| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 14 .11.2025 |
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Mehmet Bey, hoş geldiniz.
Umarım işleriniz iyi gidiyordur; sömestir tatili, yılbaşı yaklaşıyor, rezervasyonlarınız umarım iyidir.
Şimdi, Sayın Bakan olarak Mehmet Nuri Ersoy'a konuşalım. Evet, biliyorsunuz, bu yıl da normalde, aslında, bütçe kalemlerini konuşmamız gereken komisyonlarda ne yazık ki yine, yaşanan faciaları konuşuyoruz. Çalışma Bakanlığında iş cinayetlerini, Aile Bakanlığında kadın cinayetlerini, Gençlik ve Spor Bakanlığında asansör kazalarını, zehirlenmeleri, genç işçi cinayetlerini konuşuyoruz ve bugün de ne yazık ki 78 canın hayatını kaybettiği, 36'sının çocuk olduğu ve onlarca yaralının olduğu Kartalkaya faciasını konuştuk ve konuşmalıyız da çünkü yaşadığımız tüm bu faciaların ortak bir özelliği var değerli arkadaşlar: Denetimsizlik, liyakatsizlik ve sorumluluğu başkasına atma. Otelin doluluk oranının yüzde 80 civarında olduğu, tatil nedeniyle yoğunluğun yaşandığı bir anda, restoran bölümünde başlayan bir yangın ve insanların yapayalnız, çaresiz kendisini ve ailesini kurtarma çabasını izledik biz; çarşafları sarıp aşağıya kendilerini bıraktılar. İnsanlar, çocuklar öğretmenler yanarak, boğularak, panikle binadan atlayarak hayatlarını kaybettiler. Duman dedektörü çalışmıyordu, yangın alarmı çalmıyordu; temel güvenlik önlemleri alınmamış bir yerden bahsediyoruz. Denetimin açıkça yapılmadığı, suçun başkasına atıldığı, soruşturma izinlerinin verilmediği ancak kamuoyundan tepkiler gelince önlemlerin konuşulduğu bir faciaya biz bir kez daha tanık olduk.
Bakın, ben Bartın milletvekiliyim ve bir Bartın milletvekili olarak bu utanmazlığa da bu sorumsuzluğa da hiç yabancı değilim çünkü üç yıl önce Amasra'da biz bir maden faciası yaşadık, 43 canımızı kaybettik; tıpkı Kartalkaya gibi, o gün de "kader" denildi "fıtrat" denildi, soruşturma izinleri bakanlıklar tarafından verilmedi, ailelerin acıları duyulmadı, yetkililer korundu ve gerçek sorumlular yargı önünden kaçırıldı. Sayın Bakan, bu anlayış aslında sadece sizin Bakanlığınıza değil, tüm saray yönetimine has bir özellik. Kartalkaya faciası da sizin Bakanlığınızın denetimsizliği ve ihmalkârlığının sonucu yaşanmıştır, bunu bir kere kabul edin. İki yüz doksan altı gün geçti ya, iki yüz doksan altı günden bahsediyorum; Bakanlığınızdan bir tane istifa olmadı, utanmadınız, bir tane görevden alma bile olmadı; yetmedi, soruşturma izinlerini reddettiniz siz; gerçekten insanın aklı almıyor Sayın Bakan ya. Yangının ardından yayınlanan raporlara bakıyoruz, ortada temel güvenlik donanımlarında ciddi eksikliklerin olduğu tespit edilmiş; bu tespitlere göre denetim görevinizi neden yerine getirmediniz, bunu artık burada bir zahmet açıklayın. İhmallerinizden dolayı kaç kişinin daha hayatını kaybetmesi, sorumluluk almanız için kaç facianın daha yaşanması gerekiyor; buna artık burada bir cevap verin. Birazdan çıkıp diyeceksiniz ki: "Şu kadar otelin ruhsatını iptal ettik, şu kadar oteli denetledik." Çıkacak, böyle bir açıklama yapacaksınız. Bu acılar yaşanmadan önce üzerinize düşen görevleri yapmadığınız için şimdi bu rakamlara sığınacaksınız.
Şimdi, Kültür ve Turizm Bakanı olarak değil de profesyonel bir turizmci olarak, 10 otelinizle Türkiye'nin en büyük oteller zincirine, hatta bir zamanlar havayolu şirketine sahip patron Mehmet Nuri Ersoy'a sormak istiyorum: Otelinizde konaklarken, yemeklerinizi yerken, havuzlarınızda, yatlarınızda gezerken, uçaklarınızda yolculuk ederken işletmelerinizin tümünde devlete ve firmalarınıza güvenerek canını size emanet etmiş kişilere karşı vicdani bir sorumluluk hissettiğiniz hiç oldu mu? Yoksa atanmış bir Bakan olarak AKP Hükûmeti ve bağlı organların her yerine nüfuz etmiş olan iş bilmezliğin, "Nasıl olsa hallederiz."ciliğin, rüşvetin, yalanın, insanların canına mal olduğu hâlde istifa bile etmemenin, hesap vermemenin rahatlığı ve vicdansızlığı içinde kendinizi güvende mi hissediyorsunuz; cevap verin lütfen.
Sayın Bakan, bu konuşma bir acı değil, bir uyarı, bir hesap verme çağrısı aslında. Ben gerçekten hesap vermenizi istiyorum ya, sadece sizden de değil, bize bu acıları bırakan, her haftaya bir facia sığdıran, ülkeye yangının, selin, depremin, önlenebilir her facianın travmasını bırakan bu zihniyetin hesap vermesini istiyorum. İnsanın canı üzerinden turizm paketi satan, denetimsiz büyümeye göz yuman, para için insanları riske atan bu anlayış artık hesap vermek zorunda. İnsanların...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)