KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Teşekkür ederim.

Öncelikle herkese günaydın tekrar, sabah ettik.

Stratejik ve kritik ürünler meselesi galiba Trump'ın dünya üzerindeki etkisinden dolayı bizi de etkiledi çünkü biz biliyoruz ki yine bu kanun teklifinin maddelerinin birinde bir arkadaşımız söylemişti, 90 adet civarında maddeden bahsetmişti, bunun 80'inin Türkiye'de olduğunu söylemişti. Belli ki günün koşullarına göre bu 80 maddenin her biri ama her biri her an stratejik sayılabilir ve bu stratejik ve kritik olan ürünlerin hiçbiri kamu tarafından denetim altında, kontrol altında değil; hepsi özel sektöre havale ediliyor, stoklarını da yine Cumhurbaşkanı belirliyor her işi belirlediği gibi ve bunun yanında bir de yine bir acele kamulaştırma "acele el atma" denilen bir kavram var, sizin iktidarın iktidarınızda başladı bu süreç. Yollarda kamulaştırmayı az yapmak için acele kamulaştırma yapılıp oradan kazanıldı ve aslında bu, mülkiyete doğrudan el atmaydı, saldırıydı. Şimdi, burada bunu bir kez daha yaşıyoruz. Yani arkadaşlarımızın söylediği mülkiyet gasbı meselesinden tutun da her türlü madeni istediğiniz anda, istediğiniz şekilde kritik ve stratejik ürüne dönüştürüp oraya müdahale edebilirsiniz. Mesela, fosfor bugün artık kritik ve stratejik bir mesele, kimin elinde? Cengizin elinde, ne güzel! Yani eğer fosforla ilgili bir şey varsa Cengizin kapısına gitmek zorundayız ya da başka bir madende başka birinin kapısına gitmek zorundayız. Dolayısıyla, adını stratejik ve kritik maden koyuyorsak kamunun, devletin artık gerçekten bu işlerde tekrar kamucu bir tutum sergilemesi gerekir. Arkadaşlarımız söyledi, bu madenlerin tümünün aslında kamulaştırılması, tümünün tekrar kamuya geçmesi, halkın yararına, ülkenin yararına kullanılması gerekir diyoruz. Çok muallak; çok açık ve net bir şekilde bazı şeylerin doldurulması gerekiyor. Kritik ve stratejik mesele... MTA'nın yıllarca yaptığı çalışmalar sonucu herhâlde ellerinde yeterli veri vardır, eğer o verilerden yararlanmayı düşünürsek sonuca da ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Teşekkür ederim.