KOMİSYON KONUŞMASI

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Komisyonu saygıyla selamlıyorum, katılan bürokratlarımıza da hoş geldiniz diyorum.

Görüşülmekte olan kanun teklifinin geneli üzerine fikirlerimizi söylemeden önce, biraz önce kıymetli katkılarda bulunan Sayın Feti Yıldız'ın Grup Başkan Vekilimizin konuşmalarına ilişkin bir değerlendirmesi oldu, bir cümleyle ben ona bir cevap vermek istiyorum: Sayın Yıldız'ın Anayasa 138 hatırlatması kıymetlidir, önemlidir, Anayasa’nın 138'inci maddesi hukuk devleti açısından vazgeçilmez önemde bir madde fakat Sayın Başkanım, bugün itibarıyla belki de anlamı kalmamış bir madde çünkü bazı yayın organlarında daha yargı organlarında verilmemiş kararlar tartışılmaya başladı ülkemizde. Akşam televizyonlarda konuşulan, tartışma programlarında dile getirilen hususları sabah karar olarak görüyoruz biz. Elbette ki gönül ister ki hiçbir mevki, makam, organ yargı organlarına talimat vermesin, emir vermesin ama sipariş kararların verildiği bir vakıadır ülkemizde; bu bizi de üzmektedir, eminim ki buradaki tüm hukukçuları üzmektedir; buna elbette ki bir çekidüzen verilmelidir.

Sayın Grup Başkan Vekilimizin sabah İstanbul'da yapılan operasyonu burada, Anayasa Komisyonunda dile getirmesi kadar normal bir şey olamaz. Siz de konuşmanızda buyurduğunuz üzere...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Adalet Komisyonu Sayın Alp.

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Adalet Komisyonunda elbette ki ülkenin adalet sorunları konuşulacaktır fakat bunu bir telaş olarak nitelemiş olmanıza katılamıyoruz, bu bir telaş değildir. Biz elbette ki haksızlıkları dile getireceğiz, arkadaşlarımızı savunacağız, yapılan antidemokratik uygulamaları burada hem kamuoyunun dikkatine sunacağız hem Komisyon üyelerinin tartışmasına açacağız. Bu bir telaş değildir, bizim telaş etmemiz için bir sebep de yoktur; bunu da böyle vurgulamak istiyorum. Fakat sabah yedide İstanbul'da yüzer polisle kapıları çalıp akşam yedide Ankara'da Adalet Komisyonunda adalet tartışmanın da nasıl bir iklimde cereyan ettiğini önümüzdeki nesillere elbette Adalet Komisyonu tutanaklarında bizlerin de aktarma gibi bir görevimiz var çünkü yasalar, içinde bulunulan iklimin ruh hâlini de yansıtır bir anlamda. Biz burada bugün bir infaz kanunu tartışıyoruz, infaz kanunu çıkaracağız; bugün, Türkiye'nin iklimini de yansıtıyor bugünkü hem Adalet ve Kalkınma Partisinin infaza ilişkin getirdiği hükümler.

Şöyle örneklerle bu iklimin nasıl olgunlaştığını anlatmaya çalışayım: Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilkesel tutumumuz, infaz kanununa ilişkin ilkesel tutumumuz şöyledir: Biz hapishanelerin kapasite fazlalığı sorununa ayrımcı ve geçici çözümler bulmak yerine insan hakları ve insan onurunu gözeten, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde belirtilen eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına uygun olarak düzenlenen, insan hakları standartlarında ve insan onuruna yaraşır bir infaz rejimi düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz; bizim infaz hukuku konusundaki ilkesel tutumumuz böyledir. Peki, bugün gelen infaz düzenlemesi acaba bu koşulları sağlıyor mu? Mahpuslar arasında suç ayrımı yapılmaya devam etmiştir, bunu giderecek düzenleme yapılmamıştır. Sizin de az önce konuşmanızda Covid-19 örneğinde belirttiğiniz gibi, bu bir eksikliktir. Ben bu vesileyle Covid-19 düzenlemesine ilişkin kişisel tutumumu da aktarmak istiyorum. Covid-19 salgını sürecinde mahpuslar arasında ayrım yapılarak ve özellikle de siyasi mahpuslar da kapsam dışı bırakıldı. Düzenlemenin hakkaniyete aykırı olduğunu, hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. İnşallah, önümüzdeki dönemlerde gelecek yasalarla bu hukuka aykırılığı düzeltme imkânı bulacağız.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi her ne kadar 20'nci maddede ağır hasta ve yaşlı tutsakların bazı koşullar altında tahliyesine olanak veren bir düzenleme içeriyorsa da biz bu teklifin 20'nci maddesindeki "toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike kriterini" de Anayasa'ya aykırı buluyoruz. Sağlık durumu nedeniyle cezanın tehiri konusunda kişilerin mevcut tıbbi durumu dışında hiçbir kısıtın kanununda yer almaması gerektiğine inanıyoruz. Kısmen olumlu bir düzenleme yapılmışsa da yine de 20'nci maddeyi -madde sırasında detaylı açıklamalarda bulunacağız- Anayasa'ya aykırı buluyoruz.

Değerli milletvekilleri, "Bugün Türkiye nasıl bir iklim yaşıyor? Neden Covid-19 düzenlemesini, eşitsizliğini gideremiyoruz?" örneği üzerinden biraz açmak istiyorum. Biz yıllarca Kürt sorunu konusunda bir endişeden beslendik, bir kaygıdan beslendik, bir paranoya oluşmuştu bizde, bölünme korkusu, bölünme kaygısı. Tabii ki çeşitli nedenlere dayanıyordu. Bugün biz bu sorunu çözmek istiyoruz, bu sefer farklı kaygılar devreye giriyor "Acaba şu yararlansın mı? Acaba bu yararlanırken öbürünün yararlanmaması için ne gibi bir çözüm bulabiliriz?" şeklinde. Her şeyden önce bir sorunu, bu kadar önemli, can yakıcı, can alıcı bir sorunu çözmek cesur olmayı gerektiriyor. Şimdi, ben size bir soru sorsam, desem ki: Ya, çok geriye gitmeyelim, 12 Eylüle kadar gidelim. Biz sıkıyönetim mahkemelerini gördük, orada yargılanan ailemizden birçok insan oldu, sonrasında Devlet Güvenlik Mahkemelerini gördük, sonrasında özel yetkili mahkemeleri gördük, sonrasında belli odaklara hizmet eden hâkim, savcıların egemen olduğu mahkemeleri gördük. Bütün bu elli yıl boyunca yaşın yanında kuru da yandı mı, yanmadı mı? Yandı. Bir kişi çıkıp "Türkiye'de her şey dört dörtlük oldu da, herkes hak ettiğini aldı da, hiç kimse haksız ceza yemedi." diyemez. Varsa burada bir kişi çıksın desin ki: "Son 50 yılda hiçbir haksızlık olmamıştır." Oldu, bu Türkiye'de maalesef oldu. Şimdi, bizim üzerimize düşen bu haksızlıkları gidermekse her şeyden önce adil bir infaz rejimi düzenlememiz lazım. Daha önümüzde bu sorunları, bu toplumsal sorunları çözebilmek, Türkiye'nin barışını sağlayabilmek için çok önemli bir reform süreci var, açılıyor, ona inanıyoruz ve ona gerekli pozitif katkıyı da bizler bu memleketin evlatları olarak elbette ki yapmak istiyoruz, daha cesur bir tutumda olması gerekir düşüncesindeyiz.

Bu kanun teklifi görüşülürken, bu kanun teklifindeki otoriterleşmeye hizmet eden, araya serpiştirilmiş maddeler üzerinde konuşacağız. Ve yine 16, 17, 18, 20, 24 ve 25'inci maddelerdeki Anayasa'ya aykırı hususları tek tek maddelerde arz edeceğiz.

Geneli üzerindeki düşüncem budur. Komisyon üyelerini saygıyla selamlıyorum efendim.