| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2014 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, az önce sorduğum soruya Sayın Bakan hiddetlendi ama böyle olacağını bildiğim için sormuştum ki haklı kalayım diye ve nitekim, teknik bilgileri söyledi ve birçok kısma da maalesef değinemeden geçti.
Şimdi, burada bir bölüm var, oradan başlayayım, benim sorduğum soruyla da ilişkiliydi "terörle mücadele" diye bir başlık atmışsınız. Yanlışlık olmuş galiba, bu "terörle müzakere" olması lazımdı diye düşünüyorum. Burada hakikaten anlamakta zorlanıyorum, hem yaptığınızı sözlü olarak söylerken söylüyorsunuz ama Plan ve Bütçe Komisyonuna gelince nedense Bakanlığın hazırladığı teknik açıklamalarla yetiniyorsunuz. Şimdi, tamam, bir tanesini "Kapalı toplantıdaydı." diye yalanladınız. Önceki gün İstanbul'da, ondan önceki gün Şahinbey'de konuşmuşsunuz, şimdi onları da soracağım. Yani, onlar da yalansa bilemiyorum ama dışarıya nasıl ne sızıyor, toplantıdan mı sızıyor açıkçası bilemiyorum. Terörle mücadele ediyor musunuz? Sizin için terör ne? "Terör" dediğiniz sadece "paralel" dediğiniz 17-25'in intikamını almaya çalıştığınız yapı mı? Sizin için PKK bir terör örgütü müdür değil midir? "IŞİD de, PKK da terör örgütüdür." diye Sayın Cumhurbaşkanı söyledi ama Hükûmet olarak merak ediyorum. Bu bir.
İkincisi: Siz dediniz ki: "Alan hâkimiyeti sözünü ben etmedim, yalanladım." O zaman şimdi soruyoruz: Yani, sizin Cizre'de mahallelerin kazılmasından haberiniz var mı yok mu? Kurtarılmış bölgeler yapılmasından haberiniz var mı yok mu? Genelkurmayın web sitesini okuyor musunuz okumuyor musunuz? Orada söylenen terör olayları İçişleri Bakanlığına geliyor mu gelmiyor mu? Jandarma Komutanımız burada. Peki nasıl bir mücadele etmektir bu ben anlamıyorum. Bir de diyorsunuz ki: "Her şeyin farkındayız, kimin ne yaptığını biliyoruz." E, peki, biliyorsanız o zaman bize niye anlatmıyorsunuz? Burada bize masal anlatıyorsunuz, sadece Bakanlığın rakamlarını... Biz biliyoruz İçişleri Bakanlığının görevini, biz biliyoruz teknik açıklamaları. Siz...
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen yani teknik bilgilere böyle demeniz doğru değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye, Sayın Başkan, bir şey demedim, söylediğimde ne var? Diyorum ki teknik açıklamayla süre doldu.
BAŞKAN - Anlıyorum da...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Konuşmamın başında da dedim ki bu savunduğunuz süreci...
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Masal diyorsunuz, bu gerçekten olmaz, emeğe saygı olması gerek.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - E, bana göre masal, içinde bir şey yok ki.
Ben soracağım Sayın Başkan bir müsaade ederseniz, cevap verirse verir, vermezse ki vermeyeceğini biliyorum da onun için...
(Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bakın, ne bağırıyorum ne sesimi yükseltiyorum, soru soruyorum, bana göre masal. Gerçekleri anlatırsa dinleyeceğiz, orası masal.
Şimdi, size göre paralel olan PKK, KCK mı; cemaat mi? Güney doğuda zaten paralel devlet kurulmuşken on buçuk saat Millî Güvenlik Kurulunda -siz de katıldınız- havanda su döverek ne yaptınız? Komutanımız da burada. Eğer, gerçek bir şey varsa bize onu söyleyin. "Her şeyi biliyoruz, farkındayız." demişsiniz daha dün kongrede yine. AKP kongrelerinde kükrüyorsunuz, onları da yalanlayacak hâliniz yok.
Bir taraftan torba kanun getirdiniz -siz gelemediniz, müsteşarınızı gönderdiniz- idari yargılama usulüyle ilgili; kavga ettik, arkasından CMK'yla ilgili geri çekildiler burada yaşadığımız tartışma üzerine. Yani, bu tür enerjinizi bu olaya odaklamışsınız. Peki, bu çözülme süreciyle ilgili arkasında gelen yer var, yine dönüp bakıyoruz "çözüm süreci" demişsiniz, onda da birkaç tane beylik laf var, onun için masal diyorum. Madem her şeyi biliyorsanız bize de anlatmanız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, cümle şöyle başlıyor, terörle müzakere ya da sizin yazdığınız mücadele, "Hükûmet olarak millî birlik ve beraberliğimizin, bölünmez bütünlüğümüzün korunması." 36 etnik kimlik vurgusunu sürekli ön plana çıkararak nasıl koruyacaksınız? Yani, "çözüm süreci" diye diye... Kendiniz söylüyorsunuz burada, açıkça diyorsunuz ki: "Böyle olmaz. Kamu düzeni bozuldu." Kim bozuyor? Bir taraftan diyorsunuz ki: "Molotof silahtır." Peki, o zaman silahlı saldırı var, nasıl olacak? Yani, hangi önlemleri alıyorsunuz? Vatandaşa geldiği zaman... Şurada, Maliye Bakanlığının önünde daha üç-dört gün önce Türkiye KAMU-SEN mensupları bisikletli eylemle Bakanlığa dilekçesini vermek istiyor, "zinhar olmaz" diyorsunuz. Öbür tarafta yakılıyor, yıkılıyor, hepsi birden, molotof kokteyli de atılıyor, araçlar da yakılıyor ama hiçbir şey yok, anlamadım. Yani, tabii, cemaatin paraleli kötü, PKK'nın paraleli iyi demek ki size göre. Öbür tarafta kurulan paraleli aklamak için, onlara suç kondurmamak için çok zihni sinir projeler geliştiriyorsunuz.
Şimdi, bakıyorum görüşmelerde yaptığınız konuşmalara, şöyle söylemişsiniz, mesela, işte, Antep'teki konuşmanızda sürecin birinci aşamada şubat darbesiyle kesintiye uğradığını söyleyerek: "Oslo görüşmeleri bu mesele çözülsün diye ortaya koyduğumuz performans." Daha sonra "Başka ülkelerin istihbarat örgütlerini içeridekilerle yaptırdığı..." falan diye devam ediyorsunuz. "Ayağımıza pranga bunlara rağmen devam ediyor." diyorsunuz. Ya, pranga kim? Yani, Oslo sürecini kiminle yaptınız, onu kim sızdırdı, içeride birileri mi var bizim bilmediğimiz? Bunun tamamını, bir 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk kara para operasyonunu engellemeye çalışanlara karşı hepsini onlara mı yıkmaya çalışıyorsunuz? Biz gerçekten buradan anlayamıyoruz.
Bir de enteresan bir şey söylemişsiniz, diyorsunuz ki: "Bu iş, Sayın Erdoğan Davos'ta 'one minute' dedi, ondan sonra başladı." Yani, bir taraftan İsrail'e gönderme yapıyorsunuz. "Uluslararası bir devlet, söyleyemem." Ya, söyleyin ne biliyorsunuz. Bu arada, bize onu da söyleyin, İsrail'le anlaşmalar devam ediyor mu etmiyor mu? Ne kadarlık ihracat oldu, ne kadarlık silah anlaşması oldu, ne kadarlık eğitim anlaşması oldu? Onların uçakları bizimkilerle hâlâ tatbikat yapıyor mu yapmıyor mu? Bunları da söylemek zorundasınız.
Diğer bir taraftan, helikopter ihalelerini söylediniz ama öbür taraftan TOMA ihaleleri kaç gündür konuşuluyor, filanca şirkete verildi, üçe bölündü, aslan payını şu aldı diye tık yok. Onları niye söylemiyorsunuz? Helikopterler bitmiş, devam edenler var. Yani, şimdi siz söylemeden biz söyleyince bu sefer de itham etti diyeceksiniz ama medyada yer alıyor. Bunların ne kadarı doğru? Söylenen şirketin aldığı doğru mudur? Sayın Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen bir iş adamının aslan payını aldığı doğru mudur? Bunları merek ediyoruz. Bakanlığın web sitesinde biz onları görüyoruz, kurduğunuz birimleri görüyoruz, onların rakamlarını görüyoruz ama asıl politika kısmında ne söylüyorsunuz, bize ne diyeceksiniz? Bu kadar süreci sahipleniyorsunuz, bu kadar olanları sahipleniyorsunuz. Şu anda, maalesef, bunlarla ilgili bir açıklama yok.
Öbür taraftan, yine gittiniz, Antep'teydiniz. Orada bir koordinatör valimiz var. Yani, aylardır kaç milyon kişi var, ne oldu, bunun masrafı nedir, bu iş ne olacak? Bunlarla ilgili "Kimlik vereceğiz." diyorsunuz, bunlarla ilgili yarın seçimlerde oy kullanacaklar endişesi var, bunun hukuki durumu nedir, kimdir bunlar, ne kadarı gelebilir, ne kadarı bunlara uygundur, nerelere yerleşti, hangi şehirde ne var? Maalesef, bu konuda bir şey duymadık. Sanki Türkiye'ye Suriye'den hiç sığınmacı gelmemiş, sanki öyle bir şey yok, sunumun içerisinde onlarla ilgili sadece "Göç İdaresi kurduk." Tamam, güzel de ne oluyor? Yani, orada bir koordinatör valiniz var, orada sınırdaki illerin valileri var, sizler gidip geliyorsunuz, bu konuda bizlere niye bilgi vermiyorsunuz? Nedir yani son durumumuz nedir, bunun siyasi boyutu nedir? Gelecekte bunlar çözülmezse, uluslararası kuruluşlar eğer bu desteği sağlamazsa, yardım etmezse önümüzdeki yılın bütçesine bununla ilgili ne kadar yük gelecek, iki yıldır ne geldi, bunları maalesef söylemiyorsunuz. Yani, gerçekten şaşırıyorum.
Bir de Jandarmayla ilgili kanun getiriyorsunuz, kolluk kuvvetleri, entegre sınır sistemi diyorsunuz. E, tamam, Jandarma zaten size bağlı, bakın, komutan sağ tarafınızda oturuyor. Yani, bunun da Genelkurmayla bağını kopardıktan sonra, zaten Genelkurmayın elektronik sistemini aldınız, sonra askerî istihbaratı tamamen sıfırlayacak mısınız, kapatacak mısınız onu da anlamadık. Yani, ne olur ki zaten vali emri... Bütün asker kışlasında Sayın Valim, Sayın Bakanım. Sayın Valim diyesim geliyor, bir türlü de hâlâ o Bakanlık şeyinize alışamadık. Yani, asker, kışlasında; polis, karakolda duruyor, siz hâlâ daha... Ben anlamıyorum, burada diyorsunuz ki: "Şunu yapıyoruz, terörle mücadelede yürütülen operasyonel faaliyetlerle..." Hangi operasyonu yürüttünüz ya da sizin terör anlayışınız sadece öcü bildiğiniz, "paralel yapı" dediğiniz şey mi ben anlamıyoruz. Yani, hangi operasyon yürütüldü, neler yapıldı, kaç tane terörist yakalandı, kaçı teslim oldu, böyle bir bilgi yok. Diyorsunuz ki: "Elde ettiğimiz bilgiler ışığında bölücü, sol ve dini istismar eden örgütler..." Bölücü örgütlerin içinde PKK, KCK var mı? Dini istismar eden örgütlerin içinde Selam Tevhit Örgütü var mı? Merak ediyorum şimdi, kimler var?
Öbür taraftan devam ediyor: "Vatandaşlarımın huzurunu ve ülkemizdeki güvenlik ortamını bozma amacını taşıyan başta terör olmak üzere..." Ya, bizim memlekette olmuyor mu bu sokak eylemleri, yıkıp dökmeler? Ben bunu anlamıyorum, huzurumuzu nasıl temin ediyorsunuz? Açıkçası güvenlik birimlerimizi bıraksanız onlar görevini zaten yapacaklar ama maalesef böyle bir şey ayrımı var, "Aman ellemeyin, aman dokunmayın." Geçen gün Millî Savunma Bakanımıza da söyledim, askerle ilgili de olduğu için söylüyorum, maalesef, bazı illerimizde arıcılık için göçen vatandaşlarımız var, Karadeniz'den gelip, Bingöl, Muş, Bitlis oralarda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günal, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Karakolumuza 1-2 kilometre mesafede vatandaş saldırıya uğruyor, karakol "Ben karışamam." diyor. Valiye gidiyorlar: "Orada karakolumuz var." diyor. Vatandaş mağdur. Şimdi kimle, neyle mücadele ediyorsunuz ben anlamıyorum. Sayın Bakanım, oradaki vatandaşımızı koruyamıyorsak, sokağın ortasında, caddede, ana caddede askerimiz şehit ediliyor, biz sadece taziye mesajıyla duruyorsak, 2 kişi teslim oldu diye bunla eğer övünmeye kalkarsak, bu işin maalesef sonucu yok.
Bir de Sayın Yalçın Akdoğan bir şeyler söylemiş teröristbaşının şartlarıyla ilgili, siz de şöyle demişsiniz: "Çözüme katkıda bulunacaksa Öcalan'ın cezaevi şartları için milletimiz aleyhine olmayacak adımlar atarız." Nasıl yani, milletimizin aleyhine olmayacak adım ne demek? Yani cezaevi şartlarında bir sorun mu var, ne var? Yani, dışarı mı çıkaracaksınız, genel af mı ilan edeceksiniz? Milletimizin aleyhine olan ne, olmayan ne? Milletimizin aleyhine olmayan bir şey mi kaldı burada? Daha fazla ne yapacaksınız, bilmiyoruz. Ayrı bir yer olduğunu, ayrı bir yerde tutulduğunu Sayın Erdoğan söyledi, biz de öğrenmiş olduk, 2+1 yerde. Diğer teröristlerden, diğer suçlulardan farkı nedir, onu açıkçası ben anlayamadım, bu konuda da bir açıklama yaparsanız, acaba o da çarpıtıldı mı diye ben merak ediyorum.
Burada Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığıyla ilgili bir şeyler söylemişsiniz. Akil insanlar heyeti var ama maalesef, 2006-2008 demişsiniz, ondan sonra her hangi bir şey burada gözükmüyor.
Bir de burada MERNİS'le ilgili birçok açıklama yaptınız ama bu konuda hakikaten -adrese dayalı nüfus kayıt sistemi demiştik- uzunca yıllar AKP döneminde, seçim öncesi, seçim sonrası seçmen sayısı ve nüfus sayısı maalesef sürekli olarak farklı şekilde telaffuz edildi, rakamlar geç açıklandı, ölüsünü dirisini bilemeyen bir devlet hâline geldik. "Bu konudaki çift kayıtlar ayıklandı." dediniz ama bu önümüzdeki seçimde sağlıklı bir şekilde adrese dayalı şeyler olacak mı? Bunlarla ilgili de şüphelerimiz var. Bu konuda teknik bilgi verebilirseniz son çalışmaların ne aşamada olduğunu MERNİS'teki kayıtların, adrese dayalı nüfus sisteminin ve seçmen kütüklerinin güncellenmesiyle ilgili konularda da soru işaretlerini kafamızdan gidermeniz gerekiyor. Aksi takdirde biz buradaki söylenenlerin, yazılanların maalesef, terörle müzakere süreci olduğunu ve bunların hepsinin yarın, günü geldiğinde, vatana ihanet şeklinde değerlendirileceğini, hele hele Oslo sürecini, şimdi sahiplenmişiniz, Habur'dan sonra durup 29 Ekimde, cumhuriyetin kuruluş gününde peşmergelerin topraklarımızdan geçirilerek Suriye'nin kuzeyine gönderilmesini ve burada birtakım unsurların "Kürdistan'dan çıktık, Kürdistan'dan geçtik, Kürdistan'a yardıma gidiyoruz." demesine ses çıkarmamanızın...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Unsur değil, ben söyledim onu Günal.
Unsur değil, ben söyledim anla artık.
BAŞKAN - Neyse...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - ...ben yarın hesabının sorulacağını söylüyorum. Millet önünde hesabınızı vereceksiniz kim söylediyse...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Unsur...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kürdistan neresi o zaman? Türkiye topraklarındaki Kürdistan'ı söyleyin...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Aynen Selçuklu coğrafyasında yeri olan Kürdistan.
BAŞKAN - Sayın Kaplan...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evet, söyleyin o zaman Sayın Bakan katılıyor mu?
Benim derdim siz değilsiniz, sen benim muhatabım değilsin. Orada.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Selçuklu coğrafyasında...
BAŞKAN - Sayın Kaplan...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evet, unsur dedim. Evet, bir unsur söylüyor, sen söylüyorsan sen de unsursun.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben sana aşağılayıcı laf atarsam hoşuna gider mi senin!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Unsur dedim, bir şey demiyorum. Belli unsurlar. O lafın orijinalini siz söylemediniz, terörist unsurlar söyledi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - O lafı kullanma, ayıp!
BAŞKAN - Sayın Kaplan, size de söz vereceğiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teröristlerin söylediği bu lafa katılıyor musun Sayın Bakanım? Neresi, Türkiye topraklarında Kürdistan var mı Sayın Bakana soruyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Selçukluda Kürtler yaşadı Türklerle.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizinkini biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizin ne amacınız olduğunu biliyoruz biz. Sayın Bakana soruyoruz. Yarın yargılanacak olan o, vatana ihanetten yargılanacak olan o, Yüce Divana çıkacak olan o.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Biraz daha saygılı olun.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Siz karışmayın, siz ortağınızla konuşun. Bana değil, ortağınıza söyleyin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben burada tutanaklara geçen sözü söyledim...
BAŞKAN - Sayın Günal, toparlar mısınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Siz söylediyseniz sizin için de geçerli.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Biz milletvekiliyiz, biz milletin iradesiyle seçildik buraya geldik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Türkiye topraklarında Kürdistan mı var!
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Var tabii, bal gibi var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Nerede var?
Ortağınız sizi öyle diye kandırıyor o zaman yani. Ya bizi kandırıyor ya sizi kandırıyor onlar.
(MHP ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Kaplan...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya Türk milletini kandırıyor ya sizleri kandırıyorlar.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şemseddin Sami'nin Kamus'unda var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Burada öyle bir şey yok. Burası Türkiye Cumhuriyeti topraklarıdır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kürdistan...
BAŞKAN - Sayın Kaplan, sizin de mikrofonunuzu açacağız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Gerekirse savaşırız Türkiye Cumhuriyeti toprakları için.
HASİP KAPLAN (Şırnak) -1071'de Malazgirt'te Türklerle Kürtler bir araya geldi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Burada Kürdistan yok, burası Türkiye Cumhuriyeti toprakları ve şehit kanıyla sulandı.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen ya, size söz vermiyor muyuz!
Arkadaşlar...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sen söylüyorsan senin için de aynısı, sen de unsursun o zaman. Kim söylüyorsa Türkiye'de "Kürdistan" diye hepsi unsurdur, hepsi teröristtir, kim söylüyorsa. (x)
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Unsur munsur yok, biz söyledik.
BAŞKAN - Sayın Kaplan...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evet, söylüyorsan sen de teröristsin o zaman. Eğer bunu söylüyorsan Sayın Kaplan, sen de teröristsin eğer Türkiye'ye Kürdistan diyorsan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Biz özgürlük savaşı kavramı...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Türkiye'de öyle bir yer yok, dünyada da yok. Açın tarihi okuyun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) -1071'de Malazgirt'te Türklerle Kürtler bir araya geldi.
BAŞKAN - Sayın Kaplan...
Arkadaşlar, Sayın Günal...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kürdistan diye bir yer yok Türkiye'de.
BAŞKAN - Sayın Günal, teşekkür ederim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Orayı uyarın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Uyardım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Anayasa'ya aykırı şeyler söylüyor. Ben unsur diyorum o sahipleniyor. Bunu söyleyen KCK'nın bir yetkilisiydi, Kandil'in bir yetkilisiydi. Sen de sahipleniyorsan sen de öylesin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Unsur yok, biz söyledik.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, size de söz veriyoruz lütfen ya, niye müdahale ediyorsunuz!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu sözü sahipleniyorsan terörist...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Genel Kurulda söylüyoruz.
BAŞKAN - Etmeyin müdahale ya, lütfen.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Türkiye Cumhuriyeti devletinin Anayasa'sı var, kanunları var, herkes uyacak. HDP'li milletvekili de uyacak, uymuyorsa cezasını çekecektir.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kusura bakmayın uymuyoruz var mı itirazın!
BAŞKAN - Sayın Zozani...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Anayasa burada, cezasını çekecek.
Türkiye'de Kürdistan diye bir yer yok, olmayacak asla.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Biz o ateşle çok sınandık...
BAŞKAN - Sayın Zozani...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Oraya söyle, ortağına söyle.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Biz o ateşle çok sınandık kusura bakmayın.
BAŞKAN - Sayın Zozani...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Daha ateşler yanmadı daha, kandırıyorlar sizi.
BAŞKAN - Lütfen ya...
Arkadaşlar, herkese burada söz veriliyor...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Türkiye'de Kürdistan diye bir yer yok, herkes bunu böyle bilsin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - "Güneş yoktur." diyebilirsiniz ama doğuyor her gün, kusura bakmayın.
BAŞKAN - Sayın Zozani, Sayın Kaplan, size söz vermiyor muyuz? Söz verildiğinde konuşursunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu hâle getirdiniz, susuyorsunuz işte, bu hâle getirdiniz, bu hâle!
Burada savunabiliyorlar, hiçbirinizden çıt çıkmıyor be!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizden de çıt çıkmıyor be. "Kürdistan" diyor Kürdistan. "Ben söyledim." diyor.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...
Arkadaşlar, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.35