KOMİSYON KONUŞMASI

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Evet, ben Komisyonumuza teşekkür etmek istiyorum konuşmama başlamadan önce. Biraz önceki konuşmamda, tabii, tutanaklara girmesi açısından, sanayideki ve tekstil sektöründeki sıkıntıları burada konuştuk. Tüm vekillerimiz de böyle bir sıkıntının olduğunu kabul etti. Sanayicileri, ihracatçıları Komisyonda ağırlayıp bir dinleme ihtiyacı hasıl olduğunu ve en kısa sürede bunun gerçekleşeceğini umarak sizlere teşekkür etmek istiyorum.

Kanun görüşmelerinin 19'uncu saatteyiz; tam on dokuz saat oldu. Bence hâlâ geç değil; bir kere bile alana gitmeden, tamam, muhtarlarımız burada, geldi ama bir kere bile gidip oradaki köylülerle o köyün kahvesinde bir çay içmeden, termik santrale gitmeden, madencilerle konuşmadan bu yasayı geçirmeyelim arkadaşlar. Yani hâlâ geç değil; bir hafta geç olsun, on gün geç olsun ama içimize sinsin, sizin de içinize sinsin çünkü bizim burada konuştuğumuz birçok şeyin, söylediğimiz birçok şeyin sizin de aklınıza çok yatmadığını görüyorum. Siz ne kadar gülseniz de gözlerinizden belli oluyor çünkü hepimiz iş insanıyız, bu Komisyonda iyi niyetle çalışıyoruz. Dolayısıyla sizlerin de aslında kafanızdaki soru işaretlerinin gitmediğini ben buradan görebiliyorum.

Evet, madde 3 önemli bir madde; MAPEG konusu. Bu 3'üncü maddede sadece çevre mevzuatı delik deşik edilmiyor, aynı zamanda devleti kendi elleriyle şirketlerin emrine veren bir düzen kurumsallaştırılıyor bence. Bu maddeyle birlikte Türkiye'nin doğal, kültürel ve tarihî varlıkları üzerinde büyük bir tehdit inşa ediliyor. Kanunun 7'nci maddesindeki değişiklikle artık doğal sit alanları, kültürel miras bölgeleri, tarım alanları, sanayi dışı yatırım bölgeleri ve yasak bölgeler dâhil olmak üzere birçok alanın koordinatları ilgili kurumca doğrudan MAPEG'e bildirilecek, ardından MAPEG ormanlar hariç bu alanlarla ilgili kurumlara sadece görüş soracak, cevap gelmezse bir ay daha bekleyecek, oradan da cevap gelmezse izin verilmiş sayılacak. Sessizlik artık onay anlamına gelecek. Bu düzenlemenin en tehlikeli yanlarından biri olan zımni onay mekanizması, bürokratların üzerindeki baskıyı arttırmakla kalmayacak, onları hukuki ve etik sorumluluktan kurtaran bir zırha bürünecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Buyurun.

ŞEREF ARPACI (Denizli) - İlgili kurumların üç aylık süre içerisinde olumsuz görüş bildirmemesi durumunda bir aylık ek sürenin sonunda otomatik olarak izin verilmiş sayılması, herhangi bir bürokratın bilinçli olarak ya da baskı ve menfaat ilişkileri nedeniyle olumsuz görüş bildirmekten kaçınmasını teşvik eder. Bu sistemde, kamu görevlilerinin doğaya, kültüre, halka zarar verecek projelere karşı durmaları imkânsız hâle gelecektir. Usulsüzlük ve baskı altında verilen zımni onaylar nedeniyle, sorumluluk hiçbir şekilde kendine yüklenmeyecektir. Böylece hem doğa tahribatı hızlanacak hem de kamu hizmeti ve adalet duygusu zedelenerek devletin güvenilirliği zedelenecektir. Üstelik burada daha vahim bir durumla karşı karşıyayız: Bir kamu kurumu olan MAPEG, bu düzenlemeyle birlikte âdeta özel madencilik ve enerji şirketlerinin işini takip eden, izinlerini kolaylaştıran, önlerini açan bir aracı kuruma dönüşecektir. MAPEG, artık, devletin kamu yararı gözeten teknik kurumu değil, özel sektör yatırımlarına bürokratik aracılık eden bir yapı hâline gelecektir. Bu yetmiyormuş gibi devlet ormanlarında madencilik faaliyeti için yirmi dört aylık bedelsiz izin verilecek, bu izin özel şirketlere devredilebilecek ve en kritik nokta, OGM'nin verdiği bu izin ÇED açısından otomatik olumlu görüş sayılacak. ÇED raporu alınmadan orman izni alınabilecek. İşletme ruhsatı verildikten sonra alan, koruma altına alınsa bile faaliyet durmayacak. ÇED süreci ise tamamen göstermelik hâle geliyor. Görüş bildirmeyen kurumların sessizliği olumlu sayılacak ve kurumlar daha sonra da "hayır" diyemeyecekler. ÇED süreci artık halkın, çevrecilerin, bilim insanlarının değil, şirketlerin çıkarına çalışan bir formül hâline gelecek.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Böyle tek kalemden çıkmış gibi konuşmalar.

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Ne güzel değil mi?

Bakanlık da aynı şekilde okuduğu için alışkınız Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, bu madde, kamu otoritesini özel sermayenin aracı kurumu hâline getiriyor. Devletin görevleri arasında şirketlerin ruhsat işlerini kolaylaştırmak, doğayı korumak pahasına onların önünü açmak yok. MAPEG'in şirket temsilcisi gibi çalıştığı bir sistem kamu yararına değil, çevre talanına hizmet eder diyorum.

Teşekkür ediyorum.