Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3159) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .06.2025 |
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Merhaba.
Bu "merhaba" bugün, bu salona zorluklarla giren, haklarını, hayatlarını, geleceklerini savunan İkizderelilere, köylülere, halka ama biz burada vekil toplamı olarak bir merhabayı hak etmedik. Neden hak etmedik? Divanda oturan sayın üye -adınızı unuttum- "Köylüler sizi görüyor." diyerek bizi tenkit etmeye çalıştı. O zaman da söyledim, şimdi kayıtlara geçsin diye söylüyorum, köylüler bizi yanlarında gördüler, biz de onlarla birlikte Akbelen'in ne hâle getirildiğini gördük, dağların nasıl çukur yapıldığını gördük, hayatın nasıl yok edildiğini, kuşun, börtü böceğin nasıl artık orada yaşayamadığını gördük, çocukların anksiyete hastası olduğunu gördük, yaşlı insanların "Beni büyüten ağacı kestiler." diye ağıt yaktığını gördük. Bakın, biz oradaydık ve gördük ama onlar sizi görmek için buraya geldiler, aramızdaki en temel fark bu. "Hepimiz bu ülkenin evladıyız." diyorsunuz ya, valla açıkçası bizim anamız işçi sınıfı, biz işçi sınıfının evladıyız, fakir fukarayız, hamdolsun ki zenginler nasıl görür, o gözlere o perde nasıl iner bilmiyoruz ama o köylünün, işçinin nasıl bir cenderede yaşadığını, hayatların nasıl çalındığını biliyoruz. "Hayat" derken sadece insan hayatından bahsetmiyoruz, ağaç bir candır. Bakın, bugün Cudi'de kamyonları yetiştirememişler, dizi dizi ağaç ölüleri, o kökünün olduğu toprağın üzerinde bekliyor, içi kıyılmayan insanı anlamıyorum. Bu mudur gelecek? Bu mudur yatırım? İkna edemezsiniz, böyle bir kıyımın yatırım olduğuna kimi ikna ediyorsanız şaşırırım, başka bir şey değil. Yani burada, bu işin bu boyutundan bahsetmek zorundayız, bu doğanın nasıl yok edildiğinden, yaşamların nasıl hiç edildiğinden bahsetmek zorundayız. Kızılderililer diyordu ya "Beyaz adam paranın yenmediğini anlayınca..." Vallahi anlamamışsınız, paranın yenmediğini anlamamışsınız, demek ki güvendiğiniz başka şeyler var, demek ki siz nesiller boyunca sağlıklı beslenebileceğinize inanıyorsunuz. Bugün, bu coğrafyada halk sağlıklı beslenemiyor, hastanedeki kuyruklar boşuna değil, hastalıkla kıvranan bir ülkede yaşıyoruz. "Aç mezarı yoktur." diyorlar ya, açlığın yarattığı, beslenememenin yarattığı hastalıklarla kıvranan halklar mezarlığıyız ve bununla ilgili hiç kılınızı kıpırdatmıyorsunuz. "Biz çok düşünüyoruz, çok vicdanlıyız." diyorsunuz, "Biz patronların safında değiliz, böyle itham ediyorsunuz, üzülüyoruz." diyorsunuz, sizin maden patronu vekiliniz var. Fernas işçileri günlerce direndiler, gözaltına alındılar, polis şiddeti gördüler, patronu sizin sıralarınızda oturuyordu, safımız bu nedenle ayrı bizim. Biz, maden işçisinin safındayız, biz İkizköylü'nün safındayız. Sözümü şurada bitireceğim: Bol bol antiemperyalizm anlatıyorsunuz ya, bağımsızlık vesaire, bu mesele NATO gemilerine kıble duranlar ile 6'ncı Filoyu denize dökenlerin meselesidir. Kimin galip geleceğini tarih yazar.
Teşekkürler.