KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, 1'inci maddeyle ilgili, buraya, Cumhurbaşkanına verilen yetki kapsamına kıymetli madenlerin rafinajı ekleniyor. Bunun gerekçesi nedir? Yani burada ne amaçlanıyor? Bugüne kadar bu yoktu. Ben önce onu bir öğrenmek istiyorum, birinci husus o.

2'nci maddede, bu tekerrürde cezanın üst sınırda uygulanacağına ilişkin hüküm var, o beş yılla sınırlandırılıyor. Yani bu bana çok doğru gelmedi veya bunun da bir gerekçesini öğrenelim, niye "beş yıl içerisinde tekerrür ederse" olacak? Yani suçta ısrar varsa aslında bunun yapılması lazım. Başka kanunlarda da "belli bir zaman içerisinde tekerrür ederse" gibi bir kaydın da çok fazla olduğunu hatırlamıyorum, bunun çok da doğru olduğunu düşünmüyorum. Buna bir bakalım.

Şimdi, döviz bürolarıyla ilgili meselede bu pay devri konusu önemli. Bu TÜYEMDER'den arkadaşlar dün bizi de ziyaret ettiler. Hani ben biraz da onları zorlamak için "Argümanlarınız neler? Niye 'Bu pay devrinde tekrar lisans bedeli -diyelim- alınmasın.' diyorsunuz?" falan diye... Aslında, şu örnekleri verdiler; bir banka devrinde lisans bedeli tekrar alınmıyormuş veya herhangi bir diğer lisans olarak kabul edebileceğimiz, ne bileyim, bir GES yaptınız, o şirketi devrettiğinizde lisans bedeli tekrar alınmıyor. Bunun tekrar alınması bu anlamda çok da mantıklı durmuyor; bunun bir gerekçesinin, ciddi bir açıklamasının olması gerekir. Tabii, bunun bu kadar pahalılaştırılıyor olması, belki kayıt dışılığı da bir miktarda teşvik ediyor da olabilir. Mesela, onun da rakamlarını alalım, tahmininiz nedir? Şimdi, herhâlde bin civarında yetkili döviz büfesi var, o civarda, 950 falan denildi ama diğerlerinin 5-6 bin civarında olduğu, farklı şekillerde kayıt dışı bu işlemlerin yapıldığına ilişkin de bilgiler var; bunları da aslında çıplak gözle de görmek mümkün. Bununla etkin mücadele anlamında neler yapılması lazım veya bunu nasıl durduracaksınız? Bu önemli.

Bir de bu ücret... Şimdi, "(1) sayılı Ücret Tarifesi" deniyor, kanunun içesinde "ücret" geçiyor. Bizim hocalarımızdan hatırladığımız, ücret emeğin karşılığıdır, öyle biliyoruz, emeğin karşılığı. Buna aslında "ücret" değil "bedel" falan gibi bir şey demek lazım. Yani diğer kanunlarda öyledir, mesela, lisanssa "lisans bedeli" denir, "lisans ücreti" filan demiyoruz. Hani kelimeye ilişkin bir şey ama bence bunun da güzel Türkçe açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Ha, bunu ücret gibi değerlendiriyorsanız, verilen bir emek karşılığında verilen bir hizmetin bedeli gibi değerlendiriyorsanız onun da açıklamasını isterim. Değilse bu ücret ifadesinin de buralardan çıkarılması, değiştirilmesi lazım; güzel Türkçe açısından bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Şimdilik bu kadar. Sorularımıza cevaplar aldıktan sonra belki ilave sorularımız olabilir Sayın Başkan.

Teşekkür ediyorum.