KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim.

Değerli Divan, değerli milletvekilleri, değerli konuklar, basın emekçileri; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Açıkçası, daha önceki usul tartışmaları bağlamında söylediğim birçok şeyi tekrar etmemek adına özetle geçeceğim ama Plan ve Bütçe Komisyonunun oldukça formaliteleştirildiği bir Meclis gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Buradaki tartışma boyutunun, özellikle ilgili yasa maddelerinin veya tasarı maddelerinin yasalaşması sürecinde buradaki muhalefet önerilerinin, önergelerinin, düşüncelerinin, yaklaşımının hiçbir şekilde dikkate alınmadığı, en yapıcı katkının bile görmezden gelindiği, hatta bütün arkadaşları tenzih ederek ifade edeyim, bu formaliteleştirilme sürecinden iktidar partisi milletvekillerinin de azade olmadığı bir süreci yaşıyoruz.

Buradaki torba yasaya konan ya da Plan Bütçede yasalaşma sürecinde madde olarak önümüze gelen bir yasa maddesiyle ilgili olarak, tümüyle buranın dışında kararlaştırılmış çerçeve harfine dokunulmaksızın geçirilmek üzere kararlaştırılarak buraya getiriliyor ve zaten alınmış bir karara sadece bir ön onay, ön noter işlemi yapma dışında Plan ve Bütçe Komisyonunun hiçbir işlevinin olmadığını, bırakılmadığını ifade etmek istiyorum.

Burada belirtmem gereken hususlardan biri de, bu söylediğim, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunun formaliteleştirilmesi süreci, özellikle 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'ndaki muhalefet şerhimize gerek Komisyon Başkanlığının gerekse Meclis Başkanlığının tavırlarında çok net ayyuka çıkmıştır. Düşünün ki muhalefet şerhimizin kabul edilmeyeceği hususu iki ayrı yazıyla bize gönderilmiştir. Birinci yazıda hiç ilgisi olmayan 2013 yılı Cemil Çiçek imzalı Meclis Başkanlığının ret gerekçesi önce bize gönderilmiş, daha sonra gerekçesiz olan bu ifadeye çok farklı yerlerden, özellikle üzülerek ifade edeyim, eften püften gerekçelerle muhalefet şerhimizin bütçe yasa kitapçık metnine alınmayacağı ifade edilmiştir. Bu bile başlı başına bütün partilerin bir konuda aynı şeyi düşünmeye zorlanması sonucunu karşımıza çıkarmaktadır. Özellikle Sayın Başkanın imzasıyla gelen nesnel gerçeklik üzerinden yürütülen tartışma bir toplumsal olaya, bir siyasi olaya, bir sürece, bir yasa tasarısına dair herkesin aynı şeyi düşünmesi gerektiği zorlamasıyla karşı karşıya bıraktırıldık biz. Ne demek nesnel gerçeklik? Nesnel gerçeklik şu anlama geliyor: Bir olaya ilişkin herkes aynı şeyi düşünsün, kimse farklı bir şey düşünemez, düşünürse muhalefet şerhi kabul edilemez. Ya değilse felsefik olarak, siyaset felsefesi açısından da nesnel gerçekliğin başka bir anlamı varsa yani bir olaya, bir olguya karşı herkesin aynı şeyi anlaması, düşünmesi gerektiği anlamı dışında bir anlamı varsa buyursunlar, ikna etsinler bizi.

Bir diğer husus... Benden önceki hatip de ifade etti. 26'ncı Dönem yasama faaliyeti başladığından beri 5'inci torba yasayla karşı karşıyayız ve söz konusu bu torba yasadaki 24 maddeyle birlikte tam 120 yasa değişikliğine gitmiş olacağız. Size, arkadaşlar, acaba gerçekçi geliyor mu? Bu ülkede ihtilal mi oldu, bu ülkede rejim değişikliği mi oldu ki iki buçuk ayda 5 torba yasa, 120 yasa maddesi değişiyor? Toplumsal ve siyasal yaşamın her alanını etkileyebilecek maddeler var bunun içinde aynen bu 24 maddede olduğu üzere. Turizmle ilgili madde var mı? Var. Ekonomiyle ilgili madde var mı? Var. Çevreyle ilgili madde var mı? Var. Çalışma yaşamıyla ilgili madde var mı? Var, var ha var. Ne bulduysan at içine. Dersiniz ki rejim değişti. Rejime göre bütün anayasal ve yasal mevzuat değişiyor.

Bakın, burada şunu söyleyeyim: Bu 120 yasa maddesinin iki buçuk ayda değiştirilmek istenmesinin birkaç çarpıcı örneğini kısaca vererek sözümü tamamlamak istiyorum. Bazı maddeler vardır ki temel yasa maddesi niteliğinde olduğu için ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmeden Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilmemesi gerekir. Bazı maddeler de vardır ki burada görüşülmeden Genel Kurula gitmemesi lazım ama gidiyor. Geçen hafta Genel Kurulda yasalaşan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu bu ülkenin maliyesine, bütçesine bir yük getirmiyor mu arkadaşlar? Bunun bir sistemi kurulmuyor mu? Bir sürüm alınmayacak mı? Bir otomasyon kurulmayacak mı? Bunun için personel görevlendirilmeyecek mi? Niye gelmedi buraya? Yangından mal mı kaçırıyoruz? Bizi ilgilendiren konular gelmeyecek ama bize gelmeden önce ilgili ihtisas komisyonlarında tüketilmesi gereken süreçlerse pas geçilecek. Bu kadar usulden, esastan, İç Tüzük'ten, yasadan ve anayasal mevzuattan kopmuş bir Meclis ve komisyon faaliyeti yürütüyoruz biz burada.

Kanal İstanbul... Allah aşkına, Çevre Komisyonuna gitmesi gerekmiyor mu? Herhangi bir doğal felaket riski var mı, yok mu, Çevre Komisyonunda tartışılması gerekmiyor mu? Kanal İstanbul'la ilgili bir yasa maddesi çıkarılınca sadece Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek tüketilecek bir süreç yeterli midir? Bir coğrafyacı olarak söylüyorum, oşinografi çalışmış biri olarak söylüyorum: Marmara Denizi'ni, Karadeniz'i, Ege Denizi'ni, biyolojik yaşam, hidrobiyoloji açısından ciddi etkileyecek bir projedir, hidrojeoloji olarak etkileyecek bir projedir. Doğal afetlere açık bir planlamaya gidiliyor. Bu nasıl Çevre Komisyonunda tartışılmaz, nasıl ilgili bilim disiplinlerinin uzmanlarından görüş, öneri alınmaz? Bu, sadece, işte belli bir kesimin ve zümrenin rant uğraşıyla geçiştirilebilecek bir durum değil arkadaşlar. Geçecekse bile usulüne uygun, yasaya uygun, Anayasa'ya uygun bir şekilde yürütülmeli. Bundan sonra da özellikle bizim buradaki muhalefetimize, bütün muhalefet partilerinin görüşlerine, önerilerine, önergelerine dair takınılacak tutumu merak ediyoruz. Şimdiye kadar 96, bunlarla birlikte 120 yasa maddesi geçti. 300'ün üzerinde önerge verildi. 300 önergenin hiçbirinin içerisinde doğru bir cümle yok muydu Allah aşkına? Bir önerge kabul edilmez mi ya? Edilmiyor işte. Hiç mi muhalefetin olumlu, yapıcı bir katkısı olmaz? Ama Maliye Bakanımız burada itiraf etmişti işte, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği iki önergeyle ilgili şunu söylemişti: "Evet, haklısınız, doğru buluyoruz ama bunu bilahare uygun bir zamanda biz getiririz." Yani "Doğruyu muhalefet yapamaz. Yapılacak bir doğru varsa da onu da biz yapar, biz hazırlar, biz getiririz." diye gerçekten akıllara zarar bir cevapla karşılaşmıştık.

Bütün Komisyon üyelerini ve burada bulunan hazırunu saygıyla selamlıyorum.