KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

Konuşmamın başında, cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden tüm öğretmenlerimizi rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Eğitim, sürdürülebilir kalkınmanın en önemli unsurlarından biri, millî yükselişin teminatıdır; nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum vizyonunun ana omurgasıdır.

2026 yılında eğitim hizmetlerinin yaygın ve erişilebilir olması, fırsat eşitliğine katkı sağlanması için bütçeden en büyük pay yüzde 15,3'le eğitime ayrılmıştır. Öğrenci, öğretmen ve diğer bileşenleriyle eğitim, toplumun geniş bir kesimini yakından ilgilendirmektedir. Bu büyük kitlenin etkin koordinasyonuyla çocuklarımızın en üst düzeyde imkânlara kavuşturularak güvenli ortamlarda nitelikli eğitime ulaşmaları, geleceğimiz adına en büyük arzumuz ve beklentimizdir. Türkiye, eğitimde, eğitim yatırımlarında önemli mesafeler katetmiş; okul, derslik, öğretmen sayısı gibi niceliğe bağlı sorunlar büyük ölçüde aşılmıştır. Bununla beraber eğitimin niteliğinin artırılması ihtiyacı devam etmektedir. Eğitmen, eğitim araçları, laboratuvar ve uygulamaların kalitesi, ülkemizi rekabette öne çıkaracak, başarıyı daha da artıracaktır.

İkincisi, okul öncesi eğitimde yüzde 100 kapasiteye erişme hedefidir. Okul öncesi eğitimde disiplin, düzen, öz bakım becerileri geliştirilmekte, çocuklarımızın okul dönemine hazırlanması, bazı temel değer ve kavramları öğrenmesi ve eksikliklerinin tamamlanması adına bu zaman dilimi önemli fırsatlar sunmaktadır.

Üçüncüsü, mesleki eğitimin planlanması, yaygınlaşması, Türkiye'nin ihtiyaçları ve kalkınma hedefleri doğrultusunda düzenlenmesidir. Beşerî sermayenin ekonominin ihtiyaçlarıyla uyumlu bir şekilde geliştirilmesi ve becerilerin güncellenmesi hususunda mesleki eğitimin kritik bir rolü bulunmaktadır. Mesleki ve teknik eğitim süreci bütüncül bir şekilde planlanarak eğitim kademeleri arasında birbirini tamamlayıcı programlar geliştirilmelidir.

Dördüncüsü, yükseköğretimin Türkiye'nin, geleceğine yön verecek alanlarda nitelikli insan gücünü bugünden hazırlaması ihtiyacıdır. Geleceğin mesleklerine geç kalınmamalı, Türkiye'nin önümüzdeki yılları planlanarak eğitim-istihdam ilişkisi kurulmalıdır. Kalite ve sonuç odaklı bir yönetim anlayışıyla ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda evrensel bilgi üretimine katkı sunacak yetkinlikte akademik kadroların ve nitelikli insan gücünün yetiştirilmesidir. Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda vurgulandığı üzere, ilk kademelerde olduğu gibi yükseköğretim kademesinde de eğitime erişim sorunu ortadan kaldırılmış, kalitenin artırılmasına odaklanılmıştır.

Beşincisi, okul çağındaki çocukların şiddete, suça karıştırılması, uyuşturucu ve madde bağımlılığı tehdididir. Bu konuda ilgili diğer bakanlık ve kurumlarla eş güdüm içinde ailelerin desteğiyle başta önleyici tedbirler olmak üzere bütüncül bir mücadele planının ortaya konulması mücadele başarısını da artıracaktır.

Değerli milletvekilleri, temel eğitim her Türk vatandaşının hakkıdır ve eğitim kurumlarımız hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese açıktır. Çocuklarımıza dinî inanç, etnik köken ve felsefi düşüncelerine bakılmaksızın eğitim ve öğretimde imkân ve fırsat eşitliğinin sağlanması esastır. Bize göre, Türk milletine mensubiyetin gurur ve şuuruna sahip, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, sorumluluk duygusu ve toplumsal duyarlılığı yüksek, yeni gelişmelere açık, bilim ve teknoloji üretimine yatkın, girişimci, demokrat, kültürlü, erdemli ve inançlı nesillerin yetiştirilmesi eğitim politikamızın temel amacı olmalıdır. Eğitim politikaları, yüksek medeniyet perspektifine dayanan bir anlayışla kurgulanmalıdır. Öğretim programları, bilgiyi analiz edip işleyerek değer süreçlerine aktarma yetenekleri geliştirilmiş uyumlu bireylerin yetiştirilmesi hedefine dönük olarak ele alınmalıdır. Çocukların ruhsal ve bedensel gelişimlerini gözeten, güvenliğini ve iyi olma hâlini destekleyen eğitim ortamlarıyla eğitimin dışına çıkma ve okuldan kopma riski bulunan öğrencilere yönelik önleyici mekanizmalar oluşturulmalıdır. Erken yaşlarda yenilikçi düşünme becerilerini geliştirmeye yönelik eğitim teknolojileri yaygınlaştırılmalı, herkesin ilgi, yetenek ve becerileri doğrultusunda öğrenim görmesi sağlanmalıdır.

Özel eğitim ihtiyacının karşılanması amacıyla bu kurumların artırılması, desteklenmesi, denetlenmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir. İhtiyaçlar doğrultusunda özel eğitim öğretmeni ve yardımcı personelin yetiştirilmesine önem verilmelidir.

Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin eğitimden istihdama geçişinde kopukluk yaşanmakta, önemli bir kısmı çalışma hayatına başlayamamaktadır. Bu aşamada kendi çabalarıyla iş bulamayan gençlere yardımcı danışma mekanizmaları artırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

Ulaştığımız üniversite zenginliği ve kontenjanlar dikkate alındığında mevcut üniversite giriş sınavının kaldırılabileceğini düşünüyoruz; yerine, ilköğretim ve ortaöğretimde öğrencilerin ilgi, yetenek, beceri ve kabiliyetlerini dikkate alan bir yönlendirmeyle herkesin istediği alanda okuyabileceği, fırsat eşitliğini gözeten üniversiteye geçiş sisteminin uygulamaya konulabileceğini öngörüyoruz. Bu şekilde çocuklarımızın okul öncesi eğitimden başlayarak etkin ve rehberlik desteğiyle yüksek öğrenimde istedikleri bölümlere sınavsız girebilmelerini mümkün kılan adımların atılabileceğini, üç saatlik tek sınavla Türk gençliğinin geleceğinin şekillenmesinin doğru olmadığını değerlendiriyoruz.

Öğretmenlerimiz, eğitim sisteminin en temel ögesi, istikbalin mimarlarıdır. Sorunları çözülmüş, beklentileri karşılanmış, huzurlu bir çalışma ortamı tesis edilmiş öğretmenler, mutlu ve başarılı öğrencinin ve huzurlu ailenin de teminatıdır. Bu doğrultuda, öğretmenlerimizin ve akademik personelin mali ve sosyal haklarının iyileştirilmesini, beklentilerinin mümkün olan en üst seviyede temin edilmesini, atılan önemli adımlarla birlikte verimliliği ve kaliteyi artıracak, kendilerini geliştirme ve yenilemelerine imkân sağlayacak araştırma geliştirme desteği verilmesini gerekli görüyoruz. Bunun yanı sıra, atanamayan öğretmen sorununun kademeli olarak çözülmesini ve bu yöndeki beklentilerin cevaplanması gerektiğini değerlendiriyoruz.

Eğitim müfredatından eğitim araç ve yöntemine, öğretmen kalitesinden fiziki ve teknolojik donanım kapasitesine kadar eğitimin her alanında uyumlaştırmaya dönük değişikliklerin de dinamik bir şekilde yapılması gerekmektedir. Nitekim, sunumunuzda da vurguladığımız gibi, Türkiye maarif modelinin sürdürülebilirliği için izleme, değerlendirme ve yenileme çalışmasının yapılması memnuniyet vericidir.

Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; Türkçenin doğru ve güzel kullanımını teminen ana sınıfı ve ilköğretim kademesinde Türkçenin iyi öğretilmesi hayati önemdedir; bu konuda attığınız adımları takdir ediyor, değerli buluyoruz. Çocuklarımıza erken yaşlarda vatan ve millet sevgisinin, doğal kaynak kullanma bilincinin, feragat ve fedakârlık duygularının, sevgi ve hoşgörünün, devlet malına sahip çıkmanın, ahlaklı, dürüst, iyi insan olma erdeminin öğretilmesi ve bu şekilde hayata hazırlanmaları gerektiğini düşünüyoruz. Türklüğün ve İslam'ın millî ve manevi değerlerini yaşayan ve yaşatan Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Mevlâna, Hacı Bayram Veli ve Yunus Emre gibi şahsiyetlerin hayatı ve felsefesinin ortaöğretimde seçmeli ders olarak okutulmasını, manevi ve kültürel yozlaşmaya ve sapkın akımlara karşı Anadolu'da mayalanan bilgi ve hikmetin genç kuşaklara aktarılmasını gerekli görüyoruz. Şehit ve gazi çocuklarının her kademedeki eğitim harcamalarının devlet tarafından karşılanmasını ve yükseköğretime girişlerinde kendilerine kontenjan ayrılmasını, ayrıca yurt dışındaki Türk çocuklarının millî kimliklerini korumaları ve geliştirmeleri için eğitim imkânlarının artırılmasını ve özendirici programlar uygulanmasını öngörüyoruz.

Üniversitelerin, ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştiren, bilim ve teknoloji üreten, toplumsal gelişmeye önderlik eden, Türkiye'nin meselelerine bilimsel yöntemlerle çözüm üreten, aynı zamanda da bilgiyi sanayileştiren ve ticarileştiren bir yapıya büründürmelerini rekabet edilebilirlik açısından önemsiyoruz. Bilimsel bakış açısının üniversite, toplumsal katkı ve uluslararasılaşma eksenli olarak hâkim kılınması, akademiyi yabancı sistemsel şartlara hapsetmeyecek, gençlerin önünü açacak, millî yenilik ve yaratıcılığı teşvik edici bir yükseköğrenim anlayışıyla hareket edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Sayın Bakanım, son olarak, seçim bölgem İstanbul Esenyurt'ta -geçen yıl gündeme getirmiştim- sınıf mevcutlarının 60 kişiyi geçtiği Akçaburgaz'da ilave okul binaları bitmek üzere, o sorun çözülüyor, bunun için teşekkür ediyoruz. Ancak, örneğin, Nihal Delibalta İlkokulu, İbrahim Özaydın Ortaokulu, Fevzi Danış İlkokulu gibi okullarımızda sınıf mevcutları 50'nin üzerindedir ve buralarda ikili eğitim yapılmaktadır. Ülke ortalamasının üzerindeki bu durum İstanbul'a yakışmamaktadır. Buna yönelik bir çözüm üretilmekte midir, bunu sormak isterim.

Bu düşüncelerle bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.