilerinde ekim yapan üreticiler var. Şimdi, bu adamları biz cezalandıramayız çünkü beklediği zaman yılı kaçıracak, burada bir verim kaybı da oluşacak aslında ama ona rağmen, ne yapsın, tarlası boş kalmasın diye orada ekim yapıyor. Bu üreticilerin de zararı nasıl karşılanacak? Bu da bir program aslında şimdi baktığınız zaman. Mecbur kalmış bozmaya, gelen eksper yok veya tarım il müdürlüğünün tespiti tam yapıp yapmadığı bilemiyoruz. Sonuçta bir de böyle bir done var elimizde. Bu insanlara biz ne yapacağız? Sayın Başkanım, bunları da değerlendirmekte fayda var çünkü tarlasını bozan... Lahanadır, şeker pancarıdır, birçok üründe böyle karşılaştığımız sorunlar var sebze ve tarla ürünlerinde; bunları da kayda almakta fayda var.
Diğer bir konu da: Bakanlığımız acil olarak 16 tane liste belirledi, işte, ürün listesi zarar gören ama bunun eksik olduğunu gördük. Ne zaman gördük? İşte, saha ziyaretlerinin ne kadar faydalı olduğunu gördük arkadaşlar. Sahayı ziyaret etmek doğru ve oraya gidip alandaki insanların dertleriyle dertlenmek, onların sorunlarını buraya taşımak ve merhem olmak için mücadele ediyoruz.
Ve geldiğimiz noktada, Tut ilçemizin orada siyah incir ve dutun kale alınmadığını; yine, Yalova'daki ve Bursa'daki kara incirin, siyah incirin kayıtlara girmediğini; Kozan 1'inci sırada, daha sonra Gölbaşı geliyor, orada Trabzon hurmasının unutulduğunu gördük, liste dışında kaldığını. Yine Mersin'e geldiğimizde, Anamur'da aşağı yukarı 20 bin dekar alanda yüzde 40 ihracatı olan çileğin unutulduğunu gördük. Şimdi, bunları da kapsam dışında tutmak, bana göre oradaki üreticiyi cezalandırmadır.
İşte Komisyonun bu gezmesiyle bunlar görüldü, Komisyonun burada başarısı var. Ben ziyaretlerin yapılması konusunda hemfikirim. Başta emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum ama çağırma listesinde biraz daha hassasiyet olursa da hoş olur diye düşünüyorum çünkü...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Komisyon bildirsin.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ben Sayın Ömer Fethi Gürer'in hassasiyetine bizzat şahit olanlardanım. Liste geldi Niğde'den, hemen dedi ki: "Ya, bizim Belediye Başkanını unutmuşsunuz." Ben bunu burada yağcılık yapmak için değil, sadece gerçekçi olmak anlamında... Bizim için siyasi görüş şu anda yok arkadaşlar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Yağcılığı ne yapayım, ben seni bir yere mi getireceğim de arkadaş? Yağcılık bir yere gelmek için yapılır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sevgili Milletvekilim, bitireyim.
Burada derdimiz, sorunu nasıl en iyi şekilde çözebiliriz. Sorunu en iyi şekilde çözüp bizden destek bekleyen, bize açmış kucağını "Acaba Mecliste..." Evet, en büyük beklenti de Meclisten var, haberiniz olsun ve bölge vekillerinin bu işte durumu daha da zor. Onun için nasıl çözebiliriz diye merak ediyorum. Ben şimdi Şarköy'deki üzüm üreticimin zararı nasıl karşılanacak merak ediyorum; Tekirdağ'da, yine şeker pancarı derdini nasıl çözeceğim merak ediyorum. Yani birçok sorun var ve dediğim gibi, bu sorunların üstesinden biz geleceğiz ama önemli olan, bu parayı sağlayacak olan Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Tarım Bakanlığıyla beraber Cumhurbaşkanlığı ortak bir şeyde... Ama dediğim gibi, çiftçinin sadece o döneme kadar değil hasat dönemine kadar, sezon dönemine kadar olan masraflarının da kayda alınması gerekiyor, onların da not edilerek karşılanması gerekiyor.
Sevgili Başkanım -ben biraz daha belki işi büyüteceğim, abartacağım ama- hatta ve hatta bazı bitkilerde ise gelecek yıl da ürün alınamayacağı için o çiftçilerin o ürünlerini not ederek onları gelecek yıl da bunlar için çözmemiz lazım.
Ben sahada da ifade ettim, raporda da yazmışsınız; çoğu yerde sıkıntı geldi kredilerle ilgili. Hâlâ da iddia ediyorum ben, Hazine ile Tarım Bakanlığı ortak bir istişareyle çiftçimizin özel bankalara olan borçlarını -yüksek, 55-60'larda olan faizlerle özel bankalara borçlanmışlar- bunlar Ziraat Bankasına toplayıp, Ziraat Bankasından destekli bir şekilde onlara kredi kullandırılıp yapıyı çözmemiz lazım. O insanlar üretim yaparak ayakta kalıyorlar. Ziraat Bankasından kaçma sebepleri de işte teminatlar.
Ve en önemli şey, dediğim gibi, KGF'yi orada devreye koymamızın en önemli sebeplerinden bir tanesi o olacak; siz 1 liraya ondan 5 kat, 10 kat teminat istiyorsunuz. Orada çiftçinin alacağı rakam küçüldüğü için gidip başka yerde kendine çözüm arıyor. Gidip diğer özel bankalardaki o kredileri kullandığı için sarmala girince de çıkma şansı yok.
Bir konu daha, uzattığımı biliyorum ama son olarak da şunu ifade edeyim: İhracatçılarla ilgili ben sıkıntı olacağını görüyorum. Bu konuda da afet bölgesi yapılması veya işte mücbir sebep yapılması konusunda da Bakanlık bir çalışma yaparsa onların dışarıya karşı olan taahhütleri konusunda elleri güçlü olur diye düşünüyor, saygılar sunuyorum.
Özür dilerim, bir şey daha ekleyeceğim, notlarımda varmış, eksik kaldı. Belli bölgelerde IPARD ve TKDK'nin kırsal kalkınmayı desteklemeden dolayı projeleri var. Zarar gören bölgelerdeki projeler kabul olmuş fakat bu projelerin süreleri var, bunlar süreli. Bu insanlar bu projeleri yapamayıp bitiremeyecekler. IPARD ve kırsal kalkınmayla ilgili olan projelerin süresinin uzatılmasında veya iki, üç yıla doğru onları yaymamızda fayda var diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.