Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3159) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .06.2025 |
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Evet, teşekkür ederiz.
25'inci saatin içinde 14'üncü maddeye geldik. Artık bu konu hakkında konuşmayalım, gideceği yere kadar gitsin. Anlayış bu. Genel Kurulda da herhâlde bu şekilde devam edecek.
Mera Kanunu'nda yapılan değişiklikle birlikte yenilenebilir enerji kaynak alanı projesinde mera tahsis amaç değişikliğinde artık çevresel etki değerlendirmesi aranmayacağı belirtilmiştir. Bu, ciddi sonuçlar doğurabilecek bir düzenlemedir. ÇED süreci, bir yatırımın çevre üzerindeki olası etkilerini değerlendiren en temel ve koruyucu mekanizmadır. Bu süreci devre dışı bırakmak, önce yatırım, sonra çevre anlayışını dayatmak demektir. Oysa bu anlayışın bedelini geçmişte ormanlarımızla, derelerimizle, tarım alanlarımızla, doğamızla ödedik. Bu tür düzenlemeler, geri dönüşü mümkün olmayan çevresel tahribatlara kapı aralar. Aynı zamanda Anayasa'mızda güvence altına alınan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının da açık bir ihlalidir. ÇED süreci tamamlanmadan ruhsat verilmesi, teşvik sağlanması ve yatırımın başlamasına olanak tanınması doğaya karşı ciddi bir sorumsuzluktur. Elimizdeki veriler çok açık. Türkiye İstatistik Kurumunun 2014 yılı verilerine göre ülkemizin yaklaşık yüzde 20'si, tarım alanlarının ise yüzde 38'i çayır ve meradan oluşmaktadır. Bu, yaklaşık 14,6 milyon hektar demektir ancak bu alanlar her geçen yıl küçülmektedir. 1940 yılında 44 milyon hektarı aşan mera ve çayır varlığımız 1960'ta 28 milyon, 1990'da ise 14 milyon hektara kadar gerilemiştir.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Uğultu var, lütfen uğultuyu keselim.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Bugün resmî olarak 14,6 milyon hektar olarak görünse de Tarım ve Orman Bakanlığının tespit çalışmaları bunun gerçekte 10 milyon hektar olduğunu da ortaya koymaktadır.
Bu düzenleme her yeni istisna, her yeni yatırım önceliğiyle meralarımızı geri dönülmez bir biçimde elimizden almaktadır. Bu nedenle çağrımız, yenilenebilir enerji yatırımlarına elbette karşı olmamakla beraber, bu yatırımlar, tarım ve hayvancılığın yaşaması için hayati öneme sahip mera ve yaylak alanlar yerine, kullanılmayan, atıl kalmış, ömrünü tamamlamış alanlarla gerçekleştirilmelidir. Doğayı, tarımı ve hayvancılığı göz ardı eden bir enerji politikası sürdürülebilir değildir, toplumun yararına değildir diyorum. Yeniden bu çatı GES'lerle ilgili kararınızı gözden geçirmenizi diliyorum.
Teşekkür ederim.