KOMİSYON KONUŞMASI

NEJLA DEMİR (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Başkan.

10'uncu maddeyle Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğünün özel bütçeli kamu tüzel kişiliğine sahip bir bağlı kuruluşa dönüştürülmesi öngörülüyor. Bu teknik gibi görünen değişiklik aslında doğa koruma alanında çok ciddi bir zihniyet değişiminin işaretidir. Ben bu maddeyi yalnızca bir idari yapı düzenlemesi olarak görmüyorum. Bu maddeyle doğayı korumakla görevli kamu kurumunun mali yapısı özerkleştiriliyor. Doğrudan gelir toplama ve kullanma yetkisi genişletiliyor. Bu doğa koruma idaresinin piyasalaşmasının önünü açacak temel bir adımdır. DEM PARTİ olarak biz, doğa korumayı kamusal ve toplumsal bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu görev kâr amacı güdülmeden, şeffaf, halkın katılımına açık ve kamu yararını esas alarak yürütülmelidir. Ama bu düzenlemeyle ne yazık ki doğa koruma giderek bir gelir yönetimi bürokrasisine dönüştürülüyor. Bu yapıyla mali denetim merkezî otoritelerin dışına çıkarılıyor, hesap verilebilirlik zayıflatılıyor ve en önemlisi doğa koruma faaliyeti kâr-zarar hesabıyla değerlendirilecek bir sektöre dönüştürülüyor. Sahadan çok net örnekler var: Akbelen'de, Kaz Dağları'nda, Munzur'da halk doğayı korumak için bedenini ortaya koyarken kamu kurumlarının nasıl sessiz kaldığını, nasıl şirketlerin çıkarlarını öncelediğini hep beraber gördük. Şimdi, bu kurumlara bir de bağımsız mali yapı veriliyor. Bu ne demek? Bu, halkın denetiminden uzak, doğrudan ihale sistemlerine açılabilecek gelir baskısıyla özelleştirmeye yatkın bir yapı demek. Yani doğa, kamu yararına hizmet veren bir alan olmaktan çıkarılıp sermayeye uyumlu bir ekonomik kaynak hâline getiriliyor. Bu süreç sadece ekosistemi değil, yerel halkın doğayla kurduğu tarihsel, kültürel bağları da zayıflatıyor. Kısacası, bu madde, doğa koruma idaresini bir kamu kurumu olmaktan çıkarıp adım adım şirket mantığıyla çalışan bir yapıya dönüştürmenin yapısal adımıdır. DEM PARTİ olarak bu dönüşümü kabul etmiyoruz. Doğa koruma piyasaya değil, halka ve yaşama dayanmalıdır diyorum.