Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3159) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .06.2025 |
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu maddeyle stratejik ve kritik madenler başta olmak üzere 4'üncü grup madenlerin yani altın, bakır, demir, çinko gibi yer altı zenginliklerinin izin süreçlerinde nihai karar mercisi olarak bir kurul tanımlanıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlığında; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Hazine ve Maliye, Sanayi ve Ticaret Bakanları ile ilgili yetkili bakanlardan oluşan bir kurul kurulacak. Eğer bir kurul kurulacaksa ve çözüm olacaksa o kurulda öncelikle Mecliste grubu bulunan tüm partilerin ilgili temsilcileri, kurulun alacağı karar hangi ili kapsıyorsa o bölgenin yerel yöneticileri, sivil toplum örgütleri olmalıdır. Açıkça söylemeliyim ki bu kurul doğanın kaderini birkaç kişinin siyasi iradesine teslim eden tek merkezli bir talimat masası olur. Artık bir proje için yerel idare "hayır" dese ne olur, "bilimsel raporlar uygun değil" dese ne olur. Belediyeler, meslek odaları, halk "istemiyoruz" dese de fark etmez, bu kurul "üstün kamu yararı" dediği anda her şey olur biter. Bu, çevreye dair kararların siyasallaştırılmasıdır. Bu, kamu yararı maskesi altında yerel itiraz mekanizmalarının yok edilmesidir, "ÇED raporlarını nasıl etkisiz hâle getirebiliriz?" sorusunun Anayasa'yı dolanarak verilmiş cevabıdır. Peki, üstün kamu yararı kimdir? Maden şirketleri mi, rant odakları mı, suyu, toprağı, ormanı savunan köylüler mi? Bu kurul kimin çıkarını üstün görür? Belli ki halkın değil, doğanın değil, belli ki doğaya karşı suç işleyenlerin işini kolaylaştıracak bir yapı. Bakın, buradan söylüyorum: Bu kurul, demokratik denetimi dışlayan, çevre hukuku normlarını hiçe sayan, hukuk devleti ilkesine aykırı bir üst kurul olacaktır. Türkiye'nin doğasını Ankara'daki dar bir kadroya teslim ediyoruz. Bu ülkenin çevre politikası halkla, bilimle, yerel idareyle şekillenmelidir, masalarda çıkan talimatlarla değil.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kurulu da bu yetki gasbını da kabul etmiyoruz. Bu düzenleme halkın değil yine şirketlerin çıkarına hizmet eder; doğanın değil, rantın önünü açar. O yüzden bu madde tekliften çıkarılmalıdır.
Teşekkür ederim.