| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2025 |
ÖZGÜR ERDEM İNCESU (Ardahan) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin Azerbaycan, Ermenistan ve Kafkasya politikalarını tüm boyutlarıyla değerlendirmek, kamuoyunun merak ettiği soruları dile getirmek ve Hükûmetten şeffaf, somut, tutarlı yanıtlar almak için söz almış bulunuyorum. Çünkü dış politika, bir ülkenin saygınlığını ve güvenilirliğini belirleyen en temel alanlardan biridir. Dış politika, günlük hamlelerle, iç siyasete mesaj verme arzusuyla veya anlık yön değişiklikleriyle yürütülemez. Bölgesel dengelerin titizlikle gözetilmesi, ulusal çıkarların akılla korunması ve komşu halklarla barış içinde bir gelecek inşa edilmesi gerekir.
Sayın Bakan, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri tarihsel, kültürel ve stratejik temellere dayanıyor. "İki devlet, bir millet" sözü bizim için bir slogan değil, ortak kaderin tanımıdır. Ancak kamuoyunda uzun süredir dikkat çeken bir husus var: Türkiye-Azerbaycan ilişkileri 2020'deki İkinci Karabağ Savaşı sonrasında olduğu kadar sıcak ve yakın görünmüyor; bu soğukluğun nedeni nedir? Hangi diplomatik adımlar atılmamış, hangi ortak projeler sürüncemede bırakılmıştır? Türkiye'de bazı çevreler Azerbaycan'ın İsrail'le yaptığı askerî ve enerji iş birliğini gerekçe göstererek Bakü'ye karşı mesafeli bir tutum benimsenmesini savunuyor, bu iddialar kamuoyunda tartışılıyor. Ancak Türkiye gibi büyük bir devletin dış politikasının kişisel tepkilerle, duygusal reflekslerle şekillenmesi kabul edilemez. İsrail-Azerbaycan arasındaki ilişki yeni değil yıllardır devam ediyor. Mesele şudur: Hükûmet Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini neden şeffaf ve tutarlı bir biçimde yönetemiyor? Neden çıkarlarımızı korurken aynı zamanda stratejik ortaklığımızı güçlü tutacak bir diplomatik denge kuramıyoruz? Karabağ'daki çatışmaların ardından bölge jeopolitiği tamamen değişti. 2020 Kasımında imzalanan ateşkes anlaşmasında Zengezur Koridoru'nun açılacağı açıkça belirtilmişti. Bu koridorun Nahçıvan'ı Azerbaycan'a bağlayan stratejik bir hat olacağı, Türkiye için büyük bir ekonomik ve lojistik fırsat yaratacağı kamuoyuna anlatıldı fakat aradan geçen yıllara rağmen koridor hâlâ açılamadı, sürekli "Yakında, çalışıyoruz, görüşmeler sürüyor." açıklamaları yapılıyor ama ortada somut bir takvim yok. Sorum şu: Zengezur Koridoru'nun akıbeti nedir? Ne zaman açılacaktır? Açılacaksa hangi aşamadayız? Açılmayacaksa Türkiye'ye doğruyu ne zaman söyleyeceksiniz?
Dahası, son dönemde kamuoyunda dikkat çeken başka bir gelişme var: ABD'nin koridorun inşası ve işletilmesi konusunda devreye girmesi, hatta bu proje kendi adını verme niyetinde olduğu iddiaları gündemde. Bazı çevrelerin koridora "Trump Koridoru" ya da "Trump Route" adını vermek istediği çeşitli diplomatik kaynaklarda dile getiriliyor. Şimdi, soruyorum: Türkiye'nin Kafkasya politikası ABD'nin isimlendirme yarışının bir parçasına mı dönüştü? Hükûmet bu projede kendi egemen çıkarlarını mı yoksa Washington'ın beklentilerini mi önceleyecektir? Bu sorulara net cevap vermek durumundasınız çünkü bir koridorun adını kimin verdiği değil o koridorun Türkiye'ye hangi avantajları sağladığı önemlidir. Bu ülkenin dış politikası Washington'da, Moskova'da ya da başka bir başkentte değil Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisinde belirlenmelidir.
Zengezur Koridoru'nun açılması durumunda bir diğer kritik başlık da Gürcistan'dır. Bugün Türkiye-Gürcistan ticareti büyük ölçüde kara yolu üzerinden gerçekleşmekte, Kafkasya'ya açılan ana hat Tiflis güzergâhıdır. Eğer Zengezur açılır ve ticaret hacmi bu yeni hata kayarsa Gürcistan'ın ekonomik olarak bundan etkilenmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla Hükûmete şu soruyu yöneltiyorum: Bu durum Gürcistan'la ilişkilerimizi nasıl etkileyecektir? Ekonomik ve diplomatik alanda doğabilecek kayıpları önlemek için ne tür planlarınız bulunmaktadır? Gürcistan'ın dışlanması bölgesel dengeleri bozabilecek bir risk değil midir? Bu konuda bugüne kadar somut bir strateji açıklamadınız.
Bugünün bir diğer önemli gündemi ise Ermenistan'la yürütülen normalleşme sürecidir. Hükûmetin yıllardır "Başlatacağız, ilerliyor, olumlu gidiyor." şeklinde soyut açıklamalar yaptığı bir süreç hangi aşamadadır? Ermenistan'la normalleşme Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda ilerliyor mu? Yoksa Azerbaycan'ın hassasiyetleri nedeniyle süreç tamamen kitlenmiş durumda mıdır? Bu sorunun doğal devamı ise şudur: Kapalı olan sınır kapılarımızın açılması konusunda herhangi bir çalışma var mıdır? Teknik hazırlıklar yapılıyor mu, altyapı durumumuz nedir? Güvenlik, gümrük ve geçiş prosedürleri konusunda somut bir ilerleme kaydedildi mi? Sınır kapılarının açılması özellikle Iğdır, Kars ve Ardahan için ekonomik bir can suyu olacaktır. Bu illerimiz yıllardır süren işsizlik, yoksulluk ve durgunluk kıskacından ancak sınırlarda hareketlilik yaratılarak kurtulabilir.