KOMİSYON KONUŞMASI

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Öncelikle, bir önceki maddeyle ilgili açıklamalara dair söz istemiştim, alamadım; o maddeyle ilgili meseleye açıklık getirmek şart.

Dışarıda bıraktığımız insanların hastalık meseleleri, yaşam hakkındaki herkes... Anayasa’nın çok net kavramının yasalardaki değişikliği ve her yasanın Anayasa'ya ve evrensel ilkelere uyma koşulundaki süreci yok sayarak bu değerlendirmeyi yapıyoruz. O bahsettiğimiz kişiler de bu toplumun bir parçası. Onların da toplumda var olma, düşünme, aileyle bütünleşme, toplumla bütünleşme gibi meseleleri var ve öyle bir hava veriyorsunuz ki sanki TMK'den yargılanan herkes çok büyük katliamlar yapmış, çok büyük olaylara karışmış; bir büyütme havası veriyorsunuz. Hâlbuki ben milletvekili olmadan önce, avukatken TMK'den yargılandım; bugün onlarca milletvekili arkadaşımız hapishaneye girdi çıktı, TMK'den yargılandı; şu an onlarca gazeteci, akademisyen, sivil toplum kuruluşu çalışanları, insan hakları savunucuları bu maddeden yargılanıyor, bu maddeden ceza yiyor. Bahsini ettiğiniz siyasi mahpusluk ya da dışında bıraktığınız kesimle ilgili yapmış olduğunuz değerlendirme ve algının kendisi bunu haklı ve meşru kılmıyor. Hastalık meselesinde söylenen o kişi kanser hastası çıktığında hayatla bağı kalmayacak; o zaman biz dışarıdaki her kanser hastası ya da ölüm döşeğinde olan herkesle ilgili olarak böyle bir peşin hükme varıp Bakanlık üzerinden bir takip mi yapacağız?

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Böyle bir mantık olabilir mi? Olamaz. Böyle bir mantık kurulamaz.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Hayır, şimdi, ceza alanlar da tahliye oluyor en nihayetinde. Tahliye olmayacak mı? Olacak. Yaşam hakkını korumak mı sizin için daha önemlidir ve devlete karşı suçlardaki tavır mı? Bugün koruduğunuz toplum değil, koruduğunuz toplum değil.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Herkesin yaşam hakkını korumak.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - "Cezaevlerinde her gün 2 insan ölüyor." diyoruz, siz hâlâ gelmiş diyorsunuz ki: "TMK kapsam dışı kalabilir." Mesela oran verdiniz 16 kapsamında verilen rakamlarla ilgili, sayının çok yüksek olmadığını, 34... "İşte toplum güvenliği bakımından tehlikeli bulunup bırakılmayan mahpus" ifade ettiniz. Oraya gelene kadar, bakın, hastaneye gidip gelme, revir sorunları, sağlık meseleleri, Adli Tıp Kurumuna sevk etme, Adli Tıp Kurumundan rapor alabilme bile, "Cezaevinde kalamaz." raporu almak bile başlı başına bir külfet. Hele ki o Adli Tıp Kurumuna gittiğinizde o dosyada TMK yazıyorsa vay halinize! Oradaki doktorların muamelesinden sorduğu sorulara bile, sağlık dışındaki sorulara... O yüzden sanki çok kolaymış gibi, Adli Tıp Kurumunda rapor almak çok kolaymış gibi, sadece toplum güvenliği bakımından tehlike üzerinden bir değerlendirme ve rakam sayısının gerçek dışı bir kavram olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Covid meselesi de en az hasta mahpuslar meselesi kadar artık yani iki yıla yakındır bir temel gündem. Ortada bir kanun var mı, yapmış mıyız? Yapmışız. Bu yasamadan geçmiş mi? Geçmiş. Bu yasamanın eşitliksiz uygulaması olduğu, değiştirilmesi gerektiği konusunda siyasi partiler arasında bir konsensüs var mı? Var. Bu mağduriyetin giderilmesi konusunda iktidarda da bir konsensüs var mı? Belli ki var. Biraz önceki konuşmalarda da "Biz bunu rafa kaldırmadık." Ne demişti Sayın Feti Yıldız: "Gözden çıkarmış değiliz, derin bir analiz yapma ihtiyacımız var." diye ifade etti. Peki, bu analiz bu kadar aydır, bu kadar zaman da niye yapılmadı? Şu an eylüle mi kalacak, ekime mi kalacak, kasıma mı kalacak, bilmiyorum. Velev ki kaldı ya da geldi, bu aradaki insanların hak mahrumiyetinin hesabını hangimiz verebileceğiz, nasıl açıklayabileceğiz? Meseleyi sadece bir bayram ya da çocuklara kavuşma meselesi üzerinden söylemiyorum; açıkça eşitliksiz olduğunu, mağduriyet yarattığını, kanuni düzenlemelere aykırı bulduğumuz bir kanunun kalması konusundaki ısrarın yasama faaliyeti yürüten milletvekilleri açısından kabul edilebilirliği mümkün mü, kaldı ki bu yasadan dolayı mağduriyeti olanlar tarafından kabul edilebilsin. O nedenle, hem ayrımsız bir şekilde bu meselenin gelmesini hem de ceza hukuk mantığına aykırı olmayan suç tarihi üzerinden yapılacak bir değerlendirmenin gelmesini, yine aynı şekilde 1-3, 1-5, 3-5 üzerindeki denetimli serbestlik sürelerindeki tartışmalarla ilgili hususun da, 9'a 6, 10'a 2 meselesinin de düzeltilmesini... Yine Yargıtay 1. Ceza Dairesi 27 Martta bir karar verdi, eminim ki haberiniz vardır yani takip etmişsinizdir. Covid-19 mağdurları ya da Covid-19 yasasının bu denetimli serbestlik meselesine uygulanmasıyla ilgili yani açıktan izne çıkanlarla ilgili verilen sürenin artı beş olması ya da açığa çıkma hakkı elde etmeyenlerin artı üç üzerinden kalması... Aslında daha ağır suç işleyenler daha fazla denetime girmiş oldu, sadece süre yönünden tutmayanlar daha az denetime girmiş oldu. Bununla ilgili de seslerini duyurma meselesi var. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin vermiş olduğu karar bunu ne kadar sağlayacak? Yine bize gelecek, yine burada bir kanuni değişik yapmak zorunda kalacağız; belki şimdi değil, belki bir ay değil. Biz o nedenle karışık, yama hâline gelmiş, parça pinçik olmuş infaz sisteminde gerçekten bir sadeleşmeye, infaz oranından denetimli serbestlik, koşullu salıvermeye kadar bir sadeleşmeye, bir eşitliğe, işte sadece "Topluma kim umut verdi, kim nasıl yaptı?" meselesi üzerinden bir meseleyi değil, hepimiz şu an buradaysak ve hepimize ulaşıp bu talebi iletiyorlarsa ve bunu bir mağduriyet olarak görüyorsak şu an bugün burada bizim sunduğumuz önergeyle beraber tekrar değerlendirebiliriz. Bu eşitsizliği, bu ayrımcılığı... Toplumu bir araya getirmesi gerekirken... Bakın, bu kadar önemli bir demokratik toplum tartışmasının yapıldığı bir dönemden geçiyoruz, "kardeşlik" diyoruz, toplumun bir arada, bir durması dir durması, "içte birlik" diyoruz ama bu tarz meselelerle olması gereken birliği ve toplumsal bütünlüğü sağlamak yerine kutuplaşmayı artıran, toplumu ayrıştıran, var olan gerilimleri artıran bir noktaya doğru gidiyoruz. Çok zor ve çok ağır bir mesele olduğunu düşünmüyorum. Gerçekten infaz sisteminde adil, eşit, insan odaklı, bakın, insan odaklı, onarıcı gerçek anlamda gerçek adaletle sağlanabilecek bir düzenlemenin yapılmasını talep ediyoruz.