KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bir yılı aşkın bir süredir partimize ve size muhalif olan herkese âdeta düşman hukuku uyguluyorsunuz. Siz de kendinizi belki bir emir kulu olarak görüyorsunuz ama gerçek bu. Esenyurt Belediyemize kayyum atandığı ilk günden bu yana bizi emniyet güçlerimizle karşı karşıya bırakıyorsunuz. Seçilmiş meclis üyelerimizi ve biz milletvekillerini dahi Belediyeye almadınız. Sizin için "seçim" "sandık" "Anayasa" "hukuk" gibi kelimelerin hiçbir anlamı ve önemi kalmamış. 300 genci gözaltına alıyorsunuz ama ben milletvekili olarak Emniyet Müdürlüğüne giremiyorum. Neden? Neyi gizliyorsunuz, neden çekiniyorsunuz, neyi saklıyorsunuz da biz giremiyoruz? Bir baba Emniyet Müdürlüğünde bana ne dedi, biliyor musunuz? "Ben milliyetçi; askerini, polisini seven bir babayım. Çocuklarımı böyle yetiştirdim. Şimdi diyorlar ki sekiz saattir o otobüste aç, susuz, tuvalete bile gidemiyormuş. Gözaltına alınması bir şey değil de çıkınca ben tekrar kızıma, oğluma polisimizi nasıl sevdireceğim?" diye soruyor. Bakın, Meclis tutanaklarına geçsin diye burada özellikle belirtiyorum; ben bir İstanbul Milletvekiliyim ve bir yıldır İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giremiyorum. Yani kanun kalmadığı gibi sizde izan da kalmamış. Kim veriyor bu emirleri? "Milletvekilini almayın." diye siz mi söylüyorsunuz yoksa Emniyet Müdürü mü? Milletvekilini tanımadığınız gibi milletin Meclisini de tanımıyorsunuz. Size 5 tane soru önergesi vermişim, sadece ikisine cevap vermişsiniz. Bu soruları biz yazıyoruz, doğru ama size gönderen Meclis Başkanlığı. Bu Meclisi niye tanımıyorsunuz Sayın Bakan? Bakın, bu görevler gelip geçiyor, sizin gibi burada bakanlık yapanlar sonra dönüyor dolaşıyor, buraya yanımıza vekil olarak geliyor. Zaten sizin yerinize de isimler konuşulmaya başlamış. Gelin, siz şimdiden Meclisin saygınlığını korumak için çabalayın da bu Meclisin milletvekilliğini tanımazlık etmeyin.

Tabii, malumunuz, hukuku tanımayan tek kişi de siz değilsiniz, YSK kararlarına rağmen İstanbul'da bir asliye hukuk mahkemesi Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığına bir kayyum atadı ve siz o kayyumun geleceği gün 5 bin polisle il binamızı bastınız. Sizin talimatınızla o zamanki İstanbul İl Başkanlığımız emniyet kuvvetlerince âdeta bir düşman mevzisi gibi muamele gördü, 70 yaşında vatandaşlarımız yerlerde sürüklendi, insanlara öldürme kastı olacak yakınlıktan bir biber gazı sıkıldı ve ben de o insanlardan biriyim. Bakın, bu fotoğraftaki benim, bu fotoğrafa iyi bakın Sayın Bakan. Emniyet Müdürlüğü CİMER başvuruma verdiği bu cevapta bu müdahaleyi "Direnişi kırmak, kamu düzenini sağlamak için gerektiğinde göz yaşartıcı gaz kullanılabilir." diyerek savunmuş. Bu fotoğrafa baktığınızda kimin kamu düzenini bozduğu, kimin cana kastettiği ortaya çıkıyor. Siz önergeme cevap vermediğiniz için burada bir kez daha yüzünüze karşı soruyorum: Bu müdahaleyi yapan kamu görevlisi kimdir, hakkında bir işlem başlatılmış mıdır yoksa akşamına telefonla aranıp tebrik mi edilmiştir? Bu sorularıma bugüne kadar cevap vermediğinize göre ya İstanbul'un göbeğinde görevlendirdiğiniz bir polisi dahi bulmaktan âcizsiniz ya da siyasi bir karar alarak bu soruya cevap vermiyorsunuz. Hâlbuki selefiniz cep telefonundan fotoğraf çekerek tak diye kimlik tespiti yapıp bunu da güzel güzel anlatabiliyordu. Yoksa giderken size o oyuncağını da mı teslim etmedi? Eğer ki bu kişiyi bulamadıysanız ben yardımcı olayım, buyurun, fotoğrafı burada, rütbesi de görülüyor bu fotoğrafta Sayın Bakan. Bu arkadaş bir de Emniyet Müdürü, Emniyet Müdürü! Yani rütbesine bakarsak biber gazının sakıncalarını, ne kadar tehlikeli olduğunu bileceğine göre açıkça cana kastediyor bu arkadaş. Bu görüntü yalnızca fiziksel bir saldırının fotoğrafı değil, demokrasimize yöneltilmiş açık bir tehdittir ama tarih bugünleri de yazacak, 19 Mart darbesini de yazacak, o darbeden medet umanları da yazacak. Biz tarihin doğru yanında durmaya devam ederken tarih kitapları sizi "Cumhuriyeti kuran partinin il başkanlığını 5 bin polisle bastıran İçişleri Bakanı." olarak yazacak.

Teşekkür ediyorum.