KOMİSYON KONUŞMASI

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, biz geneli üzerinde de yine bu konuya değinmiştik. Mahkûm hayatı için kesin bir tehlikenin teşkil etmesi durumu muğlak kalmaktadır. Biliyorsunuz, Adli Tıp bu yönlü düzenlemelere kesinlik nedeniyle hükümlü hakkında "Cezaevinde kalabilir." raporu vermektedir ve bu da ağır hastalıklara dair ağır tedavilerin cezaevi koşullarında çektirilmesi sonucunu doğuruyor.

Bir örnek de Salih Kuday örneği vardı; biliyorsunuz, Adli Tıp kendisine ilişkin "Cezaevinde kalabilir." raporu veriyordu. Ben de gidip kendisini ziyaret ettim, cezaevinden hastaneye sevkinin dahi nasıl bir işkenceye dönüştüğünü bana anlatmıştı. Diğer yargı paketinde de yine burada aynı açıklamayı yapmıştım. Ben ziyaret ettiğimde 40 kilonun altına düşmüştü, kendi hayatını idame ettiremiyordu, yatalak hâldeydi ve bu yönüyle bile cezaevinde kalmaya devam ettirildi çünkü ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vardı ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına ilişkin infazın ertelenemeyeceği durumuna dayanarak Adli Tıp da "Cezaevinde kalabilir." raporu veriyordu. Cezaevine gittiğinde bu kadar ağır hastalıklarla boğuşurken kendisine hastane sevkinde yapılan muameleleri ve hastane ortamında yapılan muameleleri anlatmıştı, hastane sevkinde jandarmanın kendisine çok kötü davranışlarda bulunduğunu aktarmıştı. Hastanede bulunduğu koğuşta ise sadece serum verildiği ve bir öğün yemek verilse dahi yemeğinin önüne atıldığı çünkü terör suçlusu olma ibaresinin orada da geçerli tutulduğu ve psikolojik etkisiyle tedaviyi reddetme boyutuna gelmişti. Bu yönüyle cezaevi, Adli Tıp eliyle cenazeevine dönüştürüldü. Kendisi tahliye edilmedi; hastaneye sevki esnasında, hastaneye sevkinden kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Buradaki muğlak kalan "kesin bir tehlike" hayatı için kesin bir tehlikenin ne anlam ifade ettiğini bu örnek üzerinden düşündüğümüzde maalesef ki can bedenden çıkmadığı sürece Adli Tıbbın da bu konuda adım atmadığı örnekleriyle dolu bir ceza infaz koşulunun bulunduğunu gözlemlemekteyiz. Burada vicdanlara sesleniyoruz: Bu maddedeki "hayatı için kesin bir tehlike teşkil etmesi" kısmının o "kesinlik" ibaresinin madde metninden çıkarılması gerekmekte; maddenin bu yönüyle bu kanunla ihdas edilmesini talep ediyoruz. Biliyorsunuz, bu torba yasadaki 20'nci madde de yine bu gerekçeyle infazın konutta çekilmesi durumundan müebbet hapis cezasına çarptırılanların ayrı tutulması durumuyla da bağlantılı bir durum. Dolayısıyla, bu maddenin bu şekilde ihdas edilmesi durumunda teklifteki 20'nci madde ve İnfaz Kanunu'ndaki 110'uncu madde değişikliğine ilişkin eşitlikçi olmayan tarafını eşitlikçi bir adalet anlayışına evireceğini düşünüyoruz. Bu yönüyle bütün siyasi partilerden de destek vermelerini talep ediyoruz.