KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan ve Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, basınımızın kıymetli emekçileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ordumuza ait bir uçağın düşmesi sonucu 20 kahramanımız şehit olmuş. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Bugün önümüze gelen Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi, gençlerimizin hayallerini büyütmek yerine umutlarını törpüleyen bir yönetim anlayışının belgesidir. Gençler artık bıkmış durumda; iş istiyorlar, adalet istiyorlar, liyakat ve eşitlik istiyorlar. Haksızlar mı? İlgili Bakanlığın açtığı sınavda İzmir 1'incisi ve Türkiye 6'ncısı, Erzurumlu çiftçi bir ailenin çocuğu olan İsmail Salih Hızarcı'yı mülakatta elediniz. Vicdan sahibi olarak buna ne diyorsunuz? Her fırsatta OECD'nin Türkiye için ağır bir uyarı niteliğinde olan raporunu sizlere hatırlatıyor ve diyoruz ki 18-24 yaş arası gençlerimizin yüzde 31,3'ü ne eğitimde ne de işte, her 3 gencimizden 1'i sistemin dışında kalıyor. OECD ortalaması ise sadece yüzde 14,1. Üniversite mezunu istihdamında yüzde 75,4 ile Türkiye son sırada. Buna paralel olarak, gençlerimizin istihdam oranı yalnızca yüzde 39,5 yani bu ülkede her 10 gencin 6'ısı ya işsiz ya da umudunu yitirmiş durumda. Gençlerimizin en temel ihtiyacı olan gelecek güvencesi ve istihdam politikaları yok. AK PARTİ Hükûmeti gençliğe aidiyet değil, âdeta çıkış kapısı sunuyor. Gençler vize kuyruğunda gelecek arıyor. 14,9'luk genç nüfus oranıyla AB ülkeleri arasında demografik fırsat penceresi Türkiye için vizyonsuzluk ve plansızlık yüzünden yapısal bir dezavantaja dönüşüyor.

Kıymetli hazırun, bizler, elbette, gençlerimizin başarılarını konuşmak isterdik, onların bilimde buluşlarını, sanatta eserlerini, sporda zaferlerini, teknolojide icatlarını alkışlamak isterdik, maalesef gençlerimizin konuşulması gereken başarıları değil, yaşadıkları trajediler oluyor.

Sayın Bakan, siz gençliği tribünlerde, turnuvalarda ararken biz onların cansız bedenlerini sanayi yangınlarında buluyoruz. Dilovası'nda hayatını kaybeden, yaşları 18'den küçük olan 3 genç kızımız gençlik politikalarınızın sessiz kurbanlarıdır. TÜİK verileri ortada, 15-19 yaş arası 1 milyon 665 bin genç çalışıyor, 674 bini ise kayıt dışı yani her 10 gençten 4'ü devletin gözü önünde, sistemin karanlık dehlizlerine terk edilmiş durumda. Soruyorum Sayın Bakan, siz gençliği nerede görüyorsunuz, spor salonlarında mı, merdiven altı atölyelerde mi? Gençleri neyle koruyorsunuz, beton yatırımlarıyla mı, yoksa adaletle mi?

OECD'nin 2024 tarihli Gençlik Raporu'na göre Türkiye gençler arasında davranışsal bağımlılıklar, riskli dijital alışkanlıklar ve düşük sosyal katılım oranları bakımından 38 ülke içinde son 4'te yer alıyor. Artık gençlerimizin ellerinde kitap değil telefon var ve o telefonda yalnızca sosyal medya değil, sanal bahis siteleri, kumar uygulamaları ve dolandırıcılık ağları var.

Bağımlılıkla Mücadele Programı kapsamında ayırdığınız 59,4 milyon lira yani yüzde 0,02'lik pay bağımlılık değil, gençlikle alaydır. Gençlerin bağımlılık riski büyürken ilgili bakanlıkların 14,9 milyarlık toplam bütçesi hâlâ yetersiz, sorumlusu da sizlersiniz. Avrupa'da gençlerin uyuşturucu ve bahisle tanışma yaşı ortalama 17-19 iken Türkiye'de bu yaş 14'e kadar düşmüştür. 30 yaş altı gençlerde, madde kullanımından ölenlerin oranı yüzde 37,5'tir. Kusura bakmayın ama gençlik politikalarınız broşür sayfalarında güzel, sokaklarda ise boş. Hâlâ spor salonlarıyla, tesislerle, gençlik merkezleriyle övünüyorsunuz, peki bu merkezlerin kapısından kaç genç giriyor, kaçı sanal bahis yerine spora yönlendiriliyor, kaçı bağımlılık riski taşıdığı hâlde destek alabiliyor?

Sayın Bakan, bütçedeki rakamlar, gençliğin enerjisini değil, ancak çaresizliğini finanse ediyor. Kira, ulaşım ve yemek fiyatları göğe çıkarken burs yerinde sayıyor. Burs miktarları hayatta kalma mücadelesinde âdeta bir illüzyon. Türkiye'deki gençler, uyuşturucu, çeteleşme, kumar ve bahsin 4'lü kuşatması altında. Gençliği borca, aileleri yıkıma sürükleyen bu düzenin adı soygundur, sömürüdür ve hatta ihanettir. Siz geldiğinizde bunların hiçbiri yoktu ama siz müktesebatınıza uymamasına rağmen bu günahın ortağı oldunuz, bu tabloyu kıracak kadar etkin, güçlü ve entegre bir strateji ortaya koyamadınız.

Değerli Hazırun, spor alanında yaşanan olumsuz gelişmelere de değinmek istiyorum. Yasa dışı bahis olayları futbolun en üst seviyesine kadar sirayet etmiş, hakemler, futbolcular, menajerler, teknik direktörler, kulüp yöneticileri de dâhil olmak üzere herkes bu kirli işin içine düşmüştür. Geçen yıl bütçe görüşmelerinde kulüplerin bahis çeteleriyle ve kara para aklayıcılarıyla olan kirli ilişkilerine dikkat çekmiştim, hatırlayınız Sayın Bakanım, ancak görüyoruz ki Hükûmetin sporun şeffaflığını sağlamak, yasal veya yasa dışı ayırmaksızın bahis ve yolsuzlukla mücadele etmek yerine çoğu zaman göz yumduğu veya ihmalkâr davrandığı açıktır. Bu ihmalkârlık, kulüplerin ve yöneticilerin etik dışı kazanç arayışını güçlendirmiştir. Türkiye Futbol Federasyonunca yürütülen bahis soruşturması kapsamında, 149 hakem ve 1.024 futbolcunun bahis oynadığı tespit edildi. 72 futbolcu sadece İzmir kulüplerinde, 17'si hakem olan yasa dışı bahis ve şike olayı da ayrı bir iddia. Bunların sporun adaletini çürüten skandallar olduğunu söylüyoruz. Özellikle 2018 yılından beri Süper Lig değerine ve uluslararası itibarına bakıldığında Türkiye'nin spor arenasındaki prestij düşmüş, genç sporcular için örnek teşkil etmesi gereken bir disiplin ortamı yerine bahis ve yolsuzlukla anılan bir yapı öne çıkmıştır. Bu nedenle spor alanına bir neşter vurulması elzemdir. Türk futbolunu ve gençliğini zehirleyen bu bataklık öyle bir bataklık ki sadece futbol kulüplerine indirgersek yine de hata etmiş oluruz. Bu kara düzenin arkasında Pronet Gaming, Betco, Digitain ve Cascade gibi altyapı sağlayıcıların olduğu ifade ediliyor. Türkiye'yle bağlantısı kopartılsa da binlerce yasa dışı site zaten kendiliğinden kapanacak. Neden bu hortumları kesmiyorsunuz?

Ödeme kuruluşları meselesi daha vahim. Papara ve PayFix sahipleri cezaevinde, mal varlıklarına el konuldu, Ozan Elektroniğe el konuldu ama Paratim, Payco, Papel, Peppara, Sipay hâlâ ortada. Merkez Bankasının Sipay hakkında aldığı faaliyeti durdurma kararının mahkemece askıya alınması operasyonların ortasında atılmış bir geri adım mı? Değilse söyleyin. Papara iddianamesinde 75 milyar TL'nin bankalara, oradan kripto firmalarına aktarıldığı iddia ediliyor. Peki, bu bankalara, kripto şirketlere neden hâlâ dokunamıyorsunuz? Sebebi nedir?

Sayın Bakan, bu mücadele yarım yamalak yürütülemez. Kurum, kişi, takım ayrımı yapılmadan altyapıları kapatılmalı; aracılık eden tüm banka, ödeme kuruluşu ve kripto firmalarının lisansları askıya alınmalı ya da iptal edilmeli. Bakanlığın görevi, sporun ve gençliğin geleceğini korumaktır. Sizden beklenen ödünsüz bir mücadeledir.

Son olarak, Sayın Bakan, Manisa Kula'da halkın arasında Zafer Okulu olarak bilinen, Cumhuriyet döneminde Türk eğitimine hizmet veren tarihî yapıdan bahsetmek istiyorum. Bu tarihî yapının üzerine "Bu tesisin yapımı ve onarımı 2023 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapılmıştır." levhası asılmış ancak binayı gidip gören herkes gibi ben de gözlerimle şahit oldum 1 Kasım 2025 Cumartesi günü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Son bir dakika veriyorum.

HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ortada ne tamamlanmış bir restorasyon var ne de korunan bir tarih. Dış cephe dökülüyor, sütunlar çatlak, merdivenlerin yarısı yok, içeride zemin göçük, tavan çökmek üzere. Hükûmetin restorasyon sicilinin pek parlak olmadığını biliyoruz ama yine de merak ediyorum: Bu mudur sizin yapım onarım anlayışınız? Bu tarihî binanın herhâlde bırakıldığından gerçekten haberiniz yok. "Restorasyon tamamlandı." levhası neye dayanarak asılmıştır? Tarihî bir miras göz göre göre çürümeye terk edilmiştir. Tarihî miraslarımızı böyle mi koruyacaksınız, böyle mi kurtaracaksınız? Bakın, bu, 2023 yılında bina üzerine yazı asıp tamamlandığını iddia ettiğiniz bina, bu da girişi. Demir parmaklıklarla muhafaza, koruma altına alınmış, tavanı çökmüş. 1 Kasım 2025'te kendim fotoğrafladım bunu. İnanıyorum ki bu işin üzerine düşüp kıymetli şehrimizin, Manisa'mızın Kula ilçesindeki bu tarihî binaya sahip çıkarsınız.