KOMİSYON KONUŞMASI

NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Sayın Başkan, bugün görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifinde yer alan bir diğer kritik düzenleme, "kurul" adı altında oluşturulacak merkezî bir yapının stratejik ve kritik madenlerle ilgili tüm izin süreçlerinde nihai karar mercisi hâline getirilmesidir.

(Uğultular)

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Arkadaşlar, lütfen... Hatip var, lütfen... Uğultu geliyor.

Buyurun.

NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlığında ve bazı bakanlık temsilcilerinin katılımıyla oluşturulacak bu yapı, yerel yönetimlerin, ilgili kamu kurallarının, çevre koruma birimlerinin, meslek kuruluşlarının ve bilimsel uzmanların görüşlerinin üzerinde bir karar mekanizması hâline getirilmektedir. Bu düzenleme yalnızca bir koordinasyon mekanizması değildir, bu düzenleme yerinden yönetimin tasfiyesidir, bu düzenleme çevresel ve toplumsal denetimin devre dışı bırakılmasıdır, bu düzenleme hukukun üstünlüğü yerine "üstün kamu yararı" denilerek keyfiyetin yerleştirilmesidir. "Üstün kamu yararı" ifadesi teklif metninde sıkça kullanılmaktadır. Peki, sormak gerekir: Kimin tanımladığı bir yarar bu, kimin için üstün, kim bu kararı verecek ve kime karşı sorumlu olacak? Demokratik hukuk devletlerinde kamu yararı ancak şeffaflıkla, katılımla, hukuki güvencelerle tanımlanır. Burada ise kurulun nasıl çalışacağı, hangi kriterlere göre karar vereceği, kararlarına nasıl itiraz edileceği, hangi bilimsel ölçütleri esas alacağı tamamen belirsizdir. Kurulun teşekkül biçimi, görev tanımı, sınırları ve denetim mekanizması net değildir. Bu durum, Anayasa’nın 2'nci maddesinde tanımlanan hukuk devleti ilkesi, belirlilik, öngörülebilirlik, idarenin yasallığı ve hukuki güvenlik gibi temel ilkelere açıkça aykırıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Buyurun.

NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Stratejik ve kritik madenler elbette ülkenin kalkınması için önemlidir ancak bu kalkınma çevresel yok oluş, yerel halkın iradesinin yok sayılması, bilimsel aklın devre dışı bırakılması pahasına yapılamaz. Kurul, bu hâliyle yerel halkın söz hakkını gasbedecek, ÇED süreçlerini fiilen etkisiz bırakacak, yerinden yönetimi ortadan kaldıracaktır. Bu, Anayasa’nın 127'nci maddesindeki yerel idarelerin özerkliğine aykırıdır. Bu, çevreyle ilgili her kararda yurttaşın katılımını öngören 56'ncı maddeye aykırıdır. Kamu yararı merkezî otoritenin takdirine bırakılamaz. Stratejik kararlar, sadece birkaç kişinin değil tüm toplumun ortak aklıyla alınmalıdır. Hukuk devleti, keyfiyetin değil ilkenin adıdır. Bu nedenle, bu düzenlemenin geri çekilmesini, kurul yapısının yerine demokratik, katılımcı, denetime açık mekanizmaların kurulmasını öneriyoruz. Güçlü demokrasi, güçlü çevre korumasıyla mümkündür diyor, teşekkür ediyorum.