KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Komisyona yeni bir üye dâhil olmuş herhâlde, hayırlı olsun. Umarım, "hayır"lı işlere imza atarsınız kendi parti grubunuz içerisinde, pek sanmamakla birlikte, umarım "hayır"lı...

SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) - Hiç şüpheniz olmasın!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah nasip etmiyor onlara hayırlı iş.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Salonda ama ilk kez böyle bir sessizlik duyuyorum. Yani salonun büyük bir kısmı ya telefonuyla uğraşıyor...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir de bugün önemli bir şey konuşuyoruz, çok büyük bir katılım var AK PARTİ Grubunda maşallah!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Arkana baksana bir.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Çok bıkkın bir ekip var sanki bugün.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin 2 katınızız ya, toplamınızın 2 katı.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Az önce 2-3 kişi vardı Sayın Yegin, siz de yeni geldiniz; bir geldiniz, kayboldunuz, sonra tekrar geldiniz, burada değildiniz.

Ben, salonun içerisinde ve salonun dışında emek veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum, hepsini saygıyla selamlıyorum.

Komisyon üyesi diğer arkadaşlar birçok noktaya değindi, ben kadın boyutuyla bazı şeylere değinmek istiyorum. Şimdi, sizlerin bu vergi sistemi toplumsal cinsiyete dayalı ekonomik eşitsizliği maalesef her geçen gün arttırır bir boyutta karşımıza çıkıyor. Niye söylüyorum bunu? İstihdamda toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklere, daha düşük ücretli ve güvencesiz işlere, esnek ve kayıt dışı çalışma koşullarına, cinsiyet temelli ayrımcılıklara maruz kalan, ekonomik açıdan da kırılgan koşullara mecbur bırakılan kadınlar vergi sisteminde de maalesef toplumsal ve ekonomik, kadın eşitlikçi perspektifin yokluğuyla -bunu tekrar etmek istiyorum Sayın Yegin, not tutsanız sevinirim- toplumsal ve ekonomik, kadın eşitlikçi perspektifin yokluğuyla adaletsizlikten ciddi oranda pay almaya devam ediyor. Dolaylı vergiler de ekonomik açıdan gittikçe güvencesiz hâle gelen ve yoksullaşan kadınlar için eşitsizliği katlamakta, adaletsizliği de sistematik hâle getirmeye maalesef devam etmekte. Yine, istihdamda olmamakla birlikte ev içinde emek üreten kadınlar ev ve geçim ekonomisi bakımından yarattıkları değere karşılık vergi sisteminde destek ve teşvikler bakımından da yok muamelesi görmeye devam ediyorlar. Yine, ev içi emek gösteren kadınlar için vergi sisteminde düzenlenen destek veya teşvik mekanizmaları da bulunmamakta. Temel gelir desteği ya da sosyal destekler aracılığıyla güvence sağlanmayan kadınlara ekonomik yoksunluk dayatılmakta, kadınlar sistematik bir yoksulluğa mahkûm edilmeye ve zorlanmaya devam edilmekte. Bu noktada hem temel tüketim gruplarında yapılan harcamalarda hem de kadınlar açısından zorunlu tüketim malzemeleri için yapılan harcamalarda ödemek zorunda kalınan dolaylı vergiler kadınlar için daha büyük bir vergi yükü anlamına gelmekte. Örneğin, kadınlar için zorunlu tüketim ve hijyen malzemeleri üzerindeki yüksek vergi oranları cinsiyete dayalı vergi adaletsizliğini her geçen gün artırmaya devam ediyor. Bizler DEM PARTİ olarak tüm haklı talep ve önerilerimize rağmen kadın hijyen ürünlerindeki ve kadınlar için zorunlu tüketim kalemlerindeki yüksek KDV oranlarının uygulanmasına itiraz etmemize rağmen buna devam edilmekte, zorunlu tüketim kalemlerindeki KDV yükünün ortadan kaldırılması yönündeki taleplere de maalesef iktidar tarafından kulak tıkanmaya devam edilmekte. İstihdamda olan kadınların çocuk bakımına yönelik harcamalarının ve yüz yüze bırakıldıkları ev içi bakım harcamalarının gider olarak vergiden düşülmemesi de kadın emeğinin vergi yüküyle daha fazla tırpanlanması sonucunu yaratmakta, tarımsal üretimde yer alan "mevsimlik işçi" olarak ağır koşullarda çalışmak zorunda bırakılan, eşit işe eşit ücret ilkesi yok sayılarak güvencesiz çalışmaya zorlanan kadınlar ise vergi sisteminde teşvik ve destekler bakımından tamamen yok sayılmaya devam edilmekte. Mevcut vergi sistemi de toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini görmezden gelmekte, sosyal ve ekonomik hayatta kadınlar aleyhine var olan eşitsizlikler vergi politikalarınız aracılığıyla katlanarak artmakta.

Bizler DEM PARTİ olarak size yine bazı öneriler sunacağız. Bunları hayata geçirmeyeceğinizi biliyoruz ama biz yine burada politik tercihlerimizi ortaya koyalım, gerisi de yine iktidarın vicdanına kalmış diyelim. DEM PARTİ olarak çalışanlar lehine kapsamlı ve radikal bir vergi reformu -Sayın Yegin, not tutun isterseniz- öneriyoruz sizlere: Vergi adaletinin temel ilkesi kazancı yüksek olanın daha fazla, düşük olanın ise daha az vergi ödemesidir. Bu ilke yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda politik bir mesele olarak da karşımıza çıkıyor. Ne var ki Türkiye'de çok uluslu şirketler, büyük holdingler ve yüksek gelir grupları çeşitli istisnalar ve muafiyetlerle vergiden kaçınırken asgari ücretle geçinen milyonlar, emekçiler maaşlarının büyük bir bölümünü stopaj veya dolaylı vergiler yoluyla tekrar devlete geri ödemek zorunda kalıyorlar. Vergiler yalnızca devletin gelir araçları değillerdir, aynı zamanda bir toplumun adalet anlayışının da göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'de ÖTV başta olmak üzere dolaylı vergi oranlarının yüksekliği ekonomik eşitsizliği derinleştirirken sınıfsal ayrımları da daha belirgin bir hâle getiren bir sistem inşa ediyor. Bu sistemde yoksul yalnızca geçinmek için değil, devletin ayakta kalabilmesi için de fedakârlık yapmaya zorlanıyor. O sebeple, vergi adaletini sağlamak yalnızca teknik değil, aynı zamanda politik bir tercih olarak karşımıza çıkıyor. Sınıfsal eşitlikten yana bir ekonomik düzenin ilk adımı da vergi yükünün hakkaniyetli bir şekilde paylaşılmasından geçmekte.

Yine, adaletsiz ve vicdansız vergi politikalarına, vergi yüküne ve vergi yapısına DEM PARTİ olarak temelden itiraz ettiğimizi burada bir kez daha dile getirelim. Türkiye'de vergi yükünün dağılımındaki adaleti sağlamak, herkesin vergiye katılımını sağlamak için vergi tabanını genişletmek gerekiyor. "Az kazanandan az, çok kazanandan çok." temelindeki vergi politikalarının hayata geçirilmesi zorunlu bir şey olarak karşımızda durmakta.

Yine, vergi tabanının genişletilmesi için vergi oranlarının makul seviyelere çekilmesi, mali yükümlülüklerin de katlanılabilir; üretimi, istihdamı ve ihracatı artırıcı bir noktada olması gerekiyor, bizler böyle düşünüyoruz. Vergi sistemi, tarafsız, adil ve uygulanabilir, ayrıca kimseye ayrıcalık sağlamayan bir nitelik taşımalı. Vergi, sadece mali amacın değil, ekonomik, sosyal ve siyasal amaçların da gerçekleştirilmesine uygun olarak karşımıza çıkmalı.

Yine, vergi kanunlarının adaleti sağlamaya yönelik basit, sade ve anlaşılır bir metne dönüştürülmesi gerekiyor. Çağdaş hukuk normlarına uygun, mükellef haklarına saygılı, vergi tabanını genişleten ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele eden bir nitelik de taşıması gerekiyor. Türkiye'de vergi adaletini bozan temel olaylardan biri kayıt dışı ekonomi olarak karşımıza çıkmakta. Ücretli çalışanlardan stopaj usulüyle kesinti yapılırken ticari ve farklı kazanç kalemlerinden yüksek gelir elde edenler kayıt dışılığa kaçarak daha az vergi verme yoluna veya hiç vergi ödememe yoluna gidebiliyorlar.

Yine, genellik ilkesi vergi adaletinin temel ve vazgeçilmez bir ilkesi olarak karşımıza çıkmakta. Türkiye'de vergi vermesi gereken fakat vergi vermeyenleri de tıpkı emeğiyle geçinen yurttaşlar gibi vergi mükellefi yapmak gerekiyor, bu şekilde verginin tabanının genişletilmesi de mümkün bir şekilde karşımıza çıkabilir. Kaynak teorisinden net artış teorisine geçmek gerekiyor, net artış teorisi hem ödeme gücünü dikkate almakta hem de gerçekleşen her türlü geliri devamlılığı olsun ya da olmasın gelir kabul ettiği için vergi adaletini sağlama konusunda daha yetkin bir uygulama olarak da karşımıza çıkmakta. Gelir vergisinin büyük bir kısmı ücretli kesim tarafından ödenmekte, ücretli çalışanlardan alınan yüksek vergi oranlarının düşürülmesi gerekmekte.

Yine, gelir dağılımında adaleti sağlayacak iktisadi ve vergileme politikaları uygulanmalı, emekçi ve yoksul sınıf üzerindeki vergi yükü en kısa süre içerisinde azaltılmalıdır yani vergi harcayandan değil, kazanandan alınmalıdır. Asgari ücretten gelir ve damga vergisi dâhil hiçbir vergi alınmamalıdır. Vergilendirmelerde beyan esası uygulandığından vergi matrahı mükellefler tarafından belirlenmekte, vergi kaçakçılığının önlenmesi ve gerçek tutarların beyan edilmesi için vergi güvenlik önlemleri alınmalı, servet artışları ile matrah ilişkisi mutlaka kurulmalı ve servet artışlarının kaynağı sorulmalıdır.

Yine, muafiyet ve istisnalar kaldırılmalı, asgari ücretle çalışanlardan stopaj usulü kesinti yapılırken ticari ve diğer kazançlar elde edenlere muafiyet ve istisnalar uygulanmakta, vergilemede adalet ilkesi de zedelenmektedir. En az geçim indirimi tutarları sembolik olmaktan çıkarılmalı, modern ve sosyal amaca hizmet eden bir nitelik kazandırılmalıdır bunlara. Ücret gelirleri üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, servet ve sermaye gelirinden emek gelirine göre daha çok vergi alınmalıdır.

Yine, vergi sisteminde dolaylı vergiler ağır basmakta, dolaylı vergiler düşük gelirli sınıflar üzerinde yoğunlaşmış durumda ve üst gelir grupları ile alt gelir grupları aynı oranda dolaylı vergi ödemektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu olumsuz etkiyi gidermek için dolaysız vergilerin vergi hasılatı içinde payını yükseltmelidir yani rant gelirlerini de vergilendirmeniz gerekiyor. Vergi afları yapılması zaruret taşıyan hâllerde rasyonel temelde ve düzenli vergi ödeyen mükellefleri cezalandırmayan bir şekilde yapılmalı. Cumhuriyet tarihi boyunca 42 adet vergi affının 15 tanesi son yirmi beş yılda yapılmış. Vergi affı, vergiye gönüllü uyumu zedelemekle beraber düzenli vergi ödeyen mükellefin cezalandırılması anlamına da geliyor. Vergi afları esasen büyük kazançlar elde eden sermaye sınıfının vergi borçlarının silinmesini getirmekte, bu durum da gelir dağılımındaki adaleti fazlasıyla bozmakta. Yine, ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerin kaldırılması gerekiyor ya da sembolik bir orana taşınması gerekiyor. Bunların yerine servet vergisi getirilmeli ve kurumlar vergisi oranı yükseltilmeli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Yine, alt gelir gruplarının temel ihtiyaçları vergi politikaları aracılığıyla sübvanse edilmelidir. Vergi otoritesinin vergi gayretini toplumun üst gelir gruplarına yönelik olarak icra etmesi sağlanmalıdır. Yoksulluk sınırının, Dünya Sağlık Örgütünün günlük kalori ihtiyacı ve Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi baz alınarak hesaplanıp bunun altında kalan yurttaşların gıda, sağlık, barınma, giyim, eğitim ve kültür giderleri vergiden muaf tutulmalıdır. Uzlaşma komisyonları yeniden yapılandırılmalı, büyük firmaların neredeyse vergilerinin tamamını silen yapılar olmaktan en kısa süre içerisinde çıkarılmalıdırlar. Vergi ombudsmanlığı kurumu da oluşturulmalıdır.

Sayın Yegin, umarım hepsini not etmişsinizdir, ilerleyen aşamalarda işinize yarar diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.