KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum Başkanım, sağ olun.

Halkbankımızın değerli Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdürü, üst düzey yöneticileri, kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Halkbank... Gerek alt komisyonda gerekse bugün burada icra ettiğimiz üst Komisyonda birçok konu gündeme geldi, getirildi; bunlarla ilgili gerekli notlar mutlaka yönetim tarafından alındı. Herhangi bir mesaj niteliği yok ama ben genel olarak şunu da ifade etmek istiyorum: Tabii, bizim bu kamu iktisadi teşebbüsleri kurumlarımız sonuçta Türk ekonomisi içerisinde önemli görev ve işlevleri olan kurumlarımız ki bankalar bu anlamda çok daha önemli, stratejik kurumlarımız. Buraların yönetimi, buralardan elde edilen sonuçlar ki biz de burada KİT Komisyonu olarak Komisyonun bize verdiği görevler çerçevesinde denetim ve değerlendirme işlemlerimizi yapıyoruz. Bu kamu iktisadi teşebbüslerinin denetiminden sorumlu olan bize rapor getirmekle ki sonuçta ama burada karara bağlanıyor, KİT'lerin böyle bir özelliği var Anayasa'dan gelen. Sayıştay tarafından, bu konuda uzman kişiler tarafından yapılmakta ve bire bir denetim söz konusu yani bunu sürekli tekrar ediyorum. Sayıştay denetçilerimiz bu kurumlarda yaşar, orada kendilerine verilen yerde bu faaliyetlerini izlerler yani sadece belge, bilgi üzerinden kendilerine sunulanlar değil, oradaki havayı, atmosferi de teneffüs ederek bu şeyleri yaparlar. Bankanın kendi iç denetimi söz konusu, üst denetimi söz konusu. Belki birçok şey, bu kadar devasa kurum ve kuruluşlarda elbette hatalar da olur, yanlışlar da olur, bunların da yine mevzuat ve yasa çerçevesinde gereği zaten yerine getirilir. Yani biz burada hiçbir yöneticiyi öyle suçlayamayız, doğrudan doğruya bir şey söyleyemeyiz. Elbette icraatta bir yanlış varsa bunlara kendi mevzuatı çerçevesinde gereği yapılacak. Bakacağımız şey nedir? Bunların gereği yapılıyor mu, yapılmıyor mu şeklinde.

Şimdi, genellikle bizim bankalarla ilgili önümüze gelen diğer bankalarla da ortak olan konu şu: Dekorasyon, tadilat konuları, ağırlıklı olarak da bunlar biliyorsunuz, şubeler üzerinde, bunların üzerindeki sık yapılan bu konuda doğrudan doğruya bana göre bankacılıkla alakalı yani bunun bir mütemmim cüzü. Başkanım, katılır mısınız bilemiyorum yani eski bir banka yöneticisi olarak, üst düzey yöneticisi olarak. Bu konunun açıklığa kavuşturulması lazım. Bu konu, özellikle siyasi olarak yani daha doğrusu, KİT Komisyonuna geldiğinde, işin doğasında da siyaset var, tamamen sanki buralarda yapılan iş ve işlemler doğrudan doğruya ya da hiçbir mevzuata uyulmadan yapılan işler gibi algılanmakta. Oysa ben biliyorum ki kamu iktisadi teşebbüslerinin kendi yönetmelikleri var yani başıboş değildir, kendi ihale yönetmelikleri vardır, iş verme yönetmelikleri vardır, o yönetmelikler çerçevesinde yapılır. Yani kamu İhale Kanunu'na tabi olmaması bunun rastgele, keyfî yapıldığı anlamına gelmez. Bunun altını iyi çizelim, bunların denetimleri olur. Bazen bazı konularda KİT'lerin bu konulardaki yönetmelikleri belki Kamu İhale Kanunu'ndan daha da sıkıntılı ya da zor süreçleri gerektirebilir. Yani oraya uyulmaması burada başıboş bir işlem yapıldığı anlamına gelmiyor. Bu ve benzeri konular Komisyonumuzda zaman zaman çok konuşuluyor. Ben bunu eski bir KİT Genel Müdürü olarak da ifade etme ihtiyacı duydum ama bunun da bir şekilde bir hâl yoluna gitmesi lazım. Ne olması lazım ben de bilmiyorum ama sürekli Sayıştay raporunu alıyor ve bankalar da bu işlemlerde, dolayısıyla bu işin Kamu İhale Kanunu'na tabi olmaması gerektiği yönünde görüşlerini bildirebiliyor ama ortada da bana göre çözülmesi gereken bir husus var.

Halk Bankası, tabii, kuruluş amacı itibarıyla da baktığımızda, o amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyetlerine devam eden bir bankamız yani bugün ticari kredilerin içerisinde yüzde 55'i KOBİ'lere kullandırılmış, küçük esnaf ve sanatkâra kullandırılmış olan krediler. Bu anlamda da genel kamuoyundaki algı da bu.

Değerli arkadaşlar, zaman zaman tabii, bankalar söz konusu olunca, burada kodlarla verilen kalemlerde, işte, tahsili şüpheli hâle gelen krediler ya da takibe düşen krediler konusu biraz ilgi çekiyor. Aslında ben şunu ifade etmek istiyorum: Bankanın makro değerleri itibarıyla, bilanço yapısı itibarıyla bakıldığında son derece başarılı bir şekilde gittiğini de görüyorum, bu anlamda da yönetime teşekkür ediyorum. Takibe düşen kredilerin toplam kredi içindeki payına bakmamız lazım yani hangi işi yaparsanız yapın, bugün küçük bir bakkal da işletseniz, elbette o bakkalın hacmi içerisinde ortaya çıkabilecek, tahsili şüpheli hâle gelecek alacaklar söz konusu olacak. Bu, bankacılıkta da böyledir yani sıfır hata sıfır işte olur. Eğer hiç iş yapmazsanız hiç de hatanız olmaz. Elbette, para vereceksiniz, elbette tahsil edeceksiniz, birçok bunun incelenmesi sırasında dikkat edilmesi gereken hususları vardır, böyle bir durum söz konusu olduğunda beklenmedik, yapılması gerekenler vardır. Bizim burada, belki daha çok bu işlemler yapılmış mıdır, başından düzgün yapılmış mı, sonrasındaki gelişmelere uygun hareket edilmiş mi, dolayısıyla buradan bakmamız lazım.

Bir de, başlangıçta şunu demiştim: Türkiye ekonomisinde bizim bu kurum ve kuruluşlarımızın çok önemli yerleri var, genel ekonomimizi de etkilerler, özellikle de bankalarda -ki Halkbank halka açık- bir değerli üyemiz, orada, özellikle borsa değeri ile bankanın aktif büyümesi arasındaki korelasyonundaki kopukluğu da dile getirdi. Elbette, bu bağlantılar söz konusudur, bunların izahı vardır, demek istediğim bu değil. Demek istediğim şu: Yani biz, bazen gazete haberleriyle veya ortamda konuşulan birtakım sözlerle bu kurumları sorgulamaya kalkarsak burası denetim, açık bir alan, basına açık. Dolayısıyla bunların bu sefer dışarıda, KİT Komisyonu üzerinden, buradaki raporlar üzerinden sanki resmîleştirilmiş olmasının da başka sıkıntıları olabilir. Yani bu dediğimiz, işte, borsa fiyatı ile bankanın gerçek bilançosu arasındaki korelasyonsuzluk varsa buna katkı vermiş oluruz ve bu vereceğimiz zararların da... Evet, elbette biz KİT Komisyonu üyesiyiz, bizim için kim olduğu önemli değil, bizim için burada o kalem önemlidir. O kalemlerle ilgili, o kredilerle ilgili gereği yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır? Zaten Sayıştay raporlarına da bu yansıyor, mutlaka gereği de yerine getirilecektir ama bunu farklı birtakım yerlerle, farklı şeylerle, bir kalemde, bankaya yönelik, onu itibarsızlaştırmaya yönelik söylemlerin de çok doğru olmadığına inanıyorum. Genel olarak, takipteki kredilere baktığımızda, diğer bankanın makro değerlerine, zaten risk yönetimi BDDK tarafından çok dikkatli ve detay bir şekilde takip edilmekte, düzenli olarak raporlar buralara gönderilmekte, belli noktalarda izin verilmemekte, o dengeler kendi içerisinde, mevzuatımızda da olan risk yönetimi açısından söylüyorum, özellikle... Onun için, ben bu görüşmelerin tekrar verimli, kârlı, amacına uygun çalışmalara vesile olmasını diliyorum.

Tekrar emeği geçenlere de teşekkür ediyorum.