| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 14 .11.2025 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar ve basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın 2026 bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Fakat, bu bütçe halkın sahillerini otellere, müzelerini kepçelere, tarihini ihalelere, çalışanın emeğini ise sömürüye teslim eden bir bütçe. Sayın Bakan, daha bu yılbaşında Kartalkaya'da 78 yurttaşımızı kaybettik. Grand Kartal Otel yangını bu ülkenin liyakatsizliğe, denetimsizliğe yandaş kayırma anlayışına kurban verdiği canların son halkasıydı. Duruşmada, hayatını kaybedenlerin yakınları, kamu görevlileri bu katliamı onayladı "Bakanlıklar Cumhurbaşkanının arkasına sığınıyor." dedi, evet, haklılar çünkü bu ülkede her facianın ardından aynı tabloları görüyoruz; Soma'da gördük, İliç'te gördük, daha üç gün önce Dilovası'nda gencecik çocuklar öldü, orada gördük ve tabii ki Kartalkaya'da gördük. Sorumlu Bakan televizyona çıkıyor "Bizim bir eksiğimiz yok." diyor, "Sorumlularını cezalandıracağız." deyip kenara çekiliyor. Sorumlu kim, 78 canın hesabını kim verecek? Bugün bu bütçede o 78 yurttaşın ismi yok Sayın Bakanım, ne bir özür ne bir yüzleşme ne de istifa var. Nizamülmülk bin yıl önce "Bir işi bir kişiye verin, iki kişiye verirseniz iş ortada kalır." demiş. Değerli arkadaşlar, burada bir düzenleme şart. Ya, bir işyerin iznini bir kurum veriyor, ruhsatını başka bir kurum veriyor, denetimini başka bir kurum veriyor. O işyerinde bir sorun çıktığında o 3 kurum arasında sorun kaybolup gidiyor çünkü kimse sahiplenmiyor.
Arkadaşlar, faciadan sonra Bakanlığın aklına panikle yönetmelikler geldi. Bugün Antalya'da, Muğla'da Kapadokya'da binlerce otel yangına dayanıklı kapı ve ikincil merdiven bulundurmadığı için kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya. Antalya'da 1.600 işletmenin yüzde 90'ında bu kapı yok, neden yok? Çünkü o işletmeler zamanında ruhsatını almış, itfaiye raporunu almış, hepsi belediye denetiminden geçmiş. Şimdi, Bakanlık "Yönetmeliğe uymuyorsun." diyerek cezayı basıyor. Antalya Kaleiçi'nde otel işletmecileri yangın kapısı takmak zorunda ama Anıtlar Kurulu "Olmaz." diyor; ahşap binalar, tescilli yapılar. Kapı taksan suç, takmasan mühür. Yönetmelikleri siz çıkarıyorsunuz ama ruhsatı belediyeler veriyor, turizm il müdürlükleri elini yıkayıp kenara çekilmiş zaten. Bugün belediyeler sizin Bakanlığınızın yapmadığı denetimlerin yükünü taşıyor, sorumluluğu belediyelere yıkmaya çalışıyorsunuz. Sonuç, esnaf ortada kalıyor, bu işletmelerin çoğu aile oteli, küçük pansiyon. Yönetmeliğe konulan ek maddeyle süre yıl sonuna kadar uzatıldı ama buralarda bir düzenleme yapılması şart Sayın Bakanım. Tarihî alanlar için özel şartname çıkarın, bürokrasiyi azaltın, insanlar sizden çözüm bekliyor.
Yine, değerli milletvekilleri, turizmin göz bebeği Kaş, Kalkan, Fethiye hattında bu yaz binlerce villa boş kaldı. Sebebi, Bakanlığın getirdiği belge krizi. 2.800 villa Turizm Konut Kiralama Belgesi alamadığı için kapalı kaldı; insanlar borç içinde, o villalarda çalışan temizlikçi, bahçıvan, taşımacı, acente çalışanı işsiz kaldı. Bu karmaşık yönetmelik yüzünden bölge ekonomisi çökmenin eşiğinde. Buralara yönelik imar planlarını ne zaman düzenleyeceksiniz? İnsanlar bu haberi bekliyor, vergi kaybı milyonlarca lira ama Bakan Bey ne yapıyor? Yabancı tur operatörleriyle poz verirken Antalya'daki binlerce aile işletmesi kepenk kapatıyor. Bu yönetmelik kayıt dışılığı bitirmedi, tam tersine büyüttü. Kaş'ta kayıt dışılık oranı yüzde 90'a çıktı, devlet vergi kaybına uğruyor. Vatandaş da turizmden kazandığı tek ekmeği kaybediyor, Bakanlık hâlâ susuyor. Turizmde plan değil, panik hâkim yani turizm döneminde aynı sorunları yaşayacağız. Yeni turizm döneminde buralara bir düzenleme getirilmesi lazım.
Burada yeri gelmişken Genel Kurulda görüşülen Vakıflar Kanunu var, burada belgesiz konaklama tesislerinin internet üzerinden tanıtım ve satış yapılmasına 25 bin lira idari para cezası getiriliyor. Bakanlık veri tabanında kayıtlı olmayan tesislerin ilanlarını kaldırmayan platformlara da aynı ceza uygulayacak. Karara uymayanlara 100 bin lira ceza kesilecek ve erişim engeli kaldırılacak. Sayın Bakan, Kartalkaya'daki otelin belgesiz olduğunu sizin Bakanlığınızın bilmesine rağmen yine sizin tur şirketinizin Ets üzerinden satıldığı iddiasına bir açıklık getirmediniz; buna bir açıklık getirirseniz mutlu olacağız.
Değerli arkadaşlar, turizmde birçok sorun varken turizmciye yeni harçları getiriyorsunuz. En küçük işletmeye bile 367 bin lira ek maliyet; zaten enerji, personel, kira, sigorta derken ayakta zor duran küçük işletmelerin üstüne şimdi de bir yıllık harç sopası. Sayın Bakan, siz bu sektörün nabzını hiç tutmuyor musunuz? Sektör temsilcileri "Biz batıyoruz." diyor. Bu harç politikası turizmcilerin belini kırar. "Sürdürülebilir turizm" diyorsunuz ama sürdürülen sadece vergi yükü.
Yine, değerli arkadaşlar, Demre halkı ayakta "Beton değil, mavi kalsın." diye haykırıyorlar. Danıştay diyor ki: Kıyının ilk 50 metresi halka aittir. Siz ne diyorsunuz? Yönetmelikle bunu 15 metreye düşürüyorsunuz. Kıyı halkındır, Anayasa’nın 43'üncü maddesi açık ama siz halkın hakkını otellere peşkeş çekiyorsunuz, belediyemiz ve halk direndi, dava açtı, eylem yaptı ama Bakanlık ısrarla Demre kıyılarını betonlaştırma peşinde. Bir ülke düşünün, vatandaş sahiline giremiyor ama otel zinciri özel iskele yapıyor, bu halk bir gün bunun hesabını sorar Sayın Bakanım.
Antalya Arkeoloji Müzesi 1972'den beri Türkiye'nin en önemli müzesi. Avrupa Konseyi özel ödüllü binaydı, yıkıldı. Evet, yanlış duymadınız, Türkiye'nin ilk ödüllü müze binası yıkıldı. Sözde deprem riski bahanesiyle ama o rapor bile kamuoyundan gizlendi. Mimarlar Odası, akademisyenler, yurttaşlar "Restorasyon yapılsın." dedi, Bakanlık kepçeleri gönderdi. Sayın Bakan, siz bu ülkenin kültürel hafızasını beton kamyonlarına teslim ettiniz. Bir müze yıkmak, bir milletin belleğini silmektir. Antalya Müzesi sadece taş değildi, bu ülkenin tarihiydi, Yorgun Herakles'den Aziz Nikolaos'ın kemikleri kadar her şey bu toprakların sesiydi ama siz o sesi susturdunuz. Şimdi oraya "Yeni müze yapacağız." diyorsunuz, Antalya halkı bekliyor, projesi nerede, ne zaman başlayacak, bu bütçede Antalya müzesine ne kadar para ayırdınız; sizden bunu da duymak istiyoruz.
Bir de Sayın Bakanım Kültür Yolu Festivali yapıyorsunuz, adı güzel ama içinde kültür yok. Atatürk'ün şapka devrimini anlatan "Şapkalarla Atatürk" sergisi sosyal medyadaki birkaç gerici paylaşım yüzünden iptal edildi. Sormak lazım Bakana: Siz hangi iklimin kültür bakanısınız Atatürk'e hakaret edenlerin mi, cumhuriyetin yüz iki yıllık mirasını savunanların mı? Cumhuriyetin kurucusuna düşmanlık edenlerin sesi çıktı diye siz sergiyi kaldırıyorsunuz. Bu sergiden kimler rahatsız oldu, kim onay verdi ve sergi niye kaldırıldı Sayın Bakan, siz bunu açıklarsanız mutlu olacağız. Ama korkmayın Sayın Bakanım, Atatürk'ün gölgesinden kimseye zarar gelmez, asıl zarar Atatürk'ü sansürleyen zihniyettedir.
Tabii, turizmin bir de görünmeyen yüzü var: o güler yüzlü garson, o on iki saat ayakta duran temizlikçi, o minibüsle sabahın altısında işe giden otel çalışanı. Turizm gelirleriyle övünüyorsunuz ama turizm işçisinden tatil hakkını alıyorsunuz. Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli tesislerde çalışan 10 binlerce emekçimiz artık haftada bir gün değil, on gün çalıştıktan sonra ancak bir gün dinlenebilecek. Düşünün, kesintisiz dinlenme hakkı, sağlıklı bir yaşamın, verimli bir çalışmanın ve insan olmanın en temel gereğidir. Siz bu hakkı kâğıt üzerinde rıza maskesiyle, fiiliyatta ise işverenin zorbalığına teslim ediyorsunuz. Bu düzenlemeyle işçi kardeşim hafta tatilini zorla çalıştırıldığında karşılığında fazla ücret alamayacak yani işçi sömürülecek ancak karşılığında ek bir kuruş dahi görmeyecek. Bu modern kölelik düzenine yasal zemin hazırlamaktır, emeğin inkârıdır, vicdanın reddidir.
Sonuç, bu bütçe halkın değil, rantın bütçesidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.