KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Öncelikle, Merkez Bankası Başkanımıza ve değerli bürokratlara teşekkür ediyoruz sunum için.

Şimdi, tabii, enflasyonu düşürmek için enflasyonun gerçek sebebini bilmek lazım. Bütün âlem biliyor ki bugünkü enflasyon sarmalının tek bir sorumlusu var: O da "Enflasyon sonuç, faiz sebep." diyen, demekle kalmayıp bunu bir para politikası olarak Merkez Bankasına bizzat uygulatan siyaset anlayışıdır yani Recep Tayyip Erdoğan'dır. Dünyadaki bütün ülkeler yüksek enflasyonu faizi artırarak düşürmeye çalışırken Sayın Recep Tayyip Erdoğan 86 milyonun üzerinde bir deney yaptı ve faizi düşürttü. Enflasyon yükseldikçe, Türk lirasının değeri yerlerde süründükçe tek adam faizi inadını sürdürdü. Kendisini eleştirenlere "Nas böyle diyor. Size, bana ne oluyor?" diye azarladı. Faizi siyaset belirliyorsa değerli milletvekilleri, enflasyon yükselir kuralı işledi ve az bir faiz artırımıyla yüzde 15-20'lerden aşağı düşecek olan enflasyon 3 haneli oranlara yükseldi, Türkiye büyük bir ekonomik krize sürüklendi. Recep Tayyip Erdoğan krize soktuğu ekonomiyi 2019 yılında dolandırıcılıkla suçladığı Mehmet Şimşek'e emanet etti, Türkiye'yi sıcak paranın kucağına attı. Bakın, AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı Sayın Nihat Zeybekci Türkiye'nin dolarla yıllık yüzde 25 faiz kazandırdığını itiraf etti, 2024 yılında gelen 100 bin doların yıl sonunda 125 bin dolar olarak çıktığını söyledi, Türkiye'nin bu yüksek faiz nedeniyle 200 milyar dolardan fazla kaybı olduğunu söyledi. Enflasyon işçiyi eziyor, emekliyi eziyor, memuru eziyor, çiftçiyi eziyor, küçük esnafı eziyor, işsizi eziyor, sanayiciyi eziyor. Hâl böyleyken -bugünkü enflasyonun, yüksek faizin sebebi çok iyi bilindiği hâlde- Merkez Bankası Başkanımız Sayın Karahan yastık altındaki altınları sorumlu tuttu. Sayın Fatih Karahan, enflasyonun gerçek sebebini gizleyerek kimlerin sorumlu olduğunu gizlemeye mi çalışıyorsunuz acaba? Sizin, iktidarın ekonomi hatalarını gizlemek gibi bir iş tanımınız mı var? Fiyat istikrarını sağlayan, Türk parasının kıymetini korumaktan sorumlu bir kurumun Başkanı olarak enflasyonun gerçek nedenini ortaya koyamazsanız sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?

11 Eylülde yapılan faiz oranının 2,5 puan düşürüldüğü Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yayımlanan toplantı özetinde enflasyonla ilgili şöyle bir bölüm yazmışsınız: "Gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet kalemleri enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları canlı tutmaktadır. Öncü verilere göre, eylül ayında tüketici enflasyonu üzerinde hizmet ile gıda gelişmeleri öne çıkmaktadır. Göstergeler bu dönemde ana eğilimin bir miktar yükselebileceğini ima etmektedir." demişsiniz. Beklendiği gibi oldu, eylül ayında enflasyon 3,29 oldu, yıllık enflasyonda düşüş durdu, yükselmeye başladı. Peki, enflasyonu düşürmek için faizi artırıyorsunuz, teorik olarak enflasyon düşerken de faizi indirmeniz beklenir. Eylülde enflasyonun yükseleceğini bile bile faizi niçin düşürdünüz? Enflasyonun yükseleceği tespitini yaptığınız toplantıda faizi indirmeniz Merkez Bankasının bir siyasi talimatla iş yapıp yapmadığı kuşkularının doğmasına yol açmıyor mu? Merkez Bankasının bu anlamda bağımsız olduğunu savunabilir miyiz? Sizin yani Merkez Bankasının 2024 yılı enflasyon hedefiniz yüzde 24. Ocak-eylül döneminde toplam enflasyon TÜİK'e göre yüzde 25,43; İTO'ya göre 30,1; ENAG'a göre yüzde 44. Nereden bakarsak bakalım sizin hedefiniz tutmayacak. Bu gerçeğe rağmen 23 Ekim 2025'te yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimine gidecek misiniz? "Enflasyonu düşüreceğiz." diye Mart 2024'te yüzde 50'ye çıkarılan politika faizini Aralık 2024'ten itibaren indirmeye başlamıştınız. 7 Mart 2025 tarihinde faiz oranı yüzde 42,5 kadar düşmüştü. 19 Mart darbesinden sonra faizi yeniden yüzde 46'ya çıkarmak zorunda kaldınız. Bu hukuksuz, adaletsiz 19 Mart darbesi Türkiye'ye ne kadar zaman kaybettirdi, ne kadar para kaybettirdi? Bu darbe olmasaydı, şu anda politika faizi nerede, enflasyon nerede olurdu, sayın AK PARTİ milletvekillerine sormak istiyorum bunu.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hırsızlık olmasaydı desek daha doğru olurdu.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Vallahi, hırsızın nerede olduğunu siz biliyorsunuz. Siyasette kim zenginleşiyorsa odur hırsız. Hırsızı biliyorsunuz siz, hırsızı bizden iyi siz tanıyorsunuz.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Nasıl biliyor, anlatıyor, bak gördün mü Başkanım?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii.

19 Mart darbesinin ilk saatlerinde döviz kuru fırladı. Bunu frenleyebilmek için ilk gün 30 milyar dolardan daha fazla döviz satmak zorunda kaldınız. Böyle bir etkiyi bekliyor muydunuz yoksa sürpriz mi oldu? Merkez Bankası Kanunu uyarınca enflasyon hedefini tutturamadığınız yıllarda iktidara bir mektup yazarak hedefin niçin tutmadığını anlatmaya çalışıyorsunuz. 2025 yılına ilişkin olarak yazacağınız mektupta iktidarın bu darbeci, haksız, hukuksuz tutumunun enflasyona etkisiyle ilgili bir bölüm yazmayı düşünüyor musunuz? Daha sonra düzeltmeye çalıştınız ancak geçen yıl Türkiye bizzat sizin ağzınızdan asgari ücret artışının enflasyona yol açtığı tespitini duydu. Yüksek enflasyona rağmen temmuz ayında asgari ücrete zam yapılmadı. Buna rağmen enflasyon da hızla yükselmeye devam ediyor. Önümüzdeki aylarda Türkiye'de 10 milyon doğrudan asgari ücrete yakın ücret alanlarla birlikte, 17 milyon ücretliyi ilgilendiren asgari ücret görüşülmeye başlanacak. İktidar büyük bir olasılıkla sizin 2026 için yüzde 16 diye ilan ettiğiniz hedefi esas alarak asgari ücreti belirleyecek. Hiçbir hedefiniz tutmuyor ancak bunun bedelini de fakir fukara, asgari ücretli ödüyor. Asgari ücret artışını sınırlayıp fiyatları serbest bırakarak ücretlilerden sermaye kesimine büyük bir gelir transferi yapılmasına yol açıyorsunuz. Asgari ücretle çalışan milyonlardan bu nedenle en azından bir özür dilemeyi düşünüyor musunuz yoksa eski görüşünüzde ısrar ediyor musunuz?

Değerli milletvekilleri, Türk lirasının özellikle son iki yılda değerlendiğine şahit oluyoruz. Bunu, enflasyonu düşük tutabilmek için kasıtlı olarak yaptığınızı biliyoruz ancak bir gerçek var ki reel sektör hem yüksek faizden hem de Türk lirasının değerlenmesinden -yaygın söylenen şey- kurun düşük tutulmasından şikâyet ediyor. Biraz önce söyledim; AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı Sayın Zeybekci "100 bin dolar 125 bin dolar olarak çıktı." diyor. Peki, bunun ekonomiye bedellerini görüyor musunuz? Kendi ilim de başta olmak üzere, sanayinin çok yaygın olduğu illerde özellikle tekstil firmaları Mısır'a taşınmaya başladı, hatta artık fuarları orada yapıyorlar. Döviz kuru bir iki yıl daha böyle devam ederse Türkiye'nin çok daha ağır bir krize sürükleneceğine dönük beklentilerle ilgili olarak Merkez Bankası ne tür politikalar geliştirmeye çalışıyor? Türkiye yeni bir kur korumalı mevduat faciasına doğru mu gidiyor? Kur korumalı mevduat bütçeye, Merkez Bankasına 2024 yılı sonuna kadar 60 milyardan fazla bir maliyet çıkardı. Bu yüzden, Merkez Bankası belki de on yıllarca hazineye kâr payı aktaramayacak. 2025 yılında KKM için kur farkı ödemesi yapıldığını biliyoruz. 2025 yılında yapılan ödeme tutarını Plan ve Bütçe Komisyonunda açıklar mısınız?

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, enflasyon Demirel'in de dediği gibi her kötülüğün anası. Maalesef, TÜİK'in açıklamış olduğu rakamların pazarla ilgisi, alakası yok; enflasyonu görmek istiyorsanız lütfen pazara çıkın. Maalesef hedeflerinizi de tutturamadınız; hem Şubat 2024'te açıklamış olduğunuz hedefler tutmadı hem Cumhurbaşkanı Yardımcısının hem Sayın Mehmet Şimşek'in hedefleri tutmadı, hâlâ da 2025'le ilgili bir düzeltme yapılabilmiş değil.

Şimdi, bakın, eylülde yıllık bazda fiyat artışının en yüksek olduğu kalemlerin yüzde 80'le taze meyve, yüzde 71'le eğitim, yüzde 69'la kira olduğu açıklandı. Mehmet Şimşek "Yüksek gelen enflasyonun ana nedeni gıda fiyatlarıymış." dedi, "Gıda fiyatlarındaki artış ise don ve kuraklıktan olmuş." dedi. Şimdi, biraz önce siz gelirken söyledim; 500 milyar dolar yastık altında para var, bir yastık lobisi var, şimdi bir de don lobisi çıktı, don lobisi; o don olmasaydı ekonomi düzelecekti Allah için. Biliyoruz, bu konuda uzmansınız siz, ben sayın bürokratlara söylemiyorum. Ne diyorsunuz bir sorun olursa? "Üst akıl" "faiz lobisi" "dolar lobisi" "sebze terör örgütü" Hiç sizin günahınız yok, hiç ekonomi yönetiminin günahı yok; şimdi de don lobisine kafayı taktılar. Yastık lobisi, don lobisi, bakalım daha neler çıkacak?

Değerli arkadaşlar, bakın, daha önce demişti Sayın Şimşek, enflasyonu yükselten asgari ücret, sonra EYT'yi, emekli maaşlarını bahane ettiler, şimdi yastık altındakilere geldi, yakında... Bakın, bir tavsiyem: Madem 500 milyar dolar var, Fatih Bey söylüyor, evlere de operasyon yapın. Nasılsa çökmeye alışıksınız, gidin, o evdeki altınları alın, el koyun, nasılsa koyuyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kim çöküyor?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz çöküyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Siz çöküyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, siz çöküyorsunuz, siz. Fakirin fukaranın beş yüz yıllık malına çöküyorsunuz, beş yüz yıllık malına çöküyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Koskoca Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, değerli arkadaşlar, Allah aşkına, bu ortamda, hukukun olmadığı, yargı bağımsızlığının olmadığı, özgürlüğün olmadığı ortamda yatırım olur mu ya? Peki, hadi don vurdu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, Sayın Ağbaba...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, tamamlıyorum.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çökmek ne ya! Çok ayıp!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hakikaten ya, Cumhuriyet Halk Partisinin Sözcüsüne yakışmıyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi mikrofon kapandı, ben açıyorum, size ilave iki dakika daha veriyorum Sözcü olmanızdan dolayı.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, peki, yumurtayı da mı don vurdu, sütü de mi don vurdu? Neyi don vurdu? Bak, bak, şu rakamlara bakın Allah aşkına ya; bakın, bir yılda şu artışlara bakın arkadaşlar: Bakın, sütte yüzde 108, çayda yüzde 122, yumurtada yüzde 86, zeytinde yüzde 151. Bu, fakirin fukaranın sofrası, reçel yok, bal yok burada, ne bileyim, sizin yediğiniz, o bizim ismini bilmediğimiz ürünler yok, kahvaltılık yok, bunlar var sadece ve müthiş bir yokluk var, müthiş bir açlık var.

Bakın arkadaşlar, sokağa çıkın, gidin insanlara. Sayın Başkan, vallahi billahi, eti ne zaman görüyor biliyor musun fakir fukara? Bir hayırsever kurban keserken görüyor, bir hayırsever kurban keserken eti görüyor. İnsanlar gece karanlığında pazara gidiyorlar. Niye? Çünkü alım gücü anormal şekilde düşmüş durumda. 16 bin lirayla bir emeklinin nasıl geçindiğini bir düşünün arkadaşlar. 16 bin lira ki o 16 bin lira yılbaşındaki 16 bin lira değil; bir düşünün arkadaşlar.

Bakın, biz dünyada faizde 1'inci sıradayız, dünyada faizde 1'inci sıradayız, enflasyonda 2'nci sıradayız. Hele bir de fakir fukaranın bu kredi kartı borcu var ki Sayın Başkan, bunu da size iletmek istiyorum -bugün Genel Başkanımız da konuştu- yılda yüzde 95 bileşik faiz var kredi kartlarına, yılda yüzde 95 yani ödeyemiyorsa borcunu, kredi kartını yüzde 95 faiz alıyor; bunu da sizin dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu fabrikaların kaçmasını söyledim, bu da Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Yatırım olmadığı gibi maalesef yatırımcılarımız da kaçmaya devam ediyor. Niye gelsin arkadaşlar? Bakın, hukuk devleti yok, bağımsız yargı yok...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Niye kaçıyor?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Onu anlatıyorum.

Paramızın bir güvencesi yok, diplomanın güvencesi yok, tapunun güvencesi yok, bankadaki paranın güvencesi yok. Bakın, insanlar korkuyor arkadaş, vatandaşın kolundan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, toparlayın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bitiriyorum.

İnsanların kolundan bileziğini alacağınızdan korkuyoruz artık. Tam bir korku devleti yaratmış durumdasınız; insanlar güvenmiyor. Bakın, sizde milletvekilliği yapmış birisi bugün gözaltına alındı. Ya, millet güvenir mi size? Millet bu ekonomiye güvenir mi? Millet hukuka güvenir mi? Siz, beraber aynı sıralarda oturduğunuz insanı, milletvekilini, Hüseyin Kocabıyık'ı bugün gözaltına aldınız. Sayın Merkez Bankası Başkanın da işi zor, Allah ona da yardım etsin. Ya, bu kadar hukuksuzluğun olduğu ortamda enflasyonu nasıl düşüreceksin, nasıl yabancı yatırımcı gelecek? Daha önce yabancı yatırımcı oranı yüzde 40'ken yüzde 10'lara düşmüş durumda. Nasıl gelecek? Hukuk devleti olmayan ülkeye yatırımcı gelir mi? Yargı bağımsızlığının olmadığı ülkeye yatırımcı gelir mi?

Bakın arkadaşlar, hiç kimse mahkeme onaylamadığı sürece hırsız ilan edilemez. Ya, siz kanunları değiştirdiniz. Ekrem İmamoğlu'nu... Ne olur, belediye başkanları normalde nasıl soruşturulur? Recep Tayyip Erdoğan irtikaptan, yanlış işlerden soruşturulmadı mı? Ne oldu? Mahkemeye gitti, yargılandı, Yargıtaya gitti...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Niçin içeri attılar?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Anlatayım. Onlardan da yargılandı. Onlar Akbil'den yargılanmadı mı?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Şiirden dolayı...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, başka bir şey söylüyorum: O meşhur şiirden dolayı yargılandı...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Şiirden dolayı, irtikap sizin işiniz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, bir anlatayım. Şiirden dolayı yargılandı, mahkemede yargılandı, bir gün gözaltı yok, bir gün şey yok, Yargıtayda onaylandı, basın toplantısını yaptı İstanbul Belediyesinde, gitti cezaevine, dört ay teslim oldu. Bize niye aynı muamele yapılmıyor? İnsanlar güvenir mi? Bakın, Türkiye'nin en büyük belediye başkanı...

HÜSEYİN ALTINSOY (Aksaray) - Bir şeyler var ki...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, hırsızlık varsa, yolsuzluk varsa Sayıştay var, Mülkiye başmüfettişi var.

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Sen ne karışıyorsun, daha ortada iddianame yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - "Burada yanlış var." dersin, mahkeme yargılar. Suç varsa kimse yargılamadan muaf değil, herkes yargılansın ama gece, sabahın beşinde...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Herkes yargılanıyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Nerede yargılanıyor?

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Yargılanmıyor ya, daha iddianame yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Nerede yargılanıyor? İki yüz gün olmuş, ortada iddianame yok, ortada iddianame yok! Siz Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saydığınız sürece...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

Sayın Ağbaba, lütfen toparlayın, bir dakika daha veriyorum.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tamam Başkanım, bitiriyorum hemen.

Arkadaşlar, AİHM kararını tanımadığınız sürece, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığınız sürece bu dertleri daha çok yaşarsınız, daha çok yaşarsınız.

Bakın, bu kur korumalı mevduat sistemine iki cümle söyleyeyim: Hakikaten büyük icat, bu kur korumalı mevduat açıklandığı gün burada Plan ve Bütçe Komisyonundaydık, AK PARTİ Grubu ayağa kalktı, alkış çalıyor, nasıl mutlu oldular.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin de suratınızdan düşen bin parçaydı.

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Haksız mıymışız?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hatta bizim Malatya'da sağ olsunlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - "Ülkeyi batıracaksınız." diye o zaman sizi uyardık. Sizi o zaman uyardık ülkeyi batıracaksınız, zarar vereceksiniz diye.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Arkadaş, biz de buradan bağırmadık mı size: "Ya, yapmayın, bu, ülkeyi uçuruma sürükler." demedik mi? Dinlemediniz. Hatta o gün bizim Malatya'da davul çaldılar, dolar 18'den 11'e düştü diye. Sonra ne oldu? Çıktılar yine alkış yapıyorlar, halay çekiyorlar yine; ya, yapan da siz, biz mi yaptık onu da?

Kur korumalı mevduat sisteminin ülkeye zararı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, kalabalığı görüyorsunuz, arkada yer yok, ben iki üç kişiyi buraya aldım, şuraları doldurduk, şu an çok yoğun bir ilgi var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, bir dakika daha veriyorum, toparlayın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kur korumalı mevduat sistemiyle 2022 yılında 72 milyar kâr etmiş Merkez Bankası, 2023 yılda 818 milyar, 2024 yılında 700 milyar zarar etti. Ya, siz acayip bir siyasetsiniz, Nebati'yi de alkışlıyorsunuz, dün "dolandırıcı" dediğiniz Mehmet Şimsek'i de alkışlıyorsunuz. Yani anlaşılır gibi değil. Bakın, 2017'de de söyledik, o rejime kasteden Anayasa değişikliğinde dedik ki: "Bakın, bu, yöneten kim olursa olsun bu ülkeyi felakete sürükler." 2018'den beri Türkiye'nin yaşamış olduğu bu felaket. Türkiye tek adam sisteminden dolayı felaket yaşamaya devam ediyor. Şimdi, sizin içinize siniyor mu hakikaten? Bakın, bir taraftan PKK'yla barış yapıyorsunuz, barışıyorsunuz; Öcalan'la görüşüyorsunuz, barışıyorsunuz; "Barış gelsin." diyorsunuz... Ya, Ekrem İmamoğlu'na savaş açıyorsunuz, böyle bir şey olur mu ya? CHP'ye savaş açıyorsunuz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - CHP'liler açıyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, git işine, git işine, ne CHP...

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Ne alakası var ya, ne alakası var.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Boş konuşuyor, bir şeyden haberin yok senin. Bilmiyorsun, bilmiyorsun, CHP'ye savaş açıyorsun.

Arkadaşlar, dünyada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, bir cümleyle bitiriyorum.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İhbar eden kim ya, bir söylesene ya?

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - İyi ki bir şey öğrendiniz ya. "İhbar eden kim?"

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Her ihbarı değerlendiriyor musunuz? Anayasa Mahkemesine bütün kanunları veriyoruz, niye yapmıyorsunuz? Niye bizimkileri değerlendirmiyorsunuz?

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Biz de ihbar ettik, bizimkileri de değerlendir, savcıda dosyalar. Bizim ihbarlar niye değerlendirilmiyor madem her ihbarı dikkate alıyorsun?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bizim ekip güçlü bugün Başkanım.

CAVİT ARI (Antalya) - İlk toplantı olduğu için...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Genel Başkan talimat verdi bugün.

Değerli arkadaşlar, sükûneti tesis edelim lütfen. Daha önümüzde bütçe var, kasımda full buradayız.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Başkanım, şikâyetçiler CHP'li, onlara söyleyin.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ya, değerli arkadaşlar, onu ayrı bir oturumda değerlendireceğiz.

CAVİT ARI (Antalya) - Ya, bırak sen şimdi.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Şikâyet eden kendileri.

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Bir dolu şikâyetimiz var ama hiç kimse değerlendirmedi.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Bir de iddianameyi görsek.

SEYİT TORUN (Ordu) - Şikâyet edeni tutukluyorsunuz, şikâyet edeni aldınız içeri, Kocabıyık'ı aldınız içeri.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Savcılıkta 5 tane dosya var, onları da işleme alın.

SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Siz ilçe belediye başkanlarınızın savunmalarını okuyun.

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Tamam, ben büyükşehir belediye başkanı hakkında ihbarda bulundum, onu da işleme alın. Sen de onları oku.

(AK PARTİ ve CHP milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, boş boş konuşma!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hanımefendiye hitap ediyorsun.

ŞEREF ARPACI (Denizli) - Biz kötü bir şey mi dedik? "Oku." dedik, "Oku" demek kötü mü?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen de oku.

SEYİT TORUN (Ordu) - Hüseyin Kocabıyık'ı niye aldınız içeri?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; sükûneti tesis edelim,

Sayın Ağbaba, siz de sözcü olmanız şeyiyle...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, ancak...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yani bu şimdi...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Herkese cevabını veririm biliyorsunuz. Ben sakin konuşuyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Mutlaka. Burada şimdi hepimiz birbirimize cevap vermeye kalkarsak var ya aha biz sabaha kadar buradayız.

Şimdi, bir dakika verdim.

Toparlayın lütfen, uzatmayacağım.

Değerli arkadaşlar, benim odam müsait, bayağı da geniş; çay, kahve ikramımız da var yani bizim bu AK PARTİ Grubundan da Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan diğer meseleleri, Merkez Bankasının dışındaki, orada bir siz netleştirin, ondan sonra gelin, bize bildirin buraya.

Evet, Sayın Ağbaba, buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, tabii, ben bu eleştirileri Merkez Bankasına yapmıyorum, size yapıyorum yani siyasete yapıyorum. Sonuçta ekonomi siyasetten bağımsız değil.

Bakın arkadaşlar, AİHM kararlarına göre Osman Kavala'yı serbest bırakmıyorsan, Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre Can Atalay'a gelip yemin ettirmiyorsan, Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakmıyorsan olmaz bu iş. Bakın, kent uzlaşısından Ahmet Özer'i cezaevine atıyorsun, kent uzlaşısından Emrah Şahan'ı cezaevine atıyorsun. Kent uzlaşısı ne? Daha önce HDP'de veya DEM'de siyaset yapmış insanları aday göstermişiz. Ya, bir taraftan "Barış süreci yapıyorum." diyorsunuz diğer taraftan sırf kent uzlaşısından insanları cezaevinde tutuyorsun. Bunu kimseye anlatamazsınız. Burada bağırıp çağırabilirsiniz. Bakın arkadaşlar, bu hukuk herkese lazım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu hukuk herkese lazım, bu memleketi düşünmemiz lazım. Hukukun olmadığı yerde, yargı bağımsızlığının olmadığı yerde, hukuk güvencesinin olmadığı yerde ne ekonomi düzelir ne başka bir şey düzelir.

Teşekkür ediyorum.