KOMİSYON KONUŞMASI

NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifinin bir başka dikkat çekici ve kaygı verici yönü "stratejik veya kritik maden" adı altında belirsiz bir tanımlamayla getirilen düzenlemelerdir. Bu başlık altında hem idari keyfiyet hem yasama yetkisinin devri hem de mülkiyet hakkının ihlali gibi birçok temel hukuk sorunu bir arada karşımıza çıkmaktadır. Değerli arkadaşlar, stratejik ya da kritik madenlerin tanımı teklif metninde hiçbir şekilde yapılmamıştır. Hangi madenlerin bu kapsamda yer alacağı açıkça belirtilmemiş, sadece "Bakanlık belirler." denilmiştir. Oysa Anayasa’nın 7'nci maddesi açıktır, yasama yetkisi devredilemez. Kanunla belirlenmesi gereken bir hususun yürütmenin takdirine bırakılması hukuk devleti ilkesini zedeler, öngörülebilirliği ortadan kaldırır. Bugün buradan sormak zorundayız: Nedir bu stratejik maden? Hangi madenler bu kapsama giriyor? Kömür mü, bor mu, zeytinliklerin altındaki madenler mi? Bu belirsizlik içerisinde karar alma yetkisinin Bakanlığa, hatta Cumhurbaşkanlığına bırakılması hiç doğru değil.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Bir öncekini tekrar okuyorsun Nail Bey.

NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Hayır, hayır.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Aynısını okuyorsun.

NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Bu yetkiyle Bakanlık bir madeni kritik ilan edecek, ardından acele kamulaştırma kararı verecek, üstelik bu kararlarda Cumhurbaşkanının tek imzası yeterli sayılacaktır. Acele kamulaştırmanın bugüne nasıl mağduriyetler yarattığının hepimiz farkındayız. Buradaki bir mağduriyetin telafisi neredeyse imkânsızdır. Böylesi bir yetkiyle bir köyün tamamı kamulaştırılabilir, bir gün bakarsınız, "stratejik maden" gerekçesiyle Akbelen'deki ormanlar, Soma'daki tarlalar, Munzur'daki dağlar kamulaştırılmış olabilir. Ayrıca, bu teklif kritik madenlerde yüzde 10 oranında zorunlu stok yükümlülüğü getirmektedir ancak bu stokun ne kadar, ne sürede ve kim tarafından nasıl tutulacağı yine Bakanlığa veya Cumhurbaşkanına bırakılmaktadır. Hiçbir teknik detay, ölçüt veya sınırlama yer almamaktadır. Bu da bizi tekrar aynı temel soruna getiriyor, yasa değil takdirle yönetilen bir sistem inşa ediliyor. Kurallar yerine yetkiler konuşuluyor, hukuki öngörülebilirlik yerine kimin inisiyatifinde olduğu tartışılıyor. Biz madenciliğin gelişmesine karşı değiliz ancak madencilik hukuk tanımaz bir zemine oturtulamaz. "Stratejik" deyip her şeyin üzerini örtemezsiniz, talan eder gibi ülkenin her tarafı delik deşik edilemez. Bu nedenle diyoruz ki: Stratejik maden tanımı açıkça yasada yapılmalıdır, hangi madenlerin bu kapsama girdiği objektif ve ölçülebilir kriterlerle belirlenmelidir. Acele kamulaştırma gibi istisnai yöntemler, keyfî uygulamalarla değil yasal denetime tabi tutulmalıdır. Cumhurbaşkanlığı kararıyla mülkiyet hakkı ortadan kaldırılamaz diyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.