| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2025 |
AYÇA TAŞKENT (Sakarya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bugün burada bir bütçeden daha fazlasını, bir anlayışı, bir yönelimi, bir bakış açısını konuşuyoruz aslında. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi bize sadece ekonomik tercihlerinizi değil, oluşturmak istediğiniz toplum tahayyülünü de anlatıyor aslında. 2025'i "aile yılı" ilan ettiniz. Aileyi koruma söylemiyle kadını aile içindeki rolüyle tanımlayan her yeni kampanya eşitliği değil, itaati öğretmeyi amaçlıyor. Bir kadın kendi başına güçlü olamaz mı Sayın Bakan? Kadının ekonomik bağımsızlığını değil de evdeki varlığını güçlendiren bir aile yılı kim için kazanım? Oysa devletin görevi kadınları ev içi rollere sıkıştırıp yoksulluğu yapısal olmaktan çıkarıp bireysel sorumluluk düzlemine indirgemek değil; her bireye adil ücret, kamusal bakım, eşit sosyal haklar sağlamaktır. Unutmayalım, yoksulluğun, şiddetin, güvencesizliğin bedelini en çok kadınlar ödüyor ve aile merkezli sosyal yardım politikaları tam da bu nedenle kadın yoksulluğunu kalıcı hâle getiriyor.
Son dönemde yurttaşlar "Aile Destek Programı kesildi." diyerek bize ulaşıyorlar. Kriter değişiklikleriyle 100 binlerce hanenin yardımı kesildi, birçoğu bundan haberdar bile edilmedi. Bakanlık sistemi "şeffaf" diyor ama yurttaş yardımının neden kesildiğini bile öğrenemiyor. Aile Destek Programı neden kesildi? Bu yardımlar sadece seçim dönemiyle mi sınırlandırılıyor? Çünkü bunu bir oy devşirme pratiği hâline mi getirdiniz? O çok övündüğünüz sosyal yardımlar sürekli küçülüyor; 5 bin yaşlı, 4 bin engelli, 3 bin engelli yakını ev, 6 bin dul, yetim artık yardım alamayacak.
Genel sağlık sigortası yaptığınız kişi sayısı yine ciddi oranda azaltılıyor. 2022 yılında merkezi bütçenin Bakanlığınıza ayrılan bütçe payı 3,77 iken 2026'da bütçenin 2,81'i ve daha da ironik olan adına "aile yılı" dediğiniz bu yıl neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü bu düzende kadının güçlendirilmesi için kadın başına günde 51 kuruş ayırıyorsunuz. Yardım değil, hak temelli bir sistem inşa etmelisiniz. Yardım kesilince çocuk aç kalıyorsa o yardımı değil, sizlerin varlık nedenini tartışmamız gerekiyor. Peki, Aile Yılı'nda kadın cinayetleri ne oldu? Sadece ekim ayında 19 kadın öldürüldü. İstanbul Sözleşmesi'nden çekildikten sonra şiddetle mücadele mekanizmaları da çöktü. Kadın cinayetleri artık münferit değil sistematiktir. Öldürülen kadın yalnızca bir erkek şiddetinin değil, yaratılan toplumsal düzenin kurbanıdır. Yoksullaşma politikalarıyla, muhafazakâr aile ideolojisiyle ve cezasızlıkla kol kola yürüyen bir düzen bu. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilen, nafaka hakkını tartışmaya açan, kadının adını ailenin içinde eriten bir devletin kadınların yaşam hakkını koruma iradesi olamaz. Yoksullaştırılan, güvencesizleştirilen, kamusal alandan dışlanan kadınlar yalnızca ekonomik değil, varoluşsal bir kuşatma altındadır çünkü her kesintiye uğrayan sosyal hak, her kapatılan sığınmaevi, her geri çekilen kamu desteği, bir kadının yaşam olasılığını azaltır. Eşitlikçi bir ekonomi, laik bir hukuk düzeni, kamusal bakım sistemi ve cinsiyet temelli şiddete karşı sıfır tolerans ilkesi olmadan kadın cinayetleri son bulsun demek yalnızca temenni olur.
Sayın Bakan, bir kadın Bakan olarak geçen yıl 25 Kasımda kadınların sokakta coplandığı, gözaltına alındığı o görüntüler için tek bir kelime etmediniz. Oysa şiddet sadece evde değil, sokakta, meydanda da yaşanıyor ve siz o şiddetin karşısında olmalıydınız. Bu sene 25 Kasımda kadınların yanında olacak mısınız? Eğer gerçekten bu seneyi toplumsal farkındalığının yükseldiği, bakanlıkların eşgüdümlü olarak üzerinde çalıştığı, temel bir sorunun çözümüne ayrıldığı bir yıl ilan etmek istiyorsanız, bu yılı yoksulluğun, şiddetin, eşitsizliğin son bulduğu, adaletin yılı yapın Sayın Bakanım.
Teşekkür ediyorum.