| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2025 |
BURAK AKBURAK (İstanbul) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Dışişleri Bakanlığı bütçemizi konuşuyoruz. Aslında ben birkaç tane spesifik konuyla ilgili konuşacağım Sayın Bakanım. Geçen yıl yine bu salonda ben vize problemleriyle ilgili konuşmuştum. Geçen yıldan bu yana aslında o problem artarak devam ediyor gördüğümüz kadarıyla. Akademisyenler, gençler, iş insanları, ondan sonra tır şoförleri, nakliye işi yapan şirketler, bunlar hâlâ bu vizelerle ilgili problemlerini yaşamaya devam ediyorlar. Bu artık bir teknik aksaklık değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının itibarını, onurunu, haysiyetini gösteren bir mesele hâline geldi. Sayın Bakanım, izin verirseniz bir de teknik mesele de değil de bir de sağlıkla ilgili, insani şartları ilgilendiren vize problemleri de oluyordu. Geçenlerde belki okumuşsunuzdur, gazetelerde çıkmıştır; önemli bir iş insanın eşi kanser hastası, bununla ilgili evraklarını filan her şeyin hazırlamış, Bakanlığa başvuruda bulunmuş, vize başvurusunda bulunmuş hatta araya Türkiye-Alman İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ girmiş ve konsolosluktan şöyle bir cevap gelmiş: Tedavi belgeleri dosyada görülmekle birlikte yeterli gerekçe oluşmadığı belirtilerek vize reddedilmiş. Sadece tabii ki teknik şartlar değil ama bu tip insani şartlarda belki Bakanlığımız daha çok devreye girip bu problemleri çözebilir diye düşünüyorum. Bugün Türk pasaportu 75 ülkeye vizesiz, 75 ülkeye vizeli ve 48 ülkede de kapıda vize alabilecek şekilde pasaportumuz uygulamaya tabi tutuluyor. Tabii, bunun sayısının daha artması bizim için çok önemli olur, somut adımlar atılacağına eminim ben.
Bir konu da Birleşik Krallık 11 Mart 2025 yılında bizim diplomatik pasaportlara, tüm diplomatik pasaportlarımıza vize uygulaması yaptı. Dünyada bu uygulamaya tabii tutulan beş ülkeden bir tanesiyiz biz. Bu da tabii bizi yaralıyor, pasaportumuzun değerini düşürdüğünü gösteriyor. Devletimizin itibarını ilişkin en güçlü uyarılardan bir tanesi olarak ben bunu görüyorum, inşallah o da düzeltilir diye düşünüyoruz.
Tabii, Türkçe'nin uluslararası önemi, değeri bizim için çok kıymetli. Ben geçen bir yurt dışı seyahatimde aynı ülke içerisinde farklı destinasyona uçtum United Airlines'da. Oradaki uçak içi eğlence paketlerine baktığımda 16 tane dil vardı içinde; Lehçe, Urduca, birçok dil var, Türkçe yok. Bende bunun üzerine kendi milletvekili pozisyonumu ilgilendirerek antetli kağıtla United Airlines'a, Scott Kirby'e başvuruda bulundum. Dedim ki: Türkçe sadece Türk vatandaşlarının kullandığı bir dil değil, altı yüz sene dünyaya hükmetmiş bir Osmanlı İmparatorluğunun bakiyesiyiz. Dolayısıyla, bugün Balkanlar başta olmak üzere dünyanın birçok etrafındaki ülkelerde onların vatandaşları Türkçe konuşur, Türkçe'yi biliyorlar. Dolayısıyla, Türkçe'nin daha itibarlı hâle gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mesela, yurt dışına çok ülke vatandaşımız, vatandaşlarımız çıkıyor, Paris'e, Roma'ya dünyanın birçok yerine vatandaşlarımız gidiyor, burada "city bus"lar var biliyorsunuz, giriyorlar orada, Türkçe yok ama onlar burada faaliyet gösterip bizim ülkemizde vatandaşları bu dilleri görebiliyor. Dolayısıyla, bence buradaki diplomatik koşullarda Türkçe'nin kıymetinin artması için baskı yapabiliriz diye düşünüyorum. Özellikle bu United Airlines konusunda sizin Bakanlığınızdan destek istiyoruz Sayın Bakanım, baskı yaparsak belki bunu aşarız hep birlikte diye düşünüyorum.
Tabii, yine, bu bir zenginlik ama özellikle Türkiye aynı anda NATO, Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS ve Türk Devletleri Teşkilatı gibi birbirinden farklı eksenlerde aktif olmaya çalışıyor. Bu çok yönlülük, evet, tabii, bir zenginlik ancak dış politikanın bu zenginlik içinde net ve stratejik bir çizgide sürdürülmesinin girişimci diplomasinin savrulmaya dönüşmemesi açısından önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, dış politikalar tabii ki bir ülkenin aynasıdır ancak bu aynaya baktığımızda randevu bulamayan öğrenciyi görüyoruz, toplantısına gidemeyen iş insanını görüyoruz, ailesine kavuşamayan vatandaşı görüyoruz, tedaviye gidemeyen hastayı görüyoruz. Tüm bu sorunların bir an önce çözülmesini bekleyen de milyonlarca vatandaşımız var. Türk diplomasisinin dünyanın saygın, güven veren ve itibarlı aktörlerinden biri olduğunu biliyoruz, bunun da artırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle, vatandaş odaklı, tutarlı, kurumsal ve itibar üreten bir dış politika için daha somut, daha güçlü adımlar atılması gerektiğine inanıyoruz. İnanıyorum ki bu irade gösterildiğinde Türkiye'nin pasaportu da itibarı da diplomasisi de çok daha güçlü olacaktır.
Teşekkür ediyorum.